Engin Kratzer

Nadal GOAT (Greatest Of All Time)

31 Ocak 2022
İspanyol raket Rafael Nadal, yılın ilk grand slam turnuvasının finalinde rakibi Rus Daniil Medvedev’i beş buçuk saatlik maraton sonrasında yendi.

Dünya iki numarası Medvedev Avustralya Açık'taki iki haftalık sürede; ev sahibi Krygios, henüz 21 yaşındaki yetenekli Kanadalı Felix Auger-Aliassime ve geçen yılın Fransa Açık finalisti Yunanlı Tsitsipas gibi kaliteli tenisçileri eledi. Medvedev, şampiyonluk maçında kortta yansıttığı öz güven ve gözle görülü taktiksel oyunu ile Nadal’ı bir anlamda çaresiz bıraktı. Medvedev süratli servisler atarak ve ayrıca sabırlı bir şekilde arka çizgiden topları sürekli Nadal’ın backhandine yönlendirerek İspanyol raketi adeta backhand köşesine kilitledi. Nadal böylece arka çizgide izlemeye alıştığımız bir köşeden diğer köşeye koşup, açılı güçlü forehandlerini vuramadı, oyunu domine edemedi. Pasif kaldı ve ilk iki seti kaybetti. Nadal üçüncü sette de 2-3 ve 0-40 geriye düştü.

YENİDEN DOĞAN NADAL

Herkes, 'Bu maç Medvedev’in' dediği anda Medvedev birkaç basit hata ile oyun kaybedince karşılaşmanın seyri değişti. Tecrübeli Nadal bu fırsatı değerlendirmesini bildi. Ölümüne bir mücadele başladı. Momentum birden Nadal’a geçti. Göz kamaştırıcı winnerlar, karşılıklı servis kırmalar, Rod Laver arenasını dolduran 20 bin izleyiciyi büyüledi.

Nadal altı ay öncesine kadar ayağındaki sakatlık nedeniyle değnekler ile yürüyordu. Hatta o süreçte eşi ve ekibiyle emekliliğini bile gündeme getirdi. Ancak savaşçı ruhlu Nadal, Melbourne yolunu seçti. Ve 35 yaşındaki solak tenisçi karşılaşmayı beşinci sete taşıdı. Daha fazla file önüne çıktı, drop shot (kısa toplar) ile Medvedev’i konuşlandığı arka çizgiden öne koşmasına zorladı. İnanılmaz bir enerji ile ilk servis yüzdesini seksenlere taşıdı. Seyircinin de takdir ve desteği ile şampiyon oldu.

Bu galibiyeti ile 21. grand slam unvanını kazanarak tarih yazdı. Aynı zamanda da finali televizyon ekranından seyreden ezeli rakipleri Federer ve Djokovic ile olan 20'şer grand slam eşitliğini de bozmuş oldu.

Yazının Devamını Oku

Barty'nin oyun tarzı Steffi Graf'ı andırıyor

29 Ocak 2022
Avustralyalı Ashleigh Barty, 44 yıl boyunca ülkesinin hasret kaldığı tek kadınlar şampiyonluğunu kazandı. 25 yaşındaki Ash lakaplı tenisçi, tenis dışında müsabık seviyede kriket de oynamış.

Barty takribi 100 haftadan beri dünya sıralamasında bir numara. İlk Grand Slam unvanını 2019'da Fransa Açık'ta kazandı. Geçen sene de Wimbledon’da şampiyon oldu. Avustralya Open birinciliği ile üçüncü Grand Slam’ini kazandı ve her zemine uygun ve etkili tenis oynayabileceğini de kanıtlamış oldu.

Barty’nin tek el slice (kesme) Backhand ve Kick (spinli)  servisleri kadın tenisinde alıştığımız oyun tarzının dışında. Vurduğu slice backhandlerin topları fazla yüksek sekmediği için rakipleri kendi vuruşlarını fazla hızlandıramıyorlar. Servisleri ise tam tersi rakip sahada  hayli yüksek  sekiyor. Bu da rakiplerin servis karşılamalarını hayli zorlaştırıyor.

BARTY’NİN OYUN TARZI STEFFI GRAF’I ANDIRIYOR

Barty’nin oyun tarzını efsane Alman tenisçi Steffi Graf’a benzetiyorum.  Graf; süratli ayakları, vurduğu Backhand slice ve güçlü Forehandleri ile 22 defa Grand Slam şampiyonu oldu.

