Yüzde 99 ter dökmek, yüzde 1 yaratıcılık!

Güncelleme Tarihi:

Yüzde 99 ter dökmek, yüzde 1 yaratıcılık
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2017 05:09

Çok renkli geometrik soyutlamalarıyla Op Art’ın en önemli temsilcilerinden Macar asıllı ‘plastik sanatçısı’ Victor Vasarely, kapsamlı bir retrospektif sergiyle Tophane-i Amire’ye konuk oluyor. Torunu Pierre Vasarely ile 1997’de hayata veda eden dedesini ve küratörlüğünü üstlendiği sergiyi konuştuk.

Haberin Devamı

Siz Yvaral’ın oğlu, Vasarely’nin torunusunuz. Her ikisi sanat anlayışlarıyla savaş sonrası sanat dünyasında güçlü izler bırakmış. Vasarely Vakfı’nın başkanısınız. Bu görevler size köşeye sıkışmış hissi vermiyor mu?
Köşeye sıkışmak mı, kesinlikle hayır! Yvaral ismiyle tanınan Jean-Pierre Vasarhelyi’nin (1934-2002) oğlu, Klára Spinner (1909-1990) ile Victor Vasarely diye bilinen, Macaristan, Peç doğumlu Victor Vásárhelyi’nin (1906-1997) torunuyum. 4 Ekim 1960’da Paris’te, Pierre-Victor-Serge Vasarhelyi adıyla doğdum ve bu isim aile içinde, lâkaplarımızda, sanatçı isimlerimizde, adlarımızda kolayca hissedilen bir devamlılık yaratıyor.
Bütün gençliğim ‘Vasarely takım yıldızının’ altında geçti. Büyükbabam ve büyükannem 1929’da Budapeşte’de, Weimer Bauhaus’nun birebir uzantısı olan Mühely’de karşılaşmış, 1930’da da sanat dünyasının başkenti Paris’e göç etmişler. Büyükannem Mühely’de büyükbabamdan çok daha iyi bir öğrenciymiş. Savaştan önce başarılı bir moda desinatörü olan büyükannem, kocası uğruna kendi sanat kariyerini feda etmeyi seçmiş, pek çok kadının bugün hâlâ yaptığı gibi.
Babam Jean-Pierre ise büyükbabamın gerek reklâm gerek mimarlık işlerinde hem sadık icracısı hem de ortağıydı. Birlikte böyle pek çok proje yürütmüşler, 1972’deki Renault logosu, Paris’te RTL radyosunun cephesi, Neustadt operasında sahne perdesi gibi... Vasarely her daim bütün sanatların kesiştiği noktada durdu, şirketlerle (Saint-Gobain, BASF, Lafarge, SCNF, L’Oréal, Air France...) dirsek temasında bulundu. Bu miras kesinlikle bana ağır gelmiyor, tam tersine... Yenilenen kadromuzla, Victor Vasarely’nin yapıtını kalıcı kılmayı görev bilen insanların desteğiyle bütün işlerim büyük bir ahenkle, hatta çok heyecan verici bir şekilde yürüyor.

Yüzde 99 ter dökmek, yüzde 1 yaratıcılık
Pierre Vasarely (üstte) 

