GeriSeyahat Üçüncü ÅŸempanzenin gece ziyareti
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Üçüncü ÅŸempanzenin gece ziyareti

Üçüncü ÅŸempanzenin gece ziyareti

PERÅžEMBE günü öğleden sonra saat 15.00 sularında, otelin kapısından içeri girerken içimden bir ses ÅŸunu söylüyordu:‘Hissediyorum, üçüncü ÅŸempanze yine geliyor...’Biliyorum, bu tuhaf cümle size fazla bir ÅŸey söylemiyor.O yüzden isterseniz otelin kapısına dönelim.* * *Singapur’a gidip de ‘Raffles’ adını duymamak için çok özel gayret sarf etmeniz gerekir.Çünkü bu kadar küçük bir devletin içine bu kadar büyük bir isim yerleÅŸince kaçış mümkün olmuyor.‘Raffles’, Singapur’un en ünlü oteli.19’uncu yüzyılda Ä°ran kökenli dört Ermeni kardeÅŸ tarafından kurulmuÅŸ.O günlerde geniÅŸ bir arazinin ortasında tek başına kurulan bu muhteÅŸem otel, ÅŸimdi Singapur’un gökdelenleri arasında kalmış.Ama kapısından içeri adımını attığınız an, kendinizi şımarmış bir tropikal ormanın içinde buluyorsunuz.* * *Kapıda, üzerindeki kıyafetin beyazından bıyığına kadar her ÅŸeyiyle Hintliyim diyen, hálá Ä°ngiliz terbiyesini unutmamış bir görevli karşılıyor.O aÅŸina duygu iÅŸte daha orada içime yerleÅŸiyor.Kendimi bir anda Ä°ngiliz sömürgelerinde seyahat eden bir yazar olarak görüyorum.Görünmez bir el beni soymaya baÅŸlıyor.Ãœzerimdeki kargo pantolon, tişört ve hepimizi Mao’nun askerlerine çeviren o küresel tektip, alelade birer kumaÅŸ parçası gibi oraya buraya savruluyor.Keten, hafif buruÅŸuk beyaz elbiseyi giyiyorum.Başımda hasır bir ÅŸapka, otelin kolonyal arkadlarının altında yürümeye baÅŸlıyorum. Çok nazik bir otel görevlisi, arkamda ise büyük valizlerimi taşıyan bir baÅŸka görevli.Artık senaristi ve yönetmeni olmayan bir filmin kahramanıyım.Ãœzerinde tanıdığım isimlerin yazılı olduÄŸu süitlerin önünden geçiyorum.Önce Jozeph Conrad, Somerset Maugham, sonra ötekiler ve iÅŸte benim kalacağım süit.Ãœzerinde Ava Gardner yazıyor.Sanki kader, beni hayallerimin en güzel randevularından birine götürüyor.* * *Ä°ÅŸte hep böyle oluyor.Nereye gitsem, ben kayboluyorum. Yerimi, o mekánların, o tarihlerin, o anların baÅŸka insanları alıyor.Venedik’in daha ilk kanalının önünde Profesör Eisenbach’a dönüşüyorum. Thomas Mann’ın ‘Venedik’te Ölüm’ünün kahramanı beni benden kovuyor.Bir sabah Prag’da bir otel odasında uyandığımda kendimi Gregor Samsa’ya, daha doÄŸrusu onun da yerini alan o iç karartıcı yaratığa dönüşmüş buluyorum..Kafka’nın çaresiz böceÄŸine.* * *Neyse ki, dönek ruhumun demirlediÄŸi hiçbir yer, sadık kaldığı hiçbir mekán, aldatmadığı hiçbir kahraman yok.Ä°ki adım sonra köprüyü geçerken Kundera’nın kahramanına dönüşecek kadar hafifmeÅŸrebim.Ãœrdün’de dar taÅŸ koridorların ucunda Petra’yı ilk gördüğüm an elimdeki kırbacı ÅŸaklatmaya baÅŸlıyorum.Hasır ÅŸapkanın yerini geniÅŸ kenarlı maceraperest ÅŸapkası alıyor.Artık Indiana Jones’un kendisiyim.Oysa ondan çok deÄŸil daha iki üç hafta önce Asuan Nehri’nin kenarındaki o efsanevi otelde akÅŸam çayını içen Agatha Christie’nin herhangi bir kahramanıydım.Ä°ÅŸte öyle anlarda o soruyu kendi kendime soruyorum.Allahım ben neyim?Maymun iÅŸtahlı bir seyyah mı, alelade bir bukalemun mu, yoksa...Yoksa mukallit bir maymun mu?..Jared Diamond’un, ‘Üçüncü Åžempanzenin YükseliÅŸi ve Düşüşü’ adlı kitabını okurken, ‘Acaba hayat felsefemin temelindeki sorunun cevabı bu mu’ diye düşünmüştüm. * * *Aslında öyle çok ilginç bir kitap falan da deÄŸildi.Darwin’in ‘insan maymundan türemiÅŸtir’ tezinin bilmem kaçıncı savunması bile diyebilirsiniz.Tabii 20’nci yüzyılın son üç beÅŸ yılında tamamlanan gen haritasının önüme koyduÄŸu gerçeÄŸi de unutmuyorum.Ä°nsan genlerinin yüzde 98.5’u ÅŸempanzeninkiyle aynı.Peki sonuç...Bazen tek bir DNA bile türlerin kaderini tayin ediyor.Maymun kafesin içindeyse ve biz insanlar ona dışarıdan fıstık atıyorsak, bu kahredici bahtsızlığın nedeni iÅŸte o bir buçuk gen deÄŸil mi?* * *Bir de geriye kalan o 98.5 geni düşünüyorum. Birbuçuk gen, bahtsız veya bahtlı farklılıklar yaratıyorsa, 98.5 da kahredici veya güzel benzerlikleri saÄŸlamıyor mu?Mesela, bendeki bu iyileÅŸmez taklit etme hastalığı.Singapur’da bir otelin daha kapısında yakama yapışan o huy.Ãœstelik de artık iyice alıştığım, hatta her yalnız gecede aradığım o duygu.Üçüncü ÅŸempanzenin gece ziyaretleri...Â
False