Tabi ki Barty’nin Graf’a göre vuruş çeşitliği çok daha fazla. Barty sadece 1.65 boyu ile uzun boylu ve güçlü fiziksel yapılı rakiplere karşı hiç de dezavantajlı değil. Çünkü Barty istediği zaman ve gerekli durumlarda birçok teknik vuruş üretebiliyor. Kısacası B planına geçebiliyor.

Barty aynı zamanda çok iyi bir çift oyuncusu olduğu için file önünde de etkili.  Barty bu oturaklı ve esasen basit (enerjisini çok iyi kullanıyor) oyun tarzı ile uzun süre zirvede kalacak gibi gözüküyor.

İLAÇLAR İLE AYAKTA KALDI

Ash’in finaldeki rakibi Amerikalı Danielle Collins, tenisini Florida’nın halka açık tenis kortlarında oynayarak geliştirdi. 28 yaşındaki Collins takımda oynadığı Virginia Üniversitesi'nde iki kez Amerika Kolej şampiyonu oldu. Collins fikstürde 27 numaralı seri başı olarak mücadele etti. Agresif arka çizgi oyunu ve savaşçı tarzı ile finale kadar klasmanda kendisinden çok daha yüksek pozisyonda olan rakiplerini yendi.

Yazının Devamını Oku

TED Open'da 73. yıl

22 Eylül 2021
Bu sene oynanan TED Open finalinde şampiyon olan Avustralyalı James Duckworth seyredilmeye değerdi.

29 yaşındaki tenisçinin maçlarda ortalama 180-190 km/h hızla attığı servisleri, rakiplerinden gelen toplara anında doğru vuruş seçimleri yapması ve süratli geri oyunuyla izleyicileri adeta büyüledi. Duckworth, şampiyon olduğu TED Open sonrasında ATP’nin açıkladığı dünya klasmanında kariyerinin en üst sırasına (No.65) çıkmış oldu. Avustralyalı raketi daha üst sıralarda göreceğimize eminim.

TED OPEN’DAN GRAND SLAMLERE

Çünkü TED Open gibi bir Challenger serisi turnuvası Grand Slamler gibi büyük etkinlikler için adeta bir köprü niteliğindedir. Bugüne kadar TED Open’a Alexander Zverev, Marin Cilic, Matteo Berrettini, Ilya Ivashka ve Karen Khachanov gibi isimler katıldı. Bu isimler dünya klasmanında ilk 10’a girmiş oyuncular.

FİNANS KURULUŞLARI NEREDE?

Ne üzücüdür ki böyle köklü bir spor etkinliğinin uzun süreli bir ana sponsoru bulunmamakta. Her yıl bankalarımız milyonlarca TL kâr yaptıklarını açıklıyorlar. Bir banka veya finans kuruluşu çıkıp da ‘’Biz tenisi destekliyoruz.’’ diyemiyorlar mı? Bugün her bir banka bir spor dalını seçip rahatlıkla uzun vadeli bir sponsorluk anlaşması yapabilir. Uzun vadeli derken kastettiğim en az 5 yıl. Biz de ise maalesef bu süre 1-2 yıl ile sınırlı. Basit bir örnek vermek gerekirse, Fransa Açık tenis turnuvasının ana sponsoru bildim bileli BNP Paribas bankası. Evet, o bir Grand Slam bizimkisi ise bir Challenger.

BİZİM GRAND SLAM

Fransa Açık, Paris şehri ile özdeşleşti. TED Open ise İstanbul ile özdeşleşti. Bu da TED Open’ı ‘’bizim Grand Slamimiz’’ yapar. İstanbul Challenger öncesi sponsor olmayışı TED kulübü başkanı Mehmet Tınaz’ı çok düşündürdü. Bu olumsuzluğa rağmen turnuvayı kulübün kendi imkanlarıyla yapmaya karar verdi.

Yazının Devamını Oku

Djokovic tarih yazamadı

13 Eylül 2021
Tek erkekler finalinde müthiş tenis, gözyaşı, hırs, mücadele ve tenis izlemeye hasret bir seyirci kitlesi vardı.

