GeriSeyahat Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’

Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’

Birkaç hafta önce Trakya’nın topraklarında göz alabildiğine uzanan kanolalar yerini ayçiçeklerine bıraktı. Sağınız solunuz, önünüz arkanız her yer yeşil saplar üzerinde gökyüzüne yükselen sarı ayçiçekleri. Çekirdeğinden çok, yağı için yetiştiriliyor Trakya’da ve gezginler için de doğal bir stüdyo.

Özgürlük yürümekse, açılmamış, belirsiz yollarda yürümektir” der Oruç Aruoba... Özgürlük, bütün bir hafta boyunca işten eve, evden işe koşturmacadan, haftanın altı günü sabahtan akşama kadar çalıştıktan sonra hafta sonu şehrin gürültüsünden, beton yığınlarının arasından kurtulmak, kendini doğaya bırakmaktır. Bunun için çok uzağa gitmenize de gerek yok, şehirden hemen çıkışta bağlar bahçeler, dereler, ağaç gölgeleri sizi bekliyor.

Hele hele İstanbul’daysanız çevrenizde kaçabileceğiniz birçok doğal güzellik var. Yürüyüş parkurları, piknik ve keyif gezisi alanları... Bugünlerde gidebileceğiniz en güzel, en renkli, en görsel şölen yaşayacağınız yerse Trakya... Büyükçekmece’yi geçip Çatalca’ya doğru giderken başlıyor sarı güzellikler. Birkaç hafta önce yağ ve biyodizel üretimi için yetiştirilen kanolanın göz alabildiğine uzayan sarı çiçekleri kaplar Trakya’nın topraklarını. Şimdilerde de ayçiçeği. Sağınız solunuz, önünüz arkanız her yer yeşil saplar üzerinde gökyüzüne uzayan sarı sarı ayçiçekleri...

Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’



Üzüm bağlarını da görün
Ayçiçeği de denir, bazı yörelerde devriamber, gündöndü, günebakan, şemsiamber de... İsmi değişse de hepsi aynı. Çekirdeğinden çok, yağı için yetiştiriliyor Trakya’da. Bizler, sizler içinse doğal stüdyo. Aralıklı olduğu için rahatça girebildiğiniz tarlada birbirinden güzel kareler çekebilirsiniz. Ayçiçeklerine şapka, güneş gözlüğü takıp onlarla birlikte çok güzel denemeler yapabilirsiniz. Sarı sarı ayçiçeğinin yanı sıra yemyeşil üzüm bağları dolu topraklar. Üzümler henüz olmamış, koruk halinde. Eylül gibi Trakya’da bağbozumları başlar ama şimdiden üzüm bağlarını ziyaret edebilirsiniz. Sıra sıra asmalarda daha olgunlaşmamış olsa da o dolu dolu salkımları görebilirsiniz. Yol boyunca birçok mekân var ama benim gidip gördüğüm bağların ortasında kurulu Barel Bağ Evi’nde (barelbagevi.com) kuşların ve ağustosböceklerinin seslerini dinleyerek kahvaltı yapabilirsiniz. Tekirdağ’ın Barbaros bölgesindeki Barbare Bağları’ndaki bağ evinde (barbarosbagevi.com) konaklayabilir, bağları gezip mahzende tadım yapabilir, güneşin muhteşem batışını izlerken harika yemekler yiyebilirsiniz.

Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’



