Son Güncelleme:
Gezdiğimiz en iyi yerler listesinin bir numarası
Yeni Zelanda’daki Queenstown, Remarkables dağ sıralarının eteklerinde, Wakatipu gölünün derin, mavi sularının yer aldığı bölgenin hemen yanında. Belli başlı gezi ve tatil dergilerine göre, ziyaretçilerine olağanüstü güzellikler sunan en iyi 25 şehir arasında. Ülkenin turizm merkezi. Mimar Muhsin Aydın, beş kıtada 51 ülke gören bir gezgin. Hedefi 100 ülke görmek. Bize eşiyle yaptığı Queenstown gezisi anlattı.
Yeni Zelanda, ülkemizden başlayan ve yerkürenin merkezinden geçerek devam eden bir çizginin aşağı yukarı diğer ucuna denk geliyor. Yani tam arkamız! İngiltere büyüklüğünde bir ada ve sadece dört milyon nüfusu var. Dünyanın neredeyse bozulmamış en doğal hali? Fantastik “Yüzüklerin Efendisi” filmine plato olması bu yüzden. Beş kıta da 51 ülke gezdim. Gördüğüm en muhteşem doğa. Şehirler de bu doğallıkla uyumlu, sakin, sessiz. Ülkenin neredeyse tüm şehirleri, bu sıralar dünyada yeni moda akım olan “yavaş şehir” kavramına uyuyor.
Geziyi, eşim Yasemin Hanım’la yaptık. Yaklaşık 24 saatlik uçuşla varılan coğrafyaya bir kaç gezi noktası eklemek doğru olacaktı. Bu nedenle Avustralya ve Yeni Zelanda’nın birkaç şehrini de programa ekledik. İstanbul’dan Queenstown’a Türk Hava Yolları ve Air New Zealand kombinasyonları ile aktarmalı olarak ulaşabilirsiniz. Ama biz Singapour Airlines ile Singapur aktarmalı Sydney’e uçtuk. Böylece batıdan doğuya tüm kıtayı havadan kat etmiş olduk.
Toprakların, daha doğrusu çölün rengi kıtaya adını vermiş: Kırmızı Kıta. Sydney, Ayers Kayası ve Cairns, bu koca “kıta-ülkede” gezdiğimiz yerler.
Sydney dünyanın en güzel şehirlerinden. Ayers Kayası, ülkenin “göbektaşı”, Cairns ise tropik kuşakta ve dünyanın 2 bin km. uzunluğundaki en uzun mercan resifini barındırıyor. Cairns’den Quantas Hava Yolları’yla Yeni Zelanda’nın Kuzey Adası’na uçtuk. Auckland, Rotorua gezisinden sonra Air New Zealand ile Güney Adası’nın turizm merkezi ve gezimizin odak noktası Queenstown’a vardık.
Şehir, Remarkables dağ sıralarının eteklerinde, Wakatipu gölünün derin, mavi sularının yer aldığı bölgenin hemen yanında. Belli başlı gezi ve tatil dergilerine göre dünyanın, ziyaretçilerine olağanüstü güzellikler sunan en iyi 25 şehri arasında yer almakta. Beş gün kalacağımız şehir Ülkenin turizm merkezi. 22 bin nüfusu var. Sıcaklık aralık, ocak, şubat aylarında 20-22, temmuz-ağustos aylarında 8-10 derece arasında. Biz aralık ayında gittik. Yaz başlangıcında doğa canlanmıştı.
HAYVANCILIK VE BAĞCILIK GELİŞMİŞ
Doğa gezisi veya dinlenme tatili ya da macera ve doğa sporları. Bu seçeneklerin tümü bir arada... Bizim amacımız doğa gezileri yapmak, fotoğraf çekmek. Queenstown bunu bize fazlasıyla verdi. Dahası lezzetli etler ve şaraplar tattık. Ülkede hayvancılık ve bağcılık çok gelişmiş durumda. Büyükbaş hayvan sayısı insan nüfusundan fazla. Yaptığımız çevre gezilerinde yol boyunca gördüğümüz sürüler, geniş otlaklar ve çiftliklerden bunu anlamak mümkün. Ayrıca ceylan çiftliklerini görmek de bizim için sürpriz oldu.