Şampiyonluk maçında dünya 1 numara Novak Djokovic ve 2 numara Daniil Medvedev karşılaştı. 25 yaşındaki Rus tenisçi Medvedev oyuna hızlı ve kararlı başladı. Maçın daha ilk oyununda kendisinden 9 yaş büyük olan Sırp raket Djokovic’in servisini kırdı. Djokovic ise karşılaşmaya tedirgin ve biraz titrek başladı. Medvedev, Djokovic’in oyun planına izin vermedi. Şöyle ki; Djokovic, Medvedevi koşturmaya başladığında Medvedev koşar halde vurduğu agresif topları rakip sahanın ortasına attı. Bu durumda Djokovic, ortaya süratli gelen topları istediği şekilde yönlendiremedi. Böylece Djokovic, oyun planından çıktı. Hiç alışık olmadığımız şekilde file önüne çıkmaya başladı. Burada da başarılı olamadı. Djokovic, maçta bir türlü hakimiyet kuramadı. Az da olsa eline gelen fırsatları da yaptığı yanlış seçimler ile değerlendiremedi. Medvedev, ise son zamanlarda başta fiziksel kondisyonunu ve servisini geliştirdi. Ayrıca sahanın ortasına seken toplarını da eskisine göre çok daha agresif ve süratli vurmaya başladı. Uzun rallilerde Medvedev, Djokovic’ten daha az hata yaptı. Medvedev, maçın ilk iki setini net bir şekilde 6/4 alıp, üçüncü sette ise 5-2ilerideydi. Servis kendisindeydi. Ve şampiyonluk sayısı atıyordu. Birden bu kaliteli tenisin devam etmesine hasret kalan seyirciler Medvedev’e karşı negatif bir tezahürata başladı. Medvedev, şaşkınlığından dolayı servisini bir süre atamadı. Atınca da çift hata yaptı. Ardından bir çift hata daha yaptı. Böylece Djokovic, maçın başından beri ilk defa Medvedev’in servisini kırmış oldu ve durum 5-3 oldu. Djokovic, servisini alıp durumu 5-4’e getirdi. Saha değişiminde Djokovic, koltuğunda havlusunu yüzüne tutup seyircinin kendisine verdiği destekten ötürü duygulandı ve ağlamaya başladı. İki oyuncu korta geri geldiklerinde heyecan doruktaydı. Medvedev, maç sayısında tekrar çift hata yapmasına rağmen kariyerinin ilk Grand Slam unvanına ulaşmasını bildi.

Novak, bu sezon tarihi rekorlar peşindeydi. Amacı aynı yıl içerisinde 4 Grand Slam turnuvasını kazanmak ve Olimpiyat şampiyonu olabilmekti. Böylece ‘’Golden Slam’’ unvanına sahip olacaktı. Sezona çok iyi başladı. Önce Avustralya Open’ı kazandı. Sonra Fransa Açık turnuvasının yarı finalinde toprak zemin kralı Nadal’ı mağlup edip finalde ise Yunan tenisçi Stefanos Tsitsipas’ı yenerek sezonun ikinci Grand Slam'ini de kazandı. Ardından müthiş bir performans göstererek kariyerinin 6.Wimbledon şampiyonluğuna ulaştı. Yolculuğuna Tokyo Olimpiyatlarında devam etti. Yarı finalde Alman Alexander Zverev’e kaybedince ‘’Golden Slam’’ rüyası sona erdi. Bronz madalya maçında da İspanyol Pablo Carredo Busta’ya mağlup olunca madalyasız kaldı. ‘’Golden Slam’’ unvanını kaçırmış olsa bile Djokovic’in bir amacı daha vardı. Avustralyalı efsane tenisçi Rod Laver’ın 52 yıl önce aynı yıl içerisinde kazanmış olduğu 4 Grand Slam şampiyonluk unvanını tekrar kazanarak tarihte Rod Laver’ın yanında yerini almak. Djokovic, bu hedefleri koyduğunda esasen en büyük meydan okumayı bizzat kendisine yapmış oldu. Sezon ilerledikçe kazanma baskısı arttı. Baskı artınca da gerek Olimpiyatlarda gerekse de son durak olan US Open’da istediği başarıyı elde edemedi.

Maçın sonunda iki oyuncunun birbirine söyledikleri:

Djokovic Medvedev’e: Grand Slam unvanı kazanmayı hak eden bir oyuncu varsa o da sensin.