En havalı köy
Otoyoldan çıkıp köy yollarında kaybolun. Bağların, bahçelerin arasından geçip kekik kokularını içinize çekerek deniz kıyısına ulaşın. Tekirdağ, Kumbağ’dan sonra kıyıya paralel giden yoldan, bağlar arasından Uçmakdere’ye ulaşın. Ve köye inmeden tepede mutlaka durun, uzun uzun nefes alın. Uçmakdere halkı “Övünmek gibi olmasın ama Altınoluk’tan sonra bizim havamız gelir, hiç kirlilik yoktur, insan burada hava ve suyla bile yaşar” diyor. Uçmakdere’nin girişinde 625 metre yükseklikteki Nişantepe, yamaç paraşütü için önemli merkezlerden biri. Buradaki dört atlayış noktasından Marmara’ya doğru süzülerek Ayvasıl Koyu’na iniyorsunuz. Uçmakdere’de tepeden Marmara’yı izleyip denizden gelen güzel esintiyi içinize çekin. Sonra döne döne sahile inen yoldan kıyıya doğru yola devam edin. Sahile inmeden çok eski bir Rum köyü olan Uçmakdere’de mutlaka konaklayın. Köyün içinde yürüyün. Çoğu yıkılmaya yüz tutmuş tarihi ahşap evlerin arasından dolaşarak 500 yıllık anıt çınarın altında dinlenin. Sonra yeşilliklerin arasından geçerek Marmara’nın mavi sularına ulaşın. Denize girilebilen kıyı boyunca, Mürefte’den Şarköy’e kadar bir yanınız masmavi deniz, diğer yanınız yemyeşil üzüm bağları...

Şarap müzesi de var
Tekirdağ-Şarköy-Kırklareli-Gelibolu hattında yer alan Trakya Bağ Rotası’nın en önemli duraklarından biri Şarköy ve Mürefte. Tüm bağların ve şarap üreticilerinin arkasında üzüme ve şaraba gönül veren, yıllarca sabırla iyi mahsul çıkmasını bekleyen, mükemmeliyetçi bir anlayışla çalışan Mürefteliler yılların birikimini de taşıyor. Toprak yapısı ve sahip olduğu iklimle bağcılık için farklı bir özelliğe sahip olan Mürefte’nin adı Rumcada ‘binbir çiçek’ anlamına gelen ‘Myriophyton’dan geliyor. Gitmişken nesilden nesile şarap üretiminin önemli isimlerinden olan Kutman ailesinin Mürefte’de kurduğu Şarap Müzesi’ni de gezin. Yaklaşık 15 yıl süren uğraş sonunda toplananların sergilendiği müzede ailenin şarap yapımında kullandığı ilk aletlerin yanı sıra 1911’e ait muhasebe kayıtlarını, Osmanlı dönemi tapu ve nüfus kâğıtlarını, deprem sonrası Mürefte’sinin resimlerini inceleyebiliyorsunuz. Ayrıca burada alışveriş de yapabilirsiniz.

Özgürlüğe giden ‘sarı cennet’



Tekirdağ köftesi mi, satır et mi?

Trakya sadece ayçiçeği ve üzümleriyle değil aynı zamanda manda sütü, yoğurdu, keçi sütü, peyniriyle de ünlü. Köy yollarından geçerken rastlayacağınız keçi ve mandalar tarımdan sonra köylülerin en önemli geçim kaynağı. Şarköy’den Malkara’ya doğru giderseniz hem ayçiçeği tarlalarına rastlarsınız hem de tarlalar arasında otlanan hayvan sürülerine.

Otoyola çıkmadan önceki son köy olan Kavakçeşme’nin pazarında güler yüzlü köylülerin kendi bahçelerinde yetiştirdikleri sebzelerden alabilirsiniz. Alışveriş yapmasanız bile o sevecen insanlarla iki kelime konuşmanız yetiyor. Bu kadar dolaştıktan sonra acıktıysanız Trakya mutfağında et ürünleri ve köfteler önemli bir yere sahip. Et ürünlerini işlemeyi iyi bilen muhacir Rumelilerin Trakya topraklarında yeniden yeşerttikleri bu kültür, sonraki kuşaklara aktarılmış ve Tekirdağ köftesi, Kırklareli köftesi, Ahmetbey köftesi, pabuç köftesi (Hayrabolu), kaşarlı köfte gibi isimlerle lezzet severlere sunulmuş. Tekirdağ kendi ismiyle anılan köftesi adını her yerde duyururken, hemen kapı komşusu Keşan’ın ‘satır et’i daha da leziz. Bu lezzetin çıkış yeri Keşan’ın Yenimuhacir beldesi. Buraya da uğrayıp satır köfte ve ciğer sarması yemeden dönmeyin.

False