Queenstown, yapmayı istediğiniz bütün etkinliklere imkan veren oldukça elverişli coğrafi şartlara sahip. Dört mevsime yayılı ekstrem su, hava ve kara sporlarının her türü var. Azgın sularında, imkansız gibi görünen manevralarla yapılan jet-bot, izleyenler için bile heyecan verici. Zaten, biz de bu etkinliklerin “seyirci” tarafında yer aldık. Şehrin hemen yanıbaşında, ulaşımın çok kolay sağlandığı dünyaca ünlü dört kayak merkezi var.
Şehre vardığımızda, çevreyi kuşbakışı görmek için teleferikle “Bobs Peak” tepesine çıktık. Manzara muhteşem. Remarkables dağları, Wakatipu gölü ve Queenstown buradan harika görünüyor.
Akşam yemeğini burada yedik. Etler çok lezzetli ve yumuşak. Kobe bifteğini aratmayacak kalitede. Yemeklerimize eşlik eden, tattığımız tüm şaraplar enfesti. Dünya mutfağının iyi örneklerini tadabileceğimiz restoranları şehirde bulabildik. Ayrıca, balık ve türlü deniz böceklerinin tadına bakmayı da ihmal etmedik.
YÖREYE ÖZGÜ ALIŞVERİŞ
Şehrin tümünü yürüyerek gezebilirsiniz. Şehrin merkezindeki çarşı, küçük ve şirin dükkanlardan oluşuyor. Aralarındaki Türk lokantası, dikkatimizi hemen çekiyor. Ne yazık ki mutfağımızı, yurtdışında büfe ölçeğinde, sadece döner ve kebap satan küçük dükkanlar temsil ediyor. Önemli sayılabilecek bir Türk nüfusun burada yaşamakta olduğunu öğreniyoruz.
Yün giysiler yöreye özgü, çok kaliteli ve hesaplı. Çarşı oldukça sakin, hemen yanı başında sahil ve park var. Çimlere yayılıp kitap okuyanları, dinlenenleri, yürüyüş yapanları görmek, kalabalık ve gürültülü şehrin insanları olan bizlere ilginç geliyor. Kumsal ürkmeden, çekinmeden gezinen kuşlarla dolu. Koyda parasailing yapanlar şehrin merkezine iniyor. Koyun yumuşak eğimli yamaçlarında, güzel bahçeli evler yer alıyor. Neredeyse tüm şehir koy manzaralı ve yeşil.
Queenstown çıkışlı günübirlik çevre turları yapıyoruz. Yollarda araç sayısı çok az. Trafik soldan işliyor. Bisiklet gezginleri için çok güzel parkurlar var. Yol boyunca sıkça bisikletlilere rastlıyoruz zaten. Manzaradan gözümüzü ayırmak mümkün değil. Fotoğraf çekmek için sık sık mola veriyoruz.
BUNGEE JUMPING’İN DOĞDUĞU YER
Queenstown, bungee jumping’in doğduğu yer ve dünyanın en önemli merkezi. AJ Hackett bungee jumping köprüsüne gittik. Köprüdeki platformdan kendini boşluğa bırakanları, aşağıdaki nehirde bekleyen bot topluyor! Akla zarar. Yükseklik açısından Güney Afrika’da Knysna yakınındaki köprü daha yüksek.
Queenstown’un yanı başında Gibbton Vadisi ve Chard Çiftliği üzüm bağları yer alıyor. Farm Wineyard şarap evinde tadım yaptık. Şarapları enfes. Gül, kiraz, kayısı bahçeleri bağlarla iç içe.
