Önce bu kafalar değişmeli

Güncelleme Tarihi:

Önce bu kafalar değişmeli
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2017 10:28

"Welt Gazetesi’nin muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de tutuklanması çok saçmadır. Buna rağmen Alman yayınevleri, muhabir gönderme politikasını yeniden gözden geçirmeli. Yalnız Türk kökenli gazeteciler mi Türkiye hakkında yazabilirler?”

Haberin Devamı

Önce bu kafalar değişmeli

Evet, bunları yazıyor Almanya’nın önde gelen günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’da (FAZ) yayınlanan makalesinde Michael Martens.

Aslında yerinde bir soru.
Ama anlamsız bir soru.
Türk kökenli hiçbir gazeteci, Türkiye hakkında Alman kökenli bir gazeteciden daha iyi yazdığını iddia etmedi şimdiye kadar Almanya’da.
Böyle bir şey okumadım da, duymadım da.
İşte bu yüzden Michael Martens’in bu yaklaşımını anlamak da kabullenmek de mümkün değildir.
Çünkü nasıl bir Alman gazetesi, Alman televizyon ve radyo kurumu, Alman kökenli bir gazeteciyi Türkiye’ye muhabir olarak gönderebiliyorsa, Almanya’da doğup Almanya’da büyümüş, tüm sosyalizasyonunu bu ülkede almış, bu ülkede yüksek öğrenim görmüş, Alman vatandaşı olmuş Türk kökenli bir gazeteciyi de Türkiye’ye muhabir olarak göndermesinde hiçbir sakınca yoktur.
Olmamalıdır da.
Böyle bir şey günümüz Almanya’sında neden hala yadırganmaktadır?
İşte bunu anlamak mümkün değildir.
Tabii kabullenmek de...
Aynı makalede, “Türkler ’Sadece Türkiye hakkında mı yazabilirler? Neden Die Welt, Deniz Yücel’i okuyucularına Putin’i anlatması, tanıtması için onun Rusya’ya göndermedi? Türk kökenli bir Alman gazeteci neden Güney Amerika’dan haber vermiyor? Alman gazeteciliğinde bu kökene dayalı gettolaşma neden?” diye de sorulmaktadır.
İşte biz de yıllardır bunu yazıyoruz.
Yıllardır bunu savunuyoruz.

Haberin Devamı

***
Alman radyo ve televizyonlarında, yazılı basında göçmen kökenli gazetecilerin ağırlıklı olarak hep belirli bir köşeye itildiğini görüyoruz.
Yani göçmenler ve göçmen kökenlilerle ilgili birimlerde görevlendiriliyorlar.
Biz bunu eleştiriyoruz.
Bunun doğru olmadığını söylüyor, yazıyoruz.
Hem de yıllardır.
Alman medyasında çalışan göçmen kökenli sayısının azlığına dikkati çekiyoruz.
Medya kuruluşlarının bu yöndeki vurdum duymazlığından yakınıyoruz.
Yöneticiler söz verdikleri halde, hala çalışanlar arasında göçmen kökenlilerin oranının orantısız ölçüde düşük olduğunu hatırlatıyoruz.
Hem de yıllardır.
Ama aldırış eden yok.

Haberin Devamı

***
Aynı şeyi politikacılar için de söylüyor, yazıp çiziyoruz.
Bu ülkenin vatandaşlarının oylarıyla Federal Meclis’e, eyalet parlamentolarına giren göçmen kökenli politikacılara yalnız göçmenlerle ilgili alanlarda değil, başka alanlarda da görev verilmesini savunuyoruz.
Göçmen kökenli politikacıların uyum bakanı veya uyum senatörü olmaları şüphesiz sevindiricidir.
Ancak bu politikacılar sadece bu dar alana sıkıştırılmamalı.
Göçmen kökenli bir Alman politikacı Maliye Bakanlığı veya Maliye Senatörlüğü, İçişleri Bakanlığı veya İçişleri Senatörlüğü gibi görevler de üstlenebilmeli.
Günümüzün Almanyası’nda bu artık çok doğal olmalı.
“Çok kültürlülük zenginliktir” denilen Almanya’da bu alanda ne yazık ki, hala sıkıntılar yaşanmakta.
İşte bu sıkıntılar da dışlamalara yol açmakta.
İşte bu sıkıntıların aşılması ve dışlamaların yaşanmaması için göçmen kökenlilere özgü iş alanı arayışından uzaklaşılmaladır.
Ama bunun için de her şeyden önce bu kafaların değişmesi gerekmektedir.
Hem de zaman kaybetmeden...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!