Bugün, tam o gün işte.
Japonya’ya atılan atom bombası’nın 78’inci
yıldönümü. (1945)
***
Amerika’nın yüz karası.
Tarihin insanlık dışı bir sayfası.
Zavallı Hiroşima ve Nagazaki.
***
Önüne kim çıkarsa elini sıkıyor... Kıyıda köşede ya da merdiven altında biri kalmışsa süratle gidip onun da elini sıkıyor.
Hoş bir alışkanlık.
“Sıktığı her el, 1 oy demektir” diye düşünüyor olmalı.
***
Demirel de el sıkmayı severdi. Öyle ki, günde kaç kişiyle tokalaştığının çetelesini tuttururdu.
Lakin, elini sıktığı vatandaşın o anda yüzüne bakmaz, kuyruktakilerin yüzüne bakardı.
Rahmetli Mete Akyol bir gün “Niçin böyle yapıyorsunuz” diye sormuştu da cevap olarak bir kahkaha atmıştı. Eh, o kahkaha atınca biz daha büyük kahkaha atmıştık.
***
Yan sayfada cemiyet hayatının güzel insanları dünyanızı aydınlatırken, biz bu köşede her gün siyaset yazarak içinizi karartmıyoruzdur inşallah...
*
POSTA’nın özelliği bu.
İçinde her şey var.
Ne ararsanız var.
Elinizde tuttuğunuz şu gazete, sizi saatlerce oyalayabilir.
Okuyucuyla aramızdaki bu gönül köprüsü, bizi çok mutlu ediyor.
*
Ana muhalefet dahil Millet İttifakı, seçimi seçimden evvel kazanmış gibi peşinen bir zafer havası estirmişti.
Demiştik ki:
- İyi bir taktik.
*
Rakip takımın seçmeninde moral bırakmaz bu taktik.
Lakin ölçüyü kaçırdılar.
Sessiz çoğunlukta bir öfke birikintisi yarattılar.
Ve neticede seçimi kaybettiler.
Ya öbürü?
Hem de milli ve yerli bir partiye kapağı atmış olanı?.. PKK’ya terör örgütü diyemediydi ama şehit yakınına ana avrat küfretmişti, hatırladınız mı?.. Kabadayı yahu.
......
Hele öbürü?
Barış ve özgürlük papağanı bir kadındı ama polisi tokatlamıştı. Büyük sosyalist.
*
Böyle yüzlercesi var.
Yani, belediyelerin başarısı veya başarısızlığı, Ankara hükümetlerine aynen yansır.
*
Bir örnek:
1989 yerel seçimlerde, Sosyal demokratlar (SHP) sildi süpürdü... Önemli bütün belediyeleri kazandı... Öyle ki ANAP iktidarı sıkıntıya girdi... Özal gibi bir başarılı lider bile, resmen Çankaya’ya iltica edip Cumhurbaşkanı oldu. 21.8 oy, sonun başlangıcıdır.
*
Fakat heyhat!..
Sosyal demokratlar, belediyeleri o kadar kötü yönetti ki ellerindeki kaleleri, bir sonraki belediye seçimlerinde teker teker kaybettiler... (1994)
Refah Partisi böyle parladı.
Yurt Bilgisi derslerine gelirdi.
Her dersin sonunda derdi ki:
- “Yarın büyüyeceksiniz, evleneceksiniz, çoluk çocuk sahibi olacaksınız. Bakın, şu lafımı unutmayın: Çocuklarınızı ‘yaşadığınız yöreye bir gün Belediye Başkanı olacakmış gibi’ yetiştirin.”
*
İstanbul’un acınacak haline baktıkça, hep o hocamı hatırlarım.
“Nesi var İstanbul’un?”
diye sorarsanız, şimdi burada sayıp dökemem. Yazarken midem bulanır.
Lakin gazetelerde Akdeniz ve Ege’deki o turizm cennetlerinin bile,
Ama bir başka seçimin takvimi de hemen başlamıştır: Belediyeler.
Taraflardan biri, genel seçimdeki yenilgiyi unutturup, mutlaka bir zafer kazanmak istiyor.
Öbürü ise genel seçimdeki zaferini belediyelerle de perçinlemek arzusunda.
*
Adana, Mersin, Antalya, Ankara, İstanbul gibi şehirler, her iki taraf için de başarının veya başarısızlığın ölçüsü kabul edilecek...
*
Belediye seçimleri, genel seçimlere hiç benzemez...