GeriCinsellik Evlenmeden olur mu, olmaz mı?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Evlenmeden olur mu, olmaz mı?

"Sayıları gün geçtikçe azalsa da kadınların büyük bir bölümü hala "Evlenmeden olmaz" diyor. Bu kadınları uzun vadede sorunlarla dolu bir cinsel yaşam bekliyor."

Tabular nedeniyle evlenmeden önce cinselliği yaşayamayanları daha sonra sorunlarla dolu bir cinsel yaşam bekliyor. Evlendiği halde cinsel birleşmeyi yapamamış bakirelerin sayısı azımsanamayacak oranda.

Bu konuda araştırmaları bulunan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Arşaluys Kayır sıkça sorulan sorulara bakın nasıl yanıt veriyor...

Vajinismus sık mı görülür?

Cinsel tedavi merkezlerine başvuran hastaların yarısından çoğunda görülür, geriye kalan sorunlar cinsel isteksizlik ve orgazm sorunudur. 1985 sonrası kliniğimizde binlerce hasta gördüm. Kadın hastalarım sadece cinsel birleşmeden kaçınıyorlar. Çoğu evlenmiş, ama hâlâ cinsel birleşmeyi yapamayan bakireler. 20-35 yaşlarındalar. Cinsel hayatları yolunda, orgazm sorunları yok, ama cinsel birleşmeyi yapamıyorlar. Türkiye'de muhtemelen her üç kadından ikisi ilk cinsel birleşmede zorluk yaşamıştır. Namus anlayışından dolayı biz kendimizi kolay kolay açmayız. Cinsellik, ertelenebilir bir şey. Kadın bir süre sonra "Bu erkek işi" diyebiliyor.

Peki annenin mutlu olduğu nasıl anlaşılır?

Hastalarıma, "Anne ve babanızın nasıl bir cinsel yaşamı vardı?" diye sorduğumda bir kısmı "Düşünmedim bile" der. Bir kısmı "İyi olduğunu sanmam, çok kavga ederlerdi." der. Bizde yatak odalarının kapıları kilitlenmez. Ben kilitlenmesinden yanayım. Çocuk içeride mahrem bir şey olduğunu bilmeli. Eğitimli insanlara neden kapınızı kapatmıyorsunuz diye sorduğumda "Anlaşılır" diyorlar.

Cinsel eğitim nasıl olmalı?

Genç kızlar ve genç erkekler istenmeyen gebelik, AIDS'ten korunma konusunda bilgilendirilmeli. Eğer bunu yapamıyorsak aklıbaşında birkaç kitabı ortada bırakalım. Bizde flörtün gizli saklı olması o kadar başa dert bir şey ki... Oysa flörtten başka hiçbir şey pratik şansı vermiyor. Entelektüel kesimde ailelerin ileri görüşlülük adına yaptıkları yanlışlar var. Her şeyi bana söyle, ben bileyim demek iyi bir şey değil. "Sana güveniyorum." lafı, "Sana bekçilik etmeyeceğim, ama namusunu koru, kendini frenle." demek. Genç kız tam haz anında bu lafı hatırlıyor. Zannedildiği gibi soğuk kadın yok, soğuk duran kadın var.

Flört döneminin daha sonraki yıllarda cinsel yaşama etkisi nasıl oluyor?

Flört, söz, nişan sırasında hayat çok güzel! Cinsel hazda kadınla erkek arasında fark yok. Ancak cinsel birleşme barikatını aşmak zaman alıyor. Bir hastam "Neden herkes yapabiliyor da ben yapamıyorum?" diye sordu. Ben de herkesi nerden bildiğini sordum. "Çocukları var," dedi. Mesela, mastürbasyon yapıyor musun, diye sorunca, kadın hasta hemen "Hayır" der. Oysa üçüncü görüşmede "Yapıyorum" der.

Bunun nedeni utanç ya da suçluluk duygusu mu?


Mastürbasyon konusunda da erkek-kadın farkı var. Erkeklerin organlarında belli bir yaşta uyanma olduğu için gece boşalmaları olur, bu fizyolojiktir.

