Tiyatromuzun yaratıcı insanı: Ayla Algan

Güncelleme Tarihi:

Tiyatromuzun yaratıcı insanı: Ayla Algan
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2023 13:26

Tiyatro ve sinemanın üretken ve çalışkan ismi Ayla Algan ‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’da 1930’ların İstanbul’undan başlayıp ABD, Almanya ve Fransa’ya da uğrayan renkli hayatından anılar aktarmakla kalmıyor, hem oyuncu hem seyircinin heyecanla okuyacağı bir sanatsal yaşam kılavuzu sunuyor.

Haberin Devamı

Ayla-Beklan Algan çifti, evlendikten sonra yaşadıkları New York’ta, oyunculuk eğitimi aldıkları dönemde ara ara Coney Island’da bir hayvanat bahçesine gider. Burada ziyaret ettikleri bir gorilleri vardır. “Her gittiklerinde sanki hatırlar” onları. Uzattıkları muzu insan gibi soyup, içini yiyip posasını atar, onlardan sıkılınca sırtını döner, bazen de burnunu karıştırır. Algan ikilisi bu gorili saatlerce bir oyuncu gibi seyreder; Ayla Algan “Biz, onun hareketlerini oyunculuğun fizikal aksiyonları için inceliyorduk” der: “Hayvanat bahçesindeki gorilimiz konuşmuyordu ama beş duyumuzu kullanarak fizikal aksiyonları ile çok şey anlatıyordu, bunun için gidip onu seyretmek bize çok faydalı oluyordu. Human Science’ta beş duyu ile çalışmıştık, hayvanlarla ilgili de çok çalışma yapmıştık...”
Sadece bu anekdot bile tiyatro ve sinemanın güçlü ismi, hayatının her anında ama en çok da son senelerde eğitmenliğe yoğunlaşan Ayla Algan’ın ‘oyun’a, ‘oyunculuğa’ ve sanata bakışını, doğa ve yaşamla ‘oyunculuk’ arasında kurduğu yaşayan bağı özetliyor. Bugün 87 yaşında olan Algan’ı sadece yetenekli, çalışkan ve üretken bir oyuncu/müzisyen/eğitmen olarak tanımlamak yeterli değil. ‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’ başlıklı kitabını okuduğumuzda çok net anladığımız üzere, Algan insanın varoluşunu oyundaki/sahnedeki arayışla bütünleştirerek inceleyen ve bunu tüm yaşamına yayarak uygulamaya sokan bir bilge/yaratıcı oyuncu. Bir ömre yayılan bu arayışta işte; New York’taki gorilin hareketleri de, çocukluğundan taşıdığı masalsı ve sanat dolu deneyimler de, Anadolu’nun antik kültüründen süzdükleri de Yunus Emre’nin yaşam felsefesi de, yerini buluyor. Bu yolda da başından 2010’daki vefatına dek birlikte yürüdükleri, kızı Sevi’ni babası, Türkiye tiyatrosunun usta rejisör ve oyuncusu, eşi Beklan Algan en büyük yoldaşı.

