GeriSeyahat Bir tek BolÅŸoy gösterisi için bile Moskova’da yaÅŸamaya deÄŸer
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir tek BolÅŸoy gösterisi için bile Moskova’da yaÅŸamaya deÄŸer

Bir tek BolÅŸoy gösterisi için bile Moskova’da yaÅŸamaya deÄŸer

Moskova 13 yıl aradan sonra tekrar geliÅŸimde çok deÄŸiÅŸmiÅŸti. BolÅŸoy’dan çıkarken, bir tek bunun için bile Moskova’da yaÅŸamaya deÄŸer diye düşündüm. BaÅŸka ÅŸeyleri ne kadar sevmeseniz, dondurucu soÄŸuk yüzünden depresyona da girseniz, hálá servis yapmayı öğrenememiÅŸ ve öğrenemeyecek olan Ruslar saÄŸda solda canınızı da sıksa, bir akÅŸam gelip, pek de pahalı olmayan bir fiyata bir BolÅŸoy gösterisi seyredebiliyorsanız, hayatınız deÄŸiÅŸir.On üç yıl sonra Moskova’dayım. Kremlin’in altın kubbelerine ve Putin’in sarayına bakan yeni tasarım ofislerden birindeyim. Bir binanın 12. katı. Hemen önümüzden ‘altın halka’nın trafiÄŸi akıyor. Moskova ÅŸehir merkezini çevreleyen bir sınır altın halka, bir tür çevre yolu, metroda da bir izdüşümü var, o da halka. Moskova çok deÄŸiÅŸmiÅŸ. 13 yıl önce ÅŸehre ayak bastığımın sabahında Yeltsin parlamentonun önünde, tankların üzerindeki söylevini yeni bitirmiÅŸti. Åžehir kocaman, ihtiÅŸamlı ve bakımsızdı. En çok hoÅŸuma giden hiçbir yerde reklam panosu, maÄŸaza tabelası, ışıklı tabela vb. olmamasıydı. ‘Temizdi’ ÅŸehir, ticari kirlilik yoktu. Yeni Arbat Sokağı’nı Piccadilly Circus’la karşılaÅŸtırmış ve Moskova’da kendimi rahat hissetmemi bu temizliÄŸe baÄŸlamıştım. Zaten çok maÄŸaza da yoktu. Olan maÄŸazalar da bomboÅŸtu. Koca ÅŸehirde yemek yenecek birkaç mekan vardı. Prag Restaurant, yine sudan ucuz. Beyaz eldivenli garsonların servis yaptığı, kahveye konyak ve dondurmaya kadar uzanan kocaman bir akÅŸam yemeÄŸi yiyip dört kiÅŸi birkaç dolarlık bir hesap ödediÄŸimizi hatırlıyorum. Ortada öyle tostçu, dönerci, pirog’cu da yoktu, olanlar da saat bir ile iki arasında öğle tatili yapıyor, akÅŸam altıda da kapatıp gidiyorlardı. Elalem pikniÄŸe giderken yanına ekmek peynirini, elmasını almaya alışkındı. Keyif etmek üzere çıktığımız bir nehir teknesi gezintisinde, akıl edip yanımıza evden yiyecek getirmediÄŸimiz için açlıktan midemiz kazınmıştı da kapitalizmin bir iÅŸsizler ordusunun zoruyla her an her yerde sunduÄŸu servislere ne kadar da alışmış olduÄŸumuzu farketmiÅŸtim. KADINLAR ARTIK ÇOK ÅžIKMetro güzeldi. Ömrümde her bir durağında farklı süsler olan; kimisinde mozaikler, kimisinde vitraylar, kimisinde heykeller, zemini mermer bir metro görmemiÅŸtim (sonra da göremedim). Işıldıyordu, fonksiyoneldi, kalabalık ve canlıydı, tabii ki sudan, sudan ucuzdu, Türk lirasına çevirmeye