İsmail Uğural

Canlı Hayvan Fuarı amacına ulaştı

30 Mayıs 2014

TÜRKİYE’nin ilk canlı hayvan fuarı olan “Anadolu EXPO Canlı Süt Ve Besi Hayvanları Çiftlik Ekipmanları, Süt ve Et Teknolojileri ve Yem İhtisas Fuarı” 22-25 Mayıs tarihleri arasında İzmir Ülkü Yarış Pisti’nde, Platform Fuarcılık tarafından gerçekleştirildi. İlk olmasına rağmen geniş ilgi gören bu etkinliğin hayata geçmesinde büyük rol oynayan İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (İDSYB) Başkanı Ali Gülkaynak, İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği (İZKEB) Başkanı Veteriner Hekim Osman Civil ve İzmir Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği (İKKYB) Başkanı Özer Türer ile görüştük.

Üretici güçlenmeli
Ali Gülkaynak, “Bu Fuarı biz çok önemsemiştik. İşin sonunda haklı olduğumuzu gördük. Üreticimizin böyle etkinliklere ihtiyacı var. Hem yeni uygulamaları yerinde görmek, hem de üreticilerin kendi aralarında işbirliği ve iletişimi artırmaları bakımından çok isabetli olduğunu düşünmekteyiz. İzmir Damızlık Sığır Birliği olarak amacımız il genelinde üreticilerimizin daha da güçlenmesini sağlamak” diyor.

Ödüller önemli
Osman Civil ise, “En çok dikkatimizi çeken şey yetiştiricilerin yarışmalarda aldığı derecelerin karşılığı olan ödüllerin yarattığı etki. Çünkü üretici binbir zahmetle baktığı ve özen gösterdiği hayvanlarını artık büyük bir özgüvenle yarışmalara sokabiliyor. Bir de bunun ödüllendirildiğini gördüğünde çok motive oluyor, bundan sonra daha iyisini yapmaya çalışıyor. Çok faydalı bir Fuar oldu” diye konuşuyor.

Küçükbaş coğrafyası
Küçükbaş eti konusunda toplumda yanlış algılar olduğunu hatırlatan Özer Türer de şunları söylüyor: “Türkiye’nin aslında bir küçükbaş coğrafyası olduğunu unutmayalım. Neyse ki bu gerçek son yıllarda iyice anlaşılmaya başlandı. Bütün kamuoyuna küçükbaş eti çok değerli ve yararlı bir besindir diye anlatmaya çalışıyoruz. Bu sağlıklı beslenme yönünden de böyle. İzmir’de başlattığımız küçükbaş eti ile ilgili faaliyetler başarıyla devam ediyor. Canlı Hayvan Fuarı söz konusu gelişmeleri gözler önüne açıkça serdi diye düşünüyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Tüketim değil üretim artıyor

23 Mayıs 2014

ULUSLARARASI Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) 1956 yılında aldığı kararla 21 Mayıs, bütün üye ülkelerde “Dünya Süt Günü” olarak kutlanıyor. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı ile bu günün anlam ve önemini konuştuk.

Süt üretimi yetersiz
Harun Çallı, “Ülkemizde süt ve süt ürünleri tüketimi maalesef arzu edilen düzeyde değil. Yıllık kişi başı içme sütü tüketimi AB ülkelerinde 89 kg, Avustralya’da 107 kg, ABD’de 83 kg düzeyinde iken, Türkiye’de 33 kg civarında seyretmekte. Süt ürünleri ile birlikte bu miktar 225 kg’a çıkıyor. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010 verilerine göre, ülkemiz insanının yüzde 44’ü hiç süt tüketmiyor. Buna karşılık her gün yoğurt, ayran, kefir vb. süt ürünlerini tüketenlerin oranı yüzde 55, peynir tüketenlerin oranı ise yüzde 76. Tüketimi mutlaka artırmalıyız” diyor.

9. sıraya yükseldi
Türkiye’nin 2013 yılı sonu itibarıyla 18.2 milyon tonu aşan çiğ süt üretimiyle, dünya süt üretiminde dokuzuncu sıraya yükseldiğini belirten Çallı sözlerini şöyle sürdürüyor; “Sanayide işlenen süt miktarı 8 milyon tona yaklaştı. Kayıt dışılığın azaltılması yönünde ciddi çabalar harcayan ASÜD, modern teknolojiyle AB standartlarında üretim yapan süt ve süt ürünleri sanayiinin en büyük sivil toplum kuruluşu konumunda. Dernek olarak birinci önceliğimiz insan sağlığının korunması ve geliştirilmesidir. Süt ve süt ürünleri ihracatımız 282 milyon doları buldu. Bu rakamı yeterli görmüyoruz. Bundan sonrası için çalışmalarımız ihracatı daha da artırmak yönünde olacak.”

