GeriSeyahat Otel lobisinde şarap duvarı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Otel lobisinde şarap duvarı

Otel lobisinde şarap duvarı

Maçka Palas oteli Hyatt tarafından alınıp, baştan yaratıldı. Şimdiden Nişantaşı’nın en prestijli yerlerinden biri ama bana kalırsa asıl patlamayı, yazın havalar güzelleşince yapacak. Burada yemeğe gittiğinizde karşınızdaki birdenbire soyunmaya başlarsa şaşırmayın. Restoranın terasına havuz yapmışlar. Karnını doyuran, yanında mayosu varsa cup havuza atlayacak. Nişantaşı’nın göbeğinde, o havuza ilk girecek cesuru ben de çok merak ediyorum.

Hyatt Nişantaşı Maçka Palas’ı baştan yarattı. Açılalı iki ay oldu ama daha yeni gezebildim. Girişini falan her şeyini değiştirmişler. Artık anacaddeden değil, eskiden Armani Kafe’nin baktığı yan sokaktan (Bronz Sokak) giriliyor.

Girince karşınıza kocaman bir salon çıkacak. Buraya lounge diyorlar. Aslında otelin lobisi ama lobi demeye diliniz varmaz. Resepsiyon iyice gizlenmiş, dekorasyonla burayı davet salonu gibi yapmışlar. Zaten sık sık davetler veriliyor. Burada misafirlere füme dana eti ikram ediliyor. Bunları kesmek için antika bir pastırma makinesi koymuşlar. Girince sizi Mercan Dede’nin Maçka Palas için hazırladığı 60 saatlik özel müzik seti karşılıyor. Bütün genel alanlarda bu müzikler çalınıyor. Lobi, spa, restoran gibi her bölümünün günün farklı saatlerine göre, ayrı ayrı müzikleri var.

Lobinin bir tarafı boydan boya şarap duvarı. Sadece Türk, Fransız, İtalyan ve İspanyol şarapları var. Fransız Chateau Margaux 95 ya da İtalyan Sassiacai gibi şaraplar bulunuyor. Yerli olarak da Doluca’nın Sarafin serisi ya da Kayra’nın sadece 6 bin şişe ürettiği Imperial Shiraz’ı. Bunların bazıları kadehte de satılıyor. Fransa’nın Chateau Chantaloutte gibi 2. ve 3. kalite şaraplarının kadehi 78 lira. Her kadehte 17.5 cl var, yani şişeyi dörde bölüp satıyorlar. Dört kadeh içerseniz bir şişe parası ödüyorsunuz. Öğlenleri de gidilebiliyor, gece 02.00’ye kadar açık.

GÖZDEN UZAK OLMAK İSTEYENE LOCA

Prime, otelin prestij restoranı. İkinci katta. Her restoran gibi normal bir salonu mevcut. Fakat Prime’de ayrıca özel bir koridor yapmışlar, yan yana yan yana localardan oluşuyor. Yemeğini yerken çevreden görülmek istemeyenler için. Ferit Şahin, Lal Dedeoğlu, Kaya Çilingiroğlu gibi müdavimleri var. Bölmeler öyle iyi ayrılmış ki, bir masada konuşulan mevzu yan locadan duyulmuyor. Çok akıllıca. İki kişilik olanı da var, on kişilik olanı da.

Deniz ürünleri ve ızgara et servis ediyorlar. Istakozlar canlı canlı Kaliforniya’dan getirtiliyor. Taze servis edilmek üzere otelin özel akvaryumunda besleniyor. Mutfak, Jamie Hagan adında bir İrlandalı şefe emanet. Dinlendirilmiş ızgara etlerine çok güveniyor, en tutulan yemeği 500 gramlık antrkot olan Porterhouse. Provensal sos ile veriliyor, 75 lira.

Çok güzel bir havalandırma sistemi yapmışlar, açık mutfak olmasına rağmen pişen ızgaralardan asla rahatsız olmuyorsunuz. Buranın bir duvarı da boydan boya şarap kavı. Giriş kattaki lounge’a göre daha özel şaraplar servis ediliyor. Müzikler yine Mercan Dede’den ama bu kez Prime’a özel yemek müzikleri.

Dekor ahşap ağırlıklı, yine de modern bir havası var. Zaten hepsi hepsi 60 kişilik bir yer Prime. Pazarları kapalı. www.istanbul.park.hyatt.com. (212) 315 12 34.

ISTAKOZLARIN SESSİZLİĞİ

Prime’da servis edilen ıstakozlar ABD’den canlı olarak getirtiliyor. Taze servis edilebilmesi için otelin akvaryumunuda besleniyor.

İSTEYENE GÖZ ÖNÜ İSTEYENE SOTA LOCA

Prime iki bölümlü bir restoran: İnsan içinde oturmak isterseniz normal masalara rezervasyon yapıyorsunuz. Yok ne konuştuğum duyulmasın, yemeğimi gözlerden uzak yiyeyim diyorsanız o zaman koridor kısmındaki birbirinden ayrılmış locaları tutuyorsunuz.

BU YAZ RESTORANDA HAVUZ OLACAK

Otelin en bomba yeri Prime restoranın terası. Kış olduğu için şu anda kapalı. Fakat yazın bütün İstanbul’un en havalı yeri olacak. Dünyanın en görkemli, en zengin eğlence başkentlerini dolaştım, böyle bir şey ne gördüm, ne duydum. Olayı şu: Terasın içine hiç de mütevazı sayılmayacak bir yüzme havuzu yapmışlar. Yani giderken mayonuzla gideceksiniz, çevrenizde insanlar eğlenirken ister gece, ister gündüz havuza girebileceksiniz.

