GeriSeyahat Karadeniz'in kuzeyi ve güneyi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Karadeniz'in kuzeyi ve güneyi

Karadeniz'in kuzeyi ve güneyi

RİZE'de sel ve toprak kayması sonucu 30 dolaylarında insanımız yaşamını yitirdi. Allah rahmet eylesin. Doğu Karadeniz'de bu felaket ilk değil. Son da olmayacak. Bu bölge yoğun yağış alır. Yılın her mevsiminde sel ve toprak kayması olur, evler yıkılır, insanlar ölür. Bu durum Allah'ın takdiri, ya da kader değildir. Bunun nedeni o yörenin insanı, sorumsuz yöneticiler, siyasetçiler ve umursamazlıktır. Herkes bunu iyi bilsin. Karadeniz sahil yolunu izleyin, sürekli dere yataklarından geçersiniz. Biraz içerilere doğru girin, evlerin dere yataklarında olduğunu görürsünüz. Çamlıhemşin'de olduğu gibi, dereler evlerin duvarını yalayıp geçer. Kentlerde ve kırsal alanda altyapı yoktur. Yerleşim rastgeledir. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi, kentleşme çarpıktır. Örneğin Trabzon ve Rize'de kentlerin denizle bağlantısı kesilmiştir... Çünkü aradan kocaman bir karayolu geçer. Sahil yolu isimli bu hilkat garibesi, ANAP'lı bazı müteahhitlere para kazandırmak için yaptırılan bir utanç anıtıdır. Sahil yolunun önündeki kıyılar molozlarla doldurulup arsa kazanılmıştır. Yolun arkasında ise çirkin ve zevksiz apartmanlar, beton bloklar yükselir. Denizi sadece onlar görür. Arkada kalanların denizden nasibi yoktur. Zümrüt gibi yeşil, o güzelim doğa, insan eliyle katledilmiştir.Karadeniz'in güneyindeki kentlerimiz ne yazık ki beton yığını olmuş. ***Şimdi gelelim Karadeniz'in kuzeyine ve Rize'den yola çıkıp Batum'a uğrayalım. Aynı doğa, aynı yeşil. Pırıl pırıl bir kent. Deniz kıyısı parklarla dolu. Betonlaşma yok. Biraz daha yukarı çıkıp Rusya'nın Soçi kentine uzanalım. Oradan Ukrayna'nın Yalta, Sivastopol, Odesa kentlerine gidelim. Hepsinde aynı şeyi görüyorsunuz. Kentler korunmuş. Bir tanesinde deniz kıyısına yapılmış apartman ya da başka beton yığını göremezsiniz. Denizle kentler iç içe. Kıyılar halka açık. Kahveler, lokantalar, lunaparklar, eğlence alanları...Betonlaşmayı gerilerde, tepeler üzerine yapmışlar. Blok apartmanlar uzaklara dikilmiş. Sovyetler Birliği'ni yöneten diktatörler herhalde enayi imişler ki, kıyılarda kendilerine mülk edinmemişler, zümrüt gibi kıyıları konut kooperatiflerine peşkeş çekmemişler! Bugünkü Rusya ve Ukrayna'yı yönetenler de öyle! ***İnsan bizim Karadeniz kentlerini görünce... Ve sonra Soçi, Yalta, Sivastopol, Odesa gibi kuzey Karadeniz kentlerine gidince, ister istemez ‘‘Vay benim gariban memleketim’’ diyor. Üzülüyor, kızıyor ve hatta bir anlamda aşağılık duygusuna kapılıyor. Biz elimizdeki cennetleri rant uğruna yok ederken, onlar ihya etmiş. Biz yağmurda insanlarımızı sellere, toprak kaymalarına teslim ederken, beğenmediğimiz Sovyet rejimi her yerde altyapı işlerini çoktan bitirmiş. Biz kıyıları yağma etmekle uğraşırken, adamlar bir tek kıyıda yağmaya izin vermemiş. Lağımları da bizdeki gibi denize akıtılmamış. Biz yeşili yok edip beton dikerken, adamlar yeşili korumuş. Beton yığınlarını kentlere uzak yerlerde kurmuş... Ve oralara ulaşımı sağlamış. ***Türkiye'nin kaderi bu mu olmalıydı? Deprem olur binalarımız çöker... Çünkü her isteyen, malzemesi eksik veya çalınmış inşaatı yapmıştır! Yağmur yağar, sellere teslim oluruz. Büyük kentlerimizi bile sel basar. Mahalle aralarında benzinlikler, tüpgaz dağıtım yerleri kurulur, yangında her şey yanar. Rüşvetini veren işini yaptırır!Belediyeler siyasetin oyuncağıdır. Yolsuzluk, hırsızlık arşa yükselir. Her ihaleden avanta alınır. Belediye Meclisi üyelerinin çoğu, en büyük kentlerimizde bile kişisel çıkar peşinde koşar. Ülkeyi, kentleri, belediyeleri ve siyaseti sokak müteahhitleri yönetir. Altyapıyı kimse umursamaz. Kent planlaması yoktur. Türkiye siyasetçilerin ve onların işbirlikçisi hırsızların oyuncağı olmuştur. Allah bizi depremlerden, sellerden, yangınlardan korusun. Yoksa halimiz haraptır.
False