Yazının Devamını Oku

Denizden sofraya katma değer geliyor

18 Mayıs 2014

KENDİ alanında dünyanın en büyüğü olan Brüksel Su Ürünleri Fuarı, geçtiğimiz hafta Belçika’da gerçekleşti. Türk firmalarının da geniş katılım gösterdiği etkinliği Su Ürünleri Tanıtım Grubu (STG) Başkanı Melih İşliel ile görüştük.

Görsel bir şölen

Melih İşliel, “Türkiye’de ihracatın yıldız sektörlerinden su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü, Fuar’da tam anlamıyla görsel bir şölene imza attı. Türkiye’den 14 firmanın katıldığı fuarda en büyük ilgiyi Su Ürünleri Tanıtım Grubu’nun standı gördü. STG olarak fuara katılan binlerce ziyaretçiye, levrekten karidese, çipuradan kaya levreğine, ahtapottan sinarite, trançadan Anadolu’nun lezzeti alabalığa kadar birçok ürünün tadımını yaptırarak ziyaretçilerin beğenisine sunduk. Gördüğümüz ilgiden çok memnun kaldık” diyor.

Sağlıklı beslenme

İşliel, “75 ülkeden bin 700 katılımcı ve 145 ülkeden 25 bin alıcı ve tedarikçi ile dünyada sektörün her kademesindeki profesyonel alıcılara ulaşılabilen bu kadar büyük başka bir organizasyon yok. Biz bu Fuar’da asıl oyunculardan biri olduğumuzu gösterdik. Şu an Avrupa’nın su ürünleri ihtiyacının önemli bir bölümü artık Türkiye tarafından karşılanıyor. Katma değeri yüksek ürün üretimini artırarak Türkiye’nin dünyadaki pazar payını daha da yükseltmeyi hedefliyoruz. Tabii asıl amacımız 2023 yılında 1.5 milyar dolar olan su ürünleri ihracat hedefine emin adımlarla ilerlemek. Kamuoyunun şunları da bilmesi çok önemli. Kültür balığı denizden sofraya hem lezzet hem katma değer taşıyor. Bir yandan sağlıklı beslenme ve yaşamada balığın rolünü vurgulamak, diğer yandan da her geçen gün artan ihracatımızla ülke ekonomisine sürekli katkıda bulunmak istiyoruz” diye konuşuyor.

Yazının Devamını Oku

Ödemişli sanayici peynirde iddialı

9 Mayıs 2014

Okurlarımız hatırlarsa, geçtiğimiz ay iki yazı üst üste yazarak, Ödemiş ilçesinin Türkiye’nin peynir üretim merkezi olması gerektiğini değerlendirmeye çalışmıştım. Şimdi bu son yazımda kısaca da olsa Ödemişli süt sanayicisinin görüşlerine yer vermek istiyorum.

GÖLCÜK SÜT – İlçenin süt üretiminde Türkiye birincisi olduğunu vurgulayan Gölcük Süt Yetkilisi İsmail Dadal, “Katma değerli üretime geçmek zorundayız. İlçe ekonomisinin geleceği Ödemiş’in Türkiye’nin bir numaralı peynir markası olmasında yatıyor. Bu vizyon ve inançla çalışmalıyız” diyor.

ARAPOĞLU - Ödemiş’in köklü firmalarından Arapoğlu Süt’ün yönetici Mustafa Karaman ise şunları söylüyor: “İsmail Bey, ilçemizin gerek süt üretim potansiyeli gerekse Ödemiş’in Türkiye’nin peynir merkezi olması konulu yazılarınızı okuyoruz. Görüşlerinize tamamen katıldığımızı ifade etmek isterim. Gerçekten de üretimde büyük aşama yaptık. Şimdi sıra yüksek kaliteli ve markalı üretim ile bütün Türkiye’ye aynı zamanda mamul merkezi olduğumuzu kabul ettirmekte.. Peynirde ‘Arapoğlu’ markasıyla bu süreçte iddiamızı sürdüreceğiz.”

