GeriSeyahat Sigarayı Nasıl Bıraktım ? (4)
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Sigarayı Nasıl Bıraktım ? (4)

Sigarayı Nasıl Bıraktım ? (4)

Sevgili Serdar, Çankaya Köşkü’nün etrafını tavaf (!) ederken, hep Özal aklıma geliyordu. Bir de Büyükelçi Kaya Toperi. Gazeteciğimin “tırtıl” dönemi sırasında, Dışişleri Bakanlığına akredite muhabir olarak çalışırken tanıdığım Kanada Büyükelçimiz Toperi de Özal gibi benden önce by-pass olmuştu. (Sezai BAYAR / Ankara)

Toperi Cumhurbaşkanı danışmanı olarak ameliyattan sonra beni hastaneden telefonla aramış “Hoş geldin by-passlılar kulübüne” demişti.

 

“Cumhurbaşkanı Özal, çoğalan by-passlılar için ilerde bir kulüp kurmamız için emir verirlerse şaşma. Ama sakın sigara içme bundan sonra” diyerek sözlerini tamamlamıştı.

 

Tabii Toperi işin gırgırındaydı. Kırk yıl bana yoldaşlık yapmış sigarayı bir kalemde hayattan silmek öyle kolay değildi. Bu benim için de, Toperi için de geçerliydi.

 

Nitekim Toperi’nin çevresinden aldığım haberlere göre büyükelçimiz meğer gizli gizli sigara tüttürüyormuş. Ama eşinden çok korktuğu için evde kesinlikle içmez, üzerinde sigara paketi taşımazmış.

 

Neyse ben hem gazetede çalışırken, hem evde yemek sonraları sigara ile mücadele savaşı veriyordum. Hedefim altı ayı geçmekti.

 

Nedeni ise açıktı. Kalp cerrahım “Sigara içersen altı ay sonra sana veda ederiz” demişti ya, bu söz ciğerime oturmuştu. Hem de sigaradan fazla.

 

Önce sigara içmeden bu süreyi geçirmeliydim.

 

Sonrası kolay.

 

Nitekim altı ay öyle çabuk geçmedi ama geçti.

 

Yedinci aya girdim. Koskoca yaz geride kalmıştı. Sıcaklar ve sonra sonbahar.

 

Sekizinci aya doğru yol alıyordum.

 

Çalışma oda arkadaşım Kurthan Fişek beş paket sigara tüketmesine rağmen sağlığından şikayet etmiyordu. Galiba sigaraya karşı bir aşı bulmuştu. Yani hiç nefessiz kaldığına tanık olmadığımız bu arkadaşımızın bir sırrı muhakkak vardı ama söylemiyordu. Hani öyle fazla sigara tüketen birinin, gece uyurken nasıl sigara içme yolunu bulamadığına şaşmamak mümkün değildi.

 

Birileri “Hoca gece uyurken de sigarayı ağzından düşürmüyormuş” dese inanırdım.

Ben de ondan geri kalır gibi değildim.

 

Ama hareketliydim by-passdan önce. Ameliyattan sonra da kısa sürede eski formuma kavuşmuştum.

 

Yürüyüşlerin devam ettiği ve sekizinci aya girdiğim bir pazartesi günü, eşimle Tunalı Hilmi Caddesi’nde bir işimizi çözmek için arabaya bindiğimde çok gergindim.

 

Sabahki yürüyüşüm sırasında hafif bir sıkıntı hissetmiştim. Kalple ilgili değil. Genel bir bunalım öncesi işareti gibi. Eve geldiğimde kahvaltımı yapmış ama bu izah edemediğim baskıyı atlatamamıştım.

 

Arabayı kullanırken de eşime tek bir kelime söz etmemiştim bundan. Ama araba içinde ufak bir söz düellosu patlak verdiğinde sesimin yüksek çıktığını farkettim. Eşim de sesini yükseltmişti bilmeden. Sigara geldi aklıma nedense. Eşimle tartışmayı kesmiş ve sigaraya odaklanmıştım.

 

Hemen aracı sağa yanaştırarak bir büfenin önünde durdum. El firenini hırs ve kızgınlıkla çektim. Bayiye giderek bir Camel (deve) ve bir de çakmak aldım. Yani kanıma giren şeytanın esiri oldum aniden. Ve arabanın içinde ilk sigaramı eşime bakarak yaktım. Yani “Bak senin yüzünden buna başlıyorum” demek gibi mantıksız bir tavır içinde buldum kendimi. Sanki sigarayla birşeyin intikamını alır gibi bir yanlışlık içine girdim nedense.

 

Belki de sigarasız altı ayı geçirmenin rahatlığı vardı üzerimde. Belki “Nasılsa kuyruğu dik tutuyoruz. Yürüyüşlerimi yaparım, hayatıma bakarım” demek istemiştim.

 

13 yıl önceki ruh halimi tam olarak yorumlayamıyorum şu an. Ama sigara ile arkadaşlığım yeniden başlamıştı.

 

Tabii buna arkadaşlık denilirse...

 

(Sürecek…)

 

Sezai

False