Nilgün Atakan

Yaz aylarında peeling ve lazer yaptırmayın

29 Haziran 2010
Güneş ışınlarının dik geldiği yaz aylarında zararlı ışınlarına maruz kalmamak için, geniş kenarlı şapka, gözlük, sıkı dokunmuş açık renkli giysiler kullanılmalıdır. Ayrıca yaz aylarında artan su ve nem ihtiyacı nedeni ile bol su içmenin yanısıra nemlendirici kremler ve mutlaka güneşten koruyucu kremler kullanmak gerekir. DERİ dış ortamdan gelebilecek çeşitli mikroorganizmalar, kimyasal maddeler, radyasyon ve alerjenler için güçlü bir bariyer oluşturur. Böylece organizmanın hem korunmasını hem de su ve sıvı kaybını engelleyerek yaşamın devamını sağlar. Derinin bu önemli görevini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bakımının düzenli olarak yapılması şarttır. Yazın artan sıcaklık ve güneş ışınlarının radyasyon etkisi ile deri her zamankinden daha fazla zararlı etkilere maruz kalır.

Kendinizi koruyun

Yaz aylarında derimizde oluşabilecek hasarlar nelerdir ve bunları önlemek için neler yapabiliriz?
Yaz aylarında deride oluşan hasarların en önemli nedeni ultraviyole ışınları yani radyasyondur. Bu etki güçlü olduğunda kısa sürede ortaya çıkan güneş yanıkları ve güneş alerjileri görülür. Bu etkilere daha uzun süreli ya da yineleyici şekilde maruz kalma sonucunda kronik hasarlar oluşur. Bunlar erken yaşlanma, lekelerin oluşması, kılcal damar genişlemeleri, aşırı kuruluk ve kaşıntı, deride kalınlaşma ve kabalaşma ve en önemlisi deri kanserlerinin gelişmesidir. Bu zararlı etkilerden korunmanın en kolay yolu ise güneş ışınlarına maruziyeti en aza indirgemektir. Bu nedenle güneş ışınlarının dik geldiği özellikle 11.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarına maruz kalınmamalı, geniş kenarlı şapka, gözlük, sıkı dokunmuş açık renkli giysiler kullanılmalıdır. Ayrıca yaz aylarında artan su ve nem ihtiyacı nedeni ile bol su içmenin yanısıra nemlendirici kremler ve mutlaka güneşten koruyucu kremler kullanmak gerekir.

Güneşten koruyan krem seçerken ve kullanırken nelere dikkat etmek gerekir?
İyi bir güneşten koruyucu, hem UVA hem de UVB’ye karşı korumalı ve koruma faktörü (SPF) en az 30 olmalıdır. Bu kremler güneşe çıkmadan 30-60 dakika önce kuru deriye uygulanmalı ve 4-5 saat ara ile yenilenmelidir. Güneşten koruyan bir krem seçerken en doğrusu bir deri hastalıkları uzmanına danışmaktır. Yağlı cildi olanların su bazlı emülsiyon formunda olanları; yağsız ve kuru cildi olanların ise krem formda olanları tercih etmeleri uygun olur. Her yaş grubunda kullanılabilir, ancak altı aydan küçük bebeklere uygulanmaması önerilmektedir. Güneşten koruyan kremler genellikle iyi tolere edilirler. Ancak bu ürünlerin de alerjik reaksiyonlara yol açabileceği, özellikle su bazlı olmayan yağ oranı yüksek güneş koruyucuların akne benzeri oluşumlara neden olabileceği unutulmamalıdır. Sadece güneş koruyucu kullanmak güneşin zararlı etkilerinden korunmaya yetmeyebilir. Çok açık tenli olanlar, bebekler ve yaşlılar ile güneşe hassasiyeti artıran ilaç kullanan kişiler bu ürünlerin yanı sıra yine de daha dikkatli olmalıdırlar.

Cildiniz kurumasın

Sağlıklı deri bakımı için neler yapılmalı? Yaz aylarında kozmetik ürün kullanımında nelere dikkat etmek gerekir?
Tüm yaşlarda deri bakımı büyük önem taşır. Bakım deri bütünlüğünün korunması, bariyer fonksiyonunun sağlığı, deri hastalıklarının önlenmesi ve fotoyaşlanmanın geciktirilmesi için gereklidir. Deri sağlığı ve bakımı düzenli temizlik ile başlar. Cildimizi günde iki defa, cildi tahriş etmeyen ve çok fazla kurutmayan yumuşak bir sabun veya jel ile temizlememiz gerekir. Temizliğin hemen ardından cildimizin yapısına uygun bir nemlendirici krem kullanılmalıdır. Gün sonunda, yapılan makyaj temizlenmelidir. Özellikle yaz aylarında gündüz uyguladığımız nemlendirici kremin güneşten koruyan bir krem olmasına dikkat etmeliyiz.

