70 milyon ses kaydı
Londra’nın dünyaca ünlü galerilerinden Hype Park’ın içindeki Serpentine Gallery’de Refik Anadol’un sergisinde sanatçıyla bir araya geldim.
“Echoes of the Earth” (Yeryüzünün Ekosu) isimli serginin bu ön gösteriminde Refik Anadol’un kreatif zekâsı ile yapay zekânın bir araya geldiği eserlerle karşılaştım. Yağmur Ormanları ve Mercanlar projelerinin odağındaki sergi, sanatçının deyimiyle “yarı insan yarı makine eseri” niteliğinde özellikler taşıyor.
Karadeniz bölgesi dahil dünyadaki farklı 16 yağmur ormanından 70 milyon ses kaydı ve yarım milyar adet farklı imgeler toplanarak bir data havuzu oluşturulmuş. Google, National Geographic ve Londra’daki Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi) ortaklığında etik yollarla toplanan datalar 1 yıllık çalışma sonunda sanat eserlerine dönüştürülmüş.
Yapay zekâ parfümü
Tüm bu data havuzunu yapılan yeni araştırmalarla geliştirdiklerini ve “
Film senaryosu gibi iddialar
75 yaşındaki Kral Charles prostat ameliyatı olduğu The Clinic isimli özel hastaneden bir haftalık tedavi sonrası geçen hafta taburcu olmuştu.
Lakin kral istirahata geçer geçmez sarayın basın ofisi kralın kanser olduğunu duyurdu. Bu durum sürekli tetkikleri yapılan Charles’ın zaten kanser olduğunun önceden bilindiği, prostat ameliyatı yanında, kanser özelinde de ameliyat olduğu ve hatta bu yüzden taburcu olma süresinin uzadığı ihtimallerini akla getirdi.
Asıl büyük iddia ise Charles’ın kanser olduğunu kendisinin de sonradan öğrendiği.
Akciğer kanserinden vefat eden dedesi 5. George gibi Charles’ın da ilk etapta hastalığından haberi olmadığı sanılmakta. Saray kuralları gereği tahtın selameti ve hükümdarların psikolojisi için kral veya kraliçelerin ölümcül hastalıklarının kendilerine ancak belirli bir tedavi sürecinden sonra söylendiği tarihi bir gerçek. Bu sefer de böyle mi oldu bilmiyoruz.
Benim aklıma gelen ise topu topu 9 ay önce taç giyen Charles’ın belki de çok daha önceden kansere yakalandığı ama taç giyme törenine gölge düşmemesi yani ölme riski olan bir kralın tahta oturduğu algısının yaratılmaması için bunun gizlendiği ihtimali. Şu an ise kralın, İngiltere başbakanı ile haftalık toplantıları hariç tüm ikili görüşme ve sosyal görevleri şimdilik Prens William’ın omuzlarında.
ÖZEL HASTANE ELEŞTiRiSi
İngiltere Kralı Charles’ın geçtiğimiz haftalarda hastaneye gitmesi her ne kadar planlı bir kontrol olarak söylense de İngiliz halkında bu ziyaret büyük bir sürpriz ve endişeyle karşılanmıştı. 75 yaşındaki kralın prostat ameliyatı olmasına karar verildiği açıklandıktan kısa bir süre sonra ise operasyon gerçekleştirildi.
Her ne kadar kralın ertesi akşam taburcu olacağı söylense de açıklanmayan sebeplerle kalışı 3 geceye çıktı ve Charles kendisini bekleyen kraliyet tutkunlarının çiçekleri eşliğinde nihayet taburcu oldu.
Kralın sağlık durumunun iyiliği halkta sevinç yaratsa da, toplumun bazı kesimlerinden bu ani ameliyat için bir devlet hastanesi yerine özel bir hastanenin tercih edilmesine yönelik eleştiri sesleri de yükselmedi değil. Bu seslerin yükselişinin en büyük sebebi ise Charles’ın hastaneye yatmasından bir hafta önce mide ameliyatı amaçlı doktora giden Prenses Kate’in yine aynı kliniği tercih etmesi.
