GeriSeyahat Şarabın yolculuğuna eşlik etmek için siz de Mürefte’ye bir yolculuk yapın
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şarabın yolculuğuna eşlik etmek için siz de Mürefte’ye bir yolculuk yapın

Şarabın yolculuğuna eşlik etmek için siz de Mürefte’ye bir yolculuk yapın

Üzüm bağlarındaki telaş ekimin ikinci haftasında bitiyor. Üzümlerin toplanması işine de bağbozumu denildiğine göre sizin de fazla vaktiniz kalmadı, ‘Üzümün bağlardan kadehlere olan yolcuğuna tanıklık etmek istiyorum’ diyerek çıkın yola. Üzümün, kadehinize gelinceye kadar geçirdiği o sihirli yolculuğunu adım adım izleyin.

Eve dönüşte kadehinizdeki şaraba bakış açınızın nasıl değiştiğini görün. Nereden mi biliyoruz? Çünkü Doluca Şarapları’nın turuna katılıp bu keyfi yaşadık.

Maçka, Swissotel The Bosphorus’un lobisi. Günlerden pazar. Saat sabahın 08.30’u. Lobinin kafe bölümü hareketli. Çeşitli yaş gruplarından kadınlı erkekli 24 kişi oturmuş çay, kahve içiyor ve tabaklardaki kuru pastalardan atıştırıyor. Görevliler bir yandan üzerinde Doluca yazan dosyaları dağıtırken diğer yandan da ‘Otobüste sizlere nefis kahvaltılıklar vereceğiz. Karnınızı fazla doyurmayın’ diye uyarıyor.

Her cumartesi ve pazar günleri düzenlenen Bağbozumu Turu böyle başlıyor. Saat 09.00’da, hepimiz konforlu otobüste yerlerimizi alıyoruz.

3.5 saatlik İstanbul-Mürefte (230 km) yolculuğu ikramla başlıyor. Kahvaltı tabakları, poğaçalar, simitler, çaylar, kahveler derken zaman geçiyor ama yol bitmiyor.

KURBAĞALAR BİLE AYIK DOLAŞMAZ

Tekirdağ’ı geçip Şarköy sapağından sola dönüyoruz. Rehberimiz Doluca Pazarlama Müdürü Neslihan Kökeş, sağlı sollu bağların sıralandığı virajlardan geçerken, bölgenin bağ ve şarapçılık köklerini anlatmaya başlıyor:

‘Kurbağalar bile burada ayık dolaşmaz. Mürefte’de eskiden beri şarap yapılır ve fıçılarda yıllanmaya bırakılırmış. Bekletilen şarap fıçılarını saran çemberler, zaman içinde paslanıp okside olur, bağlantı yerleri koparak fıçının patlamasına neden olurmuş. Patlayan fıçının içindeki şaraplar da yollara dökülürmüş. Bunları içen kurbağalar sarhoş dolaşırmış.’

Mürefte’nin sarhoş kurbağalarından sonra şarapçı sinekleri olduğuna da birazdan tanık alacağız.

Mürefte kasabasına girer girmez, balıkçı barınağının bulunduğu mendirek yanındaki Marina Restoran’da soluğu alıyoruz. Soğuk mezeler, ızgara balıklar, salata ve tabii ki şarap...

Kadehler birbiri ardına boşalırken gruptan Ceyda Erdem’in kadehinin içine bir sinek düşüyor. Karşısında oturan eşi Murat Erdem’e bakarak ‘Kurbağaların yanı sıra burada sinekler bile alkolik’ derken grup kahkahalar atıyor.

BİZİ ÜZÜM GİBİ TARTTILAR HEPİMİZ 1690 KİLO GELDİK

Saat 13.30’da Doluca Şarapları’nın fabrikasından içeriye giriliyor. Girişte kamyonların, traktörlerin tartıldığı dev kantar var. Fabrikaya gelen 24 şarapsever konuk da topluca kantarın üzerine çıkartılıyor. İçerideki görevli ‘1690 kilo’ diye sesleniyor. Meğer kapıdan giren herşeyin tartılması adettenmiş. Konukları da es geçmiyorlar.

