GeriSeyahat Tasmanya’nın canavar yuvası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tasmanya’nın canavar yuvası

Tasmanya’nın canavar yuvası

Kumtaşından yapılmış binaları, İngiliz sömürge mimarisinin güzel örnekleri, 200 yıllık dar sokakları, Avrupa uluslarının birbirine karıştığı nüfus yapısıyla özel bir kent Hobart. Lonely Planet’e göre dünyada görülmesi gereken 10 şehirden biri. Tasmanya Adası’nın başkenti, Tasmanya Canavarı’nın da yuvası. Okurumuz, Gezginler Derneği İkinci Başkanı Selman Arınç gitti, izlenimlerini yazdı.

1642’de Hollandalı kaşif Abel Tasman’ın ulaştığı bu topraklara, 1856’dan itibaren Tasmanya adı verilmiş. Geçen yıl, dünyanın en büyük turizm yayıncısı Lonely Planet tarafından gezilmesi gereken 10 kent arasında gösterilen Hobart, Avustralya’nın en büyük adası Tasmanya’nın güney doğusunda, kışın zirveleri karla kaplı, görkemli Wellington Dağları’nın doğu eteklerinde.
Hobert, Derwent Nehri’nin geniş ve derin koyunda, mahkumların gönderildikleri ceza alanı ve İngiliz donanması için stratejik liman olarak 1803’te kurulmuş. 1852’ye kadar İngiltere ve İrlanda’dan, 76 bin erkek, kadın sevk edilmiş. Sidney’den sonra Avustralya’nın en eski ikinci kenti, geçmişin İngiliz valisinin adını taşıyor. Tasmanya Eyaleti’nin adeta kalbi olarak, kuruluşundan bugüne hızla büyüyerek gelişen bir finans ve yönetim merkezi. İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda, özellikle İtalyan, Hollandalı, Alman, Yunanlı ve Polonyalı göçmenlerin yanı sıra, Güney Asya ve Ortadoğudan gelen göçmenler de kabul edilmiş. Hobart, parkları, kafeleri, restoranları, galerileri, dünyaca ünlü modern sanat müzeleri ve renkli gece hayatıyla ilgi uyandırırken, konuklarına kendilerini rahat hissedecekleri kaliteli ve uygun bütçeli konaklama olanaklarını da cömertçe sunuyor. Bütün bunların yanında, özellikle her yıl ocak ayında düzenli olarak yapılan Rolex Sidney Hobart Yat Yarışları, yaz festivalleri, fuarları, geleneksel ve çağdaş sanatın kışkırtıcı karışımı, çeşitli kültürel etkinlikleriyle farklılık yaratıyor.
Kentin Cambridge bölgesindeki Hobart Uluslararası Havalimanı, Melbourne’a 75 dakikalık uçuş mesafesinde. Buradan 18 kilometre uzaklıktaki kent merkezine ulaşım güzel manzaralı otobandan sağlanıyor. Kenti ikiye ayıran Derwent Nehri’ni 1395 metre uzunluğundaki Tazman Köprüsü’yle aşıp merkeze ulaşıyor.

MAHKUMLARIN İNŞA ETTİĞİ SARAYLAR

İki asırlık Hobart’ın merkezi, özgün mimarisi, kum taşından yapılmış evleri, hava kirliliğinden son derece uzak, genelde dar ve tek yönlü tertemiz sevimli sokaklarıyla ilgi çekiyor. Hobart’ta, bugün ulusal servet olarak nitelendirilen 90’ın üzerinde tarihi yapı bulunuyor. 32’si Macquarie, 31’i Davey Caddesi üzerinde. Bunların dışında, özelliklerini koruyarak gayet iyi konumda günümüze ulaşan diğer yapılar ise fonksiyonel olarak hâlâ kullanılıyor. Murray Caddesi’nin sonunda, yüzü rıhtıma dönük çiçekli geniş bahçesi, yemyeşil çimlerle kaplı ve kendine özgü mimarisiyle 2 kattan oluşan Tasmanya Parlamentosu kentte görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. İngiltere’den gönderilen kraliyet mimarı John Lee Archer, tarafından gümrük olarak tasarlanan binanın yapımında büyük ölçüde mahkumlar çalıştırılmış. 1840’ta, gümrük yönetiminin hizmetine girdikten bir süre sonra da; bina parlamento olarak kullanılmaya başlanmış. Görülmesi gereken, bir diğer önemli tarihi yapı Hobart Hükümet Konağı. 150 dekarlık alana kurulu gotik tarzdaki bina 73 odalı, 50 bacalı. Kraliyet Tasmanya Botanik Bahçesi ile Derwent Koyu manzaralı. 1857’den itibaren sömürge valilerinin ofisiymiş. Konaktaki ana salon, yemek odası, Fransız odası, balo salonu ve konser salonu gibi büyük odaların mobilyaları Londra’dan getirilmiş.
Ülkenin en eski tiyatrosu Theatre Royal, Campbell Caddesi’ndeki 180 yıllık bir binada. Yapımında yine mahkumlar çalıştırılmış. Günümüzde uluslararası sanat merkezi niteliğini koruyor. Harrington Caddesi’ndeki St. Mary Katedrali ile Macquarie&Murray caddelerinin kesiştiği noktadaki St. Davis Anglikan Katedrali, Holy Trinity Kilisesi, kentin ilk Katolik kilisesi St. Virgilius da görülmeye değer yapılar.
Hükümet Konağı’nın yakınında, Queen’s Domain’de 35 dekarlık alana 1818’de kurulan “Tasmanya Kraliyet Botanik Bahçeleri tarihi bitki koleksiyonları, çok özel ağaçlarıyla öne çıkıyor. Dünyanın subantartik adalardan gelen tek bitki koleksiyonu burada. Sakin, huzur dolu bahçelerde günün bütün yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Yerel sanatçıların resimlerini sergileyen galeriler, hediyelik satan mağazalar, samimi bir restoran sizi bekliyor.