OYUNCULUK: BİTMEYEN BİR ARAŞTIRMA
Ayla Algan’ı rol aldığı sayısız filmden (‘Karanlıkta Uyananlar’, ‘Ah Güzel İstanbul’ başta olmak üzere), çok sayıda TV dizisinden, 70’lerde yoğunlaşan müzik kariyerinden ve elbette 1960’tan 2015’e uzanan sahne kariyerinden tanıyor, biliyoruz. Ama kaleme aldığı bu kitap; ilklerle, ödüllerle, pes etmeyen denemelerle ama asıl olarak inşa ettiği ‘yaratıcı oyuncu’ fikriyle ve elbette sürprizli anılarla dolu bir hayatla gerçekten tanışmak için heyecan verici bir vesile.
‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’ salt bir anı kitabı değil. 1936’da İstanbul’da dünyaya gelip, sanatçı (stilist, ressam, heykeltıraş Nevzat Hanım) bir anne ile Girit göçmeni babanın (Vedat Kasman) kızı olarak sanatçılarla dolu bir atmosferde, Osmanbey-Beyoğlu-Büyükada hattında büyüyen, oyuncu ve ses sanatçısı olarak dönemin etkili simalarıyla çalışan, tiyatro tarihimizin önemli duraklarından LCC Tiyatro Okulu (Language and Culture Center) ile TAL’ın (Tiyatro Araştırma Laboratuvarı) kurucularından olan bir isim, bizi dilese anıya boğabilirdi. Algan bunu tercih etmemiş. Kitabı oyuncu adaylarına sadece mesleki değil, bir yaşam kılavuzu tadında kaleme almış.
‘18. Yüzyıl Batı Tiyatrosu’ndan Bugünün Tiyatrosuna’ başlıklı, kitabın yarısını oluşturan ilk bölümde okura oyunculuğun tarihsel serüvenini anlatırken, tavrı ve dili; bize eğlenceli bir ders anlatıyor gibi. Avrupa, Rus, Osmanlı ve Türk tiyatrosunun gelişimini filozof ve tiyatro kuramcılarından örneklerle anlatırken ‘yaratıcı oyuncu/yaratıcı seyirci’ fikri üzerine düşünmemizi salık veriyor. Bu bölümde tiyatro tarihindeki akımların nasıl birbirinden beslenerek doğduğunu ve oyuncunun esasen ‘tasarımcı’ olması gerektiğini, kendi tarihinden örnekler de sunarak aktarıyor.
İkinci bölüm itibariyle Ayla-Beklan Algan çiftinin ‘oyunculuğu pratikte araştırma’ düsturundan yola çıkarak inşa ettikleri yapıları okurken bir yandan da Ayla Algan’ın sanat yolculuğunun duraklarını öğreniyoruz. 1960’ta ABD’den Türkiye’ye dönen ikili, Muhsin Ertuğrul’un davetiyle Şehir Tiyatroları’na giriyor. Beklan Algan’ın rejisör, Ayla Algan’ın oyuncu olarak çalıştığı sürecin sonunda, 1966’da Muhsin Ertuğrul ile ŞT’den istifa edip ilk paralı konservatuvar LCC Tiyatro Okulu’nu kuruyorlar. “Kaygımız oyunculuğun gelişimi üzerineydi, araştırmak, denemek istiyorduk. Kendimizi ve genç oyuncuları geliştirecek alanlar yaratmaya çalışıyorduk” diye özetliyor motivasyonlarını. LCC’yi, üçlünün Şehir Tiyatroları’na döndükten sonra, 1974’te kurum içinde kurdukları Deneme Sahnesi izliyor.

Tiyatromuzun yaratıcı insanı: Ayla Algan

1966 tarihli ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde Sadri Alışık ile.

80 darbesiyle gelen 1402 sayılı yasayla ŞT’den atılan sanatçılar arasında yer alan ikili, Berlin
Schaubühne’den Peter Stein’ın davetiyle Almanya’ya geçiyor. Türk işçiler ve göç temalı öncü oyunlara imza atıyorlar. 1984’te yurda dönüp Bilim Sanat Kültür Hizmetleri Kurumu’nda eğitim vermeye başlayan ikili; bir yandan ünlü çağdaş tiyatro kuramcısı Eugenio Barba ile çalışırken, bir yandan Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nün kuruluşuna omuz veriyorlar.
Algan ikilisi 1402’likler olarak ‘mahkemede aklanınca’ ŞT’ye bağlı Tiyatro Araştırmaları Laboratuvarı’nı kuruyor (1988). Süleyman Velioğlu, Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven, Ediz Tezel ve Çetin İpekkaya’nın da olduğu ‘beyin takımı’yla... Ayla Algan’ın ‘dinamik tiyatro’ ve ‘yaratıcı oyuncu’ anlayışını kavramak açısından, 2010’dan beri dernek olarak devam eden TAL sürecini okumak hayli öğretici.

