GeriSeyahat Türkiye’nin kış köşeleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Türkiye’nin kış köşeleri

Türkiye’nin kış köşeleri

Hürriyet Seyahat’in yılbaşı ve Kurban Bayramı tatilleri için bu haftaki önerileri Türkiye’den. İsterseniz Ayvalık, Cunda, Bergama ve Eski Foça dörtlüsüne uzanarak huzurlu bir gezinti yapabilir, isterseniz Bodrum’da karadan bir mavi yolculuğa çıkabilirsiniz. Sonra, Abant’ta sessizliğin sesini dinlemek de var, Safranbolu, Amasra, Kastamonu üçlüsünde tarihi bir tur atmak da...

ABANT

Kış tatillerinin gözde adresi

Abant kış tatillerinin en gözde adreslerinden biridir. Hele bir de lapa lapa kar yağarsa görüntünün tadına doyum olmaz. Eğer kent gürültüsünden uzakta, sessiz bir tatil istiyorsanız Abant’ı önerebilirim. Gölün kıyısında yapacağınız uzun yürüyüşlerin, ruhunuzu ve ciğerlerinizi baştan aşağıya temizleyeceğinden emin olabilirsiniz.

Gölün kıyısındaki tek restoranda pirzola yemenizi öneririm. Bu yörenin koyun ve kuzuları kekik otladıkları için etleri doğal olarak kekik kokar ve çok lezzetlidir. Eğer ev eriştesi varsa, pirzolanın yanında keşli, cevizli erişte çok iyi gider.
/images/100/0x0/55eaea13f018fbb8f89ec752

Abant’ın çevresinde de ilginç görüntüler bulabilirsiniz. Örneğin 20 dakika uzaklıktaki Mudurnu’da, Osmanlı yerleşim kültürünü yansıtan konakları görebilirsiniz. Ayrıca Saray Helvası’nın, 40 katlı cevizli baklavanın, bal kabaklı gözlemenin, kaşıksapı makarnanın tadına bakabilirsiniz.

Yolunuzu biraz uzatıp Göynük’e giderseniz, kendinizi bir başka yaşayan Osmanlı kasabasının içinde bulabilirsiniz. Göynük’ün hemen yanı başındaki Sünnet Gölü’nde doğanın kimsesizliği içinde uzun yürüyüşler yaparak, ruhunuza ve gözlerinize bayram armağanı verebilirsiniz. Belki de bu sessiz yürüyüşlerde yeni yılla ilgili önemli kararlar alma olanağı da bulabilirsiniz.

Sünnet Gölü’nün kıyısındaki tesislerde lezzetli yöre yemekleri yiyebilirsiniz. Eğer daha önce yemediyseniz kızılcıklı tarhana çorbasının tadına bakmanızı öneririm. Bu çorba soğuk havalar için bire birdir.

AYVALIK, CUNDA, BERGAMA, FOÇA

Eski daracık rengarenk sokaklar

Bence ideal bayram rotalarından biri, Ayvalık, Cunda, Bergama ve Eski Foça dörtlüsüdür. Bu gezide üs olarak
/images/100/0x0/55eaea13f018fbb8f89ec754
Ayvalık veya Cunda’yı seçmekte yarar var. Çünkü bu mevsimde konaklama seçenekleri burada daha fazladır.

Ayvalık ve Cunda’nın eski, daracık, rengarenk sokaklarında dolaşmak, çarşı pazarında lezzetli zeytin, zeytinyağı, has sabun, peynir alabilmek için bir gün gerekir. Ayvalık’a gitmişken Şeytan Sofrası’na çıkıp, oradan güneşin batışını seyretmeden dönmek olmaz. Bence, dünya üstünde güneşin batışının en güzel göründüğü noktalardan biri burasıdır.

Cunda sahilindeki restoranlar bayram tatili nedeniyle mutlaka taze mezeler yapmışlardır. Bunların da tadına bakmak gerekir. Tabii Taş Kahve’de sabah çayı içmeyi, meşhur Ayvalık tostundan yemeyi de unutmamak lazımdır.

