Şimdiki kuşak ödenmiş bedellerin üzerinde yaşıyor

Güncelleme Tarihi:

Şimdiki kuşak ödenmiş bedellerin üzerinde yaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2023 16:14

Deneyimli ve tanınan bir eğitimci Talip Emiroğlu, bilgilerini, fikirlerini akademik bir kitapta paylaşmak yerine 'Kanlı Ceket' adında bir öykü kitabı yazmayı tercih etti. Kendi deneyimlerini bu farklı öykülerle bize aktarırken ne şimdilerin kolaycılığına kaçıp yeni nesli suçluyor, ne de kendi geçmişini saklıyor. Her şeyi olduğu gibi, duru bir dille okurla paylaşıyor. Emiroğlu'yla kitabını konuştuk.

Haberin Devamı

Deneyimli ve tanınan bir eğitimci olarak, bilgilerinizi, fikirlerinizi akademik bir kitapta paylaşmak yerine Kanlı Ceket adında bir öykü kitabı yazmayı tercih ettiniz. Gençlerin okuma konusundaki mesafesi de düşünülürse, bu tercihin nedeni tam olarak neydi?
Ülkemizde akademik üslup yeterince ilgi çekmiyor. Bu yüzden ben öteden beri eğitimle alakalı düşüncelerimi ortalama bir ortaokul öğrencisinin anlayabileceği üslupla aktarmayı tercih ettim.
Bu kitapta da olaylara yaşanmışlık katarak hikayelendirmeye çalıştım. Bu ilgi çekici akışın içerisine eğitime dair mesajları da yerleştirdim. Bunu almak isteyenler görebilir, diğerlerini rahatsız etmek istemedim, onlar hikaye içinde kalabilirler.

Kitaba başlamak için seçtiğiniz Dickens alıntısı, Yoksulların Çocukluğu Yoktur, diyor. Bu yaşanamayan çocukluk ilerleyen yıllarda karşımıza nasıl yetişkinler çıkarıyor sizce?

Şimdiki kuşak ödenmiş bedellerin üzerinde yaşıyor

Bence tepkili ve daha agresif bir kişilik çıkarabilir. İlerde yapacağı her büyük hatanın veya yanlışın çocukluğundaki bir eksiklikle alakası olabilir.
Konuyu şahsıma bağlayacaksanız hemen söyleyeyim: Ben de çocukluğumu eksik yaşamış olabilirim. Hatta eksik yaşadım da diyebilirim. Sonuçta bir köyde, köy şartları altında yaşadık. Ama bizim orada diğer çocuklukları mukayese etme imkanımız olmadı. Bütün çocuklar böyle yaşıyor sanıyorduk. Dolayısıyla şartlara tepki içerisinde değil, kabullenmişlik içerisinde büyüdük. Böyle olunca çok küçük şeyler bile bizi mutlu ediyordu. Yani elma ağacındaki en kırmızı elmaya ulaşıp yemek mutluluktu. Dolayısıyla mutlu bir çocukluğum vardı benim.
Gençlik yıllarımızda da yokluğun ve zorluğun içerisinde mutluyduk. İnsanlarda genel olarak bu kadar lükse merak yoktu. Mevcudun tadına varmak vardı.
Dikkat edilirse yazdığım öykülerde çok zor şartlar var ama isyan yok; bunca yükün altında tebessüm var.