İSTANBUL, BERLİN, PARİS SAHNELERİ
Yukarıda bahsettim; Ayla Algan rengârenk bir dünyanın içine doğmuş bir çocuk. Yarı Türkçe yarı Giritlice konuşulan, yağlıboya kokusunun da şarkıların da eksik olmadığı; şair, heykeltıraş, ressam dostlarla dolup taşan bir baba evi... Kilise ziyaretlerinin de, Kuranıkerim’i Fransızcadan okumanın da, dans derslerinin de eksik olmadığı bir ilkgençlik... Büyükada’da, çokkültürlü bir komşu çevresiyle geçen yazlar ve hayatının aşkı Beklan Algan’la buluşmasına da vesile olan Anadolu Kulübü akşamları...
Ortaokulu Notre Dame de Sion Lisesi’nde, liseyi Fransa’da Versailles Lisesi’nde tamamlıyor Ayla Algan. Liseden sonra, Beklan Algan ile New York’a taşındıklarında aklında oyunculuk eğitimi yokken yollarını meşhur Actors Studio’ya düşürüyorlar.
Beklan Algan bir maden şirketinde çalışırken, asıl tutkusunun tiyatro ve rejisörlük olduğunun ayırdına ne güzeldir ki erken varıyor. Actors Studio’nun imtihanına birlikte girip kazanıyorlar. Jane Fonda, Marlon Brando gibi yıldızların hocası Lee Strasberg ile çalışmaya başlıyorlar.
1960’ta Türkiye’ye dönüyor ikili.
Ayla Algan’ın Türkiye sahnesindeki ilk oyunu ŞT bünyesindeki ‘Tarla Kuşu’ olur. ‘Hamlet’te iki kez Ophelia, bir kez de (erkek olarak) Hamlet olarak sahne alır. Paris’te Mehmet Ulusoy’un yönettiği oyunlarda Fransızca başrol oynar. Berlin Schaubühne’deki çalışmalarında rol arkadaşları Şener Şen, Tuncel Kurtiz, Kerim Afşar, Macit Koper’dir. Schaubühne’de çocuk oyunları da oynarlar. ‘Keloğlan’da, Algan Keloğlan’ın annesini oynar, oğlu ise Şener Şen’dir...

Tiyatromuzun yaratıcı insanı: Ayla Algan

‘Tarla Kuşu’nda, Jeanne d’Arc rolünde (1960-61)

Haberin Devamı

Sahnede şarkıcı olarak da yerini alıyor Algan. ŞT’den aldığı izinle gazinoda şarkı söylüyor. Zeki Müren’in alt programında çıkıyor, Yunus Emre şiirlerinden oluşan şarkılı şiirler söylüyor. Bir Orta Anadolu türküsü olan ve herkesin çok eğlenerek dinlediği ‘Koca Öküz’, Algan’ın unutulmaz performanslarından biri olarak müzik tarihine geçiyor. 1972’de Paris’in meşhur konser salonu Olympia’da sahneye çıktığında, burada sahne alan ilk Türk sanatçı oluyor.
1965’te Sadri Alışık’la rol aldığı, Atıf Yılmaz imzalı ‘Ah Güzel İstanbul’ ise Algan’ın sinemada parladığı yapım olarak sinema tarihimizde yerini alıyor.
Ayla Algan tasavvuf felsefesinden de beslenerek insan varlığının oyuncu olarak konumuna odaklandığı ve ‘pratikteki araştırmasını’ hiç dindirmediği yolculuğu eğitmen olarak sürdürüyor. Ekol Drama Sanat Evi’nin ardından şimdilerde İstanbul Drama Sanat Akademisi’nde genel sanat yönemenliği ve eğitmenlik yapıyor. Sanatsal yaklaşımı, deneyimleri ve anılarını iç içe geçirerek kaleme aldığı kitabı, tüm hayatına yayılan ‘sanatsal deneme’nin bir özeti.

YARATICI OYUNCU

Tiyatromuzun yaratıcı insanı: Ayla Algan

YARATICI İNSAN
Ayla Algan
Yapı Kredi Yayınları, 2023
248 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!