Haberin Devamı

Victor Vasarely’nin tablolarına yakından bakıldığında, her bir yapıtın tasarımı kadar icrasına da yön veren mükemmeliyetçiliğe ve disipline insan hayran kalıyor. Bu mükemmel işlerin arkasındaki teknikler ve metodoloji hakkında bizi bir parça aydınlatmanızı istemek meslek sırlarını açığa çıkarmak mı olur?
‘Herkes için sanat’, ‘Görülecek şeyler sunmak’, ‘Sanatı sokağa indirmek’, Vasarely’nin böyle cömert fikirleri vardı. Paris’te 1930’dan 1939’a kadar dikkat çekici bir grafikerlik kariyerinin ardından Vasarely kendini bütün dünyaya 20. yüzyılın ikinci yarısının en büyük sanatçılarından biri olarak kabul ettirdi: 1950-1990 arası dönem içerdiği yaratıcılıkla da, girişimci ruhla da göz kamaştırır. Bir ‘plastik sanatçısı’ olarak bütün hayatı boyunca Vasarely hep yöntemli, tertipli, insanlarla ilişkilerinde mesafeli davranmaktan vazgeçmeyen biri, ‘modern sanatın bir münzevisi’ olarak algılandı. Bazen ‘yağlıboya resim’ devrini özler, bir yandan da kıyasıya çekiştirirdi: “Şövalenin karşısına oturup fırçayla tuvali okşamak insanı öyle dinlendirir ki...”
Ressam ve/veya sanatçılık halini reddederek kendini ‘plastik sanatçısı’ olarak gördü, hatta düşünmeye, araştırmaya, programlamalara kendini tamamen verebilmek için yardımcılar edindi: “Eğer, dün sanat, hissetmek ve uygulamaksa bugün tasarlamak ve yaptırmak olabilir.”
Sanatın bir elitle sınırlı kalmaması gerektiğine, her insanın güzelliğe hakkı olduğuna dair inancıyla cömertliğe dayalı bir anlayışı savundu. İşlerini çoğaltmalar yoluyla her keseye uygun hale getirirken mimariyle bütünleşik yapıtlarının ‘çokrenkli kentlerde’ kent uzamını kaplamasını istiyor, 1955 yılında Sarı Manifesto’da şöyle yazıyordu: “Yarının sanatı ya herkesin ortak hazinesi olacak ya da hiç olmayacak.” Bir plastik alfabe yaratarak ileriki kuşakların temel taşı olarak kullanacağı şifreli bir görsel sanat icat etmişti; müzikteki solfejin ya da edebiyattaki alfabenin eşiydi bu. Onu tutkulu, oturaklı, sanatı ve işiyle dopdolu bir adam olarak hatırlıyorum. “İşim mi? Yüzde 99 ter dökmek, yüzde 1 yaratıcılık” diye espri yapardı neşeyle...

Haberin Devamı

Yüzde 99 ter dökmek, yüzde 1 yaratıcılık

Victor Vasarely

Victor Vasarely Türkiye Retrospektifi Sergisi İstanbul’a geliyor. Sergiden biraz bahseder misiniz?

Sergi, Arkas Holding Başkanı ve dostum Lucien Arkas’ın girişimleriyle güzel bir proje olarak ortaya çıktı. Arkas Koleksiyonu’nda Victor Vasarely eserleri ve vakıf olarak bizim eserlerimize ek olarak Peç Victor Vasarely Müzesi, Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi, Renault Kurumsal Koleksiyonu’dan getirilen eserler var. Serginin kuratörlüğünü ben yapıyorum. Sergide çağdaş sanata kattıkları ve Op Art akımının kurucusu olmasının yanı sıra, kurduğu müzeleriyle de adından söz ettiren Victor Vasarely’yi Türkiye’deki sanatseverlere daha yakından tanıtmayı hedefliyoruz.

Haberin Devamı

Sergide neler göreceğiz?
Victor Vasarely’nin farklı sanat dönemlerine ait 50’den fazla resim, heykel, tasarım ve duvar halısı çalışmalarından oluşuyor. Sanatseverler, sanatçıya uluslararası bir tanınmışlık kazandıran 1950 ve 1960 yıllarına ait ikonik çalışmalarının yanı sıra, onun sanat hayatında önemli bir yeri olan afiş ve üç boyutlu çalışmalarını, duvar halılarını ve mimari tasarımlarını da görme şansını bulacak. Serginin bir özelliği de Arkas Koleksiyonu’nda bulunan 13 adet büyük boyutlu çalışmanın da ilk defa sergileniyor olması. Bu eserler İstanbul’da sergilendikten sonra 10 Nisan’da da İzmir’de de sanatseverlerle buluşacak.
Arkas Holding desteğiyle açılan Victor Vasarely retrospektifi 31 Mart’a kadar Tophane-i Amire’de görülebilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!