GeriSeyahat Kızarmış Kreatif Tavuk!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kızarmış Kreatif Tavuk!

Kızarmış Kreatif Tavuk!

Bugün, kuluçkaya yatmış tavuklarla aramızdaki benzerliği inceleyeceğiz hep birlikte. Tıpkı bizim gibi ekonominin bir parçası olan ülkemiz tavuklarından bahsediyorum. Altı üstü tavuk işte, benim gibi karizmatik bir varlıkla nasıl bir ortak noktası olabilir diyenler! Size, bu kadar erken karar vermeyin derim

Tavuklar, işletme bilgileri çok sınırlı düzeyde olsa da düzenli olarak  ürettikleri yumurtalarla ekonominin ayrılmaz bir parçasıdır. Öyle ki, onların ölümleri bile ayrı bir sektör oluşturur: Şinitzel endüstrisi! Bir tavuğun üretime geçmek için ihtiyaç duyduğu ortamı yaratmaya harcadığınız para, onun ürünlerini sattığınızda elinize geçenden daha düşüktür. Buna da kâr deriz. Hattâ, günde 1 kere yumurtlayan tavuklarımızın zaman mefhumlarının zayıf olmasından yararlanarak kârımızı kolaylıkla artırırız. Örneğin, binlercesini biraraya topladığımız bir kümeste 4 saat aydınlık-4 saat karanlık bir ortam oluştururuz. Onlar da “zaman da ne çabuk akıyor!” diyerek bir günde üç günü birarada yaşar ve üç kere yumurtlarlar. Görüldüğü gibi onlar, örneğin bir aslan kadar karizmatik olmasalar da çok verimli bir personel grubudur.

 

Gelelim insana... Yüksek müsadelerinizle burada insanı, hayal gücü olan ve vizyon sahibi tek hayvan olarak tanımlayacağım. Yaratıcılık boyutunda bizler de ideal kuluçka ortamımız oluşturulursa yaratır, ekonomiye katılırız. Çok temel bir farkla... Tavukların en büyük avantajı olan standart ürünler yumutlayabilme olayı bizde çok zordur. İnsanoğlunun fikir kuluçkasından bir gün Ferrari çıkar bir gün prezervatif! Bir gün barut, bir gün yangın söndürme cihazı... Bir gün futbol topu, bir gün preformans değerlendirme kriterleri...

 

Bizim ürünlerimiz standart olmadıkları için yirmişerli tertipte yumurta mukavvalarına dizilemezler. Çünkü bizim ürünlerimizin fiyatı, piyasası, kullanım alanı, ağırlığı net tanımlanabilmiş değildir. Bu anlamda, tavukların iş tanımları son derece nettir ve bu nedenle onların çok şanslı oldukları söylenebilir. Onların kümeslerinde, “bu olmuş, bu olmamış, şunu al tekrar yumurtla” diyen kimseleri de yoktur. Hata payları yok denecek kadar azdır. Moralman çökük olduklarında, küp şeklinde yumurtlamazlar. Diledikleri gibi bir kariyer planı yapamasalar da, eninde sonunda bir gün mutlaka şinitzellik mertebesi!ne yükseltilecek olsalar da tavukların işi kolaydır. Bizimki ise hiç de öyle değildir...

 

Aslına bakarsanız işimizin zorluğu üretim çeşitliliğimiz değildir. Tam tersine bu başlıbaşına bir zenginliktir. Keyfin ta kendisidir. Bu belki de insan olarak yaşamanın en güzel tarafıdır. İşimizi zor kılan, entelektüel becerilere dayalı işlerde standardizasyonun olamayacağı gerçeğiyle barışık olmayışımızdır. Daha doğrusu yöneticilerimizin böyle düşünmemesidir. Genelde onlar, belki isteyerek belki istemeyerek bizden mukavva kutulara kolaylıkla yerleşebilecek işler çıkarmamızı beklerler. Kalite güvence sistemleri de işte bu noktada devreye girerler. Kimisi genel anlamda organizasyonel süreçleri düzenler ve bir artı değer yaratırlar. Kimisi ise, bireysel üretim tarzına üniforma giydirmeye kalkışırlar. Şahsen benim, bana tavuk muamelesi yapan bu tip yanlış sistemlerle yıldızım hiç barışmamıştır.  Bizi bu kurallara uydurmak, bir tavuğu sanat akademisine gönderip heykeltıraş olmasını ummaktan daha saçmadır.

 

Çünkü, bir insanın üretim stilini bırakın bir takım prosedürleri, o insanın kendisi bile belirleyemez. Bizler, yani insanlar iniş-çıkışları olan canlılarızdır. Biz, profesyonel tiplemelere bürünmüş olsak da bizim beynimizin yaratıcı tarafı, yani sağ beynimiz aynı zamanda duygu besleyen tarafımızdır. Aşık olduğumuz dönemlerde, üzerimizde bir dâhi pırıltısıyla ortalıklarda gerine gerine gezinmemiz, üretkenliğimizin tavana vurması da bu yüzdendir. Söylememe herhalde gerek yok, sevgilimizden ayrıldığımız zaman bize “yaratıcılık mı o da ne? Git başımdan!” dedirten de aynı şeydir.

 

Eğer bu çağın adı bilgi çağı ise yaratıcılık bizim en değerli altın bileziğimizdir. Düşünün, taşının... Düşünce özgürlüğünün gelişmediği ortamlarda, klasik bir tavuk olmaktan ileriye gidemeyeceğinizi kulağınıza küpe edin. Altın yumurtlayan tavuk kimliğinizin, standart ateşlerde pişirilmesine sakın müsaade etmeyin. Nar gibi kızarmış kreatif tavuklardan olmayın. Benden söylemesi...

 

burak@strategica.gen.tr

 

 

buRAK özDEMİR kimdir?

 

1974’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Tanıtım Bölümü’nün ardından Beykent Üniversitesi Stratejik Pazarlama Yönetimi ve London School of Public Relations programlarını tamamladı. Halen, Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisans öğrenimini sürdürüyor. Strategica Marka Danışmanlık’ın kurucu ortağı, Torpil.com’un yaratıcısı olan özDEMİR, aynı zamanda dünyanın önde gelen marka danışmanlık kuruluşlarından Landor’un Paris ofisi için markalara isim buluşçuluğu (namer) yapıyor. Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan Yıl 2binyüz2 adlı bir de kitabı var.  

False