Bunların dışında yazın kozmetik ürün kullanımını mümkün olduğunca azaltmak gerekir. Çünkü bazı kozmetik maddeler, parfümler ve traş losyonları deriye temas ettikten sonra güneşe maruz kalındığında leke oluşumu ve egzema gelişmesini kolaylaştırabilir. Bu nedenle özellikle güneşe maruz kalınacağı dönemlerde bu tür ürünler deriye temas ettirilmemelidir. Kozmetik ürün kullanımına bağlı olarak zaman zaman tahriş ve alerjik temas dermatiti gelişmektedir. Uygulanan bölgede kızarıklık, pullanma, ödem, yangı ve kaşıntı ile kendini gösterir. Böyle durumlarda kullanılan tüm ürünler kesilmeli ve mutlaka bir deri hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır.

Cildinizi koruyun

Yaz aylarında solaryum, lazer, peeling ve diğer kozmetik işlemler uygulanabilir mi?
Lazer ve peeling uygulamaları yaz aylarında bırakılmalıdır. Güneş ışınlarına bağlı hasarın yanı sıra bu tür uygulamaların oluşturduğu hasar tamiri kolay olmayabilir. Sonuçta deride uygulanan bölgelerde leke ve skar şeklinde izler kalır. Solaryum ise dermatologların hiç önermediği ve sevmediği bir uygulamadır. Sık ve sürekli uygulamalarda deri kanseri riski belirgin şekilde artar. Diğer kozmetik işlemler denince aklımıza gelen botoks uygulamaları ve dolgu işlemleri yaz aylarında da yapılabilir. Ayrıca sellülit ve deri çatlaklarına yönelik uygulamaların da yaz başlangıcında yapılmasında yarar vardır. Tüm bu uygulamalara paralel olarak vücut ve deri bakımının düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve temiz bir çevrede yaşama ile birlikte olması gerektiğini de vurgulamak gerekir.

İşitme kaybına neden olan yeni gen bulundu

ANKARA ve Miami Üniversiteleri’nin ortaklaşa yaptığı araştırma sonucu kalıtsal işitme kaybına neden olan yeni bir gen bulundu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Tekin başkanlığındaki geniş bir ekip tarafından yürütülen araştırmanın büyük bir kısmı Ankara Üniversitesi Çocuk Genetik Bilim Dalı’nda gerçekleştirildi.

10 yılda 50 gen değişti

Dünya’da 270 milyondan fazla insanı etkileyen işitme kaybına, geçtiğimiz 10 yılda 50’den fazla genin değişmesinin yıl açtığı bulundu. Ancak işitme kaybına neden olabilecek 60 genin daha olabileceği hesaplanıyor. Doç Dr. Mustafa Tekin başkanlığındaki araştırmada daha önce varlığı bilinmeyen 6’ncı kromozomdaki bir bölgenin yeni bir işitme kaybı geni barındırabileceğini gösterdi. Daha sonra bu bölgede bulunan SERPİNB6 geninde kodlanan proteini tamamen ortadan kaldıran bir mutasyon keşfedildi. SERPİNB6 sitoplazmada bulunuyor ve protezları durdurarak hücreleri korumaya yarıyor. Araştırmacılar ise bu proteinin iç kulakta işitmeden işitmeden sorumlu tüy hücrelerinde bulunduğunu gösterdiler. Tüy hücreleri yüksek ses seviyesi, ilaçlar, bazı hastalıklar veya yaşlana etkisiyle zarar gördüğünde işitme kaybı ortaya çıkıyor. Bu hücreler zarar gördüğünde SERPİNB6 enzimleri durdurarak tüy hücrelerini koruyor.

Araştırmaya TÜBA ve TÜBİTAK desteği

Araştırmacılar işitme kaybının mekanizmasını öğrenmenin önemli olduğunu, ileride işitme kaybına yönelik koruyucu yöntemler geliştirilebileceğini ve hatta tedavi yöntemlerinin önünün açılabileceğini belirtiyorlar. Birçok işitme kaybında genlerin nasıl bu kayba neden olduğu bilinmiyor. Yapılan bu çalışma tüy hücrelerini hasardan koruyan bir proteinde ortaya çıkan hasarın işitme kaybına yol açabileceği bildiriliyor.