çalışıp karşılığını bulamamıştım, çok küçük bir paraydı. Metro ışıltılıydı ama ÅŸehrin birçok yeri dökülüyordu. Ana caddelere açılan sokaklarda bile asfalt patlamıştı, binaların fasatları erimiÅŸ parçalanmıştı. Pazar yerleri pis ve eskiydi. Genel bir yoksulluk ve bakımsızlık hali. Sıradan insanlar için yiyecek bulmak zordu. Orta Asya’dan Kafkasya’dan sebze meyve geliyordu. Ama Moskovalılar pazarlardan, serbest pazar fiyatıyla deÄŸil, devlet maÄŸazalarından uygun fiyatla yiyecek almaya alışıktılar, maÄŸazalara da dağıtım bozulmuÅŸtu. Bugün artık devlet maÄŸazaları yok. Eski çamur içindeki semt pazarları, açıkta kancalara asılı satılan etler de yok. Åžehir merkezlerinde yeni yapılmış, mermerden tezgahların ışıl ışıl parladığı, Orta Asya’dan kavunların, kuzey denizinden türlü balıkların ve deniz mahsülatının, tropikal ülkelerden ananasların süslediÄŸi, içine girince insana, burası bir dünya ÅŸehri diye düşündürten çeÅŸitliliÄŸin olduÄŸu pazarlar var. 13 yıl sonra, Moskova ışıl ışıl. Caddeler ışıl ışıl. Kızıl Meydan’daki pasta kubbeli kilise yenilenmiÅŸ, boyanmış. Her tarafta kafeler, lokantalar, dizaynır vitrinleri. Fransa’dan, Ä°talya’dan, Ä°skandinavya’dan mobilyalar, camlar, seramikler. Binaların çoÄŸu elden geçmiÅŸ. Metro... Hálá güzel ama artık ÅŸehrin en ışıltılı yeri deÄŸil. Kadınlar o zaman da güzeldi ama nasıl demeli, biraz Muhterem Nur kılıklıydılar, biraz ucuz, biraz eski moda, biraz kenarın dilberi makyajlı. Åžimdi çok güzel kadınlar var, moda dergilerinden fırlamış gibiler, modern kılıklar, pahalı elbiseler, iddialı ayakkabılar ve aksesuarlar, trendlere uygun makyajlar. Pahalı kafelerde ve restoranlarda oturuyorlar, pahalı ÅŸeyler giyiyorlar. Gerçi metro çıkışlarındaki tezgahlarda tanesi 4-5 dolara, eskiden gördüğüm kötü deri taklidi çantalar satılıyor, onların da alıcısı ve kullanıcısı var ama plastik çantalı kadınlar deÄŸil artık insanın dikkatini yakalayan. Kiralar fırlamış, apartmanlar pahalı. Moskova banliyölerinde çok katlı konutlarda bir daire 150-200 bin dolara satılıyormuÅŸ. Åžehrin merkezindeki genişçe apartman dairelerinde milyon dolarlardan bahsediliyor. Bir de ilk geliÅŸimde görmediÄŸim bir ÅŸey var, çöp karıştırıp teneke kutu toplayan yaÅŸlı kadınlar.AA BOLÅžOY GÄ°ÅžESÄ° AÇIK!Moskova’ya gelip de BolÅŸoy’dan bahsetmemek olmaz. 