Meler olayı Türkiye’de ilkleri yaşattı, peki şimdi ne olacak?

Son birkaç yıl içinde hakemlere karşı şiddet olaylarını, camiaya ve müsabakalara etkisini “Tehlikenin farkında mısınız?” başlığıyla Avrupa’daki hazin olayları örnekler vererek birkaç kez paylaşmıştım.

Haberin Devamı

“Hillsborough faciası benzeri bir olay yaşanması mı bekleniyor!” diyerek olası durumda neşteri vuracak bir Margaret Thatcher bizden çıkar mı diyerek şüphelerimi belirtmiştim. Ve o hazin gün geldi, çattı. Ne mutlu ki Halil Umut Meler ölmedi. Tarihe önemli notlar düşüldü:

SÜS DERNEĞiNDEN iSTiFA ETTiLER

1- Türkiye’de hakemler ilk kez birlik olup elle tutulur bir tepki gösterdi. Tekrar ediyorum, ilk kez hep birlikte ve fire vermeden! Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya koştular. Bildiri yayınladılar, sonucunun maddi manevi ne zarar getireceğini düşünmeden yüreklerini ortaya koyup mazeret girdiler, maçları oynatmadılar. Süs hakem derneğinden de istifa ettiler.

2- İlk kez devlet erkanı elle tutulur bir tepki gösterdi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, olay sonrasında sadece tepkisini dile getirmekle kalmayıp, hemen soruşturma başlatıldığının altını çizdi. PFDK’nın komik cezalarına emanet edilmedi, Türk Ceza Kanunu kapsamında incelenmesi sağlandı.

Haberin Devamı

3- Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 9 Ocak’ta yapılacak duruşmaya kadar 3 sanığın tutukluğunun devamına karar verildi.

BU SAHALARDA NELER YAŞANMADI Ki...

· Unutulmasın ki bu ülkede:

· Gece 03.30’a kadar hakem triosu statta mahsur kaldı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın telefonuyla olay çözüldü.

· Süper Lig’den amatör liglere kadar, sahaya seyirciler daldı, yerde yatan hakemlere tekmeler savruldu, otoyol gişelerinde hakemler dövüldü.

· Fenerbahçe Kulübü’nün otobüsü kurşunlandı, 50 kişinin canına kastedildi.

· Yıllar önce yine bir başkan (aynı zamanda milletvekili) tarafından TFF 1. Lig’de hakeme sahada tokat atıldı.

· “Aman ne olursa olsun bir şekilde maçı bitirin” hastalıklı zihniyeti yıllarca MHK’lar tarafından empoze edildi.

· Sahaya pet şişelerin, sandalyelerin yağdığı ortamlarda maçlar devam ettirildi.

· Şiddet, futbol müsabakalarının zorunlu bir parçası kabul edildi.

ÜZÜNTÜ VE KINAMA MESAJI ÇÖPLÜĞÜ

· Hafızalarımızı kazırsak örnekler çoğaltılabilir. Ve bu olayların hiçbirinde:

· TFF, kulüpler ya da hakemler nezdinde somut bir eylem yapılmadı.

· Hakem camiasının içinden, süs hakem derneğinden kimsenin kılı kıpırdamadı.

· Maçlar oynanmaya devam etti.

Haberin Devamı

· Ortalık, üzüntü ve kınama mesajı çöplüğüne döndü. İşte böyle bir ülkede ilk kez maçlar tatil edildi. Önemini idrak edebiliyor musunuz bilemiyorum. Sunay Akın’ın ‘Görçek’ oyunundaki gibi cevap vereyim: “Ama doğru, siz Danimarkalısınız, anlayamayabilirsiniz.”

BAKANLAR DEVREYE GiRiNCE KRiZ ÇÖZÜLDÜ

· TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin olay gecesi geç saatlerde “Ligler süresiz ertelendi” sözünün ardından 19 Aralık’taki hafta içi fikstürüyle başlanacağını duyurması neticesinde gözler hakemlere çevrildi. “Hani Halil Umut Meler’in iyileşmesi beklenecekti ve karar verilecekti?” eleştirisi geldi. “2 gün müymüş!” denildi. Aslında hakemlerin, MHK ve TFF’ye tavrı netti. Hatta TFF ve MHK yönetiminin Meler’i ziyaret ettiği gün de bir araya gelmemişlerdi. Ancak hakemlerin bakanlarla yaptığı görüşmeler işin rengini çok doğal olarak değiştirdi. Bakanların ricası maçların pek çok gerekçeyle devam etmesi yönündeydi. Güvence verilerek kararlarını tekrar gözden geçirmeleri istenince TFF ile hakemlerin bir kısmı toplandı ve 19 Aralık’a onay çıktı.

Haberin Devamı

Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Devletin bakanları tarafından gelen ricayı hakemlerin reddetmelerini istemek gibi fütursuz tavırlar sergilemesini beklemek de anca Türkiye’de görülür.

BiZ DE ‘YETER’ DiYORUZ SAYIN BÜYÜKEKŞi

Elbette TFF’nin tüm kabahati dışarıya bulması kabul edilebilir değil. Herkes kendi evinin önünü temizlemeli. Sayın Büyükekşi geldiğinden bu yana dünyada eşi benzeri olmayan uygulamalarla hakemliği kurcaladıkça daha da kötü hale getirdi. Hakemine, gözlemcisine, kuruluna güvenmediğini gösteren bir başkan profili çizdi. Önceki TFF dönemi de 8 Mart safsatasıyla kamuoyunun güvensizlik yangınına benzini döktü. Ve bugünlere zemin hazırlandı.

Haberin Devamı

AiLEMiZLE MAÇLARA GiDEMiYORUZ ÇÜNKÜ...

Geçenlerde Futbol Plus’ta bir açık oturuma konuk oldum. Katılımcıların ortak noktası neydi biliyor musunuz sayın Büyükekşi?

“Küfürden ve şiddetten ailemizle, çocuklarımızla, sevdiklerimizle insanca maç seyredemediğimiz ve kendimizi güvende hissetmediğimiz için tribünlere gidemiyoruz.”

Asıl işiniz bunu düzeltmek olmalı. Türk futbolunun temel sorunu ‘hakem’ değildir. Siz önce futbolumuzu insanca izlenebilir hale getirmeye uğraşın, hakemlikle ilgili düzeltilecek ve geliştirilecek konuları MHK ve hakemlerle çok daha iyi iletişim kurabilecek Mustafa Eröğüt ve Mustafa Aztopal gibi yöneticilere bırakmanız sağlıklı olacaktır.

Haberin Devamı

MiLAT NASIL OLUR?

19 Aralık’ta ligler başlıyor. Muhtemelen kulüpler hakemlere birer demet çiçek verecektir. Ya sonrası? Ne değişecek? İlk düdükle ve ilk hatalı kararla isyan, itiraz kaldığı yerden devam etmeyecek mi? Yedek kulübeleri sahaya dalmayacak mı? Yüzüne temas dahi olmayan oyuncular, taklalar atmayacak mı?

PFDK kapsamının değiştirileceğini belirtti sayın Büyükekşi. Margaret Thatcher, Avrupa’ya takımlarını 5 yıl göndermemişti. Bizde de ağır yaptırımlar gelmeli. Ağır para cezasından puan silmeye uzanan zincir kısa olmalı.

Daha önemlisi, mantalite değişmeli. Yönetici kademesindekilerin bireysel hareketlerinden kulüpleri de ağır ceza almalı. Kısa süreli hak mahrumiyetleri en etkisiz ceza. Etik Kurul devreye sokulmalı.

Yazarın Tüm Yazıları