Operalar bizimdir

Güncelleme Tarihi:

Operalar bizimdir
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2023 15:47

Murat Katoğlu, Tarihçi Kitabevi'nden çıkan kitabı 'Devlet Operası'nın Kuruluş Öyküsü'nde Türkiye'de operanın 1936-41 dönemini belge ve günün önde gelen yazarlarının gözlemleriyle aktarıyor.

Haberin Devamı

 

Yaşadığımız topraklarda operanın tarihi söz konusu olduğunda milat kabul edilebilecek, kimileri henüz yeterince araştırılmamış, birkaç önemli olay akla gelir:

- Sarayını operaya açan ilk Osmanı sultanı 3. Selim'di. 3 Mayıs 1797'de İtalyan topluluğun temsilini izlemişti.

- Kamuya açık ilk opera temsili Beyoğlu'ndaki Bosco Tiyatrosu'nda 1841 Ekimi'nde gerçekleştirilmişti.

- Osmanlı'nın ilk görkemli opera evi, Beyoğlu'ndaki Naum Tiyatrosu, 4 Kasım 1848'de Verdi'nin Macbeth operasıyla perdesini aralamıştı. Naum'un izleyicileri arasında çok ünlü isimler yer alacaktı: Giuseppe Donizetti, Gustave Flaubert, İmparator Franz Joseph, Sultan Abdülmecit, Sultan Abdülaziz, Kral VII. Edward...

- 1842'de tercüme edilip kitaplaştırılan ilk libretto Gaetano Donizetti'nin Belisario operasıydı.

Haberin Devamı

- İlk opera bestecimiz Dikran Çuhacıyan'ın “Arcak II” adlı eseri 1868'de İstanbul'da sahnelenmişti.

- Uluslararası şöhrete ulaşan ilk opera bestecimiz İstanbullu Radelya Efendi'nin 23 yaşında yazdığı üç perdelik eseri “Columbo”, 1887'de, Milano'nun ünlü salonu Teatro Dal Verme'de sahnelenmişti. Kentin diğer önemli sahnesi Teatro Alla Scala'da ise aynı günlerde Verdi'nin son başyapıtlarından Otello'nun prömiyeri yapılmıştı. Radelya Efendi'nin başarısı dönemin Fransız ve İtalyan gazetelerinde haber olmuştu.

- Radelya Efendi, uluslararası yarışmalarda ödül kazanan, eserleri plağa kaydedilip yayımlanan ilk Batı Müziği bestecimizdi. Makam-ı Hilafet Muzikası Filarmoni Orkestrası'nın 1917'deki Avrupa turnesinin Almanya ayağında seslendirilen orkestra eseri Odeon firmasının, 1934'te Riyaseticumhur Armoni Mızıkası'nca seslendirilen “Oryantal Rapsodi”si ise Sahibinin Sesi firmasının etiketiyle yayımlandı. Radelya ayrıca yurtdışında sahnelenen ilk Osmanlı operetinin bestecisiydi: “Şaban”ın prömiyeri 1918'de Viyana'da, Almanca yapılmıştı.

- Cumhuriyet döneminin ilk operası 19 Haziran 1934'te Ankara Halkevi'nde sahnelendi. Özsoy'un bestecisi Adnan Saygun'du...

Milat 1939

Operalar bizimdir

Operamızın serüveni 226 yılı bulmasına karşın bibliyografyası çok sınırlı. İlk libretto 1842'de, ilk kılavuz kitap 1945'te (Emine Abaoğlu, Opera Kılavuzu, MEB) yayımlanmakla birlikte Cevat Memduh Altar'ın dört ciltlik kapsamlı Opera Tarihi (Kültür ve Turizm Bakanlığı) için 1981'e kadar beklemek gerekmişti.

