Herkes kırılamaz

Sahayı, gözyaşlarını formasına sile sile terk eden bir futbolcuya “Ama profesyonellik” diye başlayan “Aynı yolda yürümeyiz artık” diye devam eden ezber, bedelini ödediğin müddetçe kendinde her hakkı gören bir akla çıkıyor.

Haberin Devamı

Meryem Uzerli, “Hastayım, dayanamıyorum” deyip çekip gittiğinde setteki oyuncu arkadaşlarının yapımcıyla ağız birliği yaptıkları açıklamaları ne kadar tuhaftı. Efendim Almanya’ya kaçarak gitmek yerine neden Türkiye’de bir psikiyatri kliniğine gidip rapor almamıştı. E zaten Almanya’dan gönderdiği raporlar da klinik raporları değilmiş de bir pratisyen hekimdenmiş. Kliniğe yatacak kadar depresyonda olan bir insan, Bodrum’da partilerde gezebilir miymiş?


İki yüz kişinin ekmeğiyle oynuyormuş. Tamamen parasal nedenlerle gitmişmiş. Çuvalla para kazanıyormuş, ne tükenmesiymiş, profesyonellikmiş.

Herkes kırılamaz


Söyleye söyleye bunları söylemişlerdi arkasından. Kimse de bunlara dönüp demedi ki, o pratisyen hekimler ömürlerini veriyorlar hekim olmak için, bir ömür de kazanamıyorlar sizin altı ayda kazandığınızı. Ayrıca ne meraklıymışsınız eğitime! Oyunculuk yüksek lisanslarınız hangi üniversitelerden? Depresyonda olan insan partilere akabilir sonra dört duvarın arasından günlerce çıkamayabilir, ruhunun kâhyası mısınız? Ekmekle oynamak ile ilgili fikirlerinizi yapımcılarla, kanal patronlarıyla konuşsanız, yerli diziler yersiz uzun olmaz belki!

Haberin Devamı


Brecht, “Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Düşüşü” oyununda bir “zevk endüstrisi” tarif eder. Kapitalizmin mekanizmasını açık etmeyi hedefleyen oyunda, bedeli ödendiği sürece her tür zevkin serbest olduğu bir cennet kent anlatılır. Oyunu, dizi sektörünün şifreleriyle okuduğumuzda Meryem Uzerli’nin, endüstriyel futbolun şifreleriyle okuduğumuzda Volkan Şen’in gözyaşlarına çarpıyoruz.


Sahayı, gözyaşlarını formasına sile sile terk eden bir sporcuya “Ama profesyonellik” diye başlayan “Aynı yolda yürümeyiz artık” diye devam eden ezber, bedelini ödediğin müddetçe kendinde her hakkı gören bir akla çıkıyor.


Volkan Şen’in de çarptığı budur. Biletin parasını ödedikleri sürece kendilerinde futbolcuya küfür etme hakkı görenlerin cennet kenti. Ağlayanın neden ağladığını hiçe sayan, insani olanı sıfır noktasına kadar çeken, “Paranı verdik, ağlama, oyna!” diyen, ağlatanın değil ağlatılanın özür dilediği bir zevk endüstrisi.

Haberin Devamı

Herkes kırılamaz


Oysa biliyoruz ki,


“herkes kırılamaz

bazen ipince dal olmak gerekir

kırılmak için

ama dünya kütüklerin...

ağlayamaz herkes

ağlayabilecek kadar büyümek gerekir

dünya ise küçüklerin...

sevemez herkes

bir orman olmak gerekir sevmek için

bak ki dünya çöllerin…”




Yazarın son yazıları



#31 Ağustos 2013 Bilic ile Özen’in havuz problemi
#27 Ağustos 2013 Şımarmazsa büyük topçu olur
#17 Ağustos 2013 Nerdesin aşkım?
#13 Ağustos 2013 Ne ekersen
#10 Ağustos 2013 Bu defa bitti
# 6 Ağustos 2013 Bugün de ölmedin
# 3 Ağustos 2013 Kerrat cetveli cümleler
#30 Temmuz 2013 Uysak ne uymasak ne

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>

Yazarın Tüm Yazıları