Şiiri ışıtan düşünce

Güncelleme Tarihi:

Şiiri ışıtan düşünce
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2023 19:54

ünlü şair, filozof ve eleştirmen Samuel Taylor Coleridge’ın ‘Shakespeare Üzerine Konferanslar’ı (Artshop). 1811-19 arasında düzenlenmiş bu konferanslarda Coleridge ‘Şiirin Prensipleri’ üzerinde duruyor. Volkan Hacıoğlu bu kapsamlı yapıtı Türkçeleştirmekle kalmamış, William Shakespeare’i “İnsan’ı keşfeden şair” olarak uzunca bir önsözle de kuşatmış. Bazı çalışmaları, özellikle de çevirileri ‘pir aşkına’ çabalardan sayarım.

Haberin Devamı

Babasını tanırım diyeceğim yaştayım, tanımıyorum, ama şiirlerini biliyorum Muammer Hacıoğlu’nun. Toplu şiirleri önce ‘PK.690 Beyoğlu’ (Dönence Yayınları, 2006), sonra ‘Ben Çabuk Akşam Oluyorum’ (Klaros, 2021) adıyla yayımlandı.
1992’de henüz 47 yaşındayken yitirdiğimiz Hacıoğlu görmezden gelinmesine, antolojiye alınmamasına karşın, ilginç ve iyi bir şair. Belki de sevgili Taner Ay, ikinci cildini de çıkardığı ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’in (Ötüken Yayınları) üçüncüsünde yer verir.
Muammer Hacıoğlu şiirinde yalnızca düzen eleştirisi yok, daha da esaslısı sistemi eleştiriyor. Nâzım Hikmet, Attilâ İlhan, Hasan Hüseyin yakınlıkları var şiirlerinde.
Volkan Hacıoğlu iyi bir eğitim gördü; İngiltere, ABD, şimdi İngilizce İktisat’ta hoca, daha çok çevirileriyle öne çıktı. Shelley, Emerson, Hodgson çevirdiği önemli şairlerden bazıları. Son çevirisi de şiir kitaplığımız için çok değerli bir kazanım: İngiltere’de William Wordsworth ile birlikte romantizm akımını kuran ünlü şair, filozof ve eleştirmen Samuel Taylor Coleridge’ın ‘Shakespeare Üzerine Konferanslar’ı (Artshop). 1811-19 arasında düzenlenmiş bu konferanslarda Coleridge ‘Şiirin Prensipleri’ üzerinde duruyor.

Şiiri ışıtan düşünce

Volkan Hacıoğlu bu kapsamlı yapıtı Türkçeleştirmekle kalmamış, William Shakespeare’i “İnsan’ı keşfeden şair” olarak uzunca bir önsözle de kuşatmış. Bazı çalışmaları, özellikle de çevirileri ‘pir aşkına’ çabalardan sayarım. Belki bölüm öğrencileri ve birkaç şair, eleştirmen okuyordur ama o kadar. O nedenle onları çevirenleri, yayımlayanları da ‘yüce insanlar’ arasında niye görmeyelim? Volkan Hacıoğlu’nu öncelikle çevirilerinden ötürü kutluyorum.
Şiirlerini okuyunca da babasından geri kalmadığını anladım. Dokuz şiir kitabı var, tablolarla süslenmiş ‘Doğu Hindistan Kumpanyası’ (Artshop) ‘bir sömürge tarihinden poetik fragmanlar’ yansıtıyor, Nâzım Hikmet’e, Benerci’ye bir saygı duruşu gibi okudum. Paganini’den Lord Byron’a, Sylvia Plath’e pek çok şairin anıldığı ‘Baykuşlar Gece Ağlar’la şiirin ve edebiyatın istasyonlarına uğradım. Hemen tüm kitapları şairlere göndermelerle dolu Volkan Hacıoğlu’nu baştan sona okuyunca, bir düşünce şiirinin lirizmi hiç aksatmadan yazılabileceğini ve şairin yolculuğuna bizi de ortak edebileceğini gördüm. Bir de ‘Poetik Meditasyonlar’ı var ki, Hacıoğlu’nun çevirilerinden, şiirlerinden aldığımız zevki tamamlıyor. ‘Ars Poetica’sında da yazdığı gibi, şairin “düşüncesi şiirine ışık olarak yansır.”

Haberin Devamı

/////
HAYAT-I HAKİKİDEN HİKÂYELER
Judith Guest’in ‘Ailede Ölmek’ (Çev: Armağan İlkin, Değer Yayınları, 1977) romanını hatırladım, Gamze Efe’nin ilk öykü kitabı ‘Yine de Bir Şansımız Olmalı’yı (Everest) okurken. Konu benzerliği açısından değil, Efe’nin öykülerinde soğuk şiddetini duyuran aile cinayetleri bakımından. Daha ilk öykü, ‘Babamın Tarafında’, çoktan ölü, anlamsız, gönülsüz evliliklerin mapusa çevirdiği evlerde ‘yaşanamayan’ların çıplak gerçekliğini çarpıyor yüzümüze.

Şiiri ışıtan düşünce

İkinci öykü, ‘Ödünç Mutluluk’, bildik bir seçimi, güvenli bir yaşam için vazgeçişi bir palyaço üzerinden anlatıyor. ‘Rüzgar’, beklenmedik sonuyla kanımızı donduruyor... ‘Okudukça Bizi Biz Yapan Hikâyeler’ kitabının adı gibi, Efe’nin de bizi biz yapsa da yapmasa da her yaştaki, çağdaki ‘bizim’ hikâyelerimizi yazdığını anlıyorum. ‘Fırsatçı’da karşılaştığımız üvey kızkardeşler de öyle, kedisi intihar eden R’yi ben de tanıyorum.
Hikâyeler de birbirlerine uzak ya da yakın akraba gibi, bir yerlerden tanış çıkıyorlar, böylece büyük bir hayata dağılmış düz, aykırı, esrik, korkak, zalim, merhametli pek çok insanın hikâyesini okurken, bir kez daha ‘insani olan hiçbir şey’in ‘yabancı olmadığı’nı düşünüyoruz.
Nerdeyse yarım yüzyıllık ortak hikâyelerimiz var kitapta; iyi okumuş, iyi gözlemiş, iyi duymuş ve iyi yazmış bir yazar var arkasında da. Sanki ‘İnsanlık Komedyası’nın memleket örneklerini sabırla biriktirmiş, isteyene manzara isteyene elkitabı isteyene çözümleme diye sunmuş.
Hayat-ı hakikiden hikâyeler. Hemen hepsi de mutsuz sonla bitse de Efe’nin onları düzgün, süslemeci olmayan, toplam etkisiyle, bildik pek çok temayı, yaşantıyı, çarpıcı birer öyküye taşıyan diliyle kurduğu güçlü bir akıcılığı var. Daha ilk kitabında gelişkin, sağlam ve belli ki inşasını sürdüreceği bir yapı kurmuş. Bize anlatacak pek çok hikâyesi olduğu duygusunu veriyor, bu da Gamze Efe’nin yeni öykücüler arasında seçilmesine neden oluyor.
Etkileyici öyküler toplamı, ‘Yine de Bir Şansımız Olmalı’.

 

BAKMADAN GEÇME!