1991’de geldiÄŸimizde BolÅŸoy’a gidebilmek nasip olmamıştı. Biletler devlet erkánına dağıtıldığı için giÅŸeden satın almak mümkün deÄŸildi. Karaborsada peÅŸine düşmek gerekiyordu. Bazı gösteriler iptal edilmiÅŸti vesaire... İçimde kaldı. Bu sefer ilk iÅŸ BolÅŸoy’a gittim. Aa, giÅŸe açık, hem de yalnızca birkaç kiÅŸi bekliyor. Programa şöyle bir baktım, neler neler var. Her gün bir baÅŸka gösteri. Åžopenyana uygun bir günde. Bilet aldım. Gittik. Bizim gösteri ana binada deÄŸilmiÅŸ. Hayal kırıklığı. Yan tarafta yeni bir sahne açılmış, oraya gittik. Vay me (Gürcüler vay bana’yı böyle diyorlar). Ne şıkırtı, ne ihtiÅŸam. Sanki Petersburg’daki kışlık saray kalkmış, buraya gelmiÅŸ. Sonra, yüzyıl önce bütün Avrupa’da olan ama zaman donduÄŸu için artık yalnızca Rusya’da kalmış olan ritüeller. Ceketlerinizi vestiyere bırakmadan içeri giremezsiniz. Vestiyerde binokl ister misiniz? Ä°stemezseniz ikinci sınıf seyircisiniz. YaÅŸlı hanımlardan oluÅŸan bir yer göstermeciler ordusu. Ölçülü olmazsanız hemen kaÅŸlarını kaldırıyorlar. Gelip terbiye edici bir söylev çekmeleri bir nefeslik fark. Antraktta büfe, ÅŸampanya, havyarlı bir dilim ekmek, isterseniz pasta ve çay. Ritüel, mitüel. BolÅŸoy sahnede hálá BolÅŸoy. BolÅŸoy’da baÅŸ balerina olmak, öyle yalnızca çalışmakla, yalnızca yetenekle, yalnızca birilerinin gözüne girmekle olacak iÅŸ deÄŸil. Sahnede bir melek var. Ben ki bu iÅŸlerin kıyısında biriyim, gösteri boyunca nefes almayı unutarak kendimi kaptırdım, dansçıları seyrettim. KENDÄ°NE AÄ°T BÄ°R KÖŞEBir gün öğle yemeÄŸi için ofisin yanındaki Çin lokantasına gittim. Meyveli balık ve pirinç yedim. Hesapla birlikte iki dilim portakal ve bir ‘cookie’ geldi. DiÄŸer yerlerde yediÄŸimden çok daha itinalı bir cookie. Daha büyük, portakal kokulu. İçinden zamanın anlamına uygun bir fal çıktı, altın yaldızlı bir kağıda Ä°ngilizce ve Rusça yazılmış: ‘Gününüz kárlı ve verimli geçecek.’BaÅŸka bir gün ofisten çıkıp metroyla Arbat Sokağı’na gittim, ‘Dom Knigi’ye bakmaya. (Moskova’nın en büyük kitapçısı, 91’de geldiÄŸimde bir çuval kitap almış bir dolar para ödemiÅŸtim. Ne kitaplar vardı neler neler. Bir tek kitapları aldığınızda kimse size naylon torba vermiyordu. Moskovalılar ellerinde küçük filelerle dolaÅŸan bir ahaliydi, herkes kitaplarını kendi fileciÄŸine doldurup kasayı terkediyordu. Bir tek ben bir çuvala sığacak miktarda kitabım, paketleme denen ÅŸeyin olmayışından ÅŸaÅŸkın, kasanın önünde kala kalmıştım) AkÅŸam iÅŸ çıkış saati olduÄŸu için metro tıklım tıklımdı. Bir insan nehri dalgalanıp duruyordu, güçlükle aktarmalarımı yaptım, Arbat sokağına çıkarken, kendimi özgür hissettim. Bir tek metropollerdeyken hissettiÄŸim, o istediÄŸini yapma, istediÄŸin yere gitme, büyük ÅŸehirlerin dokusundaki binbir kovuktan birine girip kaybolabilme, kendine ait bir köşe yapabilme, hem kalabalıklarla hem de yapayalnız olabilme ayrıcalığı. Ne kadar özlemiÅŸim bu duyguyu. Küçük ÅŸehirler bana göre deÄŸil. Â
False