Başta baba olmak üzere herkes gururlanır. Oysa kız için, kadın için bu doğal sayılmaz. Diyelim ki erkeklerin yüzde 99'u mastürbasyon yapar, kadınların ise yüzde 66'sı, ama kadınlar dile getirmez.

Kadınlar yeni uyanıyorlar

1985'te durum henüz böyle değildi. Artık, "Eşim az sevişiyor, eşcinsel olabilir mi?" diye soranlar var örneğin. Kadınlar eskisi kadar cinsel isteklerini bastırmıyor.

Evlendikten sonra cinsel yaşam yavaşlıyor mu?

Evlendikten sonra cinsel yaşamları zayıflayanlara daha önce nasıl olduğunu sorduğumda, "Çok güzeldi." diyorlar. O zaman "Evlenmeden önce ne yapıyorsanız gidin onları yeniden yapın." diyorum. Bizim için, kişinin hoşuna giden ve başkasına zarar vermeyen, yanındakinden de tepki almadığı her şey normaldir. Birçok kadın oral sekse yavaş yavaş yaklaşmıştır. Çünkü kadınların çoğu meniden tiksiniyor. Biz oral seksten tiksinenlere bunun kirli-pis bir şey olmadığını anlatıyoruz, bir süre sonra zevk alıyorlar. Onlara tatlı tatlı sevişmeyi öğretiyoruz. Kadınlar seksi ayıklaya ayıklaya yaşıyorlar, çünkü öyle yetiştiriliyorlar. Biz doktorlar ise şöyle diyoruz: Gönlün ne zaman istiyorsa yap, saate de bakma, kapını kilitle. Aman çocuk duymasın, ama biraz da fark etsin. Her zaman yanaktan değil, dudaktan da öpüşün. Çocuk o zaman ne güzel bu evde aşk var diye düşünüyor. Aşk hoş bir şey çünkü. Sevişmenin iyileştirici bir yanı var, sevildiğini hissettiriyor.

Kadınlığını, erkekliğini yaşatıyor. Sonuçta arzu edilmek her insanı mutlu eder.

Cinsel mitler sorun mu?

İnsanların kafasında kalıplaşmış inançlar var. Erkek aktiftir, cinsel ilişkiye her zaman, kiminle olursa olsun hazırdır gibi. Bir diğer hatalı yargı ise, cinsellikte aktif kadının kötü kadın olarak algılanması. Cinsellikle ilgili baskılar var oldukça, erkeklerin çoğu evliliğe kadar cinsel yaşantılarını mastürbasyonla sürdürdükçe, denetimsiz boşalma da Doğu ülkelerinde daha sık görülüyor. İstatistiklere göre çoğu erkekte mastürbasyonda erken boşalma sorunu yok, partner olduğunda sorun başlıyor.

Bu sorunlarda çiftin cinsellik dışındaki ilişkisinin etkisi var mı?

Kişinin partneriyle genel anlamda ilişkisi, örneğin öfkeler, kızgınlıklar cinsel yaşamını da doğrudan etkiler.

Tedavide izlenen yöntemler neler?

Günümüzde psikanalitik psikoterapinin bakış açısını kullanmak zorunlu hale geldi. Önce kaygının sebeplerini derinlemesine araştırıyoruz. Cinsel terapiler kısa süreli tedaviler. Çiftlerin genelde acilen çözüme ihtiyaçları var, bize başvurduklarında zaten belli bir süre geçmiş oluyor.

Sorunlar hangi sürede çözülüyor?

Standart bir süre yok, ama ortalama haftada bir kez yapılan altı ile 12 seans arasında olduğunu söyleyebiliriz. Yani bir buçuk ile üç ay arası. Erkekler cinsellikle ilgili herhangi bir sorunu yaşamaya daha duyarlı. Cinsel sorunlar doğrudan cinsel kimlik, yani erkek olmakla ilgili rolü sorgulatıyor onlara. Bu yüzden daha travmatik yaşıyorlar.

False