ESKİ MADEN KASABASI ARROWTOWN
Arabayla 30 dakika uzaklıktaki Arrowtown, ilgi çekici caddeleri, maden işçilerinin kulübeleri ve 19. yüzyıl boyunca altın madeni işletildiği zamandan kalma, özenle korunan “High Street”i ile görülmeye değer. Ana caddede, çoğunluğu turistik eşyaların satıldığı yaklaşık 50 mağazadan biri yine bir Türk Lokantası.
Milford Sound’a yaptığımız araba yolculuğu, nefes kesici manzaralar sunuyor. Dingin Mirror Gölü’nde suya yansıyan siluetimizi izliyoruz. Hemen sonrasında yolumuzu kesen azgın gürültülü deli çağlayanlar tezat oluşturuyor. Karlı doruklar ve buradan akan şelaleler görkemli. Her yer orman. Ağaçlar heybetli. Cook Dağı, Mitre ve Pembroke doruklarından sonra vadi yamaçlarının dik şekilde denize inmesi, Güney yarımkürenin en güzel fiyordlarını oluşturuyor.
FİYORDLARI MUTLAKA GÖRMELİ
Milford Sound, 20 km. uzuluğu ve 3 km. genişliğiyle bölgenin en ünlü fiyordu. Adını Galler’deki Milford Haven’dan esinlenerek almış. Yaptığımız 2 saatlik tekne gezisi, enfes manzaralar sundu. Şelalelerin denize döküldüğü yerler etkileyici. Fotoğraf çekmek için teknede bir sağa, bir sola koşmak zorunda kaldık. Kayalara tünemiş fok kolonisini görmek turun ekstrasıydı!
Queenstown’a dönüşü 6 kişilik “pırpır”la yaptık. 400 metre irtifada yaptığımız yarım saatlik uçuş unutulmaz. Fiyordu bir de havadan görmüş olduk. Karlı dağların dorukları bu kez hemen altında, sağında, solunda... Şelalelere tepeden bakmak çok etkileyici. Queenstown ve çevresinin doğal güzellikleri, havadan daha iyi gözlemleniyor. Çektiğim fotoğraflar bence müthiş. Uçak şehirdeki küçük havaalanına iniyor. İnişte şehrin güzelliğine bir kez daha tanık oluyoruz.
EN İYİ YERLER LİSTEMİZİN TEPESİNDE
Queenstown Türkiye’den çok uzakta. Yol çok uzun, dünyanın öbür ucu! Ama her doğasever için gitmeye değer. Burası, bizim “Gezdiğimiz en iyi yerler” listemizin birinci sırasında yer alıyor. Gezi programınıza bizim yaptığımız gibi Avustralya ve Yeni Zelanda’nın diğer şehir ve bölgelerini de eklerseniz, belki sizin gezi listenizin de 1 numarasında yer alabileceğini ve unutamayacağınız bir gezi olacağını söyleyebilirim.
Geziyi, eşim Yasemin Hanım’la yaptık. Yaklaşık 24 saatlik uçuşla varılan coğrafyaya bir kaç gezi noktası eklemek doğru olacaktı. Bu nedenle Avustralya ve Yeni Zelanda’nın birkaç şehrini de programa ekledik. İstanbul’dan Queenstown’a Türk Hava Yolları ve Air New Zealand kombinasyonları ile aktarmalı olarak ulaşabilirsiniz. Ama biz Singapour Airlines ile Singapur aktarmalı Sydney’e uçtuk. Böylece batıdan doğuya tüm kıtayı havadan kat etmiş olduk.
Toprakların, daha doğrusu çölün rengi kıtaya adını vermiş: Kırmızı Kıta. Sydney, Ayers Kayası ve Cairns, bu koca “kıta-ülkede” gezdiğimiz yerler.
Sydney dünyanın en güzel şehirlerinden. Ayers Kayası, ülkenin “göbektaşı”, Cairns ise tropik kuşakta ve dünyanın 2 bin km. uzunluğundaki en uzun mercan resifini barındırıyor. Cairns’den Quantas Hava Yolları’yla Yeni Zelanda’nın Kuzey Adası’na uçtuk. Auckland, Rotorua gezisinden sonra Air New Zealand ile Güney Adası’nın turizm merkezi ve gezimizin odak noktası Queenstown’a vardık.
Şehir, Remarkables dağ sıralarının eteklerinde, Wakatipu gölünün derin, mavi sularının yer aldığı bölgenin hemen yanında. Belli başlı gezi ve tatil dergilerine göre dünyanın, ziyaretçilerine olağanüstü güzellikler sunan en iyi 25 şehri arasında yer almakta. Beş gün kalacağımız şehir Ülkenin turizm merkezi. 22 bin nüfusu var. Sıcaklık aralık, ocak, şubat aylarında 20-22, temmuz-ağustos aylarında 8-10 derece arasında. Biz aralık ayında gittik. Yaz başlangıcında doğa canlanmıştı.
HAYVANCILIK VE BAĞCILIK GELİŞMİŞ
Doğa gezisi veya dinlenme tatili ya da macera ve doğa sporları. Bu seçeneklerin tümü bir arada... Bizim amacımız doğa gezileri yapmak, fotoğraf çekmek. Queenstown bunu bize fazlasıyla verdi. Dahası lezzetli etler ve şaraplar tattık. Ülkede hayvancılık ve bağcılık çok gelişmiş durumda. Büyükbaş hayvan sayısı insan nüfusundan fazla. Yaptığımız çevre gezilerinde yol boyunca gördüğümüz sürüler, geniş otlaklar ve çiftliklerden bunu anlamak mümkün. Ayrıca ceylan çiftliklerini görmek de bizim için sürpriz oldu.
Queenstown, yapmayı istediğiniz bütün etkinliklere imkan veren oldukça elverişli coğrafi şartlara sahip. Dört mevsime yayılı ekstrem su, hava ve kara sporlarının her türü var. Azgın sularında, imkansız gibi görünen manevralarla yapılan jet-bot, izleyenler için bile heyecan verici. Zaten, biz de bu etkinliklerin “seyirci” tarafında yer aldık. Şehrin hemen yanıbaşında, ulaşımın çok kolay sağlandığı dünyaca ünlü dört kayak merkezi var.
Şehre vardığımızda, çevreyi kuşbakışı görmek için teleferikle “Bobs Peak” tepesine çıktık. Manzara muhteşem. Remarkables dağları, Wakatipu gölü ve Queenstown buradan harika görünüyor.
Akşam yemeğini burada yedik. Etler çok lezzetli ve yumuşak. Kobe bifteğini aratmayacak kalitede. Yemeklerimize eşlik eden, tattığımız tüm şaraplar enfesti. Dünya mutfağının iyi örneklerini tadabileceğimiz restoranları şehirde bulabildik. Ayrıca, balık ve türlü deniz böceklerinin tadına bakmayı da ihmal etmedik.
YÖREYE ÖZGÜ ALIŞVERİŞ
Şehrin tümünü yürüyerek gezebilirsiniz. Şehrin merkezindeki çarşı, küçük ve şirin dükkanlardan oluşuyor. Aralarındaki Türk lokantası, dikkatimizi hemen çekiyor. Ne yazık ki mutfağımızı, yurtdışında büfe ölçeğinde, sadece döner ve kebap satan küçük dükkanlar temsil ediyor. Önemli sayılabilecek bir Türk nüfusun burada yaşamakta olduğunu öğreniyoruz.
Yün giysiler yöreye özgü, çok kaliteli ve hesaplı. Çarşı oldukça sakin, hemen yanı başında sahil ve park var. Çimlere yayılıp kitap okuyanları, dinlenenleri, yürüyüş yapanları görmek, kalabalık ve gürültülü şehrin insanları olan bizlere ilginç geliyor. Kumsal ürkmeden, çekinmeden gezinen kuşlarla dolu. Koyda parasailing yapanlar şehrin merkezine iniyor. Koyun yumuşak eğimli yamaçlarında, güzel bahçeli evler yer alıyor. Neredeyse tüm şehir koy manzaralı ve yeşil.
Queenstown çıkışlı günübirlik çevre turları yapıyoruz. Yollarda araç sayısı çok az. Trafik soldan işliyor. Bisiklet gezginleri için çok güzel parkurlar var. Yol boyunca sıkça bisikletlilere rastlıyoruz zaten. Manzaradan gözümüzü ayırmak mümkün değil. Fotoğraf çekmek için sık sık mola veriyoruz.
BUNGEE JUMPING’İN DOĞDUĞU YER
Queenstown, bungee jumping’in doğduğu yer ve dünyanın en önemli merkezi. AJ Hackett bungee jumping köprüsüne gittik. Köprüdeki platformdan kendini boşluğa bırakanları, aşağıdaki nehirde bekleyen bot topluyor! Akla zarar. Yükseklik açısından Güney Afrika’da Knysna yakınındaki köprü daha yüksek.
Queenstown’un yanı başında Gibbton Vadisi ve Chard Çiftliği üzüm bağları yer alıyor. Farm Wineyard şarap evinde tadım yaptık. Şarapları enfes. Gül, kiraz, kayısı bahçeleri bağlarla iç içe.
ESKİ MADEN KASABASI ARROWTOWN
Arabayla 30 dakika uzaklıktaki Arrowtown, ilgi çekici caddeleri, maden işçilerinin kulübeleri ve 19. yüzyıl boyunca altın madeni işletildiği zamandan kalma, özenle korunan “High Street”i ile görülmeye değer. Ana caddede, çoğunluğu turistik eşyaların satıldığı yaklaşık 50 mağazadan biri yine bir Türk Lokantası.
Milford Sound’a yaptığımız araba yolculuğu, nefes kesici manzaralar sunuyor. Dingin Mirror Gölü’nde suya yansıyan siluetimizi izliyoruz. Hemen sonrasında yolumuzu kesen azgın gürültülü deli çağlayanlar tezat oluşturuyor. Karlı doruklar ve buradan akan şelaleler görkemli. Her yer orman. Ağaçlar heybetli. Cook Dağı, Mitre ve Pembroke doruklarından sonra vadi yamaçlarının dik şekilde denize inmesi, Güney yarımkürenin en güzel fiyordlarını oluşturuyor.
FİYORDLARI MUTLAKA GÖRMELİ
Milford Sound, 20 km. uzuluğu ve 3 km. genişliğiyle bölgenin en ünlü fiyordu. Adını Galler’deki Milford Haven’dan esinlenerek almış. Yaptığımız 2 saatlik tekne gezisi, enfes manzaralar sundu. Şelalelerin denize döküldüğü yerler etkileyici. Fotoğraf çekmek için teknede bir sağa, bir sola koşmak zorunda kaldık. Kayalara tünemiş fok kolonisini görmek turun ekstrasıydı!
Queenstown’a dönüşü 6 kişilik “pırpır”la yaptık. 400 metre irtifada yaptığımız yarım saatlik uçuş unutulmaz. Fiyordu bir de havadan görmüş olduk. Karlı dağların dorukları bu kez hemen altında, sağında, solunda... Şelalelere tepeden bakmak çok etkileyici. Queenstown ve çevresinin doğal güzellikleri, havadan daha iyi gözlemleniyor. Çektiğim fotoğraflar bence müthiş. Uçak şehirdeki küçük havaalanına iniyor. İnişte şehrin güzelliğine bir kez daha tanık oluyoruz.
EN İYİ YERLER LİSTEMİZİN TEPESİNDE
Queenstown Türkiye’den çok uzakta. Yol çok uzun, dünyanın öbür ucu! Ama her doğasever için gitmeye değer. Burası, bizim “Gezdiğimiz en iyi yerler” listemizin birinci sırasında yer alıyor. Gezi programınıza bizim yaptığımız gibi Avustralya ve Yeni Zelanda’nın diğer şehir ve bölgelerini de eklerseniz, belki sizin gezi listenizin de 1 numarasında yer alabileceğini ve unutamayacağınız bir gezi olacağını söyleyebilirim.