Ben tekim,siz hepinizsiniz

Fenerbahçe’nin Lazio’ya attığı iki gole uzaktan sevinen Volkan Demirel “İlk bakışta öyle gözükmez ama kaleci olmak hem zor, hem de büyük bir sorumluluk. Kaleci hep bekleyendir, arkadaşları gol atar o sevinemez. Kaleci yalnız adamdır ve top geldiğinde, ne olursa olsun son hamleyi yapar” demiş.

Haberin Devamı

Mahalle maçlarından başlayarak kaleci, kimsenin olmak istemediği adamdır. Bir kere maçın başlayabilmesi için kritik soru “E kaleye kim geçecek?” sorusudur. Mahalleye yeni taşınan biri varsa, sorun o dakika hallolur. Bunun dışındaki durumlarda hep bir ikna çabası, kimi zaman gazoz teşviki, kimi zaman da hır gür söz konusu olur. “Üç gollüğüne kaleye geçmek”  tabiri de, “kaleci oyuncu” icadı da hep kaleciyi oyunun dışında varsaymaktan ileri gelir. 

/images/100/0x0/55ea0c8cf018fbb8f86739df
“Kalede durmak” deyimi mesela, kalecinin nasıl oyunun dışında varsayıldığını anlatır. “Gol atan kaleye” kuralı da öyle. Gol atılmış, oyuna doyulmuştur, şimdi oynama sırası sabahtan beri kalede duranındır. Bu kuralın kimi mahallelerde “iyi oynayanı cezalandırmak” olarak okunması, durumun en uç noktasıdır artık.

Haberin Devamı


Haftaya aynı kadro


Büyük şehir çocuklarının sokağa, mahalle maçlarına yavaş yavaş veda ettiği yıllarda, çivili tahtada bozuk parayla maç yapan çocuklar artık oyun jetonuyla tanışır. Mahalle maçları da yerini yavaş yavaş halı saha maçlarına bırakır. Annelerin dize sürdüğü tentürdiyot yalan olur, ön çapraz bağ ameliyatı anısıyla biten halı saha maçları devri başlar.


Kimin kaleci olacağı halı saha maçlarının da temel sorunudur. Maç öncesinde erken davranıp “son kaleciyim” ya da “kalede sonum” demek, kalecilikten kurtulmanın yollarından biridir. “Haftaya aynı kadro” sloganını benimsemiş takımların bile daimi kaleci krizi vardır. Kimi zaman kaleye dakika tutularak geçilir. Kaleciden halı saha kirasının alınmadığı bile olur. Hatta kaleci bulmak için kurulmuş internet siteleri vardır. Eğer bir halı saha maçında, çoraplarıyla kalede duran biri varsa, biliriz ki o, kaleci yokluğunda yoldan çevrilmiş, gelen topu ileri şişirmesi tembihlenmiş kişidir.


Kalecinin oyunun bir parçası olmadığı, oyundan keyif almasının olanaksız olduğu algısı o kadar baskındır ki, düşünceli bir oyuncunun kaleciye usulca yanaşıp “Sen oyuna gir, iki dakika ben kaleye geçeyim” demesi çok yaygın bir nezaket kuralıdır.

Haberin Devamı


Yalnızlık Senfonisi


Ben tekim,siz hepinizsiniz


Futbolda kaleci, kimsenin olmak istemediği adamdır. Kaleci ile oynanan başka hiçbir sporun kalecisi, futboldaki kadar takımından uzak değildir. Sadece sahadaki değil, stattaki en yalnız adamdır. Taraftarın takımdaşı, teknik direktörün heyeti, hakemin yardımcısı, yardımcının kulaklığı, forvetin orta saha oyuncusu vardır. Arenanın tek yalnızı üç direğin arasında durandır. O üç direğin arasına “kale” denmiş,  “düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerine kurulan yapı”nın ağırlığı atfedilmiştir.


Takımı gol attığında kaleci en uzaktadır, gözler onu hiç aramaz, sevince ortak olamaz, ceza sahasında cezalı gibidir. O anlarda eldivenleri daha bir büyür, onları birbirine kavuşturur. Kaleci sevinci yarımdır, maç sonuna ertelenmesi gerekir, sanki hiç tamamlanmaz, hep eksiktir. Kaleci sevinci, coşkuya mecburen mesafelidir.

Haberin Devamı


Arkadaşlarının, taraftarın, teknik kadronun sevincine uzaktan ellerini kaldırarak katılır. Çok kritik, çok önemli maçlarda takımı gol attığında sevincini coşkuya yaklaştıran, kendi kendine sevinen, atlayan zıplayan kaleci fotoğrafı da ayrı bir hüzünlüdür. /images/100/0x0/55ea0c8cf018fbb8f86739e3


Hatalı ya da hatasız gol yediğinde bu sefer bütün gözler üzerinde, sevinirken yalnız, ama üzülürken kalabalığın tam orta yerindedir. Her hata bir biçimde telafi edilebilir ama kaleci son ütücüdür.


Fenerbahçenin Lazio’ya attığı iki gole uzaktan sevinen Volkan Demirel “İlk bakışta öyle gözükmez ama kaleci olmak hem zor, hem de büyük bir sorumluluk. Kaleci hep bekleyendir, arkadaşları gol atar o sevinemez. Kaleci yalnız adamdır ve top geldiğinde, ne olursa olsun son hamleyi yapar” demiş. Volkan Demirel’in dediği gibi kalecilik zordur, sorumluluk taşımaktır, beklemeyi bilmektir.

Haberin Devamı


Futbolcuların maç sonunda sıklıkla kurdukları “Arkadaşlarımı kutluyorum, hepsi çok iyi mücadele ettiler” cümlesi sevimsiz bir üst perde, kendini takımdan lüzumsuz bir ayrı tutma hissi yaratıyor.


Bu cümle esasında belki bir tek kaleciye yakışıyor. Arkadaşlarına uzaktan bakmaya alışık, en önemli yerdeyken yokmuş gibi davranmayı öğrenmiş, kimsenin olmak istemediği adam olabilmiş bir kaleciye.   


Yazarın son yazıları

# 6 Nisan 2013 Akil adımlar
# 23 Mart  2013 Beni rahatta dinleyin
# 19 Mart 2013 Sardı korkular
# 16 Mart 2013 Futbolcuyum, futbolcu!
# 12 Mart 2013 Üç korner bir penaltı
# 9 Mart 2013 Oyna, dik oyna!

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN  >>
 

Yazarın Tüm Yazıları