Buckingham Sarayı ise hem güvenlik hem de özel hayatın gizliliği adına daha ufak bir hastanenin tercih edildiğini açıkladı.
Kulağa mantıklı geliyor.
Açık ateşte mevsim yemekleri
Herkesin ağzında bir kış menüsü... Sağlığına ve ağız tadına önem veren çevreler, yazdan veya sonbahardan kalma menüleriyle servis yapmaya devam eden restoranlardan çok kışa özgü menüler sunan mekânları tercih ediyor.
Bu restoranlardan biri de The Marmara Oteli’nin 20’nci katındaki Okra. Restoranın ismi bile kış aylarının favori sebzelerinden bamyanın İngilizce ifadesinden türemiş.
Yeme-içme sektörünün eski isimlerinden Gülin ve Yücel Özalp tarafından kurulan Desert Group bünyesindeki mekân, şefler Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner’e emanet.
Açık ateşte pişirme tekniğiyle, kullanılan ürünün her zaman ön planda olduğu, lokal ürünlerle desteklenen restoranın menüsünde balkabağı salatası, tatlı patates ile burrata, mantarlı kuskus, mevsim sebzeli buğlama levrek gibi kışa özgü lezzetler hazırlanmış.
Boğaz manzaralı mekânın en heyecan verici kısmı ise nihayet otel tarihinde ilk kez hizmete sunulan teras alanı.
Devleri Geride BıraktıLondra’ya yaptığım son yolculuk öncesi İGA İstanbul Havalimanı’nda bir araya geldiğimiz markanın Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Şengül’den güzel haberler aldım.
İGA İstanbul Havalimanı, ayda yaklaşık 500 bin kişiye ulaşan ABD merkezli seyahat dergisi Global Traveler’ın okuyucuları tarafından hem “Dünyanın En iyi Havalimanı” hem de “Avrupa’nın En iyi Havalimanı” ödüllerine layık görülmüş.Ayrıca “En İyi Yeme İçme Alanına Sahip Havalimanı”, “En İyi Alışveriş Deneyimi Sunan Havalimanı” ve “Avrupa’da En İyi Gümrüksüz Alışveriş Deneyimi Sunan Havalimanı” ödüllerini dev rakipleri geride bırakarak kazanmış.
ABD’deki törende ödülleri kurum adına bizzat teslim alan Gökhan Şengül “Bu başarımızda sürdürülebilirlik alanında farklı yolcu segmentlerine uygun tasarladığımız hizmet ve servislerimiz ile teknolojik altyapımızda aralıksız sürdürdüğümüz geliştirmelerin önemli bir payı olduğu kanaatindeyiz” diye konuştu.
Açıkçası Global Traveler gibi yayınların ödülü gerçekten çok mühim.
Çünkü ciddi bir araştırma ve global verilere dayanıyor. İGA İstanbul Havalimanı’nın aldığı tüm bu ödüllerde, yılda ortalama 18 iç hatlar uçuşu yapan, yüzde 96’sı düzenli olarak uluslararası seyahat eden ve yüzde 80’inden fazlası yılda ortalama 80 gece 4 ve 5 yıldızlı otellerde konaklayan bir okuyucu kitlesi üzerinden yapılan anketlere göre belirlenmiş.
Atmazsan Temizlemezsin
Kurucusu olduğu Rotahane projesi ile Türkiye’de 66 şehri dolaşarak ülkemizin turizm değerleri ve destinasyonlarına dair farkındalık yaratan, proje kapsamında 81 ile doğru koşan Pervin Ersoy yine iddialı ve bir o kadar önemli bir sosyal sorumluluk projesi için Türkiye’yi yeniden dolaşmaya hazırlanıyor.
Projenin detaylarını dinlediğim ATMA Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ersoy ile Çırağan Palace Kempinski Otel’de buluştuk.
