Sedat Acar

Gençlerin gözlerindeki ışık için

30 Ekim 2008
YILLARINI eğiteme adamış bir nefer... Atatürk’ün emaneti cumhuriyetin örnek kadınlarından. Uzun yıllar öğrencilerini çağdaşlık ve uygarlık ışığında yetiştirme yolunda emek vermiş bir duayen... Bu hafta, eğitimci Huldiye Demir ile cumhuriyet, kadın ve eğitim üzerinde söyleştik.

Bir eğitimci gözü ile Cumhuriyet kadınını nerede görüyorsunuz?

Bugün bunu tam olarak tanımlamak çok zor. Çünkü, Atatürk’ten sonra kadınlar üzerine oturmuş bir politika olmadı. Kadınlar, popülist söylemler arasına hep sıkıştı kaldı. Ne yaptılarsa da, hep kendi başlarına yaptılar. Bu süreçte, çok önemli örneklerle gurur duyduk. ’İşte cumhuriyet kadını böyle olur’ dedik. Ancak tam bu anda da, geride kalan, şartların altında ezilen kadınların sessiz, bir o kadar da kulakları sağır eden çığlıklarını hep birlikte duymadık mı? Bence, kadınların çoğunluk anlamında tüm katmanları ile hak ettiği yere gelmesi için daha çok ve bir o kadar da zorlu bir yolu var. Cumhuriyet kadınlığının, cumhuriyet çocukları yetiştirmekle başladığını hiç aklımızdan çıkarmamamız lazım. Tabii ki, burada, kadınlara büyük iş düşüyor. Kadınlar, bu sıfatı özümsemiş ve gereken yerde yani Atatürk’ün Türk kadını için gösterdiği yerde olmak durumunda. Bu nedenle de, mevcut zorluklara rağmen yılmadan mücadele etmek zorunda. Birbiri için de mücadele vermek durumunda. cumhuriyet kadını için ülkemizde kendisini bugünlere getiren Atatürk cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmak işte bu noktada hayati önem taşımaktadır. Tabii unutmadan şunu da belirtmek istiyorum; Ülkemizde sorunlardan biri de, cumhuriyet kadınları ile birlikte cumhuriyet erkeklerinin de sayısının artmasıdır. Çünkü, cumhuriyet kadınlarının ve erkeklerinin giderek arttığı bir Türkiye, o hepimizin özlediği Atatürk’ün cumhuriyetini oluşturabilir. Bu iş, ne sadece cumhuriyet kadınları ile, ne de sadece cumhuriyet erkekleri ile başarılabilir. Herkese ihtiyaç var. Bugün ülkenin geçtiği kritik süreçte buna ne kadar ihtiyacımız olduğu ortada değil mi?

41 yıllık ödüllü eğitimci

İstanbul Yeşilköy’lü olan Huldiye Demir, rahmetli eşi Cemal Demir ile 41 yıl önce geldiği Edremit’te ilk günden bu yana öğretmenlik heyecanını kaybetmeyen ve daha yıllarca da bu azmini kaybetmeyecek bir cumhuriyet öğretmeni. Derece ile mezun olduğu Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi ve Yüksek Öğretmen Okulu’ndan bu yana da kimya öğretmenliğini hep gururla yapmıştır. O, Edremit İlçesi’nden çıkıp, TÜBİTAK’ın Türkiye 6 özel ödülünü alan Atatürk’ün laik cumhuriyetinde yaşamaktan gurur duyan bir nefer, dünyaya yine gelse yine öğretmenliği seçecek, her gece hala ertesi güne ders hazırlayan, öğrencilerine ’daha yeni neler verebilirim’ telaşında olan bir eğitimcidir.

KadIn elİnİn hamuruyla deĞİl, zekasIyla çalIŞIyor

Sivil toplum örgütlerinde ve yönetimde kadınlar yeterince temsil edebiliyor mu? Neler yapılmalı?

