Çocuklar için uzaktan eğitim süreci ağırlıklı olarak televizyon ve internet aracılığıyla devam ediyor. Pandemi sebebiyle artan ekran kullanımı konusunda ebeveynlerin izleyeceği yolları uzmanlara sordum, şöyle sonuçlar çıktı:
Okul ve okul dışı teknoloji sürelerini ayırın
Yeşim Özen Açıl (Bilişim teknolojileri öğretmeni, teknolojik masal kitapları yazarı)
Amerikan Pediatri Akademisi’nin (APA) bu konudaki süre önerilerini esas alıyor. APA, 2-5 yaş arası çocuklar için günde en fazla bir saatlik ekran süresi öneriyor. 5 yaş ve üzeri çocuklar için (5-12 yaş) aile planlamasıyla kullanım süresinin belirlenmesi ve bunun iki saati geçmemesi gerektiğini belirtiyor. Aile planlamasına hem çocuğun hem de ebeveynin ortak kararıyla yapılan, içerik ve saat belirlenen bir teknoloji sözleşmesi diyebiliriz.
Çocukların ekran kullanımını keyif alınan etkinliklerle okul ve sorumluluklar olarak ikiye ayırıp okul süresini belirlenen ekran süresine dahil etmiyoruz.
İçerik de süre kadar önemli
Doçent Doktor Yavuz Samur (Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi,
İzmir Karikatür Müzesi
Ünlü karikatür sanatçılarımızdan Güngör Kabakçıoğlu, Eflatun Nuri Erkoç, Niyazi Yoltaş gibi isimlerin çizimlerinin yanı sıra karikatür konulu dergi ve kitapların da sergilendiği İzmir Karikatür Müzesi özellikle çizmeye meraklı 8 yaş ve üzeri çocukların ilgisini çekecek. Müze sabit koleksiyonunun yanı sıra dünyaca ünlü karikatüristlerin eserlerinden oluşan süreli ulusal ve uluslararası sergilere de sık sık yer veriyor.
Açıkhava Buharlı Lokomotif Müzesi
Fotoğrafçılıkla uğraşan Gizem, televizyon yapımcısı olan ancak şu anda babalık izninin ikinci yılını kullanan eşi Paul, 4.5 yaşındaki kızları Payna ve 2 yaşındaki oğulları Rumi ile 1.5 yıldır bir motokaravan ile yollardalar. Şimdiye kadar 22 ülke ve bu ülkelerdeki şehirlerin neredeyse tamamını gezdiler. Şu anda kış aylarını geçirmek ve biraz mola vermek için Türkiye’deler. Kısa süre sonra yine yollara düşüp Kuzey Avrupa’ya uzanacaklar. Gizem ve eşi, Fransa’daki günlük yaşam koşturmacasını bırakıp çocuklarıyla daha çok vakit geçirmek istemiş ve onlara uygun bir okul arayışına girmişler. O dönemde izledikleri bir televizyon belgeselinde macerasever bir ailenin karavana dönüştürüp ‘Martin Autour du Monde’ (Dünyayı Gezen Martin) adını verdikleri bir kamyonla dünyayı gezdiklerini görmüşler. Çocukların böyle bir yolculuk sayesinde dünyayı daha farklı şekillerde de deneyimleyebilecekleri fikri çok hoşlarına gitmiş ve bir motokaravanla yollara düşmeye karar vermişler. Biz yollarda neler yaşadıklarını sorduk, Gizem De Loecker cevapladı.
Nasıl bir planla yola çıktınız?
Yolculuğumuz 1 Eylül 2018’de Paris’ten başladı. Tüm Avrupa ülkelerini geçeceğimiz bir güzergâh planladık. Buna, Korsika ve Sardunya adalarını da ekledik. Hava değişimleri, yağmur ve soğuklar nedeniyle üç aylık bir Fas turunu ve bu yıl da Bodrum’u rotamıza dahil ettik.
