‘Yetmiş yaşın şiiri’

Güncelleme Tarihi:

‘Yetmiş yaşın şiiri’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2020 23:34

Bana kalırsa Orhan Veli’den sonraki haikubaşı Sina Akyol’dur. 15 kitabı vardır, adlarını saysam şiir diye okursunuz, ben öyle okuyorum... Bir çeşmenin sevinci var Sina’nın şiirinde. Güleç bir su. Dünyaya kaçmış bir güneş. Seyyar ya da gezgin bir yağmur. Yaz gecesi hırkası. Asude kalalım hep duygusu...

Haberin Devamı

Ben demedim, şair dedi. Şairler bu yaş işlerine (yaş işlere de tabii!) bayılırlar, en sevdikleri yaş 20’dir ve sonra kendilerini hep o yaştaki halleriyle hatırlamayı severler. 40’ta 40 yaş şiirleri yazarlar... Sonra da pek yaş belirtmeden yazarlar, akıllarına gelmediğinden değil, genç ve şair olarak kalmayı sevdiklerinden. Şiire başlama yaşları esastır, şiirden gün almak da güzeldir.
Ee ben niye bu başlığı attım öyleyse, Sina Akyol tabii şiir olsun diye yazmış ama ondan da önce müjdeler var diye yazmış olmalı. Şair, 70 olduğuna inanamamış besbelli! Haklı da, atları da vururlar, ağaçlar ayakta ölür, şairler evvel gider... O bizi şiiriyle kutlamış, biz de onun 80. yaşını, şimdiden kutlayalım!
Daha bugün, Orhan Veli için yazdığım uzunca bir yazıda, “Onun şiirleri de bizim haikularımızdır” dedim, ilk haikuları o çevirmiştir, yazmıştır, haikuyu Türkçeye yakınlaştırmıştır. Oruç Aruoba başta pek çok şair de yazmıştır, ama bana kalırsa Orhan Veli’den sonraki haikubaşı Sina Akyol’dur.
15 kitabı vardır, adlarını saysam şiir diye okursunuz, ben öyle okuyorum: ‘Çırıl ve Çıplak’, ‘Salyangoz İlmi’, ‘Sütün Huyu’, ‘Çayırkuşu Zaten Hep’ (Mayıs Yayınları)... Son kitaplarının adları. Haiku hem geleneksel olduğu için kadim hem de doğa üstüne yazıldığı için taze olduğundan, değişimden söz etmeyi gerektirmeyen bir şiir. Sina Akyol şiiri de öyle.
Bir çeşmenin sevinci var Sina’nın şiirinde. Güleç bir su. Dünyaya kaçmış bir güneş. Seyyar ya da gezgin bir yağmur. Yaz gecesi hırkası. Asude kalalım hep duygusu. Şairlerle dünya arasında bir yatıştırıcı şair. ‘Gelmiş Bulunduk’un sevinmiş bulunduk hali. Hatta ‘ölmeyeceksek sevinelim bari’, ki ‘ölmeyeceksek şiir yazalım bari’ anlamına da gelir.

‘Yetmiş yaşın şiiri’


Taze ölüyle de konuşur, ona “Az bekle, kurdunu böceğini/ salma hemen” buyurur, evvelgiden şair ahbaplarımızı da üstelik kendi cenazelerinde dirilmeye çağırır. Taze şiirdir, dirim şiiridir, hep turfanda şiirdir. Eskiden şakacı demiş olabilirim bu şiir için şaşırıp da, yok şaka filan değil, öyle görür, öyle bakar, öyle yaşar, öyle duyar, öyleyse de böyle uydurur: “Ha sen.. Ha ben../ zaten yorulmuştum, uykuya gittim/ ikimizin yerine uyudum/ sarmaş dolaş”.
İlhan Berk soyundandır, suyundandır, huyundandır, ‘Yetmiş yaşın şiiri’ni madem yazmış, okuyalım, “Bakakalıyorum./ Güneşin, ayın, toprağın, denizin/baktığı bana/ bakakalıyorum.” demişliğine bakmayın, gençlik şiiridir diye okuyun.
Sina Akyol’u hep okuyalım, ‘Çayırkuşu Zaten Hep’ okuyalım, bir de onun dediğini yapalım: “Meğer artık yazmasam/ Melih Cevdet okusam.”
Şiiri bağbahçe, yazısı da yarım elma, gönül alma. Gökten üç elma düşsün; biri yazının, biri şiirin, biri de okuyanın başına. Şiir huyu çekmiş de yazı huyu çekmemiş İlhan Berk’e, az yazmış uz yazmış, yarım elma ondan. Bu yazıları diyorum da, iki kitabı var, ‘Düzyazdım’ (Kırmızı Kedi), ‘Zamana Bırakılmış Yazılar’ (Pikaresk, 2020). “Kâh ağırbaşlı kâh şırılşenlik yetmiş sekiz mürekkep”ten oluşuyor yeni kitabı. Bir elma da Salâh Birsel’in başına, onun ‘şıngır mıngır’ Beyoğlu tarihine benzer, ‘şırılşenlik’ şiir tarihi yazıyor Sina Akyol da. Anılar, mektuplar, anmalar, şiir olmuş insanlar, zamanlar, dostlar, ki hepsi de “Arkadaş” bir şairin adıyla başlar. Sina’nın yazısına düşünce insan bir hoş oluyor, kendini bayaa seviyor! Diyeceğim, insana hem şairleri daha çok hem de kendini adamakıllı sevdiren yazılar, beni de yazmış, iyi ki, vallahi şu salgında kendime geldim, fena birine benzemiyorum! Sağ ol şair!
Ee diyeceksiniz ki, anlatamıyorsun, haklısınız, bazı kitaplar üstüne o kitapları yazanların yazması gerekiyorsa, bunların başında da Sina Akyol gelir, o yüzden yazamıyorum işte. Bu arada şiirinin ve yazılarının ruhuna yakın olsun diye, sabahın erinde kalktım, gönlümü açtım, bahçeye baktım, ‘Bismillah tu Hafız Post’ ve dahi ‘Ya Kebikeç’ deyip kitap ve yazı dualarımı okuduktan sonra, kitabın kapağını çevirdim... Diyeceğim şudur, Sina’nın yazdığı, konuştuğu, yanıtladığı, söyleştiği ‘Zamana Bırakılmış Yazılar’ına siz de bakın, “Ah o kitapta ben de olsaydım” diye diye okuyun. Şiiri bağbahçe tamam da yazısının da organik olduğunu görün. Yazının sofrasında, 78 çeşit serpme seçme ürün, hem gözünüz doysun hem gönlünüz!

BAKMADAN GEÇME!