GeriSeyahat Subcomandante Marcos, yılbaşında sizi beklemiştim, gelmediniz
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Subcomandante Marcos, yılbaşında sizi beklemiştim, gelmediniz

Subcomandante Marcos, yılbaşında sizi beklemiştim, gelmediniz

San Cristobal las Casas, Meksika’nın en yoksul eyaleti Chipas’ın başkenti. İsyancı Zapatista’ların, maceraperest gezginlerin mekânı. Okurumuz Nurdan Şahin gitti. Subcomandante Marcos’un şehrinde, Fethiye kökenli Levissiu’yla tanıştı. İzlenimlerini yazdı.

31 Aralık 2012; saat 18.00 suları. Memlekete çoktan yeni yıl gelmiş. Akşam yemeği için grupla buluşmadan önce, Hanife ile Revolution Bar’a gittik marguerita içmeye. Meksika’da, San Cristobal las Casas’tayız, sömürge mimarisiyle biçimlenmiş şahane bir şehir. Mayaların izini sürüyoruz ama burası tarihin hiçbir döneminde Maya olmamış; doğrudan İspanyollar kurmuşlar. Çok da güzel bir şehir kurmuşlar.

TARİHİ CEVAP

1 Ocak 1994’te; NAFTA yürürlüğe girerken, şehir tatlı bir yılbaşı uykusundayken efsane kumandan Marcos ve Zapatista’lar, San Cristobal’le birlikte iki şehri daha ele geçirmiş. Örgüt ve efsanevi liderinin dünya çapında ünlenmesi böyle olmuş. Yaklaşık bir hafta ellerinde tutmuşlar bu şehirleri. Mayalar kültürel, ekonomik, siyasal haklarını alana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini açıklamışlar. Marcos’un kimliği bilinmiyor, felsefe dalında bir akademisyen olduğu tahmin ediliyor. Yüzü maskeli, başı bereli, ağzı pipolu! Meksika’nın en yoksul eyaleti Chiapas kısmen Zapatista’ların kontrolünde. Hükümetler sessizce kabullenmiş.
Bir gün gazetede “Marcos bir zamanlar San Francisco’da garsondu, eşcinsel bilinirdi” diye bir haber çıkıyor. Marcos, haberin ardından bir cevap yayımlıyor: “Ben Marcos, San Francisco’da eşcinsel, Güney Afrika’da zenci, İsrail’de Filistinli, San Cristobal’da yerli, SSCB’de rockçı, Almanya’da Yahudi, herhangi bir siyasi partide feminist, ‘Soğuk savaş’ta komünist, gece herhangi bir metroda kadın, topraksız köylü, bu dünyada bir insan! Güce ve güçlüye rahatsızlık veren…” Her neyse, oturduk Revolution Bar’ın önüne, bir yandan marguerita’larımızı yudumluyor, nachos’umuzu (peynirli mısır cipsi) bekliyor, bir yandan sokaktan gelip geçeni seyrediyoruz. Acaba sene-i devriye için Zapatistalar gelir mi?

Subcomandante Marcos, yılbaşında sizi beklemiştim, gelmediniz

KAYAKÖYLÜ LEVİSSİU

Yan masadan bir laf atıldı İspanyolca. Baktık iki çift bize kadeh kaldırıyor. Biz de kaldırdık “no hable Espagnol” demeyi de ihmal etmeden. İspanyolca, İngilizce, vücut dili karışımıyla sohbet başladı. Türk olduğumuzu duyan neşeli kız Marmaris ve Fethiye’ye geldiğini söyledi. Nerelisin, dedik. “Avustralyalıyım ama
kökenim Türkiye! Rumum, soyadım Levissiu. Hani Fethiye’deki Levissi var ya, siz Kayaköy diyorsunuz, ailem oralı.”
1922’de Mübadele ile Girit‘e gitmiş ailesi; oradan da ver elini Avustralya. Sonra gelmiş ziyaret etmiş ata topraklarını; bir şey söylemedi ama hüzünlenmiştir mutlaka Kayaköy’ü bir hayalet şehir olarak görünce. Malum, Mübadele’yle Batı Trakya’dan gelen Türkler, burada yaşayamamış.
Levissiu müthiş bir kız! Bir yıl önce, işten ayrılıp tazminatını almış, varlıklarını satıp dünya turuna çıkmış. Vancouver’den başlamış. ABD, Guatemala derken hippi, maceraperest, radikal ve Zapatistaların şehri San Cristobal’e gelmiş. At bulmuş, gezilere çıkmış. Hatta San Juan Chamula köyüne bile atla yalnız gitmiş! Pes, diyoruz biraz kıskanarak, özenerek. Peki sonraki durak: “Kim bilir, rüzgâr nereden eserse!”

FOTOĞRAFÇI SEVMİYORLAR

Üç güzel Maya çocuk masamızı çeviriyor. Bir şey satın almıyoruz ama Nachos ikram ediyoruz. Önce biraz çekingen davranıyorlar; sonra oturuyorlar masaya; üçü birden yumuluyor. Nasıl bir keyifle yiyorlar ve ne kadar şekerler anlatmak mümkün değil. “Fotoğrafınızı çekebilir miyim” diye soruyorum. Cevap kesin bir hayır! Nacho bitince, tabağı yalayıp, tertemiz bırakıyorlar...
Yılbaşı yemeği vakti geldi. Hemşerimiz Levissiu’ya ve arkadaşlarına veda edip kalkıyoruz. Mutlaka bir gün, dünyanın bir başka köşesinde görüşmek dileğiyle...

False