Oradan yarım saat ötedeki Bergama’ya gidip, tarihle iç içe bir gün geçirilebilir. Zirvedeki antik tiyatro, antik dönemin önemli terapi merkezlerinden biri olan Asklepion, Kızıl Avlu, Yortanlı Barajı’nın suları altında kalacak olan antik kaplıca Alianoi, eski Bergama’nın daracık sokakları da unutamayacağınız bir gün geçirmenizi sağlayacaktır. Bergama’ya kadar gitmişken Köfteci Pala’nın bol kimyonlu, yassı köftelerini yemeyi de unutmayın.

Bu rotanın son durağı olan Eski Foça, yörenin en güzel yerleşim yerlerinden biridir. Bir zamanlar Türkler’le Rumlar’ın içiçe yaşadığı bu şirin ilçede, bu mevsimde sessizliğin ve temiz havanın tadını çıkarabilirsiniz. Küçük Deniz’in kıyısı boyunca uzanan eski taş evlerin görüntüsü, limanda ağlarını ayıklayan balıkçılar sakin bir tatil geçirmenize neden olacaktır. Eğer fotoğraf çekmeye meraklıysanız iyi kareler yakalayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Foça’da yemek yemeniz için Küçük Deniz’in kıyısındaki Celep’in yerini öneririm. Balığın ve mezelerin en lezzetlisini ve tazesini orada bulabilirsiniz.

BİR DEMET ÖNERİ

Antalya, Olympos’ta portakal ve limon bahçelerinin arasında dalga seslerini dinleyip kent gürültüsüyle kirlenen kulaklarınızı temizleyebilirsiniz.

Konya’da Mevlana Türbesi’ni ziyaret edip, onun 800. yaş gününü kutlayabilirisiniz. Konya’ya kadar gitmişken etli ekmek yemeyi ve bamya çorbası içmeyi ihmal etmeyeceğinizi umuyorum. Ayrıca Kadınlar Pazarı’na uğrayıp, küflü çökelek almadan Konya’dan ayrılmayın.

Hava izin verirse Kapadokya tatil için en ideal adreslerden bir tanesi. Hem görüntüler masalımsı, hem yemekler çok lezzetli. Yöre şarapların da damağınızda güzel tatlar bırakacağından emin olabilirsiniz.

Eğer damağınıza düşkünseniz ve bu tatili lezzetli yemeklere ayırayım diyenlerdenseniz, size Türkiye’nin en lezzetli rotasını önerebilirim: Mersin, Tarsus, Adana, İskenderun, Antakya.

BODRUM

Dil balığı mevsiminde amaçsız ve telaşsız yürüyüşler
/images/100/0x0/55eaea13f018fbb8f89ec756


Bu mevsimde tatil için en ideal adreslerden biri Bodrum’dur. Eğer güneş yüzünü gösterirse burada "tembellik hakkı" sonuna kadar kullanılabilir. Örneğin Denizciler Kahvesi’nde, birkaç bardak demli çay eşliğinde saatlerce, gelip geçen ya da kıyıya bağlanmış tekneler seyredilir. Veya kıyı boyu amaçsız ve telaşsız yürüyüşler yapılabilir.

Eğer canınız "yol yapmak" isterse size iki rota önerebilirim. Bunlardan biri karadan yapılan mavi yolculuktur. Mumculardan sapınca, önce Mazı köyü, sonra Çökertme koyu gelir. Bu mevsimde koyda kimsecikler yoktur ve deniz "tahta" gibidir. Burada bir süre denizin üstünde taş sektirip, sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz. Sonra yol Gökova’nın hemen kıyısından kıvrıla kıvrıla gider.

Yol üstünde canınızı sıkacak tek görüntü, Gökova’nın bağrına saplanmış bir hançer gibi duran Kemerköy Termik Santrali’dir. Onu geçtikten sonra görüntü yine sizi büyülemeye başlar. Yaz aylarının şen şakrak tatil beldesi Ören, bu mevsimde kimsesizdir. Sahilde lacivert denize karşı bir bardak çay içmenin tadına doyum olmaz.