Büyük Meydan’da Çicek Festivali’ne katılın
Şehrin kalbi olan Büyük Meydan, Hükümet Konağı ve tarihi binalarla çevrili, oldukça etkileyici bir nokta. Burası 1998’de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı. Her iki yılda bir meydanın ortasında 1800 metrekarelik alanda çiçeklerden bir halı yapılıyor. Bu yıl etkinlikler 13-16 Ağustos tarihlerinde yapılacak. Ses ve ışık gösterilerinin de eşlik edeceği organizasyon, büyükler kadar çocuklar için de çok eğlenceli geçiyor. Gitmişken, fazla turistik olsa da, meydanın köşesindeki Le Roy D’Espagne’de midye ve patates kızartmasının tadına bakın. Rue des Bouchers üzerinde de midye ve deniz ürünleri yiyebileceğiniz pek çok restoran bulunuyor.
Red Kit, Ten Ten ve Şirinlerle tanışın
Brüksel’de oğlumla görmekten en keyif aldığımız yerlerden biri Çizgi Roman Müzesi oldu. 1989 yılında açılan ve her yıl 200 binden fazla ziyaretçi ağırlayan müzede oğluma çocukluğumun çizgi roman kahramanları olan Red Kit, Ten Ten ve Şirinleri gösterdim. Belçika’da 700’den fazla çizgi roman yazarı olduğunu öğrendiğimde ben de şaşırdım. Müzenin altındaki dükkândan da sevdiğimiz çizgi roman kahramanlarının minyatürlerini aldık. Şehrin çocuklar için bir diğer ilginç müzesi de Oyuncak Müzesi. 1900’lü yıllardan kalma eski bir binada bulunan müzede arabalardan bebeklere, trenlerden tahta atlara 25 binden fazla eski oyuncak sergileniyor. Her bir odanın farklı tema ve döneme göre düzenlendiği İstanbul Oyuncak Müzesi ile kıyasladığımda biraz dağınık bulduğum bu müzenin açık oyun alanlarında çocuklar uzun süre oynayarak vakit geçirebiliyor.
Doktor ne derse o
Hamileyken ne zaman seyahat etmek istesem ailem, akrabalar ve arkadaşlarım hep benim için endişelendi ve yola çıkmaktan vazgeçirmeye çalıştı. Seyahat etmek beni mutlu ediyor, anda kalmamı, yaşama sevinci duymamı sağlıyor. Bana iyi gelen her şeyin bu süreçte oğluma da iyi geleceğine inandım hep. Ancak kafama göre hareket etmedim, elbette önce doktoruma danıştım. Doktorum, doğum tarihi yaklaşıp bana ev istirahati verene dek de onunla birlikte belirlediğimiz süre ve sınırlara uyarak seyahat ettim. Size de tavsiyem kendinizin ve bebeğinizin sağlığı için önce mutlaka doktorunuza danışın.
En ideal dönem 3-6 ay arası
Hamilelikte ilk üç ay mide bulantıları, aşırı yorgunluk ve uyku hali olabiliyor. Son üç aylık dönemde ise ayaklarınızı bile görmenizi engelleyen büyük bir karın, limitli hareket kabiliyeti ve uykusuz geceler olunca aslında seyahat için en ideal aylar üç ile altıncı ay arasındaki dönem. Üstelik pek çok havayolu firması iç hatlarda ancak 34-36, dış hatlarda ise 32’nci haftaya kadar uçuşa izin veriyor. Uçağa binerken de sizden doktorunuzun hazırladığı ve uçuşunuza engel olabilecek bir sağlık probleminizin olmadığını belirten rapor talep ediliyor.
Doktor, hastane bilgilerini alıp yol çıkın
Seyahatimizi planlarken gittiğimiz şehirde kalacağımız yere yakın hastane, sağlık merkezi ya da çocuk doktoru olup olmadığını kontrol ediyorum. Seyahat öncesinde yurtdışı için yapılan seyahat sigortalarının anlaşmalı olduğu sağlık kuruluşlarını kontrol etmekte de fayda var. Bu bilgiyi internet üzerinden bulamıyorsam -varsa- o şehirde yaşayan tanıdıklarıma, -yoksa- sosyal medya üzerinden oralı ailelere ya da ulaşabildiğim veli gruplarına soruyorum. Bilet satın alırken havaalanlarının çok yoğun olduğu sabah-akşam saatleri ile hafta sonları yerine daha tenha olduğu öğle saatlerindeki uçuşları seçmeye çalışıyorum. Özellikle hastalıkların arttığı kış aylarında havaalanlarındaki oyun alanlarına uğramıyoruz. Hatta çok mecbur kalmadıkça hijyen bakımından tam güvenemediğim tuvaletleri de kullanmıyoruz. Ek olarak eğer çocuğunuz alerjik bir bünyeye sahipse konaklayacağınız otelin odalarında halı olup olmadığını, camların açılıp açılmadığını önceden kontrol etmenizde de fayda var.