Derken modern üretim tesisinin gezisi başlıyor. Fermantasyon tankları, şişe mahzenleri, fıçı mahzenleri derken 1,5 saat geziyoruz. Sorularımıza cevap veriliyor, fotoğraflar çekiliyor, video kameralar çalıştırılıyor.

İzmit’ten gelip bu tura katılanlar arasında 75 yaşlarında, her ikisi de çocuk doktoru olan Nezahat-Zeyyat Parman çifti de var. Bu tur için uzun zamandır planlar yapıyorlarmış: ‘Yıllardır zevkle şarap içeriz. Bağbozumunu ve şarap fabrikalarını hep merak ederdik. Bugün hepsini gördük. Çok mutluyuz.’

Bu arada içinde şarapların yıllandırıldığı fıçı bölümü fotoğraf stüdyosu haline geliyor. Dev fıçıların önünde poz veren meraklılar arasında ‘Bu fıçı kaç yılda içilir’ hesabı yapanlar bile var.

Tadım bölümüne geçince büyük bir masanın çevresine oturuluyor. Herkesin önünde 11 kadeh var. Önce beyazlar sonra kırmızılar birbiri ardına servis ediliyor. Şaraplar güzel, peynirler lezzetli, şarap kadehini kafaya dikip fondip yapmak serbest. İsteyen profesyonel degüstatörler gibi tadıp, tükürüyor. Bu arada tadımın inceliklerini öğreniyor. Dileyenler de küçük bir işaret ile kadehlerini beğendikleri şaraplarla doldurup içmeyi sürdürüyor.

Tadımdan sonra bağ tırmanışı var. 15 dakikalık bir midibüs yolculuğu ile deniz manzaralı tepelerdeki bağlara çıkıyoruz. Burada peynirler, zeytinyağlı ekmekler konuklara sunulurken yine şaraplar içiliyor. Ve son kez kadehlere konulan şarap adet üzerine ‘Topraktan geldi yine toprağa gitsin, bereketli olsun’ diye bağların toprağına dökülüyor.

Şarap servisinin sürdüğü dönüş yolculuğu 18.30’da başlıyor. Tekirdağ’da, Tekirdağ köftesi alacak kadar kısa bir mola var. Videoda film, köfteli akşam yemeği derken tur başladığı yerde sona eriyor.

AKLINIZDA BULUNSUN

Tur kişi başı 125 milyon lira. 24 kişi ile sınırlı.

Alkol yasağından dolayı 18 yaşından küçükler bu tura alınmıyor, yani çocukla gidemezsiniz.

Şişe ve fıçı mahzenleri serin (nem yüzde 75), yanınızda kazak, hırka bulundurun.

Otobüsün başlangıç noktası olan Swissotel’de bir günlük otopark ücreti 20 milyon lira, tur ücretine dahil değil.

KUTMAN’IN MÜZESİ AÇILDI

Mürefte’de 5 ayrı şarap tesisi ve fabrikası var. Bunlara şimdi de Kutman Şarapçılık tarafından hazırlanan Şarap Müzesi eklendi. Kutman şaraplarının 3. kuşak yöneticileri Adnan ve Cahit Kutman, ailelerinin 1900’lü yılların başından 1976’ya kadar yaşadığı evin yanındaki binayı müze yaptı. 1928’de geçirdiği yangından sonra tamir gören eski evin yanmış kirişleri, son 80 yıllık üretimin kayıtları, tozlu şarap şişeleri, Osmanlı döneminden kalma kantarlar, mantar makineleri, çıkrıklar, tulumbalar ve fıçılar var. Müze galerisinde ressam Temel Şen’in yağlıboya tabloları da sergileniyor.
False