Eğer zaten bir kadın sivil toplum örgütünde ya da yönetimde yer alabiliyorsa gözle görülür ölçüde bir şeyler yapabilir demektir. Bu kapasitesi de, diğer kadınların önünün açılması ve onlara destek olması anlamında kullanılabilir. Bugün, TÜSİAD gibi ülke için önemli bir yapıda başkan koltuğunda Arzuhan Yalçındağ oturuyor. Yaptıklarına ve kadınların içinde olduğu sivil destek projelerine verdiği samimi destek işte bu düşüncemin en canlı örneklerinden. Siyasette, akademik dünyada, iş dünyasında ve her yerde bugün kadınların sadece ’elinin hamuru’ değil ’zekası’ ile de neler yapabileceği kanıtlanıyor. Fakat, bunu tüm katmanlara yayabilmek için katmanlardaki kadınların gücünü ve yapabileceklerini ’sıkışmış diğerleri’ için seferber etmesi çok hayati.

HER ÖĞRENCİYE AYRI BİR DEĞER OLARAK BAKMALIYIZ

Eğitime yıllarını vermiş birisi olarak yeni meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?

Türkiye’nin önünü açacak en önemli unsur kaliteli birikimli ve her şeyden önemlisi mesleğini, öğrencilerini seven öğretmenlere sahip olmasıdır. Geleceğimizin temelleri, okullardaki öğrencilerimizin, gelecek nesillerimizin nasıl yetiştirileceğine doğrudan bağlı değil mi? Bugün okullar açmakla birlikte o okullarda ne kadar iyi öğretmenler de bulunduğu kritik bir öneme sahip. En iyi okul binaları inşa edebilir, en iyi laboratuvarları açabilir, en lüks okul sıralarını sınıflara yerleştirebilirsiniz. Ancak, o sıralarda işlemeye hazır, öğrenmeye aç tertemiz çocuklara ne verebileceğiniz, bunu mesleğini ne kadar seven öğretmenlerle yapabileceğiniz gerçeği hepimizin karşısında duruyor. Cumhuriyetin kuruluşunda bu hep temel mantık olmuştu. Öğretmenlerin Atatürk’ün çizdiği yolda gelecek nesilleri nasıl yetiştirdiğini hep birlikte gördük. Ama sonrasında üzülerek söylüyorum, öğretmeliğe devlet öyle bir küçümseyerek bakar hale geldi ki, insanlar, ’Çocuğum hiç bir şey olmazsa bari öğretmen oluversin’ der hale geldi. Böyle mi olacaktı? Bugün, terörden, hırsızlıktan, işsizlikten, gerginliklerden, saygısızlıktan ve temelsizlikten yakınırken, acaba geçmişte nesilleri özensiz yetiştirmemizin bunlarda payı yok mu? Doğrudur, bugün öğretmenler bin bir mali ve manevi zorlukla mesleklerini icra etmeye çalışıyor. Ama bugün gösterecekleri fedakarlık ileride öğretmenlerin de kendi çocuklarının da refah içinde yaşayacağı müreffeh bir Türkiye’nin temellerini atacak nesilleri yaratacaktır. Ben 41 yıllık meslek hayatımın tecrübeleri ışığında genç meslektaşlarıma, mesleklerini, öğrencilerini sevmelerini, çocukların mayalarının oluştuğu dönemlerinde her bir öğrencisine birer değer olarak bakmalarını tavsiye ediyorum. Gözlerini öğrencilerin gözlerindeki ışıklardan hiç ayırmasınlar. O ışığı bir tek biz öğretmenler görebilir. Öğretmelik unutulmasın yalnızca, bir şeyler öğretmek değil çocukları topluma faydalı birer birey olarak eğitmekten de geçiyor. Çocuklar, varsın İtalya’da Po ovasını bilmesin. Denklemleri geç öğrensin. Ama ülkesini seven bir kişi ve aidiyet hissine sahip olsun. Bu olunca zaten akademik başarı da gelir. İşte tam burada öğretmenliğin kutsal misyonu da kendini gösteriyor.
Yazının Devamını Oku

Biraz destekle önemli bir atılım yapacağız

23 Ekim 2008
Türkmenistan’dan sonra dünyanın en kaliteli pamuğunun yetiştiği Söke'nin Belediye Başkanı Necdet Özekmekci ile ilçenin tarım, turizm ve kültür potansiyelini konuştuk. Söke ekonomisinden bahseder misiniz?

