GeriSeyahat Osmanlı’nın sünger deposuydu bugün Ege’nin gizli cenneti
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Osmanlı’nın sünger deposuydu bugün Ege’nin gizli cenneti

Osmanlı’nın sünger deposuydu bugün Ege’nin gizli cenneti

Bodrum Yarımadası’nın karşısındaki Kilimli ya da yaygın adıyla Kalimnos, Yunanistan’ın 12 Adalar’ı içinde en az bilineni. Sakin koyları, tipik ada atmosferi, yürüyüş, dalma ve kaya tırmanışı alanlarıyla cazibe merkezi. Bodrum’dan her gün Kos’a ya da Çeşme’den Sakız’a yapılan seferlerle Yunanistan’a geçip, aktarmalı olarak Kalimnos’a ulaşmak mümkün.

Ege’deki adalar, Anadolu’dan yuvarlanarak maviliklere saplanmış dev kaya parçaları gibi görünür karşıdan bakıldığında. Bir gerdanlığı oluşturan taşlar gibi yanyana dizilidir. Arkalarında engin Ege Denizi uzanır.

Türkiye’de bir süredir "Mavi Yolculuk"un devamı olarak Onikiadalar, özellikle de bu adalar grubunun kuzeyinde kalanlar ilgi konusu olmaya başladı. Nasıl olmasın? Kıyılarımızın hemen karşısında, bize çok yakın mini dünyalar. Dilleri farklı, yaşam biçimi, algılanışı ise pek farklı olmayan bir kültür dünyası. İnsana Ege’nin hakimi olduğunu düşündüren ıssız koylar, pırıl pırıl deniz, bol balık, bol kalamar ve misafirperver adalılar...

1522’de "Onikiadalar"ın Osmanlı hakimiyetine geçmesiyle yaklaşık 400 yıl ortak tarih oluşmuş. Geçen yüzyıla kadar Bodrum, İstanköy (Kos) ve Kalimnos adaları bir bütünün parçaları gibi yaşamış. Gelenekler, çıkarlar içiçe geçmiş. Yannis Manglis’in romanı "Ağanın Çocukları" şimdi uzaklarda kalmış gibi görünen yakın tarihi öylesine içten anımsatıyor ki! Bu coğrafyaya, halkına farklı gözle bakılmasını sağlıyor... 1912’de İtalya’nın eline geçen adalar 1947’de Yunanistan’a katılmış.

BALIK BOL RESTORANLAR UCUZ

Bir yaz gününde teknemiz Kalimnos Adası’nın en önemli yerleşimi Pothia’nın limanına giriyor. Keşif, tatil düşünceleri kafamızda birbirine karışmış. Liman karşılıklı iki yüksekçe tepeyi kendisine siper edinmiş, oldukça geniş. Şehir karşıdaki düzlüğün yanısıra limana hakim tepelere neredeyse terastan terasa atlayarak tırmanmış. Evler denize kuşbakışı. Tipik bir ada şehri. Kalimnos’un 16 bin nüfusunun önemli bölümü, merkezde yaşıyor.

Limanı boydan boya geçen sahil yoluna kafeterya, restoranlar sıralanmış. Gösterişli belediye binasına kadarki bölümde gençlerin uğradığı, geç saatlere kadar müzik çalınan bar ve kafeteryalar var. Sonrasında tipik taverna, restoranlar. Akşamları adanın yerlileri, çoluk çocuk balık restoranlarına doluşuyor. Müzik eşliğinde keyifle geceyarısına kadar eğlenirken, çocukları kucakta ya da birleştirilmiş sandalyelerde uyuyor. Diğer Ege adaları kadar turistik olmayan Kalimnos’ta balık, kalamar bol, restoranlar hesaplı. Kalimnos’un balıkçıları, Kos ve diğer adaların da balığını gönderiyor.

Kalimnos binlerce yıldır süngerciliğiyle ün yapmış. 2500 yıl öncesinden kalma seramiklerde sünger için dalanları görmek mümkün. Tekneye bağlı halat ve büyük taşla denize atlarmış dalgıç. 150 yıl öncesine kadar, vurgun yemek sıradan bir kazaymış. Ada Osmanlı’ya vergisini bile süngerle ödemiş. Topkapı Sarayı’nın Harem’inde, zırhların iç kaplamalarında kullanılmış sürgerler.

1865’ten itibaren kullanılan özel başlık, kostüm sünger üretimini artırıp, deniz dibini kurutmuş. Balıkçılığa yönelmiş halk. Bugün dükkan raflarında görülen süngerlerin bir kısmının Florida sahillerinden geldiğini söylüyorlar. Geçmişin öyküleri müzede yaşıyor. Adanın arkeoloji müzesinin koleksiyonu Neolitik Çağ’a kadar uzanıyor.

