Osman Hamdi Bey’in tablosundaki sır

Güncelleme Tarihi:

Osman Hamdi Bey’in tablosundaki sır
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2018 11:50

Yazar Arif Ergin, ilk kitabında karakterlerini Osman Hamdi Bey’in ‘Tekvin’ tablosundaki sırrı çözmek için yola çıkarıyor. Bir sır, bir ülkeyi nasıl ele geçirir? Nefes nefese bir roman okuyacağınızdan emin olabilirsiniz…

Haberin Devamı

Hepimize tanıdık gelen bir hikâyeyle başlıyor roman. 2003’te Levent’te bir plazanın üst katında kulakları sağır eden bir ses duyuldu. Kenan Ruzly, yanından ayırmadığı stajyerinin kan revan içinde olduğunu görünce dehşete düştü. Her yeri duman sarmıştı. Yere parçalanmış bedenler savrulmuştu. Harvard mezunu kopuk bir kafa, Calvin Klein ceketli bir vücut, Louboutin ayakkabılı ayaklar…
Kenan, Melek’in ağabeyiydi. O saldırıda hayatını kaybetmişti.

Bu saldırıdan beş yıl sonra Melek, manevi kardeşi Hakan ile buluşmak üzere Beyoğlu’ndaydı. Dedesi 33’üncü dereceye yükselmiş bir mason olan Yakup Ruzly’nin ofisinde buluştular. Hakan hiçbir şeye dokunmadan burada yaşıyordu. Melek ise Attila Taşkent adlı güçlü ve gizemli bir avukat olan kocasıyla bir yalıda yaşıyordu. Yalı eskiden Osman Hamdi Bey’indi. Melek bu bilgiye yalıda otururken yaptığı araştırmalar sonucu ulaşmıştı. Dede Yakup Ruzly’nin eviyse Osman Hamdi Bey’in tablolarıyla donatılmıştı, yerleri bile değişmemişti. Melek, Hakan ile buluştuğunda ona bir PDF dosyası gönderdi. Bir defter…
Öyle bir defter ki; Osman Hamdi Bey’in tüm eskizleri bu defterdeydi. Melek, dedesinin bu defter yüzünden öldürüldüğünü düşünüyordu. Kendisine inanmakta zorlanan Hakan’a şunları söyledi: “O gün tuhaf bir şey olmuş olmalı ki dedem gündüz vakti erkenden eve geldi. Evdeki görevlilerin hepsini, güvenlik, şoför, hizmetçi, kim varsa evlerine gönderdi. Bana da yukarı çıkıp saklanmamı ve hiç ses çıkarmamamı söyledi. Saatlerce indiği bodrum katında kaldı. Yukarıda tek başına korktuğum için sabredemeyip aşağı indiğimi hatırlıyorum. Dedemi elinde deri ciltli bir defter veya kitapla kan ter içinde bodrum katından çıkarken gördüm.”
O gece Hakan ile Melek dedesinin evinde birlikte kaldı… Melek’i takip ettiren kocası bu buluşmadan rahatsız olmuştu. Sabahında kadın yok olmuştu. Hakan o günden sonra hem Melek’i bulmak hem de üzerine çullanan suçlamalardan aklanmak için çalışacaktı. Melek’in kocası Attila, defterin aslını çoktan karısının elinden almıştı. Eli kolu uzun Attila bir gün yalıda otururken telefonu çaldı. Arayan, Türkiye ve Ortadoğu temsilciğini yaptığı Cerceaux Konseyi’nin Avrupa başkanıydı. Telefondaki ses; “Defterin ortaya çıktığına dair bir ihbar aldık. Bize durum bilgisi veriniz” diyordu.

Haberin Devamı

Peki o defterde saklı olan sır neydi? Bu sırra sahip olan kişi dünyanın en tepesine oturacaktı. En güçlü insan olacaktı. Konsey neden bu defterin peşindeydi? Attila defterdeki sırrı çözemiyordu. Hakan’ı takip ettiriyor, sırrı çözmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Ne yapacaksa o zaman yapacaktı! İşadamı Hakan da boş durmuyor, polis dostlarını devreye sokuyor, çok iyi bildiği bilgisayar sistemleri sayesinde her yere ulaşabiliyordu. Bir yandan da o sırrı bulmaya çalışıyordu, tabloları incelemesi için sanat tarihçisi arkadaşı Derya’dan yardım istedi.
Derya’nın tespitlerine göre Osman Hamdi Bey’in 114 tablosu vardı. Eskiz defterinde 113 çiziliydi. Eksik olan TEKVİN’di…Tekvin’deki sır öyle bir sırdır ki, tüm ülkeyi kaosa sürükler…
İlk romanı ‘Tekvin’de gizemli bir tablo, yeryüzünün efendilerine rağmen kurulmuş bir ülke ve bu ülkenin kaderi üzerinde oynanan büyük oyunu konu alan Arif Ergin müthiş bir esere imza atmış.
Aselsan cinayetlerinden, Levent saldırılarına… Mafyası, eksperleri, hileleriyle resim piyasasına… Taksim’den Kilyos’a uzanan tünellerde okuru bir sırrın peşinde gizemli, nefes nefese bir yolculuğa çıkaran Arif Ergin için ‘yeni Dan Brown’, Tekvin içinse ‘Da Vinci’nin Şifresi’ kadar heyecanlı diyenleri duyarsanız şaşırmayın.

Haberin Devamı

Osman Hamdi Bey’in tablosundaki sır

TEKVİN
Arif Ergin
Doğan Kitap, 2018
593 sayfa, 39 TL

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!