GeriSeyahat Kuzey Kutbu gezisi doğum günü armağanımdı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kuzey Kutbu gezisi doğum günü armağanımdı

Kuzey Kutbu gezisi doğum günü armağanımdı

Final Dershanesi’nin sahibi ve eğitim yöneticisi Hatice Yılmaz yaklaşık 30 yıldır geziyor. Gezilerine Türkiye’nin farklı bölgelerini keşfederek başladı. Daha sonra rotasını yurtdışına yöneltti. Son olarak 30 Ocak’ta 51’inci yaş gününü Kuzey Kutbu’nda kutladı. Değişmez yol arkadaşı, 30 yıllık eşi Salih Yılmaz’ın yaş günü armağanıydı bu gezi.

30 yıl önce önce Türkiye’de gezmeye başladık. O yıllarda tatile çıkma anlayışı yeni yeni yerleşiyordu. İlk yolculuklarımızda Kumbağ, Avşa, Bodrum’u gördük. Doğaya, yeşile alışkın Karadenizli için Bodrum çekici değildi. Yurtiçi gezilerimizi sürdürürken hayalimiz Paris’i görmekti. 15 yıl önce ilk yurtdışı gezimizde Fransa’ya gittik. Farklı bir kültürdü ve çok etkilendik. Planlı kent yapısıyla, restorasyon anlayışıyla, müzeleri, resim galerileriyle çok güzel bir kentti Paris. Cadde kenarlarındaki yağmur kanalları dikkatimi çekmişti. Lido’da izlediğim şovdan çok etkilenmiştim. Zamanımın kısıtlı olmasına üzülmüştüm.

Ardından Roma, Vatikan, Verona, Floransa’yı içeren bir geziye çıktık. Tarihin derinliklerine yolculuk yaptığımı hissetmiştim. Budapeşte gezisi, Osmanlı eserlerinin korunması açısından şaşırtıcıydı. Gülbaba Türbesi, kentin Osmanlı sarayı olarak kullanılan kalesi özenle restore edilmişti. Mehmet Paşa’nın mezarının üstündeki Türkçe - Macarca "Kahraman düşmandı, rahat uyusun" yazısı, kaleye çıkan yollardan birine "Atatürk Caddesi" adının verilmesi dikkat çekiciydi. Peşte tarafındaki anıt müzede 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan vahşete tanık olduk. Buraları gezerken hep Türkiye’yi düşündük. Ne yazık ki tarihi varlıklarımıza yeterince değer vermiyoruz, korumuyoruz.

Çek Cumhuriyeti’ndeki Karlovy Vary muhteşem bir kentti. Yalova’daki Termal’e benzettim. Atatürk’ün buradaki bir sağlık kuruluşunda tedavi gördüğü, Türkiye’ye döndükten sonra benzerini Yalova’da kurduğu söylenir. Binaları, sokakları tertemiz bir kentti. İlgimi en çok tabela olmayışı çekmişti.

Seyahatlerimde sokaktaki insanların giyim kuşam ve ilişkilerini gözlemlerim. Okulları, sınıfları, kütüphaneleri incelerim. Asgari ücreti, kiraları, sebze meyve fiyatlarını merak ederim. Eğitim sistemini, okulları incelemek amacıyla birçok ülkeyi gördüm. Fransa, Avusturya, İsveç, Norveç, Danimarka, ABD, İngiltere, İspanya, Tunus, Finlandiya, Güney Afrika gezdiğim ülkeler arasında. Şimdiki hedefim Grönland ve Latin Amerika.

MASAL GİBİ KIZAK TURU

Uçağımız Helsinki’ye yaklaşırken aşağıya baktığımda donmuş bir şehir gördüm. Laponya uçağını beklerken kenti gezdik. Merkezdeki binaların çoğunluğu dört katlıydı, taşları oyarak yapılan, içinde sular akan Protestan kilisesi etkileyiciydi. Laponya bölgesinin merkezi Rovaniemi’ye 1,5 saatlik uçuşla ulaştık. Yılın büyük bölümünü beyazlar
/images/100/0x0/55ea1514f018fbb8f86a3388
içinde geçiren kentte uçak pisti dışında her yer beyazdı. 60 bin nüfuslu şehir kış turizmi merkezi. Yüzölçümü açısından dünyanın en geniş kentlerinden, çoğu ormanlarla kaplı. Ren geyiklerinin çektiği kızak ve Noel Baba figürleri havaalanından başlayarak her yerde karşımıza çıktı. Kentin yanından geçen Kemijoki nehri tamamen donmuş, görünmez olmuştu. Kentin küçük meydanında, küçük bir çarşısı bulunuyor. Alışveriş merkezi dedikleri bina ise orta halli market kadardı.

