Şehrin ortasında 8 cennet

Osmanlı döneminde ön plana çıkmaya başlayan Yıldız Parkı, İstanbul'un en kalabalık semtlerinden Beşiktaş'ta yer alsa da, sakin bir gün için ideal adreslerden.

İçinde Malta Köşkü ve Çadır Köşkü adında iki tarihi köşkü de barındıran ve 287 bin metrekarelik alan üzerine kurulu olan parkta, eşsiz fotoğraflar çekip huzurlu bir gün geçirebilirsiniz.

Sadece hafta sonları ve özel günlerde hizmet veren Malta Köşkü'nde açık büfe kahvaltı kişi başı 35 TL'den başlayan fiyatlarla sunuluyor.

2013 yılında kullanıma açılan Bakırköy Botanik Parkı, 96 bin metrekarelik alan üzerine kurulu.

Yeşilin binbir tonunu görebileceğiniz alan çocuklar için de oldukça ideal.

Park içinde yer alan ve doğal kaynak suyu ile doldurulan gölette, kuğu ve ördeklerin yanı sıra çeşitli su canlılarını da görmek mümkün.

11 metre uzunluğunda iki oyun kulesi, çeşitli oyun parkurları ve kum parkı ile çocuklara keyifli bir gün geçirmeyi vaadeden parkın girişi ücretsiz.

Manzarasına hayran bırakan bir diğer adres de Sarıyer'deki Atatürk Arboretum'u...

Her gün 08:30'da kapılarını ziyaretçilerine açan arboretumda bin 500'ü aşkın bitki türü mevcut.

Göğe uzanan ağaçların tünele çevirdiği yollarda yürümek, göletteki kuğuları izlemek ve fotoğraf çekmek burada yapılacak en iyi şeyler...

Atatürk Arboretum'una giriş fiyatları hafta içi ve hafta sonuna göre farklılık gösteriyor.

Yaz aylarında akşam 20:00'de kapanan tesis, kış aylarında ise saat 17:00'de son ziyaretçilerini uğurlamış oluyor...

İstanbul Kadırgalar Vadisi üzerine kurulu olan Maçka Parkı, yaşattığı görsel şölenin yanı sıra konumu ile de dikkat çekiyor.
Bünyesinde yüzlerce çeşit bitkiyi barındıran park, özellikle gün batımlarında ve buğulu havalarda fotoğrafçıların uğrak adresi.

Halk arasında 'aşk parkı' olarak bilinen alan, 1993 yılında restore edilerek bugünkü adını aldı.
Üzerinden teleferik hatlarının geçtiği, spor alanları, çocuk parkları ve yapay havuzların bulunduğu Maçka Parkı, 'keyifli bir gün için' mutlaka ziyaret etmeniz gereken noktalardan biri.

Osmanlı zamanında Topkapı sarayı'nın dış bahçesi olarak kullanılan Gülhane Parkı, günümüzde kullanımı halka açılan adreslerden biri.

Parkın ortasından geçen iki yanı ağaçlarla kaplı yol, insanda 'İstanbul'un dışındaymış' hissi uyandırıyor.

Gülhane Parkı içinde dinlenme tesisleri ve çocuklara hitap eden alanlar da mevcut.

2003 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen ve iki farklı girişi bulunan Gülhane Parkı'nın girişi ücretsiz.

Bahar aylarında lalelerin de açmasıyla ressamları kıskandıran bir görünüme kavuşan Emirgan Korusu, bu mevsimde bambaşka bir yüzle ziyaretçilerinin karşısına çıkıyor.

İstanbul Boğazı'nı kucaklayan koru amatör fotoğrafçıların olduğu kadar, yeni evlenen çiftlerin de sıklıkla uğradığı adreslerden.

Koru içinde yer alan Sarı Köşk, Beyaz Köşk ve Pembe Köşk değişik lezzetlerdeki mönüleri ile ziyaretçilerini ağırlıyor.

Girişin ücretsiz olduğu koruya dışarıdan yiyecek getirmek de serbest.

Eğer yolunuz Emirgan Korusu'na düşerse yaşayacağız en büyük problemin 'arabayı park etmek' olacağını bilin ve yola erken saatlerde çıkın.

Beykoz'a bağlı Çubuklu sırtlarında yer alan Hidiv Kasrı, 1907 yılında Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırıldı.

80'li yıllara kadar çeşitli amaçlarla kullanılan kasır, 1984 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu adını Çelik Gülersoy tarafından restore edildi.

1996 yılında Büyükşehir Belediyesi'nin bünyesine geçen Hidiv Kasrı, günümüzde sosyal tesis olarak kullanılıyor.

Kasrı, çevreleyen gül bahçeleri ile arkasında yer alan koruluk mutlaka görmeniz gereken yerlerden.

Beşiktaş ile Nişantaşı'nın tam ortasındaki vadide yer alan Ihlamur Kasrı da, hafta sonu biraz nefes almak için alternatif adreslerden...

Cumhuriyet döneminde uzun süre kullanılan kasır, 1980'li yıllarda tamamen restore edildi.

87 yılında kapılarını kullanıma tekrar açan Ihlamur Kasrı, konumu ile dikkat çekici.

Kasrın bahçesi görülmeye değer güzellikleri içinde barındırıyor.