Yazının Devamını Oku

Kadınlarda genç jenerasyon

13 Eylül 2021
Bu sene Amerika Açık tenis turnuvasında oynanan tek kadınlar finali sürprizlerle doluydu. Böyle bir Grand Slam finaline bugüne kadar hiç şahit olmadık. Bundan sonra da şahit olabileceğimize pek inanmıyorum.

Geçen seneki US Open tribünleri pandemiden dolayı boştu. Tenise hasret kalan seyirciler kadınlar finalinde 23 bin kişilik Arthur Ashe merkez kortunu tamamen doldurdular. İki finalistin de yaşlarına baktığımızda adeta bir junior şampiyonası izliyor gibiydik. Bir taraftan İngiltere adına oynayan henüz 18 yaşındaki Emma Raducanu diğer taraftan ise Kanada adına oynayan 19 yaşındaki solak tenisçi Leylah Annie Fernandez finalde karşı karşıya geldiler.

Raducanu, Amerika Açık turnuvası başlamadan birkaç hafta önce dünyada ilk 150 tenisçi arasında olup henüz kimsenin pek tanımadığı bir tenisçiydi. US Open’ın elemelerine bile girmesi mümkün değildi. Ancak son oynadığı Wimbledon turnuvasında İngiliz Tenis Federasyonunun kendisine vermiş olduğu Wild Card(Kontenjan) ile 4.tura çıktı. Fakat 4.tur maçını nefes darlığından dolayı bitiremedi. Ancak Wimbledon’da aldığı puanlarla klasmandaki sıralamasını yükselterek US Open elemelerine son anda girebildi. Raducanu, zorlu eleme maçlarında beklenmedik bir şekilde 3 turu geçerek ana tabloya çıktı. Turnuvanın ana tablosunda devam edebileceğini hayal etmediğinden dönüş uçak biletinin tarihini sürekli erteliyordu.

SET KAYBETMEDEN 10 MAÇ

İngiliz tenisçi, tenis tarihinde bir ilke imza atarak ön elemelerden gelip bir Grand Slam turnuvasında şampiyon olan tek tenisçi unvanına sahip oldu. Emma Raducanu, iki haftada 10 maç yapıp set kaybetmeden Amerika Açık’ta şampiyon oldu. Final yolunda 2020 Tokyo Olimpiyat şampiyonu İsviçreli Belinda Bencic ve gündemde olan Yunanlı Maria Sakkari gibi güçlü tenisçileri eledi. Rumen asıllı babası Ian ve Çin asıllı annesi Renee, Raducanu henüz 2 yaşındayken İngiltere’ye yerleştiler. 5 yaşında tenise başladı. Okulda çok başarılıydı. Ailesi onu çok disiplinli yetiştirdi. Ailesinin yetiştirme tarzı Raducanu’nun mental dayanıklılığını güçlendirdi. Babasından dolayı tenisteki rol modeli Rumen ‘’Simona Halep’’. Korttaki hareketleri de Halep’i andırıyor. Annesinden dolayı ise rol modeli Çinli ‘’Lİ Na’’. Oyun tarzındaki agresifliği de Li Na’nın oyun tarzına benziyor. Raducanu’nun bilhassa agresif vurduğu ve yönlendirdiği çift el backhandleri önemli bir silahı. Genç yaşına rağmen bu istikrarlı oyunu geleceğe dönük onu zirvede tutabilecek bir özellik.

 

44 SENELİK HASRET BİTTİ

Kadınlarda İngilizlerin son Grand Slam şampiyonu 1977 yılında Wimbledon’ı kazanan Virginia Wade idi. 44 sene sonra Raducanu’nun tekrar bir Grand Slam kazanması İngiltere'deki tenise olan ilgiyi canlandıracaktır.

Yazının Devamını Oku

İspanya'da Türk finali

29 Temmuz 2021
Altuğ Çelikbilek ve Cem İlkel iki pırıl pırıl genç profesyonel tenisçimiz. İkisi de bugün dünya klasmanında kariyerlerinin en üst sıralamalarında bulunuyorlar.

Altuğ, bu sezon ATP sıralamasında 31 basamak yükselerek 172 numaraya; Cem ise 21 basamak yükselerek 188. sıraya çıktı. Haftalarca ülkeleri dolaşıp turnuva oynuyorlar. Altuğ ve Cem dokuz yaşından beri birbirlerini tanıyor, tenis oynuyor, antrenman yapıyorlar. Çok iyi arkadaşlar.