İzmir, Bodrum ve Kuşadası karayolu üzerinde bulunan Söke, adeta bir pamuk deposudur. Türkmenistan’dan sonra en kaliteli pamuk Söke Ovası’nda yetişir. 450 bin dekar sulama arazimiz bulunuyor. Ayrıca Söke, çimento fabrikası ile bölgemizdeki inşaat sektörüne hayat veriyor. Ancak son yıllarda pamuk üreticimiz ülkemizin tarım politikasının gerilemesi nedeni ile zam alamaz hale geldi. Bu nedenle kaliteli pamuk üretmemize rağmen üreticimizi bir araya toplayıp dünya pazarlarına açılamadık. Şimdi organize sanayi bölgemize hayat vermeye çalışıyoruz. OSB aracılığı ile hem istihdamı arttıracağız hem de pamuk üreticilerini de bir araya getireceğiz. Bu arada TARİŞ’in aracılığı ile bulaşık-çamaşır deterjanı ile iç piyasaya yöneldik. Dünya pazarlarına zeytinimiz ile zeytinyağımızla ürettiğimiz pamukla ve TARİŞ’in aracılığı ile açılmamız gerekir. Ne var ki son yıllardaki ekonomik durum nedeni ile Söke tarımı gerilemedi ancak yerinde durmaya devam etti. Bu nedenle dertlerimizi Aydın milletvekillerimiz aracılığı ile hükümetimize sık sık iletiyoruz. Biraz destek alsak ekonomik anlamda büyük bir atılım gerçekleştireceğiz.

Peki alternatif sektörler?

Söke şal kumaşları gelin ve damat kıyafetleri efe oyaları ile Ege Bölgesi’nde söz sahibi bir ilçedir. Alternatif sektörlere yöneleceğiz. Halk Eğitim Merkezimizde ev hanımları için el ürünleri kursları düzenliyoruz. Böylece ev hanımlarının aile ekonomisine katkı vermesini sağlıyoruz. Onlara teşvik içinde 6 Eylül Kurtuluş Günümüzde bu konuda festival düzenliyoruz. El sanatları festivalinin 9.’sunu kutladık. 8 mahallemizde 8 ayrı etkinlik düzenledik. Bu sektör bizim alternatif sektörümüz oldu. Bu arada Meslek Yüksek Okulumuzun dokuma bölümü aracılığı ile kıyafet sanatına da girmiş bulunuyoruz. Söke’nin şal kumaşları da çok önlüdür. Bodrum, Didim ve Kuşadası’na giden turistler mutlaka şal kumaşlarımızı efe oyalarımızı had da zeytin ve zeytin yağımızı mutlaka alıyorlar. Ayrıca Osmanlı döneminden kalan 8 ayrı bölge de bulunan Söke Evleri’ni kendi imkanlarımızla restore etmeye çalışıyoruz. 9 Eylül Üniversitesi katkılarıyla bu konuda önemli çalışmalar yaptık. Ancak bu alanda Kültür Bakanlığımızdan istediğimiz desteği henüz alamadık. Şuanda bu konudaki koruma planı henüz onaylanmadı. Kültür Bakanımızdan bu konuda devamlı destek istiyoruz. Koruma Planı’nın çıkmasını da bir an evvel bekliyoruz. Söke Evleri restore edildikten sonra turizmin hizmetine sunulacak. Böylece Söke İlçemiz turizm alanında da söz sahibi olacak.

Kimdir?

1958 Söke doğumlu olan Necdet Özekmekci, ilk, orta ve lise öğrenimini ilçesinde tamamladı. Daha sonra denizli Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’nin Makine Maühendisliği bölümünden mezun oldu. 2 dönem Söke’de belediye meclis üyeliği yapan Özekmekci, son seçimlerde Söke Belediye Başkanlığı’nı seçildi. Aynı zamanda Söke Sulama Birliği’nin başkanlığı görevini de yürüten Özekmekci, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Yazının Devamını Oku

Gökşin’den tarım atağı

16 Ekim 2008
Tekstil sektöründen sonra tarım sektörüne geçen Gökşin Kimyasalları A.Ş, dünya pazarlarında söz sahibi olmayı hedefliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Gökşin ile tarım sektörünü ele aldık.

Tarım sektörüne nasıl girdiniz?