TURİSTLER BATI KIYISINDA

Kalimnos’u keşfetmek için batı kıyısındaki diğer yerleşimleri gezmek gerekiyor. Adada ulaşım kolay, hesaplı. Yabancılar genellikle motosiklet kiralıyor. Yolun sol tarafında Şövalyeler Kalesi’nin kalıntıları görülebiliyor. Biraz yukarda ise Pera Castro isimli kale. Beyaz evleriyle görünen Horio, adanın 150 yıl öncesine kadar merkeziymiş. Yakın çevredeki "Yedi Bakireler Mağarası"nda, korsanlardan kaçan yedi genç kızın kaybolduğuna inanılıyor.

Turistler çoğunlukla adanın batı yönüne ilgi gösteriyor. Çünkü çoğu Kalimnos’a sakin plajları ya da doğal yürüyüş güzergahları, kaya tırmanışı bölgeleri için geliyor. Korunaklı koylar, Panormos, Mirties, Masuri plajları bu tarafta. Günbatımını izlemek için ideal mekan Mirties. Karşıdaki Telendos Adası doğal dalgakıran gibi ada sahillerini kısmen rüzgar ve dalgalardan koruyor. Kalimnos’tan koparak oluştuğu söylenen bu adada Roma, Bizans kalıntılarının yanı sıra doğal plajlarıyla tanınıyor. Issız plajları sevenler için bir başka adres Kalimnos’un doğusundaki Pserimos Adası.

Kalimnos’un en sakin bölümleri kuzeyinde. Kastelli Köyü’nden sonra ulaşılan Emporeios çevredeki yürüyüş parkurlarının başlangıç noktası. Ada son yıllarda kayalık alanlara tırmanma merakı olanlar için bir çekim merkezi olma yolunda. Yeterli ekipmana sahip olanları bekleyen 60’tan fazla tırmanma noktası var. Kalimnos ayrıca dalış sporu yapanlar için de ilginç.

Adanın doğusundaki Vathy Koyu, korsan öykülerine konu olabilir. Daracık, epeyce içeriye doğru uzanıyor. Aynı adı taşıyan vadide üç köy sıralanmış. Bunlardan Platanos, adını köyün yaşlı çınar ağacından almış. Hemen her Yunan adasında böyle bir ağacın bulunması ilginç. Halk bu ağaçlara kıskançlıkla sahip çıkarken sanki kendi köklerine ve adalı kimliklerine de sahip çıkıyor. Kalimnoslular için adalılık ve milliyetçilik birbirine karışmış duygular...

Bir Bodrum teknesi ile denize açılıp karşıdaki adalara yönelmek ilginç bir tatil alternatifi olabilir. Birinden diğerine sıçrayarak ulaşılan her bir ada ayrı bir dünya...

TEPEDEKİ MUCİZELER MANASTIRI

Limandan bakıldığında Pothia’ya hakim tepede, adayı koruyan dev haçın arkasında, kırmızı kubbeli bir yapı dikkat çekiyor: Aya Savvas Manastırı. Yolu, yürümeyi sevenler için ilginç bir güzergah. Önce yer yer merdivenlerden oluşan dar, ara sokaklardan geçiliyor. Her evin önünde rengarenk çiçekler arasında bir masa, birkaç sandalye dikkat çekiyor. Her an gelebilecek komşuları karşılamaya hazır gibiler. Akşam üzeri adanın ak saçlı dulları, siyah giysileriyle kapılarının önüne çıkıyor, kımıldamadan limanı seyrediyorlar. Sanki uzaktan gelecek birisini bekliyorlar.

Manastıra tırmanmanın ödülü sadece panoramik şehir manzarası değil. Kiliselerin kubbeleri, çevredeki orman ve aşağıdaki masmavi denizle beraber doyumsuz görüntü sunuyor. Aziz Savvas 1862 -1948 arasında yaşamış bir din adamı. Pek çok mucize gerçekleştirdiğine inanılıyor. Manastırdaki kilise adalıların her durumda derman bulmak için koştukları kutsal mekan. Renkli bir ortodoks kilisesi. Zengin duvar resimleri Aziz Savvas’ın yaşantısını anlatıyor. Kapıdaki rahibe içeri giren yabancıların giyim kuşamına çekidüzen veriyor, vücutlar iyice örtülüyor.

Güzel bir rastlantı, kilisede o gün vaftiz töreni yapılacak. İçeride, bir kenara çekilip bekliyoruz. Son model otomobilden davetliler iniyor. Erkeklerin şıklığından çok Kalimnoslu kadınların dekolteleri dikkatimizi çekiyor. Kısacık, neredeyse transparan giysilerle kiliseye rahatça giriyorlar. Kapıdaki rahibe davetlilere gülümsemekle yetiniyor. Adalıların ortak özelliği dine bağlılıkları, kadınların her fırsatta alımlı görünme çabası. Ortodoks geleneğine göre, bebek vaftiz için suya batırıldığında bir çığlık yükseliyor. Sessizce kiliseyi terk ediyoruz. İniş yolumuzdaki kafeteryada içtiğimiz buzlu kahve (frape) yorgunluğumuzu alıyor.

False