Gaziantepspor; kırmızı ve siyahın öyküsü

Gaziantepspor, 30 dakika 10 kişi oynayan Giresunspor’a 2-0 mağlup. Biz bu maçı daha önce de izledik. Yazacak yeni bir şey yok. Yine aynı yoksunluklar, yetersizlikler, sorunlar. Saha çamura, biz kedere bulanmışız.

Haberin Devamı

İçlenince hüzünlü öyküler anlatan babam gibi, ben de bir öyküye sığınacağım bu gece. Bu hafta, Gaziantep’in kurtuluş haftası. Öyleyse, kırmızı ve siyahın öyküsünü anlatmanın tam zamanı. O kırmızı ve siyah ki, “Gaziantepspor yaşasın” demek için onlarca nedenimizden biri.

1918 sonları 1. Dünya Savaşı biter. Tarihi hep savaşlarla yazılmış yeryüzü bile şaşkınlık ve dehşet içindedir. Savaşın galipleri, akbabalar gibi paylaşıma başlar.

1919 Ocağında, üzerinde güneş batmayan İmparatorluk İngiltere, küçücük bir Anadolu şehrine girer tiksindirici bir iştahla. 1919 Kasımında İngilizler, yine yeryüzünün en büyük sömürgecilerinden diğerine Fransa’ya bırakırlar bu şehri.

Kocaman bir devlet, tankları, topları, uçakları, afili giyimli Fransız komutanları ve sömürgelerinden devşirilmiş Afrikalı askerleriyle kuşatır küçücük şehri. Devasa bir ordu; boynuna geçirilmiş yağlı urgan gibi, hain bir işkence aleti gibi cendereye alır şehri.

Haberin Devamı

İşte böyle başlar, tarihin en temiz, en masum, en namuslu direnişlerinden biri. Şehir, her gün yeni bir destan yaratarak direnir kocaman bir devlete karşı. Şehir, doktoruyla, çiftçisiyle, esnafıyla, işçisiyle, memuruyla, imamıyla, kadınıyla, çocuğuyla direnir vahşi bir orduya karşı.

Direniş kelimesi, derin ve tarihsel anlamlar kazanır yeniden ve yeniden. Ölümüne direnmek nedir ki? “Ölerek” direnir Antep. Ölür Antep, ölür kadın, çocuk, yaşlı, genç ayrımsız. Ölür Antep, bombayla, mermiyle, süngüyle ve en kötüsü açlıkla. Ölür Antepli; ölür de terk etmez Antep’i. Rivayet olunur ki; açlıktan kuşlar göçer Antep’in göğünden ve köpekler çocukları parçalar. Ama yok, ölür de bırakmaz Antepli. Konu vatansa can dediğin nedir ki?

6 Şubat 1921’de Milli Mücadele Meclisi 93 sayılı Kanunla, Gazi Mustafa Kemal’le Antep’i adaş kılar. 25 Aralık 1921’de son Fransız askeri de çekildiğinde, yetim, öksüz, kör, topal, yıkık dökük ve fakat özgür ve Gazi bir Antep kalır geriye. O günlerin anısına, Gazi Mustafa Kemal de Gaziantep nüfusuna kaydolur.

Yaklaşık 50 yıl sonra 1969’da illerin futbol takımlarına 3. Lige doğrudan katılma hakkı tanınır. Gaziantep’te bir salonda hararetli ve Antep şivesiyle süslenmiş konuşmalar arasında Gaziantepspor kurulur. Peki, ama renkleri ne olmalıdır? Baklavanın altı ve üstü gibi sarı-yeşil olabilir ya da fıstığın yeşiliyle biberin kırmızısı düşünülebilir. Güzel önerilerdir bunların hepsi.

Haberin Devamı

O sırada amatör bir kulübün yöneticisi olan genç ve coşkulu bir hakim tok sesiyle önerir; kırmızı ve siyah olsun. Kırmızı şehitlerimizin kanını; siyah da yasını simgeler. Oybirliğiyle kabul edilir; kırmızı- siyah Gaziantepspor.

Yani kırmızı, bugün içine düşürüldüğümüz utancın rengi değildir. Yani siyah, bizi bu duruma düşürenlerin yüreğinin karası değildir.

Kırmızı ve siyah; bu şehrin tarihidir, kaderidir ve elbette geleceğidir.

Kırmızı ve siyahı öneren genç hakimse; bu sevdayı çocuklarına miras bırakıp, asri mezarlıkta istiklal madalyalı amcası ve babasıyla yan yana yatan babamdır…

 

 

Yazarın Tüm Yazıları