LİMAN ÇEHRE DEĞİŞTİRDİ

Hobart’ta önemli noktalardan biri de, Argyle Caddesi’ndeki Tasmanya Müzesi ve Sanat Galerisi. Müzede adanın, kentin jeolojisi, geçmişi, doğal tarihiyle Tasmanya yerlilerinin ürünü sanat koleksiyonundan oluşan doyurucu objeler sergilenmekte. Nümizmatik galerisindeki madeni paralar da ilgi uyandırıyor.
Hobart’ın alışveriş mekanları Farm Gate Pazarı, Henry Jones Sanat Galerisi. Kent merkezindeki tarihi Salamanca Semti’nin 19’uncu yüzyıldan kalma kumtaşından yapılmış depoları şimdilerde galeriler, butikler, kafeler ve barlara dönüştürülmüş. Hafta sonlarında, bu binaların önündeki sokakta kurulan, korunaklı açık pazarda, yerel zanaatkarların el ürünleriyle özellikle, Asya’dan ithal edilen çeşitli eşyaları makul fiyatlarla satın alabileceğiniz çarpıcı ve turistik ilginç bir pazar kuruluyor.

LEZİZ İSTİRİDYELER MALT VİSKİLER

Hobart’tın 19’uncu yüzyıldan kalma limanı, tarihi yelkenliler, buharlı ya da modern yatlar, balıkçı ve gezi tekneleriyle dolu. Kıyısında, başta istiridye olmak üzere her türlü taze deniz ürününü, yerel şarapları tadacağınız restoranları, tek el malt viski tadacağınız şirin ve salaş mekanları kolayca buluyorsunuz. Kentin restoranlarında Yunan, İtalyan, Japon, Çin, Hint, Meksika, Lübnan, Tayland ve Endonezya mutfaklarını tatmak mümkün.
Havanın iyi olduğu günlerde 1350 metre yüksekliğindeki Wellington Dağı’na çıkarsanız Hobart’ın doyumsuz kuşbakışı manzarasını görüyorsunuz. Ayrıca ormanlık yamaçlarda yürüyüşe çıkabilir, Derwent Nehri’nde deniz kuşlarının eşliğinde yol alacağınız tekne turuna katılabilirsiniz.

Dünyanın en saldırgan et oburlarından

Hobart’ta bulunduğunuz sürece kentin yakınında bulunan özel çiftliklerde sadece, Tasmanya’da yaşayan, siyah kürklü, kaslı ve yapılı ufak bir köpek büyüklüğünde ve adaya özgü bir hayvan olan Tasmanya Canavarı’nı görme imkanını yakalıyorsunuz. Adını, kemik kıran sivri ve korkutucu dişleri, güçlü çenesi, atikliği, saldırganlığından alıyor. Çok aç gözlü. Avrupalıların adaya gelmesinden önce, keseli yavruları avlayarak beslenirmiş. Günümüzde dünyada yaşayan en büyük etobur. Keseli sansargiller familyasının, yırtıcı keseli son türü. Tasmanya Canavarı’nın yüzünde ve kafasında bulunan bıyıklar adeta bir radar işlevi görerek, özellikle karanlıkta avlarının yerini tespite yarıyor. Korktukları zaman etrafa gayet kötü bir koku salarak, yüksek sesle oldukça ürkütücü bir çığlık atıyorlar. Ortalama 7 yıl yaşıyorlar. Zaman zaman akrep ve çeşitli böcekleri yedikleri görülse bile, genelde kümes hayvanları ile evcil hayvanlarla besleniyor.

False