GeriSeyahat Kuzey Amerika’nın Paris’i
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kuzey Amerika’nın Paris’i

Kuzey Amerika’nın Paris’i

Şenol Şentürk (33) yurtiçindeki keşif turlarının ardından, son beş yıldır dünyayı geziyor. ABD’nin hemen hemen tümünü, ayrıca 13 ülke gördü. Farklı coğrafyaları, kültürleri, toplumları keşfetmenin zamanla tutkuya dönüştüğünü söylüyor. Yılda 2-3 hafta “seyahat özgürlüğü”nü kullanıyor.

“Gezdikçe, gördükçe seyahat iştahım artıyor. Dünyanın merkezi olmadığımızı, binlerce renkten sadece biri olduğumuzu keşfediyorum. Dünyaya, olaylara sadece Türkiye’den değil başka pek çok yerden bakmayı öğreniyorum” diyor. Gezi deneyimlerini internette gezi-notlarim.blogspot.com’da paylaşan Şentürk, Kanada’daki Quebec eyaletinin başkentini anlattı.

Quebec Kanada’nın doğusunda. Fransız sömürgesi olduğu yılların etkileri halen sürüyor. Resmi dil ve nüfusun yüzde 95’i Fransızca konuşuyor. Kanada’nın Amerika yüzü Toronto’ysa, Fransız yüzü de Quebec. Paris’in minyatürü gibi. Amerika’da bu kadar belirgin Avrupa atmosferine rastlayacağımı hiç düşünmemiştim. ABD’liler yılda bir kez Quebec’e uğrayıp Avrupa havası almalı, kendine gelmeli, düz Amerikan hayatına bir yıl daha katlanabilmek için enerji depolamalı. Sadece mimarisi, dokusu değil, sokaklara taşmış, hayat dolu kafe, bar ve restoranlarıyla da Paris’i solur gibi oluyorsunuz.
Kanada’ya mayıs ve ağustosta gittim. Tavsiyem, uzun ve sert kış aylarını değil, yazı tercih etmeniz. ABD vizeniz varsa, Kanada vizesi almak kolay. Eğer yoksa, Kanada’dan vize almanız, ABD’den almaktan daha zor.
Quebec’liler Kanada’dan bağımsızlıklarını almak için can atıyor. Bu fikrin babası De Gauelle! 1960’lardaki Kanada ziyaretinde, bir meydan konuşmasında Quebec’in bağımsızlığını gündeme getirmiş. O gün bugündür tartışma gündemde. Quebec halkı biraz haklı galiba; ödedikleri her 10 liralık verginin sadece 1 lirası kamu hizmeti olarak kendilerine geri geliyor! Yine de son referandumda ayrılmak isteyenlerin oranı yüzde 48’de kalmış.

HANGİ ROTAYI SEÇMELİ

Quebec City, eyaletin başkenti. 700 bin nüfusun 40 bini memur. Ankara gibi. Gerçi bu benzetme Quebec’e haksızlık olur. Kentin özel bir dokusu var. 300-400 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen, bu tarihi doku çok iyi muhafaza edilmiş. Kanada’nın en varlıklı şehri olduğu için, kentsel planlaması, şehir hayatı da üst seviyede.
Gezginlere iki rota önerebilirim: Güneyden Niagara Şelaleri’nden başlayıp, Montreal ve Ottowa güzergahından Quebec’e ulaşın. Diğer seçenek, Boston’dan kuzeye çıkıp, direkt Quebec’e gitmek. İsterseniz buradan da batıya Toronto’ya doğru yol alır, Niagara ile turunuzu tamamlarsınız. Eğer şelale meraklısı değilseniz Montreal’e uzanırsınız. Şelaleleri görmeye değer mi derseniz, şunu söyleyebilirim: Niagara’ya Kanada’dan bakarken, ABD tarafında gördüğünüz şelale manzarasının bir hiç olduğunu düşünüyorsunuz.
Boston-Quebec otoyolu büyüleyici. Dağların arasından, göllerin kıyısından geçiyor. Yaklaşık 600 kilometreyi, 6-7 saatte keyifle geçip Quebec’e ulaşıyorsunuz. New Hempshire ve Vermouth yol üzerinde geçtiginiz New England eyaletleri. Sınırı geçtikten itibaren Amerikan havası yerini Avrupa havasına bırakıyor. Trafikte büyük otomobillerin yerini küçükler alıyor.

