GeriSeyahat Metalurji master’lı yönetmen
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Metalurji master’lı yönetmen

Metalurji master’lı yönetmen

Metalurji mühendisi olmak için yola çıkmış, hatta bu uğurda master da yaptıktan sonra sinemaya yönelmiş bir yönetmen Tolga Örnek. Gelibolu ve Hititler’in ardından, Devrim Arabaları filmi ikinci kez vizyona girdi.

Her belgeselinde kendi tarihimizi dışardan bir bakışla anlattığına tanık oluyoruz. Dışardan bakıyor ama müzmin bir muhalif
duruşu yok. Ayaklarını, bu topraklara bastığını da hissettiriyor. Bir ay kadar önce Vahide ve Altan Gördüm ile “35,5” adlı bir sanat okulu açtılar. Tolga Örnek ile orada görüştük.

DARBE GÜNLÜKLERİ

Olmayan günlükler nasıl sızdırılır

Deniz Kuvvetleri’nin eski komutanı olan babası Özden Örnek üzerinden yöneltilen suçlamalar onu üzüyor: “Ben işimin üzerinden değerlendirilmeliyim. O yapılmıyor”. Hititler filmine Çalık Holding’in sponsor olduğu ve kardeşi Burak Örnek’in bu holdingde çalıştığı iddialarını hatırlatınca “Yazılanlarda o kadar çok yanlış var ki! Bir defa, kardeşim orada çalışmıyor. Sonra o filme başkaları da sponsor oldu. Hem Çalık Holding sponsor olup bana inanmadığım bir şeyi yaptırmış değil ki” diyor. Darbe Günlükleri’ni kardeşi Burak Örnek’in sızdırdığı iddialarına tepki gösteriyor: “Çok yanlış var, hangi birini düzeltmeye çalışsam? Sızdırma meselesi o kadar gülünç ki, hani fantastik bile değil. Olmayan bir şeyi kardeşim nasıl başkasına versin? Burak da çok üzüldü bu haberden dolayı. ‘Ben babama böyle bir şey yapar mıyım? Olmayan bir şey ama olsa bile nasıl yaparım?’ diyor.  Ben bunların yazılmasına değil, ona inananlar olmasına çok üzülüyorum. Bir insanın ailesini karalamak bu kadar kolay olmamalı.” AKP iktidarına yakın olduğu ve Başbakan’ın oğlunun kendisinin düğününe geldiği yazılarını da “kuyruklu yalan” diye nitelendiriyor: “Kanıtlasınlar, fotoğrafını göstersinler. Başbakan’ın oğlu, Burak’ın düğününde yok. Başbakan’ın kendisi de yok. Bu kadar saçma sapan senaryolara cevap vermek zorunda olmamamız lazım. Herkes kafasına göre bir şey uyduruyor. Biraz haksızlık oluyor” diyor.

HAYATIMIN EN’LERİ

* * * Hayattaki en büyük korkunuz?
 Sevdiklerimi kaybetmek.
* * * En çok neye dokunmaktan hoşlanırsınız?
 İnsanların duygusuna.
* * * En sevdiğiniz tatil kenti?
 Sidney’dir herhalde.
* * * En sevdiğiniz yemek?
 Patlıcanlı her şey.
* * * En sevdiğiniz film?
 Üç ay önce Costa Gavras’ın Kayıp filmini izledim. O bir numaraya yükseldi, ondan önce “Bir Zamanlar Amerika”ydı.
* * * En sevdiğiniz kitap?
 James Michener’in “Bitmeyen Acı Polonya”. Beni epik romanla tanıştırdı.
* * * Müzikte en sevdiğiniz sanatçı?
 Freddie Mercury
* * * En sevmediğiniz koku?
 Ter kokusu.
* * * En sevdiğiniz ses?
 Hafif rüzgar sesi... Ama çok hafif...

HAYATIMIN YOL AYRIMI

Florida’ya gidince film okyanusuna düştüm

1994’te metalurji doktorası için University of Florida’ya gittim. Birden film okyanusuna düşmüş gibi oldum. Üniversite kütüphanesine gittiğimde sinema bölümüne de baktım. Bir girdim ki, ne kitaplar var! Orson Welles’ten, Akira Kurosawa’nın filmlerine kadar sinemayla ilgili her konuda kitap, dergi. Eve kablo TV bağlattık. Günde iki film izliyordum. Bunda bir iş var dedim! Keşkelerden nefret ediyordum. Türkiye’de, 50’sine, 60’ına gelince ben aslında tiyatrocu olacaktım, fotoğrafçı olacaktım derler. Ben içimde kalsın istemedim. Mühendislik master diplomamı aldım, kararımı telefonda söyledim aileme.

BELGESEL

Hayatımın belgeselini yapsaydım Karamürsel’den başlardım

Herhalde Karamürsel’den başlardım. Karamürsel’deki askeri lojmanlara 7 yaşındayken taşındık. O fotoğraf aklımdan hiç çıkmıyor. Amerikalıların, Türkiye’ye iade edip ayrıldıkları üsse girdik! 3 çocuk bahçesi, 4-5 basketbol sahası, yeşillik, evlerde kurutma makinesi, çamaşır, bulaşık makinesi...
Bir de sinema vardı. Cumartesileri 14.00’teki filme 10.00’da gider sinemanın önünde beklerdim. Posterlerdeki isimleri ezberlerdim. Zaten sonra oradakilerle samimi oldum. Projeksiyonların çubuklarını bana aldırırlardı.

GERİYE DÖNEBİLSEYDİM

Gelibolu filmi sonrasına dönerdim

Gelibolu filminden sonraki noktaya dönmek isterdim. Gelibolu’dan sonra Sarıkamış’la ilgili bir film yapmak istedim. Egoma hakim olamayarak çok iddialı bir projeye çok erken kalkmış oldum. Onu da çekemedim. Kariyerimde çok önemli iki seneyi kaybetmiş oldum. Hayatımdaki tek pişmanlığım bu.

EN MUTLU OLDUĞUM AN

Kertenkele Adası’ndaydım ve evlenme teklif ettim

Avustralya’nın kuzeydoğusunda Kertenkele Adası diye bir ada var. Ekolojik dengeyi bozuyor diye adada 80 kişiden fazlasını barındırmıyorlar. Yıldızlar uzansan dokunabilecekmişsin gibi yakın. 2005 yılıydı. Eşim Pemra ile oraya gitmiştik. Öyle bir gecede evlenme teklif ettim. Sanki ortamı da ben düzenlemiştim!  Teklifimi kabul etti tabii...

HOBİM

Dalmak ve gezmek

Tiyatroya gitmek benim için tutku derecesindedir. Eşimle beraber tüple dalıyoruz. Çok hoşumuza gidiyor. Ayrıca eşim de seyahati seviyor ben de. Senede en az iki kere görmediğimiz yerlere gidiyoruz.

ELEŞTİRİLER

Atatürk’ün rolünü azaltmadım

Turgut Özakman, Gelibolu filmi için “Seddülbahir bütünüyle Mustafa Kemal’in komutası altındaydı” dediyse çok büyük hata yapıyor. Filmde yabancı uzmanlar, Atatürk için “Çok başarılı komutan. Ülkesini kurtardı, savaşın seyrini değiştirdi. O bir dâhi” diyorlar. Daha ne desin?

False