Yuvarlanmayın ey ‘küçük elma’lar!

Güncelleme Tarihi:

Yuvarlanmayın ey ‘küçük elma’lar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2023 10:57

Leo Perutz ‘Nereye Yuvarlanıyorsun, Küçük Elma...’da Birinci Dünya Savaşı’nda esir düşen Avusturyalı subayın evine gittikten sonra kamp subayından intikam almak için Rusya’ya dönmesini konu alıyor. Bir macera, bir tarih dersi ya da bir savaş alegorisi olarak okunabilecek kitapta yazar savaşın yıkımlarını aktarmayı başarıyor.

Haberin Devamı

1928’de Avrupa’nın en önemli haftalık dergilerinden Berliner Illustrirte Zeitung’da tefrika edilen ‘Nereye Yuvarlanıyorsun, Küçük Elma...’ ilk baskısıyla 3 milyon okuyucuya ulaştı. Avusturyalı yazar Leo Perutz’un romanının başlığı ise kısa sürede bir deyim haline geldi. Güçlü alegorik temellere sahip sürükleyici bir intikam hikâyesini anlatan roman, başlığını eski bir Rus şarkısından alıyor aslında. ‘Nereye Yuvarlanıyorsun, Küçük Elma...’ iki yılını Sibirya’daki esir kampında geçiren Georg Vittorin’i takip ediyor. Vittorin intikam peşinde yuvarlanırken, okuyucu dönemin tüm ruhu içinde bayır aşağı son sürat ilerleyen insanlığın peşine düşüyor.

1918’de devrimden sonra Sovyetler tarafından serbest bırakılan beş Avusturyalı savaş esiri, kampın komutanı Selyukov’un hücre hapsi verdiği ve hastalanınca ölmesine göz yumduğu bir subayın intikamını almaya ant içiyor. Gruptakilerden biri olan Vittorin’in daha kişisel bir nedeni var gibi görünüyor. Bir Avrupalı subayın onurunun çok önemli olduğu bir zamanda, Selyukov’un sırf yapmaktan memnuniyet duyduğu için ona kasten hakaret etmesini kendisine yediremiyor.
Ne geleneksel bir gerilim ne de bir tarih kitabı olan eseri kategorize etmekte zorlanıyor okuyucu. Savaş sonrası Avrupa ve Kızıllar ile Beyazların arasındaki Rus iç savaşının kaosunun gerçekliğini yansıtan Perutz, eylemleri üzerinde hiçbir kontrolü olmayan ‘küçük elma’nın ahlak masalını da gerçeğe yakın bir kurguyla sunuyor. Viyana’ya eve döndüklerinde ve hayatlarına yeniden başladıklarında, diğer dördü geçmişte yaşamanın ve intikam almaya çalışmanın aptallığını görüyor. Vittorin diğerlerinin aksine, unutmaktan aciz ve her geçen gün daha da saplantılı bir hale geliyor. İntikam için yola çıkmaya karar verirken bir işadamının gelecek vaat eden iş teklifini kabul etmemesi bir yana, eylemlerinin başkaları üzerindeki sonuçlarının da farkında değil Vittorin. Babasının çok az olan emekli maaşıyla geçinmek zorunda kalacağını biliyor ama ona karşı hiçbir sorumluluk hissetmiyor. Babasına destek olmak için sevmediği yaşlı bir adamla evlenmek zorunda hisseden kardeşini düşünmüyor. Onu seven ve savaş esiri olduğu yıllar boyunca kendisini bekleyen sevgilisini de terk etmekten pişmanlık duymuyor.

Haberin Devamı

İki yıllık zorlu bir intikam arayışı sonrasında Vittorin’in aldığı ders çok ağır: “Tifo, bit, açlık, savaş, hapishane. Rusya’da gitmediğim yer kalmadı, Avrupa’nın yarısında dolandım, dönemin tüm cehennemlerinden geçtim. Çürük samanlar üzerinde yattım, Moskova’da beni tutuklamaya kalktılar, yoldaşlarım o lanet olası şeker fabrikasında kurşuna dizildi... Sonra Marsilya! Konstantinopolis! Şimdi görüyorum ki aslında tek yapmam gereken evde oturmakmış.” Vittorin’in ‘yozlaşmış bir çağın habis ruhu’ Selyukov’u bulup bulamayacağı ve bulursa intikamın nasıl gerçekleşeceğini görmek için beklerken büyülenmeden edemiyor okuyucu. Perutz beklenmedik sonla birlikte okuyucusunu ‘küçük elma’ya dönüştürüp yuvarlamayı başarıyor.

Haberin Devamı

Perutz, Kafka ve Zweig’ın çağdaşıydı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda büyümüş ve dünyası Hitler tarafından tamamen yerle bir edilmiş laik bir Yahudi neslinden biriydi. Birinci Dünya Savaşı’nda orduya alınmış ve Rusya’da savaşmaya gönderilmişti. O zamanlarda intikam hırsının insanlığı uçuruma götürdüğü savaşta milyonlarca ‘küçük elma’dan bir tanesiydi. Belki de savaşta yaralandıktan sonra kişisel bir intikamın peşine düştü. Bilmiyoruz. Ama şu bir gerçek ki savaşın acıları toplumsaldan çok bireysel yaşanıyor. Perutz saf bir anlatı gücüyle geçen yüzyıldan kalan bir savaşın acılarını savaş görmeyenlere de ulaştırabiliyor. Takıntılı bir adamın ışıldayan portresi bizi savaşlardan, kutuplaşmadan uzaklaştırmak için nasıl da güzel işini yapıyor. Perutz mesajını doğrudan değil, simgelerle bu çağa ulaştırıyor. Temiz, yalın ve akıcı bir dille yazılmış bu kitabı okuyarak ağacın dalından düşmeyen, her geçen gün biraz daha büyüyecek bir elma olma şansınızı kaçırmayın.

Haberin Devamı

Yuvarlanmayın ey ‘küçük elma’lar
NEREYE YUVARLANIYORSUN,
KÜÇÜK ELMA...
Leo Perutz
Çeviren: Zehra Aksu Yılmazer
İş Bankası Kültür Yayınları
224 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!