GeriSeyahat Bir boğaz, iki fener
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir boğaz, iki fener

Bir boğaz, iki fener

İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında, asırlardır birbirine yarenlik ediyor Anadolu ve Rumeli fenerleri. Renk renk balıkçı tekneleri, oyunbaz martıları ve muhteşem manzaralarıyla İstanbul’un sınırlarında yükselen birer anıt gibi ziyaret edilmeyi bekliyorlar.

Beykoz’un ormanlık tepeleri arasından kıvrılıp Boğaz’ın sırtlarına tırmanmaya başladığınızda İstanbul’un kırları karşılar sizi. Yeşillikler arasında uzanan yoldan yürürken Karadeniz’den esen püfür püfür rüzgâr tatlı bir melodi fısıldar. Tarihi Anadolu ve Rumeli fenerleriyle yakın çevresini keşfetmek için Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanmak çok pratik bir seçenektir. Ben de öyle yapıp gezime Anadolu Feneri’nden başlıyorum...

Doyumsuz manzara

İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında asırlardır birbirine yarenlik eden Anadolu ve Rumeli fenerleri, balıkçı köyleri ve muhteşem manzaralarıyla İstanbul’un arka bahçesinde yükselen birer anıt gibi... Anadolufeneri Köyü, adını tepedeki tarihi fenerden alıyor. İstanbulluların özellikle yaz aylarında günübirlik tatil ayrıcalığı yaşadığı, Anadolukavağı’nın hemen yanı başındaki bu huzurlu mekânı keşfetmeye başlayalım...

Yeşil bir tepe üzerinde bembeyaz gövdesiyle yükselen deniz fenerinin sunduğu görkemli manzaraya başka yerde rastlamak mümkün değil. Gün boyu gelip geçen gemilerle köpüklenen Boğaz, 100 metre kadar aşağıda, adeta ayaklarımın altına seriliyor. Yapım tarihi, 1769’a kadar giden fenerin hemen bitişiğindeki seyir terası, ziyaretçilerin gözdesi. Işık sistemi Fransızlar tarafından yapılan fener, 1856’da yenilenmiş.

Bir boğaz, iki fener


Rumeli Feneri

Eski bir yapı olabilir ama rivayetleri hâlâ dillerde. Örneğin asırlardır gemilere kılavuzluk eden fenerin inşasından önce, Boğaziçi’nin girişini işaret etmek için buradaki köyde dev kütükler yakılırmış. Rivayete göre kimi zaman korsanlar soygun yapmak için farklı yerlere ateşler yakıp gemileri karaya oturturmuş. Diğer yandan köydeki balıkçıların söylediğine bakılırsa fenerlerden Anadolu’da olanı, Rumeli’dekine göre rüzgâra karşı daha korunaklıymış. Belki de bu nedenle de yüzmek ya da piknik yapmak için daha çok tercih ediliyor.

Eğer balık ziyafeti için vakit henüz erkense huzurlu ve telaşsız bir sabaha buradaki kahvelerden birinde kahvaltı yaparak başlayabilirsiniz. Sonra da ağaçlıklı patikalardan yürüyüp denizdeki yunusların oyunlarını izleyebilirsiniz. Oraya kadar gitmişken size birkaç önerim daha var: Dalgakıranı, plajı ve balık lokantalarıyla tanınan Poyrazköy, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü hemen ayağının dibinden izleme şansı sunuyor. Buradan sonra sağa kıvrılan yol, Bizans kalıntısı Yoros Kalesi’ne devam ediyor.

Güzel koylar arasında

Şimdi de Boğaz’ın karşı kıyısındaki Rumeli Feneri’nin izini sürüyorum. Sarıyer üzerinden vardığım Rumeli Kavağı, balık lokantalarıyla ünlü. Buradan sonra önce Büyük Liman’a, peşinden de Garipçe Köyü’ne ulaşılıyor. Bir zamanlar ‘Akbabalar Şehri’ olarak anılan köyün geçmişi, antikçağlara dek uzanıyor.

Rüzgârı ve sakinliğiyle tanınan köyün tepesinde 18’inci yüzyıldan kalma sur kalıntıları var. Rumeli Feneri Kalesi ya da diğer adıyla Topçu Kalesi olarak bilinen yapı, tadına doyulmaz bir seyir keyfi sunuyor. 1856 tarihli Rumeli Feneri, gemilerin Boğaz sularına rahatça girebilmesi amacıyla inşa edilmiş. Geçmişte ‘Türkeli Feneri’, ‘Avrupa Feneri’ ya da ‘Küçük Fener’ adlarıyla da anılan yapı, Karadeniz’e bakan sarp bir kayalığın üzerine kurulmuş. Günümüzde elektrikle çalışan fenerin ışık mesafesi 18 mile çıkıyor.

İlk yıllarında önce gaz yağı, daha sonra asetilenle çalıştırılan fenerin ilginç bir öyküsü de var: Kule yapımı sırasında üst üste birkaç kez yıkılınca, yöre sakinleri durumu buradaki yatırın zarar görmesine bağlamış. Bunun üzerine inşaatı yapan Fransızlar önce türbeyi, sonra da feneri inşa etmiş. 30 metre yüksekliğindeki feneri benzerlerinden ayıran özellik, içinde bir türbe olması.

Günümüzde Rumeli Feneri’ni görmek için gidenlerin bir kısmı, Saltuk Baba Türbesi’ni de ziyaret ediyor. Dahası, fenerin yakın çevresi de birbirinden güzel koylarla bezeli. Ketendere, Marmancık ve diğerleri... Siz iyisi mi sıcak bir yaz günü deniz keyfi ve güneş banyosu için de gidin... Emin olun Karadeniz’in hırçın dalgaları kayaları yıkarken İstanbul’un deniz fenerleri de güzelliklerini size cömertçe sunacak.

Nasıl gidilir?

Anadolu Feneri’ne Beykoz üzerinden, Rumeli Feneri’neyse Sarıyer’den gidiliyor. Her iki ilçeden fenerlerin olduğu köylere belediye otobüsleri kalkıyor.

False