GeriSeyahat Macellan karayı ilk gördüÄŸünde ‘tepe gördüm!’ diye bağırmıştı o tepeden Uruguay’ı seyrettim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Macellan karayı ilk gördüÄŸünde ‘tepe gördüm!’ diye bağırmıştı o tepeden Uruguay’ı seyrettim

Macellan karayı ilk gördüÄŸünde ‘tepe gördüm!’ diye bağırmıştı o tepeden Uruguay’ı seyrettim

Güney Amerika kıtasının güneydoÄŸu uzantısı üzerinde ve Atlantik Okyanusu kıyısında yer alan Uruguay’la onun hemen batısında yer alan Paraguay’ı her zaman merak etmiÅŸimdir. Belki isimlerindeki uyumluluk yüzünden, belki de bu iki ülkenin batıda And DaÄŸları ile kuzey ve doÄŸuda bulunan Brezilya yükseltileri arasında kalan, çanak ÅŸeklinde, çayırlar ve su kanallarından oluÅŸan ilginç ülkeler olmasından...Resmi adı Uruguay DoÄŸu Cumhuriyeti olan ülkeye gitmek için önce 14.5 saatlik aktarmalı bir uçak yolculuÄŸu yapmak gerekiyor. Ardından, önce Arjantin’in baÅŸkenti Buenos Aires’e uçuluyor, oradan da üç saatlik hızlı bir feribotla dünyanın en büyük halicinde bir nehir yolculuÄŸu yapılıyor ve baÅŸkent Montevideo’ya ulaşılıyor.Benim için Ä°stanbul’dan toplam 17.5 saat süren yolculuÄŸun en ilginç yanı, hızlı feribotla yaptığımızdı. Öyle bir haliç düşünün ki eni 80-337, boyu 250 kilometre civarında... Bu ilginç nehir, 337 kilometre geniÅŸliÄŸinde bir ağızla denize dökülen dünyada tek nehir olma rekorunu elinde tutuyor.BOYANMIÅž NEHÄ°RDE ÅžAMATAArjantin ile Paraguay’ın arasındaki yolculuÄŸumuz, Uruguay’ın kelime manası olan ‘boyanmış nehir’de geçti. Nehrin toprak renginin tamamen dip doÄŸasından ileri geldiÄŸini öğrendik. Dalgalı ve hafif tuzlu olan bu halice, Rio de la Plata ismi verilmiÅŸ. Özellikle, gemi yolculuÄŸunda bol neÅŸe ve ÅŸamata vardı. Uruguay, Avrupalı turistler tarafından yeni yeni tanınmaya baÅŸladığından, gemide geliÅŸmiÅŸ ülkelerin turistleri çok deÄŸildi; yolcuların büyük kısmı Kolombiya, Peru, Bolivya, Brezilya ve Venezüella gibi Güney Amerika ülkelerindendi. Bu insanların Latin ırkının sıcak, samimi ve neÅŸeli olma özelliklerini taşıdığına yol boyunca tanık olduk. Yüksek sesle sohbet etmek, devamlı kahkaha atmakla tanınan Ä°talyan, Yunanlı, Mısırlı ve Türk vatandaÅŸlarından hayli ilerdeydiler. Ancak kendileriyle barışık ve mutlu oldukları da her hallerinden belli oluyordu.Montevideo limanına girdiÄŸimizde ilk gözümüze çarpan, eski model gemilerle hangi dünya savaşından kaldığı belli olmayan ve eski siyah beyaz filmlerde gördüğümüz, sıra sıra dizilmiÅŸ savaÅŸ gemileri oldu. Bir zamanlar kuvvetli bir deniz filosuna sahip oldukları belli oluyordu. Zira Uruguay, Güney Amerika kıtasının orta içlerine girmek için bir kapı konumunda olmuÅŸ, yıllar boyunca. Limanın etrafı eski bir ÅŸehir görünümünde. Eski ve bakımsız binalar, caddeler ve sokaklar çevre sakinlerinin daha yoksul olduÄŸu görüntüsünü veriyor.1520 yıllarında Macellan’ın keÅŸfinden sonra gelen Ä°spanyollar, 1724-1726 yıllarında buraya kale yaparak denizden gelen saldırıları önlemeye çalışmışlar. Daha sonra da kale ÅŸehir haline dönüşmüş. Bugün üç milyonluk Uruguay nüfusunun yarısı Montevideo’da yaşıyor.Limandan merkeze gidildikçe ÅŸehir daha düzgün bir hal alıyor. Anayasa Meydanı ve çevresindeki binalar ve yollar abartısız ve sade bir Avrupa mimarisini yansıtıyor. Her yerde daha çok Ä°talyan ağırlıklı Avrupa kültürü hakim. Meydanın ortasında, Uruguay’ı Ä°spanyollar’dan kurtaran General Jose Martin’in (1778-1850) heykeli yer alıyor. Bu general Meksika’dan Peru ve Arjantin’e kadar birçok Las Amerikas (Latin Amerika) ülkesinin kurtarılmasında emeÄŸi geçtiÄŸi için çok sevilip sayılıyor ve her yerde heykeline rastlamak mümkün. Brezilya hariç, çünkü Güney Amerika’da sadece Brezilya, Portekizliler tarafından istila edildiÄŸinden Ä°spanyolların yerine Portekizliler’le savaÅŸmışlar.Uruguay’da görülecek yerler arasında, 1730 yıllarında yapılan eski hükümet konağı, 1856’da yapılan eski tiyatro binası ve saray gibi önemli eski yapılar birbiri ardına sıralanmış ve aynı Avrupa’daki görüntüleri yansıtıyor. Çok geniÅŸ parklarda her kesimden halk gezip dinleniyor. Bu bölgedeki büyük ve önemli caddelerin her birine Uruguay’ın 19 eyaletinin ismi verilmiÅŸ. AlışveriÅŸe meraklı olanlar, bu caddelerdeki modern maÄŸazalarda dokuma ve yünden etnik ürünler bulabilirler. Yine yapıldığı dönemde dünyanın en büyüğü sayılan, 75 bin kiÅŸilik stadyumu, yılların ağırlığını taşımaktan yorulmuÅŸ bir vaziyette ayakta durmaya çalışıyor. 