Husky köpeklerinin yetiştirildiği bir çiftliği ziyaret ettik. 300 köpeği, işçi, emekli ve bebek olarak sınıflandırmışlar. Herbirinin ismi var. Koşu için eğitiliyorlar. Sevgiyle, üzerimize atlayarak karşıladılar bizi. Bir gözü mavi, diğeri yeşil olanı bile gördük. Genç husky’lerin çektiği bir kızakla ormanda yarım saatlik bir tur yaptık. Ardından Ren geyiklerinin yetiştirildiği bir çiftliğe geçtik. Geyiklerinin çektiği kızakla ormanda bir saatlik tura çıktık. Masal gibi bir atmosferdi. Neyin fotoğrafını çekeceğimi şaşırdım.

KUTBA GİRENE SERTİFİKA

Geleneksel Fin kültürünün özelliklerini eski bir evde, bir kadından öğrendik. Sekizgen şeklinde yapılan evin ortasında ateş yanıyordu. Kenarlarda sedirler, çevrede Ren geyiği postları vardı. Finler hayatlarını Ren geyiklerine borçlu. Sütünü içiyor, yoğurt yapıyor, etini yiyor, postuna sarılıyorlar. Sıcak çilek şurubu ikram ettiler. Geleneksel mönüleri Ren geyiği eti, patates püresi, mantarlı çorba. Gittiğimiz her yerde bunları tattık.

Kutup dairesi, Santa Claus Köyü’nden geçiyor. Noel Baba Kilisesi’nin ve evinin bulunduğu köyde, kutup dairesini simgeleyen mavi bir kablo bulunuyor. Kabloyu atlayınca, kutup dairesine girmiş oluyorsunuz. Kuzey kutup noktası 150 kilometre ileride, okyanus içinde. Mavi kabloyu geçene sertifika veriyorlar. Günler çok kısa, saat 16.30’da hava kararıyor.

Ertesi gün programımız biraz daha enteresandı. Kemi Limanı’ndaki buzkıran gemilerine gitmek üzere yaklaşık bir saat kar altında yolculuk yaptık. Öylesine rüzgar ve fırtına vardı ki, gerçekten kutupta hissettik kendimizi. Turistik amaçla hazırlanmış eski bir gemiye bindik. Bu gemiler en fazla 17 metre kalınlığında buzu kırabiliyor. Baltık Denizi’nin en kalın buz rekoru 28 metre. Geminin arkasından bakıldığında, nehirde gittiğinizi hissediyorsunuz. Kırılan buzlar hemen donuyor, kesme taş görünümü kazanıyor. Buz tabakası, buzkıranın ardından fermuar gibi kapanıyor. Donmuş denizin ortasında, bir çam ağacının önünde gemi durdu. Buzlar kırılıp bir alan açıldı, isteyen özel giysiler giyip, buzlu suda yüzdü.

BUZDAN KİLİSE

Dört saatlik buzkıran turundan sonra buz kale, buz oteli ve kiliseyi gezdik. Kalenin buzdan koridorları, buzdan masaların bulunduğu salonlara açılıyordu. Kilise de buzdan yapılmıştı. Sıralar, altar, kolonlar, harita buzdandı. Buzdan otelde ise, lobiden, odalara, yataklara kadar her şey buzdandı. Yatakların üzerine geyik postları serilmişti. Oyun odalarında çocuklar için buzdan kaydıraklar, ayılar, filler yapılmıştı. Masalsı atmosferde geceleyip, ertesi gün kar motosikletleriyle safariye çıktık. Saatte 60 kilometre hızla, 2 saatte bir göle ulaştık. Yol boyunca manzara etkileyiciydi, çevredeki yabani geyikler gördüm. Gölün çevresine piknik alanı, kulübeler yapılmıştı. Buzu kırıp balık tutmayı denedik. Başaramayınca geyik etiyle barbekü partisi yapıp, geri döndük.

En sevdiği beş yer

á Prag á Karlovy Varyá Floransa á Sun City (Güney Afrika) á Çanakkale

seyahatte ne okuyor

Eğitim, iş yönetimi kitapları

ne yiyor

ne içiyor


Balık, yerli şaraplar, yerel lezzetler

ne giyiyor

Spor, rahat kıyafetler

nerede kalıyor

Otantik oteller

neyle seyahat ediyor

Uçak, kiralık otomobil

çantasının vazgeçilmezleri

Fotoğraf makinesi, kitap, ilaç

kiminle seyahat ediyor

Eşi ve arkadaşlarıyla

oradan ne alıyor

Cam biblo, küçük hatıralık objeler
False