Kuzey Amerika’nın Paris’i


FOTOĞRAFI EN ÇOK ÇEKİLEN OTEL

Quebec’i gezmeye Quartier Petit Champlain’den başladım. Küçük, dar sokakları, hediyelik eşya mağazaları, kafeler, barlar, Avrupa’yı, Türkiye’yi hatırlatıyor. Birkaç saat geçirmeye değer. Eyaletin en meşhur sokağı Rue du Petit Champlain. Dar sokak boyunca dizili evler 17’inci yüzyıldan bugüne gelen tarihi yansıtıyor. Sokağın sonunda çok güzel bir duvar resmi var. Bu sokağın üstüne çıkan finikülere binmek yerine, merdivenlerden çıkmanızı öneririm. Çünkü 170 basamak Aşağı Quebec’le Yukarı Quebec’i birbirine bağlıyor. Başınızı hemen yukarı kaldırdığınızda göreceğiniz ihtişamli yapı bir otel, adı Chateau Frontenac. Çok heybetli duruyor ama yanılmayın, tarihi çok eski değil. 100 yıllık bir bina. II. Dünya Savaşı’nda Kanada kralı, Roosewelt, Churchill bu otelde buluşup strateji belirlermiş. Şehrin en önemli yapısı, heryere hakim bir tepede. İddiaya göre dünyanın en çok fotoğrafı çekilen binası. Eşinize, sevgilinize olağanüstü bir jest yapmak istiyorsanız bu otelde kalabilirsiniz.

YEMEĞE DÜŞKÜNSENİZ GRAND ALLEE’YE UĞRAYIN

Sur içindeki bölgeden çıkıp, tepeye yürüdüğünüzde Yeni Quebec’e, hükümet binalarının olduğu yere ve Grand Allee Caddesi’ne çıkarsınız. Allee’yi İstanbul’daki Bağdat Caddesi veya Boston’daki Newbury Street’e benzetebilirsiniz ama lüks mağazalar yönünden ikisinin yanına dahi yaklaşamaz. Buna karşın restoranları çok güzel. Amerika ve Fransız mutfağından leziz tatlar sunuyorlar. Şehir çok sessiz, sakin. Akşam 19.00’da iyice sessizleşiyor. Eğlenmek istiyorsanız Grand Allee’deki kulüp Dagobert’e gidebilirsiniz. Burada eğlenmemek mümkün değil!

Zamanınız bolsa, şehir merkezine 15-20 dakika mesafedeki Montmorency Şelalesi’ne uğrayın. Niagara’yla karşılaştırılamaz ama yine de güzel. Teleferikle şelalenin üst bölgesine çıkabilirsiniz. Merdivenleri kullanırsınız, gidiş ve dönüş iki saat sürüyor. Şelaleden yakındaki Ile d’Orleans Köprüsü’nü görürsünüz. Bu köprüden karşıya geçip otomobille ada turu yapmaktan keyif alacaksınız. Ada, tarihi boyunca hep izole kaldığı için hükümet tarafından tarihsel koruma alanı ilan edilmiş. Bu tur da yaklaşık 1-2 saat sürer. Geziniz boyunca çok güzel ada evleri ve çiftlikler göreceksiniz.

en sevdiği beş yer
Londra, New Orleans (ABD), Floransa (İtalya), Riga (Letonya), Doğu Karadeniz

ne okur
Gezi kitapları

ne yer, ne içer
Temizlik endişesi varsa fast food, yoksa yerel lezzetler.

ne giyer
Mevsime uygun rahat kıyafetler

çantasının vazgeçilmezleri
Su, rehber, fotoğraf makinesi

nerede kalır
Temiz, güvenli, küçük otellerde

kiminle seyahat eder
Arkadaşlarıyla

ne alır
Sembolik, küçük hediyelik eşyalar.

False