Denizli bilindiği gibi tekstil, turizm ve mermer sektörlerinde Ege Bölgesi’nde iddialı bir şehir. Ancak bilinen o ki bu sektörlerde maliyet giderek artıyor. Biz de tekstil sektörünün dışında tarım alanına girdik. Özellikle Sarayköy Jeotermal Bölgesi’nde yapılan seracılık, Türkiye’ye örnek gösteriliyor. Küçük bir arazi ile başladığımız tarım sektöründe şu anda 25 bin dönüm araziye ulaştık. 2 milyon euroluk bir yatırım gerçekleştirdik. Bilindiği gibi dünya seracılık sektörünün yüzde 90’ı domates üretimine ayrılmış durum-da. Ama biz domates üretiminin dışında California tipi biber ve diğer sektörlere ulaşmak istiyoruz. Karpuz ve kavun üretimine de geçeceğiz.

Ya hedefleriniz, yeni yatırımlar olacak mı?

Amacımız her yıl kendimizi daha da yenilemek. Teknolojiyi yakalamak. Bunun için ekonomik anlamda da büyük yatırımlar yapacağız. Şu an- da Denizli’de organik tarım- da en iyi firmalar arasında ilk sıralardayız. Büyük mağazalar zincirlerinde ürettiğimiz ürünler raflarda tüketicinin hizmetindedir. Ayrıca ihra- cattada iddialı konuma geldik. Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok büyük firmalara Denizli’nin tarım sektöründeki ürünleri sergilemeye başladık. Alt yapı seracılık için elverişli. Bu yüzden bu alanda yatırımların artacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin tarım sektöründe en iddialı bölgesiyiz. Yatırımlarımız artarak devam edecek.

1965’te Denizli Babadağ’da doğdu. 9 Eylül Üniversitesi İştetme Fakültesi’ni bitiren Zafer Gökşin, evli ve iki çocuk babası. Tekstil sektöründen sonra tarım sektörüne de adım atan Gökşin, 2006’da bu alanda büyük yatırımlar gerçekleştirdi.
Yazının Devamını Oku

Şarap sektörü masaya yatacak

9 Ekim 2008
Ege Bölgesi’nin şarap ambarı olarak bilinen Denizli’de sektör ilk kez bilimsel çalışma ile masaya yatırılacak. Çalışmaların sekreteryasını yürüten Kimya Mühendisleri Odası Denizli Temsilcisi Ömer Duysal ile üzümcülük ve şarap imalatını konuştuk. Denizli’deki bağcılık ve şarapçılığı anlatır mısınız?

Denizli Ege Bölgesi’nin ’üzüm ambarı’ sayılır. İlimizde 31 tane şarap firması faaliyette bulunuyor. Bu firmaların hepsi önemli markalar. Türkiye büyük bir üzüm üreticisi ama sektördeki sıkıntılar da devam ediyor, özellikle Özel Tüketim Vergisi çok yüksek. Şu anda sadece Denizli bölgesinde 20 bin ton kayıtlı, üretim gerçekleşiyor. Ama kayıt dışı üretimde bulunuyor. Bu elbette ki firmaların rekabet gücünü azaltıyor. Bu sorunun giderilmesi için bakanlarımıza, bölge milletvekillerimize devamlı sorunları iletiyoruz. Türkiye isterse bugün Fransa’dan bile daha kaliteli şarap üretip bunu dünyanın bir çok ülkesine ihraç edebilir. Yeter ki hükümetimiz bu sektöre el atsın. Önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz bağcılık sempozyumunda alınacak kararları hükümetimize ve ilgili bakanlarımıza ileteceğiz.

1954 Uşak doğumlu Ömer Duysal, ilk, orta ve lise öğrenimini Afyon’un Sandıklı İlçesi’nde tamamladı. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü bitiren Ömer Duysal bir yıl önce Kimya Mühendisleri Odası Denizli Temsilcisi oldu. Duysal, evli ve iki çocuk babası.

Bilimsel destek

Sempozyumdan kısaca bahseder misiniz?

Denizli Kimya, Gıda ve Ziraat mühendisleri odalarının ortaklaşa hareket ettiği 1. Ulusal Bağcılık ve Şarap Sempozyumu organize ettik. Bu sektöre destek verme anlamında bir bilimsel çalışma olacak. 6 Kasım günü başlayacak olan bu sempozyum 3 gün devam edecek. Sempozyuma büyük bir katılım bekliyoruz. 3 bin kişiye davetiye çıkardık. Çeşitli üniversitelerden öğretim üyelerini de konuşmacı olarak davet ettik. Hatta TBMM’nde bu sektörde daha önce bilimsel çalışma yapmış milletvekillerimizi de konuşmacı olarak davet ettik. Üç odanın genel merkezleri de bize destek verdi. Sempozyumda hem üzüm üreticileri, hem de bağcılık sektörünün içindeki şarap üreticileri de sorunlarını anlatacak. Kayıt dışından çıkarılması için sektörün mutlaka ekonomik anlamda desteklenmesi gerekiyor. Biz Türk üreticileri olarak dünyanın en iyi şaraplarını üreteceğimizi inanıyoruz.
Yazının Devamını Oku