Uzun zamandır sokak temizliği bilincinin eksikliğine dair gözlemler yaptığını söyleyen Pervin Ersoy “Sokakları evimiz gibi görmüyoruz. Temiz tutma çabamız yok. Mevcut çevre kirliliği için mücadeleler anlamlı. Ama bundan öncesinde de bir adım var. O da atmamak. Atmayı engellemek. Atmazsanız temizlemek zorunda da kalmazsınız. Atmamak demek atılmışı temizlemek için gereken iş gücü, malzeme, yakıt ve zamandan da tasarruf demek. Bu yüzden projenin ismi çok net bir şekilde ATMA oldu” dedi.
Fenomen yasağı
Son 1 ayda gerçekleştirdiğim Londra, Dubai ve Atina ziyaretlerimde birçok şefle ve restoran gruplarının CEO’larıyla bir araya geldim. Sohbetlerimde gördüm ki 2024’te hepimizi gastronomi alanında değişik trendler bekliyor. Bu trendlerin başında ise “su” başlığı geliyor.
Yeni yılda restoran ziyaretçileri ne nitelikte su içtiğini ve daha da ilginci yemek yapımında nasıl bir su kullanıldığını sorgular ve mekânlar ise bunu daha çok pazarlar hale gelecekmiş.
Farklı çeşitte su menüleri sunulacakmış. Ph seviyesi, mineralleri ve tabii en önemlisi suyun kaynağı anlatılacakmış.
Keza bu bağlamda mekânların sadece tabağa koydukları ürünleri değil mutfak operasyonlarında kullandıkları mutfak araçlarının kalitesi ve sürdürülebilirlik katkısı da müşterilerce sorgulanır hale gelecek, mekânlar bu alanda yaptıklarıyla da fark yaratmaya çalışacaklarmış.
Sağlık odaklı bir diğer trend ise yüksek karbonhidrat taşıyan bagel ve sandviç ekmeklerinin içleri alınmış bir şekilde talep edilmesi, hatta bu şekilde üretilmeye başlanacak olması...
Yıllardır tüm ekmek arası lezzetleri içi alınmış olarak talep eden bir kişi olarak bu konunun bir trend haline gelecek olmasına, sağlık bilincinin artmasına sevindim doğrusu.
Sağlık dışında şımartıcı bir trend olarak ise yemek tadı taşıyan kokteyllerin, 2024’te ilgi odağı olacağı...
Yıldızlar Takımı
Dubai’deki The Lana Otel’de hayata geçecek Jara restoran sanırım 2024’ün en heyecan verici restoran oluşumlarından. Yıl ortasında açılması planlanan mekânı özel kılan arkasındaki dev isimler. Kanımca sadece Paris’in değil dünyanın en iyi otelleri arasında yer alan meşhur Plaza Athene Oteli’nin Michelin yıldızlı şefi Jean Imbert ve 12 Michelin yıldızına sahip bir restoran imparatorluğu işleten şef Martín Berasategui bu yılın en heyecan verici restoran girişiminin başındaki isimler.
Şef Jean Imbert’in büyükannesiyle aynı adı taşıyacak olan Jara sadece bu yıldızlar karması olan ekiple değil, Dubai’nin altın varaklarla kapı dünyasından uzak bir duruşla da herkesi şaşırtacak. Oldukça minimalist dizayn edilecek restoranın fotoğraf peşinde olan Instagram fenomenlerinden çok gerçek gastronomi severlerin tercihi olacağını düşünüyorum.
Üyelikli Restoran
Türk sosyetesinin uğrak noktası Miami 2024 yazında oldukça iddialı bir restoran açılışına hazırlanıyor. İşletmeci kardeşler Samuel ve Jose Tcherassi’nin ortakları şef Hidefumi Namba ile açacağı Ura isimli mekân hem bir suşi restoranı hem de bir caz bar olarak hizmet verecek.