Haberin Devamı

'Kanlı Ceket', iki kuşak arasındaki farkın sandığımızdan daha derin olduğunu da bize gösteriyor. Kitaptaki öykülerde söz ettiğiniz güçlüklerin, maddi yetersizliklerin sizce yeni kuşak ne kadar farkında? Ve onların bunlara verdiği tepkilerle sizin kuşağın verdiği tepkiler arasında nasıl bir farklılık gözlemliyorsunuz?
Bence iki kuşak arasındaki farka tamamen maddi imkanlar açısından bakmamak lazım. Bizim gençliğimizde arkadaşlık, dostluk kavramları daha güçlüydü. Kanlı Ceket’te Timur arkadaşına mahcup olmamak için ölüme gidiyor. Başka bir arkadaşı Sadullah da onu kurtarmak için ölümü göze alıyor. Şimdiki kuşağın bu konuda biraz daha bencil olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Yine bizim kuşak her açıdan bedel ödedi. Çok şiddetli bedeller ödeyenler de oldu. Şimdiki kuşak ise ödenmiş bedellerin üzerinde yaşıyor. Elindeki imkanların pek kıymetini bilmeyenler bir hayli fazla. Bedeli ödenmemiş imkanların kıymetini bilmelerini beklemek ne kadar doğru, bu da ayrı konu. İşte burada eğitim sisteminin önemi ortaya çıkıyor. Ben zorluk yaşadım, çocuğum yaşamasın diyen ebeveynlerin eğitime verdiği olumsuz etkileri önleyecek kararlılıklar olması gerekirdi. Maalesef bu gün öğretmene öğretmenliği öğretmeye kalkan anne - babalar var. Bilhassa özel okulların çoğu gelir kaygısıyla bunlara teslim olmuş durumda.

Haberin Devamı

Yazdığınız öyküler eğitimci kimliğinizin bir parçası gibiydi bu kitapta. Yeni kitap çalışmalarınız da bu yönde mi olacak yoksa aklınızda başka yollar var mı? Nasıl bir hazırlık süreciniz oluyor bu yoğun tempo arasında?
Ben öncelikle bir eğitimci olarak, bunun sorumluluğuyla yaşadım. Yaptığım her şeyde bu kişiliğimin etkisi olabilir. Dolayısıyla eğitim dışında bir konuyu da anlatmış olsam bile, içerisinde bir miktar hocalık olabilir. Çünkü ülkemizin baştan beri başarısız olduğu konu eğitimdir bana göre.Dolayısıyla bunun yanlışları veya eksikleri her alanda karşımıza çıkabiliyor.Bildiğiniz bazı şeyler olunca da ister istemez değiniyorsunuz. Ben tarihi de çok seviyorum.Doktoramı bu alanda yapmıştım.Tarihle edebiyattan bir arada yararlandığım çalışmalarım olacak. Tabii bunun yanında sürdürmek zorunda olduğum bir iş hayatım da var. Fırsat buldukça kendimi bu dünyaya atmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

Kitapta tam olarak vermek istediğiniz mesajı nasıl izah edersiniz?
Her kitap, yazı her neyse yazanın kişiliğiyle alakalıdır.Yani onun birikimini yansıtır.Bu açıdan bakıldığında ben 35 yılını eğitimin içerisinde geçermiş; bu konuda masanın her tarafında oturmuş biriyim. Yani devlet okulu, özel okul, yabancı okul; köy, şehir, yurt dışı her türlü deneyimi yaşadım. Diğer taraftan da yoksul, varlıklı gibi hayat şartlarını da biliyorum. Mutlaka eğitimle alakalı yorumlarımın bir kıymeti vardır. Yıllardır bu konuda yazıp söyledik.Ancak sırf eğitimle ilgili yazılar, söyleşiler çok ilgi çekmiyor, sıkıcı olabiliyor. Mesela Türkiye tam olarak çocuklarını ne kadar desteklemesi konusunda uzlaşamadı. İnsanlar biz zorluklar yaşadık, çocuğum yaşamasın diye el üstünde tutuyor. Sonuçta doğadan uzak, ekip biçmeden uzak hazıra alışmış kuşaklar yetiştiriyoruz. Anne -baba olmasa buzdolabından yiyecek alıp karnını doyuramayacak çocuklar var. Okulda arkadaşıyla veya öğretmeniyle kendi problemini çözmeyi denemeyip annesine veya babasına havale eden çocuklar var.
Eskiden böyle miydi ? Ayağının üstüne basan çok daha becerikli çocuklar vardı. Bu kitapta öykülerin arasına gizlediğim bu mesajlar var. Daha lezzetli ve iştahla yenecek hale getirmeye çalıştım.

 

BAKMADAN GEÇME!