Denizli zoru başaracak

1 Ekim 2008
Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci kent ekonomisinin zoru başaracağını belirtti ve TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın son ziyareti ile moral bulduklarını söyledi. Müjdat Keçeci ile son ekonomik gelişmeleri görüştük.

Denizli ekonomisi ne durumda?

Zor günler geçiriyoruz. Öncelikle teşvik alamıyoruz. Hemen yanıbaşımızda komşu ilimiz Uşak teşvikle destekleniyor ama Denizli bundan yararlanamıyor. Biz bu günlere kolay gelmedik. Türkiye ekonomisinin motor gücü olduk. İhracatta söz sahibi olduk. Ayrıca marka sahibi olan şirketlere sahibiz. Örneğin Cafer Sadık Abalıoğlu Holding gibi Türkiye’nin önde gelen firmaları Denizli’de. Ne var ki devlet olanaklarından yararlanamıyoruz. TBMM Başkanı Köksal Toptan bize yardımcı oldu. Bakanlarımızla ekim ayı içinde buluşacağız ve sorunları masaya yatıracağız.

Ne gibi bir teşvik bekliyorsunuz?

Enerji bedelinin aşağıya çekilmesini istiyoruz. Ayrıca istihdamda rahatlık istiyoruz. Kur bedelinin gözden geçirilmesini istiyoruz. Biz ne istiyorsak Denizli için değil Türkiye içindir. Enerji politikamız bellidir. TBMM Başkanımız Köksal Toptan yüreğimize su serpti. Önce bakanımız Zafer Çağlayan gelecek. Ardından diğer bakanlarımızla sorunları masaya yatıracağız. Denizli ihracat hamlesini kolaylıkla kazanmadı. Denizli tekstille başladı. Turizmde Pamukkale ile devam etti. Mermer sektörü ile de yola devam etti. Bizim sanayiciler olarak başka bir talebimiz yok. Enerji ve işçi masrafları aşağıya indirilmeli.

1947’de dünyaya gelen Denizli Sanayi Odası Başkanı Keçeci, ilk orta ve lise öğrenimini Denizli de tamamladı. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitiren Keçeci bir dönem bir bankada üst düzey yöneticilik yaptı. Daha sonra Cafer Sadık Abalıoğlu Holding bünyesindeki Erbakır A.Ş.’nin genel müdürlüğünü yürüten Keçeci, Denizli Sanayi Odası Başkanı oldu. Keçeci evli ve iki çocuk babası.
Yazının Devamını Oku

Uşak ekonomisi KOBİ’lerle gelişiyor

25 Eylül 2008
Uşak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı İsmail Karaman yapılan yatırımların 2008 başından itibaren meyvesini verdiğini belirterek, küçük işletmeleri kredi ve istihdam yardımları ile desteklediklerini ve bunlar sayesinde istihdama hız verildiğini söyledi. Başkan Karaman ile Uşak ekonomisini konuştuk. Uşak ekonomisinden bahseder misiniz?

Öncelikle Türkiye’nin battaniye üretiminin yüzde 98’i Uşak’ta üretiliyor. Gerçekleştirilen bu üretimin de yüzde 50’si ihraç ediliyor. Şu anda Güney Afrika ve Irak iyi bir pazar konumunda. Uşak’ta geçmişte günlük 50 ile 60 bin adet battaniye üretiliyordu. Şu anda bu üretim günde 30 binlere geriledi. Bunun da nedeni iç piyasanın bu sektöre doymuş olmasındandır. Şu anda Uşak’tan 50’ye yakın ülkeye ihracat yapılıyor. Tekstil alanında da bir hayli iddialı konumdayız. Ayrıca Türkiye’deki hemen hemen bütün hastanelerde kullanılan gazlı bezleri biz gönderiyoruz. Şu anda bu sektörlerde toplam 42 bin kişiye istihdam yarattık. Seramik üretimine de iddialıyız. Türkiye’nin seramik üretiminin yüzde 25’i Uşak’ta yapılıyor.