Geçtiğimiz hafta İspanya’nın güneyinde bulunan Pozoblanco bölgesinde Challenger turnuvasına katıldılar. Kuralarının sonucunda Cem ana tablonun üst tarafında Altuğ ise alt tarafında yer aldı. 32 kişilik fikstürde 6 İspanyol raket vardı. Turnuvaya ilgi büyüktü. Bir taraftan Cem diğer taraftan Altuğ rakiplerini tek tek yenmeye başladı. Hatta Altuğ çeyrek finalde coşkulu bir izleyici kitlesi önünde turnuvadaki son İspanyol tenisçiyi mağlup etme başarısını gösterdi.

İkisi aynı otelde iki farklı odada kalmalarına rağmen genelde bir odada vakit geçirdiler. Birbirlerinin maçlarını izleyip birbirlerine destek oldular. Yarı finale çıktılar. Maçlarını kazansalar İspanya’da bir Türk finali olacaktı. Aynen de öyle oldu. Altuğ ve Cem final günü tribünleri dolduran İspanyol seyircilere üç setlik tenis ziyafeti izletti. Maçı Altuğ kazandı.



KORTTA RAKİP, KORT DIŞINDA ARKADAŞLAR

Yazının Devamını Oku

Tenis ve olimpiyatlar

26 Temmuz 2021
Tenisteki en son olimpiyat şampiyonu 1924 yılında Fransa oyunlarında kaldı.

Aradan 44 sene geçtikten sonra 1968 yılında Meksika Olimpiyatları'nda sadece gösteri sporu olarak tenis tekrar gündeme geldi. Aradan 20 yıl daha geçtikten sonra tenis resmi ve kalıcı spor dalı olarak 1988 Seul Olimpiyatları'nda nihayet kabul edildi.

TOKYO 2020

Tenis maçları Tokyo metropolüne bağlı Koto ilçesinde bulunan Ariake Tenis Parkı'nda oynanıyor. Merkez kort 10 bin kişi kapasiteli. Merkez kortun üstü, çatı sistemi ile kapatılabilmekte. Ancak korona nedeniyle son dakika alınan karar ile maçlar seyircisiz oynanmakta ve tribünler boş. Sadece çalıştırıcı, idareciler ve akredite olan yetkililer maçları seyrediyor. Zemin ise sert kort.

Ana hatları ile teniste olimpiyatlara katılım şartları ise şöyle: Kadın ve erkekler tekler kategorisine dünya sıralamasında ilk 56 arasında olan tenisçiler Olimpiyatlara katılıyor. Ancak bu oyuncuların daha önce muhakkak kendi ülkelerini milli müsabakalarda temsil etmiş olmaları koşulların arasında. Çiftlerde ise dünya sıralamasında bulunan ilk on çift oyuncusu yine aynı ülkeden dünya çiftler sıralamasında ilk üç yüz arasında olanlar ile eşleşebilmekte. Tekler, Çiftler ve karışık çiftler olmak üzere toplam 172 tenisçi Tokyo 2020’de mücadele edecek. Profesyonel raketler burada para ödülü ve klasman puanları için değil ülkelerini temsil etmek için ter dökecekler.

HAVA ŞARTLARI ZORLUYOR

Tenisçilerin en çok şikâyet ettikleri konu ise Tokyo’daki havanın aşırı sıcak ve nemli olması. Gölgede 40 dereceyi bulan sıcaklık sayesinde toplar havada daha süratli süzülüyor ve zeminde daha yüksek sekiyor. Maçlar üç set üzerinden oynanıyor. İki seti alan maçı kazanmış oluyor. Her sette Tie Break uygulaması var. Örneğin üç setlik bir maçta tenisçiler bu iklim şartlarında 3-4 litre su kaybedebilmekteler. Maçını kazanıp ertesi günü tekrar korta çıkacak olan tenisçilerin vücutlarındaki su dengesini tekrar toparlaması için takribi 30 saatlik kısa bir süre kalması performansı olumsuz etkileyebilir..

DJOKOVİC TARİH YAZMAK İSTİYOR

Dünya bir numarası olan Novak Djokovic, Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya için mücadele ediyor. Bu sezon sırasıyla Avustralya Açık, Fransa Açık ve Wimbledon’da şampiyon oldu. Tokyo’da altın madalya kazanıp ardından da Amerika Açık'ı kaldırırsa aynı yıl içerisinde dört Grand Slam ve Olimpiyat altını ile Golden (Altın) Slam unvanını alarak tarih yazmış olacak.

