Yalnızlık haritalarında 'Bul Beni'

Güncelleme Tarihi:

Yalnızlık haritalarında Bul Beni
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2023 12:56

Eserlerinde insan-doğa ilişkisine odaklanan İsmet Değirmenci’nin 'Bul Beni' başlıklı yeni kişisel sergisi 10 Aralık'a kadar Gümüşsuyu'ndaki Brieflyart Galeri’de. Sanatçı eserlerinde, ada metaforlarıyla sorguladığı yaşamı, içinde bulunduğumuz distopik düzene karşı bir ütopya olarak adeta yeniden oluşturuyor. 'Bul Beni'de, Değirmenci’nin kitap sayfalarına çizdiği ada resimleri, kağıt üzerine çini mürekkebiyle yaptığı 'yalnızlık haritaları' resimleri ve pişmiş topraktan oluşan 'Göç Portreleri' başlıklı büst serisi sanatseverlerle buluşuyor. Değirmenci'yle sergisini konuştuk.

Haberin Devamı

Serginin ismi “Bul Beni”, biraz romantik bir çağrışım yapıyor. Ancak eserlerinizi incelediğimizde "ayrılma", "buluşma" ve "bağlanma" gibi kavramların yanı sıra “Kayıp Ada”, “Bir Ada Olmak” isminde çalışmalarınızı da görüyoruz. Biraz serginin çıkış noktasından ve ismin hikayesinden bahseder misiniz?
“Bul beni” kavramı; neoliberal sistemin egemenliğinde, özellikle metropol şehirlerdeki yaşamın gönüllü tutsaklığında hız, yetişme telaşı, gürültü ve tüketim öznesine dönüşmüş ve teslim olmuş bireyin, kendi eleştirisi için bulduğum kelime oyunuydu. Kendine bakma, kendini yeniden gerçekleştirmek yeni bir yerde ‘sahici beni’ araması ve kendini bulması için yeni ütopya adaları yarattım. 16. yüzyıl keşiflerinde sefere çıkan haritacı ressamların denizin boşluğuna olmayan adalar çizip, sevgililerinin adlarını vermeleri romantik bir eylem olarak görünüyor. Sergimin adını bu hayali adalar üzerinden oluşturdu.

Haberin Devamı

Eserlerinizdeki ada metaforları sizin yaşam görüşünü nasıl yansıtıyor? "Ada" neden bu kadar önemli bir simge olarak kullanılıyor?
Ada doğup büyüdüğüm, gökyüzü ve denizin içine bırakılmış bir yer. Zamansız, bir balık kadar sessiz ve yabani bir yaşamdır.

Eserlerinizde, ada metaforlarıyla sorguladığınız yaşamı, içinde bulunduğumuz distopik düzene karşı bir ütopya olarak adeta yeniden oluşturuyorsunuz. Bu konuda eserleriniz hangi soruları ortaya atıyor?
Ada 16. yüzyılda ideal yaşam için tasarlanan hayali yerler için kullanılan ütopya kavramı benim       ada metaforları yani bozulan ütopya sonrası distopik dünya düzenine karşı yeniden ütopya kurmak için olamayan adaları çizdim. Bir Adalı olarak kaçış ve arınma yeridir adalar insanın kendisiyle yalnız kalması ve kendi olduğu yerlerdir.

Eserlerinizde kullandığınız malzemelerin seçimi, doğa ile olan ilişkinizi nasıl yansıtıyor?
Seçtiğim malzemeler sergilerimin kavramlarıyla doğrudan ilintili, zaman zaman doğadan topladığım, bitkiler, organik nesneler bunları çoğaltabiliriz. Bu demek değil ki sadece doğal olanları kullanıyorum resim deneyimi içinde inorganik nesneler ve tüm medyumları özgürce çalışmalarıma ekleyebiliyorum.

Haberin Devamı

Sanat hayatınızın başlangıç noktasının heykel olduğunu biliyoruz. Sergide bir de “Göç Portreleri” başlıklı büst seriniz bulunuyor. Bu serideki simalar oldukça tanıdık geliyor ama bir o kadar da daha önce hiç yaşamamışlar gibi... Bu serinin üretiminde temel kaynağınız neler oldu?

Yalnızlık haritalarında Bul Beni

Evet heykel eğitimi aldım. Göç portrelerindeki yüzleri hiçbir fotoğrafa ya da bir modele bakmadan kendiliğinden, imgelemimden ortaya çıktılar. Gidenler ve gelenler olarak kilden yapıp pişirdiğimiz bu portrelerin her birini denizin içinde adalar olarak düzenledim. Adanın eski sahiplerinin yıllar sonra topraklarına döndüklerinde evlerine sarılıp ağladıklarına tanık oldum. Göç yüzyılın bitmeyen trajik bir yarasıdır. En azından yarattığım bu yüzlerle o sonsuz sorumluluk duygusu içinde biraz olsun dokunmaya çalıştım.

Haberin Devamı

Eserleriniz, kitap sayfalarından denize bir haykırışı temsil ederken, bu bağlamda hangi temalar ve duygusal katmanlar öne çıkıyor? Özellikle Alain de Botton’ın "Romantik Hareket" ve Nikos Temelis'in "Arayış" kitaplarının sayfaları üzerinde çalışmanız, sergiyle bağlantılı nasıl bir çerçeve oluşturuyor?

Yalnızlık haritalarında Bul Beni

Yalnızlık haritalarında Bul Beni

Bu iki kitabın sayfalarına yaptığım ada resimleriyle, metinsel bir bağlantı yok, sayfalardaki yazıların boşluk ve doluluk ilişkileri adalara referans oldu. Bu sergiye hazırlanma sürecim, kitap sayfalarına günlük olarak yani yazmak gibi adalar çizip boyadım. Uzaklaşıp, gitmek, kaçmak için denizin içindeki yalnızlık adaları yerleştirdim.

Haberin Devamı

Son olarak, insan-doğa ilişkilerine odaklanan sanat felsefenizi nasıl tanımlarsınız?
Varoluşun tüm evrelerinde uygun bir biçimde yaşamak için hem bütünün hem parçalarının hareket halinde olması gereklidir, yaşam harekettir organizmanın tümünde hareket bir akış vardır.  Bu devinim doğada, yolda olma sürekli bir yürüyüş ve arayış kendini tekrarlamadan yenilikçi ve deneysel olanı sanat uğraşıma ekliyorum. Doğaya uyumlu ve sorumluluk duygusu içinde.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME!