GeriSeyahat Ekimde Sicilya’da mafyanın izinde
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Ekimde Sicilya’da mafyanın izinde

Ekimde Sicilya’da mafyanın izinde

İtalya’nın güneyindeki Sicilya, Akdeniz’in en büyük adası. Kıbrıs’ın yaklaşık üç katı genişliğinde, toplam nüfusu beş milyon. Akdeniz kültürünün tüm canlılığıyla yaşadığı ada, doğal güzellikleri, zengin yemek kültürü, özgün mimari dokusuyla İtalya’nın diğer bölgelerinden çok farklı.

Syracuse’daki Pantalica Nekropolis’i, Val di Noto bölgesindeki yedi barok kenti, Aeoli Adaları, Piazza Armerina’nın Roma Villası, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde. Yoksulluğun ve maço kültürün 19. yüzyılda Sicilya’da yarattığı Cosa Nostra, yani mafya, hızla etkisini kaybediyor. Sicilya’da dört yıl yaşayan gazeteci Mine Türkili, gözlemlerini geçen yıl Bağlam Yayınları’nca yayımlanan "Mafya Öldürür Susmak da" adlı kitabında yansıtmıştı. Türkili, Hürriyet Seyahat okurları için, ekimde Sicilya’yı ve mafyadan geriye kalan izleri yazdı.

Birçok kişinin aksine, ben bu adaya Francis Ford Coppola’nın 1972’de Mario Puzo romanından sinemaya uyarladığı "Baba / The Godfather"ı takip ederek gitmedim. Zaten bu önyargıyla gitseydim, Sicilyalıları da bir hayli kızdırırdım. Çünkü onlar tepkili. Sicilya ve mafyanın bir arada anılmasından hiç ama hiç hoşlanmıyorlar. Ancak gel gör ki, adanın birçok yerinde mafya, turistleri çekmek için bir cazibe unsuru olarak kullanılıyor. Mafyayı anımsatan sembollerin olduğu tişörtler, şapkalar, önlükler turistik mağazalarda bir hayli ilgi görüyor. Sadece hediyelik eşyalarda değil, kafe mönülerinde de, bir sandviçin adı "i mafiusi" olabiliyor. Taormina’da bir kafede buna tanık oldum. Aslında gelen turistlerin de böyle bir talebi olunca, "turizm" adına sadece "mafyatik" hediyelik eşyalar değil, onları bilgilendirecek kitaplar da artıyor. Bu konuda, bir el kitabı bile hazırlanmış. 2008 basımı 54 sayfalık kitabın yazarı, Augusto Cavadi. Mafyayı turistlere açıklamak için, "La Mafia spiegata ai turisti" adlı kitabı yazmış. Şimdilik İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Japoncaya çevrilmiş. Mafyaya dair "turistik" diğer kitap mafya jestlerini resimleriyle anlatan "Learn to Speak Mafia."

Ben mafya gerçeğine bu kadar turistik yaklaşmadan, dört yıl yaşadığım Sicilya’da kendi deneyimlerimden yola çıkarak varolan bir gerçeği adım adım anlatmak istiyorum. Eğer bir gün yolunuz Sicilya’ya düşerse, kara gözlüklü, siyah takımlı mafyanın sizi beklediğini sanmayın.

BABA RİİNA’NIN EVİ, ŞİMDİ YÜKSEK ZİRAAT OKULU
/images/100/0x0/55eb0ac7f018fbb8f8a73ec5


Tarih içinde her zaman ortama uyum sağlayan, kabuk değiştiren mafyanın bugün 1980’lerdeki gibi öldürmediği bir gerçek. Bir başka gerçek, adada sokakların turistler için sanıldığından daha güvenli olması. Yankesicilik vakaları, Palermo’nun birkaç mahallesi hariç, Roma ve İstanbul’dakinden daha az.

"The Godfather"ın izini sürmeye Corleone’den başlayalım. 2001’de şehre gittiğimde, ne aradığımı ya da ne bulacağımı ben de bilmiyordum. Belki sizi biraz hayal kırıklığına uğratacağım ama, "The Godfather" filminin hiçbir sahnesi Corleone’de çekilmemiş. Üstelik çok az bir bölümü Sicilya’da çekilmiş. Yine de mafya gezimizin ilk durağı Corleone. Çünkü adı bir roman kahramanı gibi Don Corleone olmasa da, Sicilya’nın iki ünlü mafya babası buradan çıkıyor: Toto Riina ve Bernardo Provenzano. Bu film değil, gerçek! Bu gerçeğin izlerinden biri de, Toto Riina’nın ailesinin hálá orada yaşaması. Karısının evi, Rua del Pino Sokağı’nda. Riina’nın muhteşem malikanesi ise, bugün devletin mafya babalarına ait taşınmazları sosyal amaçlı kullanması nedeniyle Ziraat Yüksek Okulu.

Ama Corleone’de ille de bir filmi takip etmek istiyorsanız, birkaç barda filmin afişlerini görmek mümkün. Belediyenin karşısındaki Bar Centrale, Falcone Borsellino Meydanı’ndaki Sweet Temptation ve Nasce Meydanı’ndaki Bar Nasce.

Turist otobüslerinin bile mafyanın izlerini bulmak amacıyla geldiği Corleone’de bugün tek iz antimafya kampanyacılarına ait. Tıpkı o zamanın Belediye Başkanı Giuseppe Cipriani’nin belirttiği gibi "Burada ne zaman mafya doğdu, o zaman antimafya da doğdu." Cipriani’nin ilk işi "Antimafya Müzesi" kurmak olmuş. 2001’de müzeyi birlikte gezmiştik. Mafya tarihine dair kitap, video, fotoğraflar yer alıyor. Ne yazık ki 2004’te Berlusconi Hükümeti’nden sonra müze kapatıldı.

Bugün Corleone mafyaya karşı hareketlerle adını duyurmak istiyor. 2007’de düzenlenen antimafya konseri de bunun en son örneği. Ayrıca 1997’de Oliviero Toscani’nin Corleoneli gençleri kullanarak hazırladığı Benetton kataloğu da bir başka örnek. Toscani’ye modellik eden gençler Corleoneli olma duygusunu da anlatmış. Birçok sokağa, mafya mücadelesinde hayatını kaybedenlerin ismi verilmiş. Falcone, Borsellino gibi.

CİPİRELLO ŞARABI ÖZEL DAMGALI
/images/100/0x0/55eb0ac7f018fbb8f8a73ec7


Evet, Corleone mafya turumuzun en turistik olanı. Ancak Sicilya’da bana göre daha da ilginç olanı St. Cipirello’daki bağlar. Bir zamanlar Toto Riina, Giovanni Brusca, Romualdo Agrigento gibi mafya babalarına ait olan 50 hektarlık bağların üzümünden nefis şaraplar yapılıyor. Şişelerinde mafya topraklarından geldiği de belirtiliyor. Bir kadeh bu şaraptan içmek gezimizin en hoş tarafı. Mafya topraklarında sadece bağlar değil, zeytinlikler, meyve bahçeleri ve buğday tarlaları da yer alıyor. Ve bunlar sosyal amaçlı kullanılarak zeytinyağı, reçel, makarna üretimi devam ediyor.

Sicilya’da yol alırken, dağları delen gereksiz tüneller, virajlar, bitmeyen inşaatlar karşınıza çıkacak. Aslında mafyanın bunlar olduğunu, İtalyanlara esprili diliyle, gülen gözleriyle anlatmıştı Giuseppe Impastato. Ve Corleone’den yaklaşık bir saat sonra onun kasabası Cinisi’ye ulaşıyoruz. Sicilya’nın her kasabasında saklanmış bir öykü var. Acı var. Ancak beni en çok onun hikayesi etkiledi. Mafyayla dalga geçti ve 1978’de, henüz 30 yaşındayken öldürüldü. Gazetelerde küçük bir haber olarak çıktı. "Sicilya’da solcu bir genç öldürüldü."

