Foreign Policy: 'Sıfır sorun'dan sıfır dosta nasıl gelindi

Güncelleme Tarihi:

Foreign Policy: Sıfır sorundan sıfır dosta nasıl gelindi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2013 11:45

Dünyanın en tanınmış uluslararası ilişkiler dergilerinden Foreign Policy'de Türkiye'de son dönemdeki dış politika gelişmeleriyle ilgili bir makale yayınlandı. Piotr Zalewski imzalı "Türkiye 'sıfır sorun'dan sıfır dosta nasıl geldi" başlıklı yazıda Ankara'nın kısa bir süre önce dünyanın dört bir yanında nüfuzlu bir ülke olduğu ancak son dönemde bu konumunu yitirdiği yorumu yapıldı.

Haberin Devamı

İşte o makaleden satır başları:

Kısa bir süre önce Türkiye dış politikada başarının formülünü bulmuş gibiydi: "Komşularla sıfır sorun". Ankara yarım yüzyıllık yabancılaşmayı sonlandırırken hem ülke içinde hem de yurt dışında övgü toplamıştı. Arap ülkeleriyle ve İran'la iş ve ticaret ilişkileri gelişti, komşularla vizeler kaldırıldı, hatta Türkiye, Suriye ile İsrail, El Fetih ile Hamas ve Pakistan ile Afganistan arasındaki önemli müzakerelerde arabuluculuk yaptı.

Birkaç yıl içinde, Arap Baharı sonrasında bir zamanların güvenilir formülü simya gibi görünmeye başladı. Erdoğan Eylül 2011'de Kahire'yi ziyaret ettiğinde kahraman gibi karşılanmış, hem Hüsnü Mübarek'e "çekil" diyen ilk lider hem de bölgede ağırlığı olan bir kişi olarak kutlanmıştı.

Bugün bunların hepsi değişti: Başbakan Mısır'daki askeri rejimle köprüleri yaktı, Mursi'nin yanında durmadıkları için Körfez'deki monarşilerle çatıştı ve Mursi'yi deviren el olarak İsrail'i öne sürerek yeni bir söz savaşı başlattı.

Haberin Devamı

DOĞRU ŞEYİ YAPTI AMA...
Bu gelişmeler Türkiye'yi izleyen yorumcuların aklında bir soruya neden oldu: "Erdoğan'ın yaklaşımı etkili olmasına engel mi oluyor?"

Konuştuğum emekli bir Türk diplomata göre, Türkiye Mısır darbesini kınayarak "doğru şeyi yaptı" ancak kendisini "uluslararası toplumun yanlış tarafında buldu".

Diplomata göre Ankara, gücünü ortaya Müslüman Kardeşler devrilmeden çok önce koymalıydı. "Türkiye Mısır'da demokrasinin başarı hikayesine o kadar odaklandı ki Mursi rejiminin yaptığı yanlış şeyleri göremedi."

Aslına bakılırsa Türkiye'nin "sıfır sorun" politikasının yıkılması her zaman an meselesiydi. Sıfır sorun sahibi olmak demek burnunuzu diğer ülkelerin iç meselelerine sokmamak hatta bölgedeki güçlü liderlerle samimiyet kurmak demektir. Bu da ancak bölgedeki statükonun sürmesiyle mümkün olabilirdi.

Arap Baharı bölgedeki statükoyu altüst ederek Türkiye'yi müdahale etmeme politikasının dışına çıkmaya zorladı. Ankara bölgeyi kendi istediği gibi şekillendiremeyeceği fikrini kabullenmekte zorlandı.

"EŞİT MESAFE"YE NE OLDU?
Türkiye'nin o zamandan beri bu yumuşak yaklaşımını ne kadar terk ettiğini görmek çok şaşırtıcı. O zamanlar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "sıfır sorun"u "herkese eşit mesafede durmak" olarak nitelendiriyordu. Ancak Arap Baharı'nın ardından "eşit mesafe" çöpe gitmiş gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Erdoğan dünyanın diğer yerlerindeki dış politika değişimleriyle de mücadele ediyor. Türkiye'nin Batı'daki imajı Gezi Parkı protestoları sırasında çok sarsıldı ancak Ankara hasarı tamir için hiçbir şey yapmadığı gibi yetkililer Batılı ülkeleri protestoları yönetmekle suçladı.

Türkiye'nin Ortadoğu'daki dış politika sorunları kaçınılmaz olsa bile yalnızlaşması kendi yaptıklarının bir sorunu gibi görünüyor. Bugün ülke 1990'ların "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" mantığına geri dönme riski taşıyor. Görünen o ki Erdoğan ülkesini "sıfır sorun"dan gözün görebileceği tüm uluslararası baş ağrılarının ortasına taşıdı.

BAKMADAN GEÇME!