Tacizin fendi yasağı yendi

Devlet Taksim’deki yeni yıl kutlamasını iptal etti.

Eskiden sadece PKK gibi yerel terör korkusuyla kutlama iptal ederdik. PKK’dan sonra, artık İsrail terörü de iptal sebebi.

Hangi vicdansızın yüreği Filistinlilerin acısını paylaşmaz ki?

Biz halk olarak ne yapacağımızı zaten biliyoruz. Kimimiz onlarla ağlıyor, kimimiz yardım gönderiyor, kimimiz dua edip, kimimiz gösteri yapıyor. Ama gerisini bize bırakın. Devlet İsrail’e koyamadığı postanın acısını benden çıkarmasın.

Çünkü işin bir de öbür boyutu var. O da şu ki, bütün Avrupa’nın en düşük ücretleriyle çalışıp, en yüksek vergilerini ödeyen bu Türklere senede bir gece eğlenmek günah. Patronundan sıkılan, krizden bunalan, depremden korkan, pahalılıktan bıkan, terörden, trafikten, kirlilikten usanan bu insanlara kırk yılın başında iki bira keyfi çok.

Dünya savaşı sırasında İngilizlerin ağır Alman bombardımanı altında bile verandalarına çıkıp 5 çaylarını içtiklerini duymuştum. Madem şiddete karşı çıkıyoruz bunu sergilemenin en güzel yolu umudumuza, yaşam tarzımıza, mutluluğumuza sahip çıkmak değil mi?

Zaten vicdanlara emir verilemiyor. Siz ne derseniz deyin insanlar kendi doğrularına kendileri karar veriyor. Neye nasıl üzüleceğine, neyi nasıl kutlayacağına hep kendi terazisinde karar veriyor.

O yüzden bu iptal kararın tartışılması gereken bir karar olduğunu düşünüyorum.

Nitekim kutlamayı iptal ettiniz.

Ama asli göreviniz olan güvenliği yine ihmal ettiniz.

İnsanlara Taksim’i yasakladınız ama tacizin Taksim’e çıkmasını yine engelleyemediniz.

NE YESEK?

Elazığlı’da organik çiğ köfte

İbrahim Tatlıses’in kendi elleriyle yapıp, parmaklarıyla koparıp ikram ettiği çiğ köfteler out. Lezzeti aynı olur mu bilinmez ama artık el değmeden üretilen organik çiğ köfteler var. Ülkenin ilk çiğ köfte fabrikasını kuran Elazığlı çiğ köfteci Ahmet Usta tamamen organik bulgur ve baharatlarla yapılan çiğ köfte çıkardı. Organik sertifikalı çiğ köfteler İstanbul’daki 18 şubesinde satışta. Porsiyonu 9 buçuk lira. Büyük marketlerin organik ürün raflarında da satılıyor. Etiler şubesi: (212) 264 62 59. www.elaziglicigkofteci.com

NESİGÜZEL?

Mehmet Teoman @ Barcode


Bu kadar ilklerin adamı oldum, Barcode gibi bir yer hiç olmadı. Görmeniz lazım, tuhaf bir yer. Aslında Nişantaşı City’s’in içindeki bir sinemanın fuayesi. İnsan bar deyince, dört duvar bir yer sanıyor. İlk gittiğimde ben bile Barcode bar neresi, diye sordum. Bara gelen de var, sinemaya gelen de, sohbete gelen de. DJ kabinine geçtiğimde önce sakin müzikler yapıyorum. Ama saat 12.00’den sonra bildiğiniz Mehmet Teoman eğlencesi başlıyor. Aryadan arabeske, poptan şansona geçiyoruz. Yani ben bile şaşırıyorum bayağı tiyatro fuyesi gibi bir yerde acayip eğleniyoruz. Cumaları bir deneyelim dedik, iki haftadır süper gidiyor.

NE VAR NE YOK?

ELEKTRONİK SEVENLERE


Fidan Indigo’da

Galatasaray Indigo’da bu akşam Parisli bir Türk var. Tolga Fidan bütün Avrupa’da özellikle de İbiza’da canlı performanslarıyla biliniyor. 23.00’teki partiye biletler 18-28 lira. (212) 244 85 67.

ROCK SEVENLERE

Soul Stuff Hayal’de

İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir ve Marmaris’te 12 yıldır düzenli sahne alıyorlar. Onlara kimi İzmir grubu diyor, kimi Eskişehir. Bu akşam 12.00’de Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde çıkıyorlar. Biletler 28 lira. (212) 244 25 58.

CAZ SEVENLERE

Esenler Ghetto’da

Ünlü caz piyanisti Aydın Esen ve ses sanatçısı eşi Randy Esen Ghetto’da caz, funk, füzyon ve elektroniğin iç içe geçtiği bir parti veriyor. Balıkpazarı Ghetto’daki 23.00’teki konsere biletler 23-28 lira. (212) 251 75 01.

REGGEA SEVENLERE

Sattas Studio Live’da

Türkiye’nin ilk reggea gruplarından Sattas bu akşam 22.00’de Studio Live’de çıkıyor. Biletler 15 lira. Ben de yeni öğrendim, Sattas Jamaika İngilizcesi’nde rahatlamalar anlamına geliyormuş. (212) 244 77 12.

False