Uşak KOBİ’ler anlamında yeterli desteği alıyor mu?

Teşvik kapsamındaki Uşak’ta küçük ve orta ölçekli işletmelere istihdam ve yatırım desteği veriliyor. Örneğin deri sektöründe 52 firmaya yaklaşık 6 milyon YTL’den fazla taşınma finansmanı yarattık. Ayrıca meslek lisesi ve meslek yüksek okulu mezunu işsiz gençleri işe alan KOBİ’lere kişi başına 40 bin YTL, yüksek lisans ve doktora yapmış gençlerimizi işe alan firmalara da kişi başına 50 bin YTL teşvik desteğinde bulunuldu. KOBİ’lere Ziraat, Vakıflar ve Halk Bankası’ndan 100 bin YTL’lik kredi desteği verildi. Bunlar sayesinde Uşak’ta 7 bin 500 kişi işsiz kalmaktan kurtuldu. Şu anda odamıza kayıtlı üye sayımız 632’ye yükseldi. KOSGEP kapsamındaki işletmelere destek veren Elazığ’dan sonra, Uşak ikinci sıradadır.
Yazının Devamını Oku

Rusya krizi üzüm ihracatını vurdu DENİZLİ’nin

18 Eylül 2008
Rusya krizi üzüm ihracatını vurduDENİZLİ’nin Buldan İlçesi’ne bağlı Yenicekent Beldesi’nin Belediye Başkanı Hamdi Akkan, yılda ortalama 115 bin ton sofralık üzümün yetiştiği beldesini Rusya krizinin vurduğunu söyledi. Başkan Akkan ile belde sorunlarını ele aldık.

Bize Yenicekent’i anlatır mısınız?

- Beldemiz hem tarım, hem turizm, hem seracılık hem de termal turizmin bölgedeki başkenti özelliğini taşıyor. Örneğin; beldemizde yılda ortalama 115 bin ton sofralık üzüm yetişiyor. Biz de bunu kuzey ülkelerine özellikle de Rusya’ya ihraç ediyoruz. Rusya’daki son kriz beldemizdeki üzüm üreticilerini mağdur etti. Biz bu sorunlarımızı hükümetimize ilettik. Hükümet de ihracat sorununu çözmek üzere harekete geçti. Şimdi bu konuda bize verilecek müjdeli haberi bekliyoruz. Beldemiz aynı zamanda jeotermal enerji nedeniyle bir sera cennetidir. Şu anda potansiyelimiz 15 dekarlık seralarda domates yetiştiriyoruz. Gelecek yıldaki hedefimiz ise 40 dekarlık bir potansiyeli yakalamak. Belediye olarak biz de bu konuda girişimcilere her türlü yardımı sağlıyoruz. Ayrıca, beldemizde termal turizm atağımız da var. Jeotermal enerji deposu olan yöremizde bir havuzumuz ve tesisimiz var. Bu su kaynağı şu anda 50 derece dolayındadır. Soğutulduğunda başta karaciğer, bağırsak, böbrek, ülser, romatizma, siyatik, hastalıklarına da şifalı bir sudur. Ayrıca bu suyu alanlardan ücret talebimiz bile yok.

Bağımsız başkan

1970 yılında Denizli’nin Yenicekent Beldesi’nde dünyaya gelen Hamdi Akkan ilk öğretiminden sonra Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Fakültesi’ni bitiren Akkan, bir süre bu görevde kaldı. Evli ve 2 çocuk babası olan Hamdi Akkan son yerel seçimlere bağımsız olarak katıldı ve beldenin belediye başkanı seçildi.

Antik kent ile turizm potansiyeli artacak

Beldenizdeki turizm faaliyetleri hakkında düşündükleriniz?