GÖRGEN SÜT - “İşletme olarak her zaman daha çok büyümektense daha sağlıklı üretmeyi tercih ettik” diyen Görgen Süt Yöneticisi Hamit Görgen’e göre yerel üretimi desteklemek büyük önem taşıyor. Görgen, “Küçük Menderes Havzası’nın dünya çapında bir potansiyeli var. Yerel üretimin güçlendirilmesi hem çiftçimize katkı hem de bölgesel kaynakların daha etkin kullanımını sağlayacak. Görgen Süt olarak peynirde marka olabilmek için Ödemiş’in her türlü avantaja sahip olduğuna inanıyoruz” diye konuşuyor.

Yazının Devamını Oku

Hayvan bakıcılığına yeni bakış geliyor

2 Mayıs 2014

TİRE Süt Kooperatifi’nin Halk Eğitim Merkezi ile birlikte açtığı “Profesyonel Hayvan Bakıcılığı” kursunun ikinci etabı tamamlandı. Bu sıradan bir olay değil. Daha açık söyleyelim; çok kimsenin küçümsediği çobanlık artık böyle eğitim çalışmalarıyla çok farklı bir boyuta taşınıyor.

İneğin tekmesi
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Profesyonel Hayvan Bakıcılığı” kursunun Türkiye’de ilk defa ilçelerinde açılmasının önemine dikkat çekerken, şunları söylüyor:
“Tire’de süt hayvancılığı hızla gelişiyor. Ayrıca kaliteli süt daha iyi para veriyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın, burada Avrupa’nın en nitelikli sütü üretiliyor. Bu arada üzerinde çok durduğumuz şu hususu tekrar gündeme getirmek istiyorum. Süt mutlaka kooperatifler eliyle toplanmalıdır. Kuracağımız eğitim amaçlı çiftliklerde uygulamalı eğitim vermeye devam edeceğiz. İneğin tekmesini yemeden gerçek anlamda bu işi öğrenmek mümkün değil.”

Bilgili çobanlık
Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Harun Uysal ise, “Öğrencilerimizin kurs boyunca edindikleri bilgileri diğer üreticilerle paylaşmasını istiyoruz. Böylelikle bilgili ve bilinçli hayvan bakıcılığı daha da yaygınlaşacak” diyor. Sonuç olarak eğitimini başarıyla tamamlayan 24 kursiyeri yenileri izleyecek ve hayvan bakıcılığı veya diğer adıyla çobanlık layık olduğu ekonomik ve sosyal prestije kavuşacak. Gıda, tarım ve hayvancılık sektörünün bilgili üreticilerle çok daha güçleneceğini öngörmek zor değil.

Yazının Devamını Oku

Ödemiş peynir merkezi olmalı

25 Nisan 2014

Geçen haftaki “Süt Ekonomisi Ödemiş’i Nasıl Etkiliyor” başlıklı yazımın bugün devamını getirmek istiyorum. Ancak önce Ödemiş İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Veteriner Hekim İbrahim Altıntaş’ın gönderdiği mesaja yer vereceğim. Altıntaş şöyle diyor:
“İsmail Bey yazınızı dikkatle okudum. Gerçekten de süt üretim, sanayi ve ticareti ilçe ekonomisinin bel kemiği haline geldi. Bu arada günlük üretimin de bin tona yaklaştığını ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla yaptığınız analiz büyük önem taşıyor. Bundan böyle süt ürünlerine yönelik yeni bir strateji geliştirmeye çalışıyoruz. Bildiğiniz üzere geçen yıl İl Müdürü Ahmet Güldal’ın da büyük çabalarıyla düzenlenen ‘İzmir Tarım ve Gıda Zirvesi’nde alınan kararlardan biri olarak, İzmir ilinde özellikle süt ürünlerinde gelişme ve uzmanlaşma vizyonu hedef alınmıştı. Şimdi artık belirlenen yol haritasını izleme sürecindeyiz.”

Katma değer çok önemliİzmir’in süt üretiminde iller arasında birinci, Ödemiş’in de ilçeler arasında ilk sırada olduğunu daha önce belirtmiştim. Demek ki un, yağ ve şeker tamam, sıra helvaya geldi. Yani mutlaka katma değerli üretim aşamasına geçmek şart oldu. Hemen somut bir örnek vereyim. Son aldığım bilgilere göre Ödemiş ilçesinin yıllık peynir üretim miktarı 15 bin tona ulaştı. Bu sahiden büyük bir performans. Uzmanlar çok daha iyi bilir, ama bir kilo peynir üretimi için ortalama 10 kilo süt kullanıldığını göz önüne alırsak ortaya 150 bin ton gibi devasa bir rakam çıkar. Öyleyse Ödemiş’in önümüzdeki yıllarda hammadde üretim birinciliğinden mamul üretim merkezine doğru ilerlemesi gerekiyor. Konu stratejik, analize devam edeceğim.