Ören’den sonra yol kıvrıla kıvrıla Akbük’e iner. Burası körfezin en güzel koylarından biridir. Eğer vaktiniz varsa yol sizi Gökova Körfezi’nin başlangıcındaki Akyaka’ya kadar götürür. Burada kendinize bir balık ziyafeti çekip, yol yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Bodrum tatilcilerine önereceğim diğer bir rota da tarih ağırlıklıdır. Milas-Söke yolundan giderken Euromos okunu takip ederseniz önünüze birden koca bir tapınak çıkar. Zeytin ağaçlarının gizlediği bu tapınak Tanrı Zeus için yapılmıştır. Daha sonra Kapıkırı- Herakleia sapağı gelir. Bu yol sizi taş deryasının ortasındaki Gölyaka köyüne götürür. Burada, Beşparmak Dağları’nın eteklerindeki kalıntıları gezebilirsiniz. Bafa Gölü’nü en güzel buradan seyretmek mümkündür. Bir taşın üstüne oturup, uzun uzun gölü seyretmenizi, geçmişte buranın bir liman olduğunu, gemileri, yaşamları hayal etmenizi öneririm.

Bu mevsimde bu rotada yemek yenecek yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Onunu için yanınıza yiyecek bir şeyler almanız gerekebilir.

Tabii bu mevsimde, Balıkçı Hasan’a, Körfez Restaurant’a, Fener’e ve diğer balıkçı restoranlarına gidip doya doya balık yemeyi ihmal etmeyeceğinizi umarım. Şimdi Dil balığının tam mevsimidir ve Balıkçı Hasan onu ızgarada muhteşem pişirmektedir. Aklınızın bir köşesinde bulunsun derim.

SAFRANBOLU, AMASRA, KASTAMONU

Hem lezzet, hem görsel şölen
/images/100/0x0/55eaea14f018fbb8f89ec758


Eğer yağmur yağmazsa Safranbolu, Amasra, Kastamonu rotasında hem lezzet hem de görsel olarak unutamayacağınız bir tatil geçirebilirsiniz. Rotanın ilk durağındaki Safranbolu’nda kendinizi bir asır öncesinde dolaşırken bulacaksınız. Burası kelimenin tam anlamıyla bir müze kent. Burada bulunan 2000 geleneksel evin 800 tanesi koruma altına alınmış. Eğer Hıdırlık tepesine çıkarsanız, ilçeyi bir bakışta görme olanağını yakalarsınız.

İlçenin tam ortasındaki Cinci Hanı, Safranbolunun bir zamanlar ne kadar önemli bir ticaret merkezi olduğunun bugüne kalmış kanıtı. Altından dere akan Lütfiye Camii, avlusunda güneş saati olan Köprülü Mehmet Paşa Camii, Çizmeciler Evi’nin muhteşem merdivenleri, eski belediye binası, radyo müzesi, sokak aralarındaki süslemeli çeşmeler mutlaka görülmesi gereken mekanların başında yer alır.

Eğer konaklamak niyetindeyseniz size Gülevi’ni öneririm. Burası eski bir konakta modern bir konaklamanın nasıl olacağını gösteren önemli bir adres.

Rotanın ikinci durağındaki Amasra ise Fatih Sultan Mehmet’in deyimiyle tam bir cennet. Buranın da tadına varabilmek için bir gece kalmak gerek. Karadeniz’in kıyısından ve ormanların içinden kıvrıla kıvrıla giden yol, birçok cennet koya uğrar, Kurucaşile ve Cide’ye varır.

Amasra tavada nar gibi kızarmış balıkları ve 7-8 katlı lezzetli salatasıyla da çok ünlüdür. Bunları yiyebileceğiniz en doğru adres ise Çeşm-i Cihan lokantasıdır.

Rotanın son durağındaki Kastamonu ise Batı Karadeniz’in en güzel kentlerinden biridir. Geçmiş yüzyılı anımsatan evleri, Konyalı, Sepetçioğlu, Mazlumcular, Sirkeli konakları, Nasrullah külliyesi mutlaka görülmesi gereken yerlerin arasındadır. Kastamonu’yu giderseniz, Yılanlı sokağa gidip simit tiridi yemenizi hararetle öneririm.
False