Doğum yapan yoksul anneye ücretsiz sağlık hizmeti

Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile imzaladığı protokol uyarınca, yeni doğum yapmış başkentli yoksul anne ve bebeklerine ücretsiz sağlık hizmeti veriyor.
Hastanenin Başhekimi Opr. Dr. Leyla Mollamahmutoğlu, Türkiye genelinden hasta kabul eden bir hastane olduklarını belirterek, bunların çoğunluğunun riskli gebelikler olduğunu söyledi.
Riskli gebelerin diğer hastalara göre daha uzun süre hastanede kaldığını anlatan Mollamahmutoğlu, hastaların sosyal durumlarının da kendilerini yakından ilgilendirdiğini dile getirdi.
Bebeğin yeni doğduğu süreçte sosyal sorunlarının daha fazla ortaya çıktığını bildiren Mollamahmutoğlu, “Ailesinde babanın işsiz olması söz konusu olabiliyor. Kocanın hapiste olması veya madde bağımlılığı olan bir eş, ekonomik olarak göstergeleri iyi olmayan, ev şartları sosyal yaşama müsait olmayan ailelerin hepsi sosyal vaka” dedi.
Yeni doğan bebeğin hastanedeki bakımının ardından evdeki bakımını da çok önemsediklerini belirten Mollamahmutoğlu, “hastanede verilen üst düzey hizmetin aileler tarafından bir anda çarçur edilebildiğini” kaydetti.

Kavaf’tan destek

Hastane olarak bebeğin bakımı ve doğum sonrası annenin sosyal çevreyle olan iletişimi açısından hekim desteğinin tek başına yetersiz kaldığı kanaatine vardıklarını anlatan Mollamahmutoğlu, “Bu eksikliği tamamlamak bakımından neler yapabiliriz? Bunu oturup, konuştuk. Daha sonra da bu konuda hastaneyi aşan bir takım durumların da olabileceğini gördük. Yani bu hastaların evlerinde ziyaretlerinin de gerekeceğini, evlerinde onlara gerek sosyal, gerek psikolojik, gerekse medikal desteğin verilmesi gerektiğini düşünerek buradan yola çıktık” diye konuştu.
İlk olarak Çocuk ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ı ziyaret ettiklerini bildiren Mollamahmutoğlu, Bakan Kavaf’ın bu konuda çok duyarlılık gösterdiğini belirtti.

Pilot bölgeler

Projeye ilişkin protokolün taraflar arasında 2 ay önce imzalandığını bildiren Mollamahmutoğlu, son bir aydır da projenin uygulandığını kaydetti.
Yardım yapılacak ailelerin nasıl belirlendiği hakkında da bilgi veren Mollamahmutoğlu, hastanelerine en fazla girişin Mamak ve Altındağ bölgelerinden yapıldığını bu yüzden söz konusu bölgeleri pilot bölge olarak tespit ettiklerini söyledi.
Bu bölgelerin aile sorunlarının en fazla yaşandığı bölgeler olduğuna da dikkati çeken Mollamahmutoğlu, yardım yapılacak anneler belirlenirken “annenin sosyal güvencesinin olmaması, eşin hapiste olması veya uzak bir yerde olması, yurt dışında olması ama aileye ekonomik olarak bir katkısının olmaması, eşin evi terk etmiş olması, ailenin çeşitli nedenlerle parçalanmış olması, evde özürlü çocuk olması ya da yatalak bir hastanın olması, evin sosyal şartlarının uygunsuzluğu” gibi hususları kriter olarak saptadıklarını ifade etti.

Beraberce yükleniyoruz

Proje kapsamında öncelikle bir hemşire ve sosyal hizmet uzmanının evleri ziyaret ettiğini kaydeden Mollamahmutoğlu, “Biz sosyal hizmetlerden, araba teminin de faydalanıyoruz. Onlardan bazen bir eleman alıp beraberce bu işi yükleniyoruz” dedi.
İhtiyaç sahibinin belirlenmesinin ardından bebeğin beslenmesiyle ilgili önerilerini ilettiklerini ifade eden Mollamahmutoğlu, annenin varsa gıda ihtiyacına ilişkin tespitlerini SHÇEK’e bildirdiklerini söyledi. Hastane olarak gıda desteğinde bulunmadıklarına işaret eden Mollamahmutoğlu, “İlaç, mama ve bez ihtiyacı vardır. Bebeğin bu ihtiyacını hastane imkanları ve birtakım gönüllü kuruluşlarla iletişim halinde çözüyoruz” dedi.

Aşısız köpek kalmayacak

YENİMAHALLE Belediyesi başıboş köpekler toplanarak bakımları ve aşıları yaptırıyor. Yenimahalle Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, vatandaşları rahatsız eden başıboş köpekler önce toplanıyor ve tüm bakımları yapılarak doğal ortamlarına bırakılıyor.
Sokak hayvanlarına verdikleri önemi her fırsatta belirten Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Sahipsiz hayvanların aşılarının ve bakımlarının yapılması, Yenimahallelilerin huzurlu bir şekilde yaşamaları bizim için önemli” diye konuştu.
Yenimahalle’de toplanan sahipsiz köpekler sağlık kontrolünden geçirilip, kuduz, kısırlaştırma ve parazit aşıları yapılıyor aynı zamanda yaraları iyileştirme tedavisi de gerçekleştiriliyor. Tamamen iyileşene kadar köpekler Yenimahalle Belediyesi barınaklarında gözetim altında tutuluyor ve bu süre içerisinde ücretsiz olarak sahiplendirme işlemi de gerçekleştiriliyor.
Yazının Devamını Oku