Ancak 2000’de Marco Tullio Giordana’nın, Impastato’nun hayatını anlatan "Cento Passi", "Yüz Adım" filmini çevirmesiyle öyküsü ölümsüzleşti. Sicilyalılar bile bu filmle tanıyor onu. Yaşadığı ev bugün müze. Ve filme adını veren "yüz adımı" da gerçekleştirerek, onu öldüren mafya babası Tano Badalamenti’nin evine ulaşıyoruz.

YAZAR LAMPEDUSA’NIN BARI

Cinisi’den kısa bir yolculukla Palermo’dayız. İstanbul gibi karmaşa dolu bir kent. Vucciria, lo Zen gibi bazı mahalleleri var ki, girilemiyor... Ama bu mahallelerden iki adım sonra, bambaşka bir yüzünü gösteriyor kent. Massimo Tiyatrosu’nun önündeyiz. Merdivenlere dikkatli bakın. Baba filminin o ünlü sahnesi, Micheal Corleone’nin kızının öldürüldüğü sahne, bu merdivenlerde çekilmiş.

Ardından beş, on dakika yürüyerek Bar Mazzara’ya ulaşıyoruz. Ada tarihini en güzel anlatan Leopar romanının yazarı Lampedusa bu bara sık sık gelirmiş. Sadece o mu, mafya ile mücadele eden yargıç ve savcıların da mekanıymış bir zamanlar. Tarih girer girmez hissediliyor.

Palermo’dan Portella della Ginestra’ya doğru yol alıyoruz. Salvatore Giuliano’nun öyküsü yatıyor burada. 1947’de, 1 Mayıs kutlamaları sırasından dağdan inip, katliam yapmış. Hálá bilinmeyenlerle dolu katliamdan arta kalan, sadece bir taş. Üzerinde 11 kurbanın adı yazılı. Giuliano’nun akıbeti ise bir sır. Doğup büyüdüğü Montelepre’de hálá kahraman. "Dağların kralı" adında, Giuliano’ya ithaf edilmiş bir otel var.

Turumuz Siracusa’ya doğru devam ediyor. Bugün mafyanın vazgeçemediklerinden, bir nevi "itibarı" olan haraç toplama işi devam ediyor. "Haraca hayır" diyenlerin arkasında her ne kadar devlet olsa da, mafya kendini değişik şekillerde göstermeyi başarıyor. Siracusa’da bulunan "Ulysess" Irish Pub bu örneklerden biri. Üç kez bombalandı. Bugün Irish Pub kapalı ve önünde bir polis arabası bekliyor.

Sicilya’da her kasabada mafyaya dair anlatılacak çok şey var. Ama suskunluk hakim. Berberler, barlar, yaşlılar o geleneksel yasaya uyarak suskunluklarını bozmuyor. Yaşam tüm sakinliğiyle devam ediyor. Belki de filmler, kitaplar anlatıyor tüm gerçeği.

Bugün mafyanın adı yok. Sicilya’nın turistik adası, turkuvaz mavisi göz alıyor, denizi büyülüyor, aşk adası diye anılıyor Lampedusa. Ve adaya bir mülteci teknesi yaklaşıyor. Umuda yolculuk yapan insanların teknesi. En basitiyle işte bugünkü mafya, bu teknenin adı Mafya.
/images/100/0x0/55eb0ac7f018fbb8f8a73ec9


NASIL GİDİLİR?

Türkiye’den Sicilya’ya direkt uçuş yok. Roma üstünden, Palermo ya da Catani’ya uçmak ya da Roma ve Napoli’den yataklı akşam treniyle 12 saatte adaya ulaşmak mümkün. Adanın otoyolları güzel, büyük şehirler arasında otobüs seferleri düzenleniyor. Tren servisi sınırlı. Siracusa ile Modika arasında mutlaka nostaljik trenle yolculuk yapın. Kasabalara ulaşım problemli. Otobüs servisi çok az. Bu nedenle otomobil kiralamak en akılcı yol.

False