- Beldemiz sınırları içinde Antik Tripolis Kenti bulunuyor. Geçmiş yıllarda ihmal edilen bu antik kentten kaçakçılar tarihi eserlerin bir bölümünü götürmüşler. İki yıldan bu yana kazı çalışmaları yapılıyor. İl Özel İdare Müdürlüğü geçen 100 bin YTL para tahsil etti ve kazılarda bir hayli yol aldık. Ne var ki, ödenek 30 bin YTL’ye indirilince bu sezon 16 gün kazı yapılabildi. Binden fazla kaya mezarının bulunduğu Tripolis Kenti’nin tarihi M.Ö. 260. yıla dayanır. Bölgede o yıllarda tarihi bir önemi vardır. Romalılara ait olan bu kent Frigya, Karya uygarlığının etkisi altındadır. Bizans döneminde ise dini bir kent özelliği taşır. Tamamen Menderes havzasını kontrol altına alabilen bir kenttir. O dönemde de tarım, ticaret ve turizm kenti özelliği taşıyan bir yapıya sahiptir. Kazılara devam edeceğiz. Ancak halkımız bu konuda biraz sabırsız. Bir antik kenti ayağa kaldırmak 10 yılda ancak gerçekleşebilir. Bin dolayında bir mezar bulunuyor. İçlerinde ise ölen insanlara ait özel eşyalar çıkıyor. Örneğin; aydınlatıcı lamba, giysiler bulunuyor. Dini inançlara göre onlarda o yıllarda insanların öldükten sonra tekrar dünyaya geri döneceklerini düşünüyorlar. Bu nedenle de ölenlere ait özel eşyaları mezarların içine saklamışlar. Bu kent bölgemizde turizm faaliyetlerimizi artıracaktır.
Yazının Devamını Oku

Söke gelişiyor

11 Eylül 2008
AYDIN’ın Söke İlçesi Belediye Başkanı Necdet Özekmekci, Kuşadası-Bodrum-İzmir karayolu üzerinde özel bir önemi olan yörenin, sahip olduğu tarım potansiyeli dışında önemli bir turizm merkezi olduğunu söyledi. Özekmekci ile Söke’yi konuştuk. Sanayiye geçiyoruz Söke’yi anlatır mısınız?

Söke Belediyesi cumhuriyet öncesi kurulmuş bir belediyedir. Söke’nin şanlı tarihi vardır. Yunan işgaline meydan okumuş bir ilçedir. Cumhuriyetle birlikte büyümüş, kalkınmıştır. Söke Ovası, Ege Bölgesi’nin en büyük tarım ovasıdır. 450 bin dekar sulanabilen arazimiz var. Çiftçilerimiz ve köylülerimiz çok çalışkandır. Biraz ağır olsa da sanayiye geçiş yapmaktayız. Organize Sanayi Bölgemiz faaliyete geçecek. Bu konudaki alt yapı çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. Bizim amacımız Söke’yi hem tarım hem turizm hem de sanayi ilçesi yapmak. Söke turizm açısında şanslı bir bölgede bulunuyor. Bunu değerlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Örneğin tarihi Söke evlerini restore edip turizme açmak için çaba harcıyoruz.

Peki projelerinizden bahseder misiniz?

Söke’de ticari hayatı geliştirmek ve genç kuşaklara istihdam olanakları yaratmak için büyük çaba harcıyoruz. Belediyeler artık sadece yeşil alan yara- tıp alt yapı hizmeti veren kuruluşlar olmamalı. Biz bu tür bir belediyecilik anlayışının günümüzde yetersiz kaldığına inanıyoruz. İlçede genç kuşaklara iş istihdamı yaratmak da bizim görevimiz olmalı. Örneğin meslek yüksel okulumuz aracılığı ile tekstil sektörünü hedefliyoruz. Söke tarım, tekstil, ticaret, turizm ve kültür sektöründe Ege Bölgesi’nde bundan sonra bir numara olacak. Organize sanayi bölgemizi de harekete geçirdiğimizde ilçemizdeki iş istihdamı sorunu da çözülecek.

Sosyal belediye

Sosyal bir belediyecilik anlayışı ile çalışıyoruz. Ben bu nedenle bütün tatilcilere davet çıkarıyorum. Herkesi Söke’ye davet ediyorum. Ayrıca Ege Bölgesi’ne özel geleneksel deve güreşlerimiz var. Bunun yanında mahallelerimizde yaptığımız etkinliklere de önem veriyoruz. Bu yıl 8 mahallemizde birden Ramazan eğlenceleri yapıyoruz. Tarım fuarı ile ilçemizi tanıtacağız. İlçemizde üretilen zeytin ve zeytin yağını dünya pazarlarına sunacağız. Halk eğitim merkezimizin desteği ile el ürünlerimizi de Söke’nin turizm potansiyelini artıracağız.
Yazının Devamını Oku