Gaudi’nin izinden gidin
Şehirde ünlü İspanyol mimar Antoni Gaudi’nin pek çok eseri bulunuyor. Casa Mila, Casa Batllo, La Sagrada Familia ve Park Güell bunlar arasında en popülerleri. Ön cephesi dalgalı bir denizi andıran ve bence şehrin en güzel binalarından biri olan Casa Mila sekiz katlı bir apartman. La Pedrera (Taşocağı) olarak da bilinen bu bina eskiden ailelerin yaşadığı bir yapı iken şimdi müze olarak hizmet veriyor. Binayı dışardan gördüğümüzde “Ejderhaya benziyor değil mi anne?” diye sordu Kemal. Bacaları, pencereleri, balkonları ve vitraylarıyla bir masaldan fırlamış gibi. Oğlum gezdiğimiz dairenin en çok mutfağını ve içinde tahta atın da olduğu oyun odasını beğendi. Şehirdeki müzelerin girişinde uzun kuyruklar oluyor, zaman kaybetmemek için internetten bilet almaya çalışın. Müzelerin dükkânlarını da ziyaret edin. Bizim favorimiz pek çok kitap bulduğumuz Casa Mila’nın dükkânı oldu. Gaudi’nin en önemli eseri ve Avrupa’nın en sıradışı kilisesi kabul edilen La Sagrada Familia rengârenk kuleleri ile dışarıdan etkileyici görünse de dikkat; küçük yaştaki çocuklar girişte uzun süre beklemekten yoruluyor, içerde de hoşlarına gidecek bir şey bulamayabiliyorlar.
Birlikte bulmaca çözün
Özellikle uzun uçak ya da tren yolculuklarında aktivite kitapları kurtarıcımız oluyor. Çıkartmalı,bulmacalı bu kitaplarla çocuklar da zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorlar. Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından basılan ‘Çıkartmalı Yolculuk Oyun Kitabı’ ile ‘Tatil Oyun Kitabı’ son seyahatimizde bize eşlik etti. Yanımıza aktivite kitabı almayı unutmuşsak TÜBİTAK ‘Bilim Çocuk’ dergisi ya da ‘Kafa Çocuk’ dergisinin yeni sayısını alıyoruz. Bunların içinden bir sürü kart oyunu da çıkıyor. Havayolu firmalarının dergilerindeki çocuklara yönelik sayfalar da hayat kurtarıcı olabiliyor. Bu da yoksa havayolu firmasının büyükler için hazırladığı derginin bulmacasını birlikte çözüyoruz. Oğlum yeni kelimeler öğrenmiş oluyor. Bunlar dışında çantamızda her zaman bir hikâye kitabı bulunduruyoruz. Özellikle havaalanında beklerken birlikte kitap okumayı da çok seviyoruz.
Sesli kitap dinleyin
Uzun yolda sürekli kelime türetmece oynamak ya da soru cevaplamak yerine son dönemde çok popüler olan sesli kitapları da dinleyebilirsiniz. Storytel uygulamasında pek çok Türkçe ve İngilizce çocuk kitabı var. Doğan Egmont Yayınları tarafından basılan ‘Klasik Müzik Masalları’serisinde Bach, Mozart, Vivaldi gibi pek çok ünlü müzisyenin hayatı hikâye olarak anlatılıyor ve en güzeli kitapların içinden arabada dinleyebileceğiniz CD’ler de çıkıyor. Sanatçıların bestelerine de yer veren bu kitapları dinlemekten ben de son derece keyif alıyorum.
Piknik yapın
Yolculuk öncesinde oğlumun en sevdiği keki yapıp biraz da kuruyemiş alıyorum. Uçakta yada trende masayı açıp peçetemizi seriyor, kaplarımızı çıkarıp piknik yapıyoruz. Pikniğin bir diğer kuralı da herkesin yemek yerken bildiği, öğrendiği yeni bir şeyi paylaşması.
Teknolojiden