Yazının Devamını Oku

Süt ekonomisinin Ödemiş’e etkisi

18 Nisan 2014

Düne kadar daha çok patatesiyle anılan İzmir’in Ödemiş ilçesi, artık yeni bir ekonomik olgu ile temsil edilmeye başlandı. Süt üretim, ticaret ve sanayi ilçe ekonomisinin temel dinamiği haline geldi.

Süt üretiminde İzmir’in ülke birincisi olduğunu daha önce de yazdım. Peki Ödemiş’in Türkiye’de en fazla süt üretilen ilçe olduğunu biliyor muydunuz? Artık bundan sonra bu bölgede en çok üzerinde durmamız gereken konu, günde yaklaşık 900 tonluk üretimin ilçe ekonomisine sağladığı katma değerin öneminin daha iyi anlaşılmasıdır. Gerçekten de bu husus nedense tam olarak ya bilinmiyor ya da farkına varılmıyor.

Büyük gelir kaynağı

Ödemiş ilçesinde süt ekonomisinin yarattığı katma değerin büyüklüğü hakkında kısa bilgi vermek istiyorum. Günde yaklaşık 900 ton üretim dedik, bunu da ortalama 1 lira üzerinden hesaplarsak 900 bin liralık bir değer elde ederiz. Yıla baktığımızda da kabaca 300-350 milyon lira gibi mali büyüklük ortaya çıkar. Üretilen sütün bir kısmının da peynir, yoğurt, yağ ve ayran benzeri mamullere dönüştüğünü hesaba katarsak, ilçe ekonomisi herhalde 1 milyar liraya ulaşan bir gelir elde ediyor demektir. Bu önemli konunun analizine devam edeceğim.

Yazının Devamını Oku

Aile çiftçiliğinin önemi ortaya çıktı

11 Nisan 2014

Birleşmiş Milletler (BM), 2014 yılını “Aile Çiftçiliği Yılı” seçti. Çünkü bütün dünyada gıda güvenliğini sağlamanın, açlık ve yoksullukla etkin mücadeleyi yapabilmenin çözümü aile çiftçilerini desteklemekten geçiyor. Yeni yüzyılda bu gerçeğin anlaşılması bütün dikkatlerin küçük çiftçilik üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu. Aslında Türkiye bu stratejik konuda adeta model bir ülke.. Neden derseniz, 77 milyonluk ülke nüfusunun dörtte biri tarım sektöründe bulunuyor. Ve bunların büyük çoğunluğu da küçük çiftçiler ve küçük aile işletmeleri..

Küresel gerçekGelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde 500 milyonun üzerinde aile çiftçilikle geçimini temin ediyor. Bu ailelerin ürettikleri ürünler milyarlarca insanın gıda ihtiyacının karşılanmasını sağlıyor. Kalkınmakta olan ülkelerin pek çoğunda tarım üretiminin yüzde 80’i aile çiftçiliği sayesinde hayata geçiyor. BM, 2014’ü “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan ederek ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte yapılacak etkinliklerle küçük çiftçilerin karşı karşıya kaldığı sorunların masaya yatırılmasına ön ayak olacak. Aile çiftçiliği ile uğraşan kesimlere en etkin yardım yollarının belirlenmesi için adımlar atılacak.

Canlı Hayvan FuarıBu çerçevede 22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında Türkiye’de ilk defa İzmir’de düzenlenecek Anadolu Expo Canlı Süt Hayvanları, Hayvancılık, Süt, Gıda ve Yem Teknolojileri Fuarı önem taşıyor. Hayvancılık sektöründe ilgi ile karşılanan ve Platform Fuarcılık tarafından gerçekleştirilecek organizasyonun içinde yer alan etkinliklerden biri de “Aile Çiftçiliği”nin sektör temsilcilerince tartışmaya açılacak olması. Firma yetkilisi Gül Ceylan ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “BM yetkililerinin bildirdiğine göre, gerekli destek sağlandığında, söz konusu çiftçilerin üretim kapasitelerini hızla artırdıkları görülüyor. Aile çiftçiliği ile uğraşanlar, gerek yerel ticaret ağlarının gerekse de kültürün bir parçası olduklarından, gelirlerinin büyük bölümünü yerel ve bölgesel pazarlarda harcayarak hem tarım hem de tarım dışı alanlarda istihdam yaratılmasına büyük katkı sağlıyor. Canlı Hayvan Fuarımızda bu ciddi konu ilk defa kamuoyunun dikkatine sunulacak.”

Yazının Devamını Oku