Haberin Devamı

Milli Kütüphane kataloğunda ve YÖK Ulusal Tez Merkezi arşivinde münhasıran 226 yılı ele alan kaynak araştırıldığında da sonuç pek iç açıcı değil. Opera içerikli 160 akademik çalışmadan 226 yıla değinenler genellikle bunu başka konuların giriş bilgileri arasında ele almış. Doğrudan konuya odaklanan Zuhal Özcengiz'in 19.yy ortasından 1950'ye kadar gelişmeleri incelediği doktora tezi “Kuruluş Döneminde Türk Operası” (2006, Marmara Ün.), Burçin Gülgün'un yüksek lisans tezi “Cumhuriyet Döneminden Günümüze Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün Kurumsal Yapısı ve Yönetimi” (2016, Yeditepe Ün.), Cengiz Arslan'ın yüksek lisans tezi “Osmanlı Sarayında Opera Sanatı” (2019, MSGSÜ) arşivlerde kitaplaştırılmayı bekliyor. “Türkiye'de Opera” başlıklı yegane kitabı yayımlayan ise Kültür ve Turizm Bakanlığı (2012).

Haberin Devamı

Murat Katoğlu, temmuzda yayımlanan 'Türkiye'nin Milli Opera Kurumu Devlet Operası'nın Kuruluş Öyküsü ve Edebiyatçıların Değerlendirmeleri (1936-1941)' başlıklı kitabında, yukarıdakilerden farklı bir milat seçiyor: “Türkiye'de 1840'tan 1914'e, yani Cihan Harbi başlangıcına kadar süren ithal malı opera temsilleri döneminden 1939'a kadar yerli ya da yabancı toplulukların icra ettiği ciddi, profesyonel, düzenli, sürekli opera temsillerinden bahsetmek mümkün değildir.” Ve kitabında Ankara Konservatuvarı öğrencilerince Mart 1939'da başlatılan temsillerden yola çıkıp Cumhuriyet kurumu olarak değerlendirdiği DOB'un beş yıllık “heyecan verici doğum dönemini hikaye ediyor.”

Haberin Devamı

2010'da DOB Genel Müdürlüğü'nce yayımlanan kitabında sadece tarihi ele alan Katoğlu, bu kez Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Aka Gündüz, Nahit Sırrı Örik, Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın, Halit Fahri Ozansoy, Mesut Cemil gibi dönemin önemli aydınlarının, yazarlarının gözlem ve görüşleriyle metni boyutlandırmış. Adı geçen kişilerin biyografilerini kutucuklarla okura aktarmış.

Unutulmaz anekdotlar
Aktarılan bazı anı ve anekdotlar unutulmayacak cinsten: Türkiye'de çağdaş müziğin yapılanması ve eğitimine kılavuzluk yapacak Alman uzmanı bulmakla görevlendirilen Berlin'deki Kültür Ateşesi Cevat Dursunoğlu'nun Furtwangler ve Hindemith'e ulaşma serüveni... 1939'da Ankara'da opera temsillerini başlatan konservatuvar öğrencilerin hayatlarında hiç opera izlememiş, hatta muhtemelen dinlememiş olmaları fakat izleyicilerini ağlatacak kadar rollerine uyum sağlamaları... Dönemin efsanevi Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in konservatuvar öğrencilerine yönelik konuşmasında tüm dünyanın savaştığı sırada hükümetin sanata verdiği önemin gerekçesini açıklayıp evrensel kültürü kucaklama çağrısı: “Biz, tiyatro ve opera şeklindeki temsil sanatını medeniyet meselesi halinde alıyoruz (...) Türk Hümanizmasının yepyeni bir safhası Devlet Konservatuvarı'nın bağrından doğmaktadır (...) Hangi milletten olursa olsun insanlığa yeni bir düşünüş, duyuş getiren her esere yüreklerimizin besleyeceği his, ancak saygı ve hayranlıktır (...) Müellif bizden olmayabilir, bestekar başka milletten olabilir. Fakat o sözleri ve sesleri canlandıran biziz. Onun için Devlet Konservatuvarı'nın temsil ettiği piyesler, operalar bizimdir (...) Bizden müellif ve bestekar da ancak bu yoldan yetişecektir.”

 

BAKMADAN GEÇME!