Hande Namal Türkyılmaz

Enfeksiyonlardan, diyabetten koruyor… Mikrobiyomu nasıl koruruz?

15 Aralık 2020
Mikrop gözle görülemeyen, küçük bir canlı formudur. Bakteri, mantar, maya, virüs gibi canlıları kapsayan genel bir isimdir. Mikrobiyom ise bir topluluk halinde yaşayan mikropların tamamına denir. Örnek vermek gerekirse, bağırsağımızda yaşayan mikroplar. Bu topluluklara flora ya da mikrobiyota dendiğini de duymuşsunuzdur.

İnsanların mikrobiyomu daha doğdukları an, hatta yeni verilere göre belki de anne karnındayken oluşmaya başlar. Nasıl ve nerede doğduğumuz bu ilk oluşum aşamasında büyük rol oynar. Bebekler ise mikropları her şeyden alır. Dokundukları insanlar, eşyalar, ağızlarına götürdükleri her şey onların mikrobiyomlarının oluşumunda rol oynar. Mikrobiyom sabit bir şey değildir, gelişir ve çevresel etmenlere göre değişim gösterir.

Mikrobiyom ne yapar?

Yakın zamanlara kadar, bakterilerin bağırsak hareketlerini düzenlediği düşünülmekte idi. Ancak artık biliyoruz ki bağırsak bakterileri beyin dahil tüm vücudumuz üzerinde etki gösteriyor. Diğer fonksiyonlarının yanı sıra, bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler vitamin sentezlerler, sindirime yardımcı olurlar, anksiyeteyi azaltırlar, enfeksiyonlardan ve bazı tür kanserlerden korurlar.  Ayrıca bazı bakteri grupları obezite, diyabet ve çeşitli sindirim sistemi hastalıklarında da koruyucu rol üstlenir.

Eğer bağırsağımızda çok fazla zararlı bakteri olur ya da yararlı bakterilerin sayısı çok azalırsa ciddi sağlık sorunları baş gösterebilir. 

Antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır

Stres, ameliyatlar, hastalıklar, travma ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları yararlı bakterileri azaltan etmenler arasındadır. Antibiyotikler ise bize zarar veren enfeksiyonlara yol açan bakterileri öldürür ve hayatımızı kurtarır ama bunu yaparken maalesef bağırsaklarımızdaki yararlı bakterileri de öldürürler. Bu nedenle özellikle ilk 3 yaşta sık antibiyotik kullanımından olabildiğince kaçınmak gerekir.

Mikrobiyomu beslemek

Besinler mikrobiyom üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Bağırsağımızdaki çoğu mikrop besinlerde bizim sindiremediğimiz nurientleri çıkarıp bizim faydalanmamızı sağlar. Farklı bakteriler farklı besinlerle büyüyebilirler. Prebiyotikler ile faydalı bakterilerin artışına olanak sağlayabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Gıda reaksiyonlarını nasıl anlarız?

1 Aralık 2020
Gıda reaksiyonlarının sonuçlarını yaşayan pek çok kişi aslında bunların spesifik bir gıdadan kaynaklandığını fark etmez. Gıda reaksiyonları, kronik sağlık sorunlarının çoğu kez gözden kaçan bir nedenidir.

Gıda reaksiyonlarını 3 kategoride inceleyebiliriz.

Besin alerjileri

Gerçek besin alerjisi,  besine immünolojik olarak verilen bir cevaptır. Bu reaksiyonlar tetikleyici gıda alımından çok kısa süre sonra ortaya çıkarlar. Belirtiler; kızarıklık, döküntü, ödem, dilde kaşınma, burun akıntısı, karın ağrısı, kusma, solunum sıkıntısı, öksürük, hışıltı ya da solunum solu tıkanması şeklinde ortaya çıkar. Yani hafif bir kaşıntıdan solunum sıkıntısı hatta solunumun tamamen durması şeklinde karşımıza çıkabilir.

Besin alerjisinin en sık karşılaştığımız sorumluları yer fıstığı, kuruyemişler, buğday, soya, süt, balık ve yumurtadır. Tabi diğer besinlerde bazı kişilerde benzer reaksiyonlara yol açabilir.

Besin intoleransı

İntolerans ise belli gıda bileşenlerine karşı gösterilen non-immun reaksiyonlardır. Burada sorun besinde bulunan laktoz, histamin, alkolik bileşenler gibi bileşenlerin enzim eksikliği ya da nutrient eksikliği sebebiyle parçalanarak, işlenememesinden kaynaklanır. İntolerans kızarma, girp nezle benzeri bulgular, genel bir rahatsızlık hali gibi şikayetlere yol açar.

Sıklıkla intoleransa sebebiyet veren besinler arasında süt ürünleri, sülfitler, histamin, lektin, koruyucular, yapay renklendiriciler, aromalar, dolgunlaştırıcılar, narenciye ve asidik besinler sayılabilir.

Besin duyarlılığı

Yazının Devamını Oku