KOYU bir G.Saraylı Mustafa Sarp. Adını vermeyeceğim. Bir takımda oynarken, maçın son dakikalarında kenara gelip arkadaşlarına sorar...
G.Saray’ın maçından ne haber? Kaç kaç oldu!
Bu sevda nasıl düşmüş Mustafa’nın yüreğine. Soranlara kısa bir yanıt verir...
Babadandır.
Nasıl yani?
Yıllar önce babam hem ekmek parası hem de G.Saray sevdası için Diyarbakır’dan İstanbul’a taşınmış.
Sen de ondan kaptın bu sevdayı. Öyle mi?
ESKİ hocası Nurullah Sağlam’ın söylediği gibi adamlığı birinci sınıf. Huyu suyu da dört dörtlük.
İstanbul bozar mı Bekir’i bilemem... Söyleşimin ilk sorusu da buydu. Tok bir yanıt verdi. Azarlar gibi...
Bir sorumluluk yüklendim ihanet edemem. Kolay değil F.Bahçe’de oynayacağım!
Yine de ısrar ettim. Biraz daha kurcaladım...
Üstelik 24 yaşındasın ve evli de değilsin.
Bozulmam için bir neden mi?
Bekir İrtegün ile böyle başladı söyleşimiz. Gaziantepspor’un alt yapısından yetişti. A takıma alan da Nurullah Hoca.
UZUN ve bıktırıcı bir koşuşmanın ardından Beşiktaş gönlündeki stoperi buldu. Gazeteleri karıştırdım, adının gündeme düşmesi ile imza tarihi arasında geçen bir aylık sürede Beşiktaş hep Ferrari’yi kovalamış. Ve İstanbul’a getirmek için her yolu denemiş.
Amacı belliydi. Bir stoperde aranan özelliklerin ötesinde, topu oyuna iyi sokacak, ayağı top yapacak bir savunma adamı arıyordu Beşiktaş.
Bu özelliklerin çoğu vardı Ferrari’de. Öncelikle deneyimliydi ve tekniği iyiydi. Yani, Denizli’nin aradığı ve bulup da istediği adamdı.
Yönetim de her zorluğu göğüsleyip, Ferrari’yi getirdi Beşiktaş’a!
BİR İtalyan dosta Ferrari’yi sordum. Birkaç maçını izlemiş. Hep iyi şeyler anlattı... Ancak, öncelikle Genoa’da bir Yunan stoperden söz etti.. Adı, Papastathopoulos... 21 yaşında bıçak gibi bir savunma adamı.
Avrupa’da adı duyulmaya başlamış. İşte bu gencin geçen sezon Genoa’da yükselen grafiğinde Ferrari’nin önemli katkıları varmış.
KİME sorsam her birinin yüzünde hemen bir tebessüm belirdi. Ve ardından onlar da bana bir soru yönelterek işi yokuşa sürdüler.
Engin’in hangi yönünü öğrenmek istiyorsun?
Önce futbolculuğunu...
Ve anlattılar Engin Baytar‘ı. Ankaraspor muhabiri sevgili Özgür Şahiner de onu iki kategoride değerlendirdi. Saha içi ve saha dışı. Sonra kesin bir tavır koyarak dedi ki...
Abiciğim, ben saha içini anlatırım. Diğer yüzünü başkasına sor.
İşte Engin’in futbolculuğu...
¡ Özel bir oyuncu.
¡
ANKARA’ya ayak basışı hem TV ekranlarından görüntülendi hem de İngiltere’nin ünlü gazetelerinin manşetine sıçradı. Yaklaşık 3 bin Ankaragücü taraftarı Esenboğa Havalimanı’nda Vassell’e coşkulu bir karşılama töreni hazırlamıştı. Ve yer yerinden oynadı.
Daily Mail’in, törenle ilgili haberi ise bir hayli farklıydı.
Vassell, İngiltere’de karaya vurmuş bir oyuncu olarak kabul edilse de, Türkiye’de süper star gibi karşılandı.
Daily Telegraph gazetesi de ilginç bir başlık atmıştı...
Esenboğa’ya sanki bir kahraman indi!
Aynı gazetenin haberle ilgili satırlarında, yakılan meşalelerin Vassell’i de şaşkına çevirdiği yazılıyordu.
İngilizler ne yazarsa yazsın, Ankaragücü taraftarı böyle bir transferi yıllardır bekliyordu. Ve Vassell’in şöhreti de üç bini aşkın taraftarı havalimanına koşturmuştu.