1930’lu yılların o görkemli olimpiyatlarına ev sahipliÄŸi yapan bu tarihi yapıyı FIFA 1968 yılından beri koruma altına almış. Åžehrin görmeye deÄŸer yerlerinden bir baÅŸkası da 1800’lü yıllarda yerli halkın Ä°spanyollar tarafından yok ediliÅŸini tasvir eden büyük anıt... Bir soykırım abidesi olarak görenleri dehÅŸete düşürüyor.Eski ÅŸehrin dışında yeÅŸillikler içinde Avrupai modern köşkler ve yapılara rastlamak mümkün. Åžehrin etrafını saran sahil, çok geniÅŸ ve halka açık kumsallarla kaplı. Akıntıya göre renk deÄŸiÅŸtiren sudan etkilenmeyen halk, kendini dalgalı sulara atıyor ve çocuklar kumda futbol oynuyorlar.Montevideo Tepesi, Macellan’ın 1520 yıllarında karayı ilk gördüğü yer. Hatta ‘Tepe gördüm, tepe gördüm!’ diye bağırması nedeniyle tepe manasına gelen monte, görüntü manasına gelen video kelimelerinin birleÅŸmesi sonucu buraya Montevideo adı verildiÄŸi rivayet ediliyor. Bizim Çamlıca tepesinin üçte biri kadar yüksekliÄŸi olan Montevideo, ÅŸehirde ciddi bir yükselti sayılıyor. Tepeye çıkan caddelere deÄŸiÅŸik dünya devletlerinin ismi verilmiÅŸ. DoÄŸrusu Türkiye caddesinden geçerken keyiflendim. Zira, bize biraz torpil yapmışlar ki oldukça iyi bir caddeden geçerek tepeye ulaşılıyor. Hemen yanımızda Yunanistan, daha ileride Ä°ngiltere caddeleri var. Tepeden tüm ÅŸehrin siluetini görmek mümkün. O civarda daha çok fakir aileler yaşıyor. Her tarafta çocuklar top oynuyor. Buralarda top oynamak milli bir gelenek, ileride ünlü ve zengin bir futbolcu olmak tüm çocukların hayali.RÄ°O’NUN KÜÇÜK BÄ°R ÖRNEĞİŞehrin Atlas Okyanusu’na bakan yazlık ve turistik zengin kesimi adeta Rio sahillerinin küçük bir örneÄŸi. Lüks otel ve binalar ve geniÅŸ halka açık kumsallarla dolu. Punta Del Este, bunların en ünlülerinden. Ancak burada deniz pek tekin deÄŸil, zira bizim Åžile benzeri çok dalgalı ve deniz içinde kumlar bir anda yer deÄŸiÅŸtirdiÄŸinden insanı denize çekerek ölümlere neden oluyor. Herkes çok dikkatli davranıyor ve yabancılar sık sık uyarılıyor.Bu sakin ve sıcak insanların yaÅŸadığı ülkeden ayrılmadan önce mutlaka çok güzel, çeÅŸitli ve ucuz dondurmalarıyla, deÄŸiÅŸik ÅŸekilde yapılan et ve balıklarından tatmanızı öneririm.Biraz da bilgi...Uruguay, Türkiye’nin dörtte birinden daha küçük bir ülke. Toprakları çok bereketli, sulak ve Pampa adı verilen düzlüklerden oluÅŸmuÅŸ. En yüksek dağının 501 metre olduÄŸunu gözönüne alırsanız, ne kadar düz bir ülke olduÄŸunu anlayabilirsiniz. Nüfusu üç milyon. Halkın yüzde 85’i Ä°spanyol ve Ä°talyan kökenli beyazlardan, yüzde 15’i de yerli halkla karışmış olan diÄŸer milletlerden oluÅŸuyor. Resmi dilleri Ä°spanyolca ama ülkede, Ä°talyan ağırlıklı Avrupa kültürü hakim. Okuma yazma oranı yüzde 96, üniversite ve öncesi eÄŸitim ve saÄŸlık sektörü parasız.Ekonomisi, daha çok hayvancılık ve hayvan ürünlerine (et, süt, dericilik, ayakkabı) dayalı. Nehirlerden elde edilen elektrik üretimi de oldukça önemli bir gelir saÄŸlıyor. 28 pezo 1 dolar.Ä°klimi bizim tam tersimiz; yazımız onların kışı, kışımız onların yazı. Hava sıcaklığının, yaz ortalaması 20, kış ortalaması ise 10 derece civarında...25 yıllık memuriyetim nedeniyle, güzel ülkemin en doÄŸusundan en batısına, kuzey ve güneyinin % 90’ını görmek fırsatını buldum. Emekli olduktan sonra da dünya ülkelerine yönelerek bugüne kadar 4 kıtada 42 devlet gezdim. (Kasım ayında da 5. kıta olan Avustralya’ya gideceÄŸim)Â
False