Yazının Devamını Oku

Son durak Novak Djokovic

12 Temmuz 2021
Wimbledon tek erkekler finali esasen keyifsiz başladı. Novak Djokovic maçın henüz ilk puanında servisi ile çift hata yaptı.

İlk kez bir Grand Slam finaline çıkan Matteo Berrettini ise tutuktu. Berrettini’nin basit hataları ve Djokovic’in yaptığı birkaç yanlış seçim şampiyonluk karşılaşmasının birinci setin ilk oyunlarının seyrini sönük hale getirdi. Ancak tecrübeli Sırp Djokovic oyunu rölantiye aldı.

Vuruşlarının süratini düşürüp kontrolü arttırdı. Berrettini ise tam tersi vuruşlarını hızlandırdı ancak telaşlı ve aceleci kararlar ile gereksiz hatalar yaptı. Bu durum Berrettini’nin toplarının genelde filenin daha yüksek olduğu yan taraftaki ağa takılmasına sebep oldu. Birinci setin dokuzuncu oyunundan itibaren oyun kalitesi yükseldi. Djokovic 5/2 ilerde olmasına rağmen bu avantajı koruyamadı ve Berrettini seti Tie Break’e taşıdı. Berrettini, geriden gelmenin öz güveni ile dünya bir numaraya karşı Tie Break’i ve böylece ilk seti kazanmayı bildi.

BERETTINI

25 yaşındaki İtalyan oyuncu Berrettini, Wimbledon öncesi hazırlık turnuvası sayılan Queens Clup’ta şampiyon olmuştu. Berrettini, Wimbledon’ın yarı finalinde Roger Federer’i üç sette yenen ve son seti 6-0 kazanan Polonyalı Hubert Hurkacz’ı kortta adeta çaresiz bırakmıştı. Berrettini 1.96 m boyunda. Saate ortalama 200km hızında servisler atabiliyor. Forehandler’i adeta ateş edermişçesine vuruyor.

SERVİS KARŞILAMA

34 yaşındaki Djokovic finale kadar sadece bir set kaybetti. Kaybettiği seti de ilk turda henüz zemine alışamadığı ve sürekli kaydığı maçta kaybetti. Yarı final karşılaşmasındaki Djokovic’in rakibi Kanadalı Denis Shapovalov, mükemmel oynamasına rağmen set alamamıştı. Djokovic Pazar günü otuzuncu Grand Slam finalini oynadı. Büyük tecrübe… Djokovic’in bana göre en önemli vuruşu servis karşılama. Berrettini’nin füze gibi attığı servisleri Djokovic, büyük bir ustalık ve vücut dengesi ile çimin kalmadığı arka çizgideki topraklı alana yönlendirdi. Djokovic ilk seti verdikten sonra üç seti arka arkaya kazanarak kariyerindeki yirminci Grand Slam unvanını da kazanmış oldu. Djokovic’in rakipleri, Djokovic’e karşı inanılmaz iyi oynamalarına rağmen bir türlü kazanamamalarının nedenlerine kısaca bakalım;

TENİSTE MENTAL GÜÇ ÖNEMLİ

Nedenlerin başında mental güç geliyor. Yani baskı altında titrememek veya telaş etmemek ya da zamansız risk almamak. Oyucuların bir kısmı kritik puanlarda toplara aşırı güçlü vurmayı tercih ediyorlar. Buda onları hataya zorluyor. Dediğim gibi, tüm bu saydıklarım teknik veya fizik kondisyon ile alakalı konular değil. Tamamen mental. İşte tam bu noktada Djokovic’in gücü ve tecrübesi ortaya çıkıyor. Djokovic güçlü vuruşlarına ne zaman biraz incelik ve ek ustalık katması gerektiğini çok iyi biliyor. Anlık oyun taktiğini değiştirebiliyor. Zaten müsabık tenis oyununu genel anlamda yüzdelere bölersek ortaya çıkan tablo şudur:Yüzde 20-25 arası 'teknik', yüzde 30-35 arası 'fizik kondisyon. Geriye kalan yüzde 40 ise 'mental'

Yazının Devamını Oku