Mağara duvarlarından bugüne resmin tarihi

Güncelleme Tarihi:

Mağara duvarlarından bugüne resmin tarihi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2017 16:41

Mesleği, yaşı ne olursa olsun meraklı herkese hitap eden parlak bir çalışma: ‘Resmin Tarihi’. Ressam David Hockney ve sanat eleştirmeni Martin Gayford birbirlerini tamamlayan anlatılarıyla, okuru dünyanın bir ucundan öbürüne, tarihin ilk yıllarından bugüne eserlerle buluşturuyor. Dürer’den Matisse’e yüzlerce sanatçının eserini bu kitapta görebilirsiniz. Sonuç: Bakması da okuması da keyifli bir sanat yolculuğu.

Haberin Devamı

Resim deyince akla genelde tablo ya da fotoğraf gelir; ‘Resmin Tarihi’ başlıklı kitapta ise resim daha katmanlı anlamlar taşıyor. Resim bir imge, bir görüntü; yağlıboya, eskiz, fotoğraf, sahne, film karesi de olabilir ve bir ‘bakış’ı anlatır; resimde gördüğünüzün yanı sıra o resme bakışı; yani ressamın gözünü, izleyicinin bakışını, bu bakışların karşılaşmasını yansıtır. Hatta daha da fazlasını anlatabilir: Tarih boyunca resimle, daha doğru bir deyişle görüntülerle uğraşan insanların çalışmalarına bakarak insanın dünyayla ilişkisi, bu ilişkinin sanata nasıl yansıdığı incelenebilir ve bu anlamda bir resim tarihi yazılabilir. İki İngiliz sanat insanı, ressam David Hockney ve yazar/eleştirmen Martin Gayford’un yaptığı tam da bu zaten, dolayısıyla kitabın adı: ‘Resmin Tarihi’.
David Hockney (d. 1937) dünyanın en beğenilen ressamlarından biri. Ünü ve başarısı sadece eserleri sayesinde değil. Hockney; Caravaggio, Velázquez, Leonardo da Vinci gibi ustaların mercekler ve aynalarla nasıl çalıştıklarını araştırıp Secret Knowledge (Gizli Bilgi) başlıklı kitapta anlatmış bir sanatçılar sanatçısı. Teoriyi kat kat aşan bir bilgi, birikim ve detaycılıkla sanat tarihi yazımına en iyi örneklerden birini vermiş bir çalışkan insan. Martin Gayford sanatçı değil ama kıdemli bir sanat tarihçisi. Van Gogh, Michelangelo, Constable hakkında kitapları var.

Mağara duvarlarından bugüne resmin tarihi


YÜZLERCE SANATÇI TOPLANMIŞ

‘Resmin Tarihi’ni çok rahat okunur kılan, müthiş bir eserler ve etkilenmeler tarihi olmasını sağlayan unsur, bu iki ismin konuşmalarından oluşması. Hockney ve Gayford birbirlerini tamamlayan anlatılarıyla, okuru dünyanın bir ucundan öbürüne, tarihin ilk yıllarından bugüne eserlerle buluşturuyor. Dürer’den Matisse’e, Bill Viola’ya yüzlerce sanatçının eserini bu kitapta görebilirsiniz. Sonuç: Bakması da okuması da keyifli bir sanat yolculuğu. İkili, düşünmeye teşvik ederken konuları havada asılı bırakmıyor, somut bilgilerle resmin/görüntünün içeriğini, aktarımını ve yapılışını, örneğin resimden fotoğrafa geçiş sürecini, Doğu’da, Batı’da perspektif anlayışlarını anlatıyorlar.
Örnek verelim. David Hockney: “Benim gözlerim bir yöne baktığında perspektif de o yöne döner. Dolayısıyla sürekli değişir. Perspektif aslında bizimle alakalı bir şeydir, tasvir edilen nesneyle değil. [Flaman ressam] Van Eyck [1390-1441] lineer perspektif kullanmadı; çoklu bakış açıları kullandı. Onun resimlerindeki her şey, kalabalıkta en uzaktaki yüzler bile yakınınızda gibidir. Bence bunun nedeni resimleri yaparken gerçekten onlara yakın olması. Tek bir pencereden bakmazsınız, pek çok pencereden bakarsınız, bu bizim gerçekte görme biçimimize daha yakındır.”
Bu ve bunun gibi örnekler, Doğu sanatına atfedilen perspektifin Batı resminin en bilinen isimlerince de kullanılmış olması, ‘bakış’ın coğrafyaya değil insana dair olduğunu hatırlatıyor. Hockney ve Gayford’un konuşurken kitapta yer verdikleri 300 küsur resim/imgenin birinden diğerine geçişleri hep bu tür bir anlatıyla akıyor ve önyargıları, kalıpları kırarken sanatın temelinde insanın yer aldığı, zaman ve mekândan bağımsız olarak insanın duygusal ve düşünsel bakışının merkezi rol oynadığı anlaşılıyor. Mağara insanını resim yaparken seyreden insan ile cep telefonunda resimlere bakan insan aslında aynılar. Merakla bakıyorlar. Resimle, görüntüyle aralarında bağlar var veya oluşuyor.
Martin Gayford: “Velázquez optiğe hayrandı. Bunu ayna koleksiyonuna sahip olmasından da anlıyoruz. Resim yaparken kullandığı nesnelerin sayımı yapılırken ‘çizgi çizmek için küçük bronz alet’ ve ‘bir kutuya konmuş kalın yuvarlak cam’ diye de not alınmış. Velázquez’in perspektif, geometri, mimari, sanat kuramı ve optik üzerine geniş bir kütüphanesi de vardı; kitapları arasında Alberti’nin Della Pittura’sı ve Dürer’in ve Leonardo’nun çalışmalarının yanı sıra Eukleides’in Optik’inin ve (o sırada yanlışlıkla Eukliedes’e addedilen) Katoptrik’in –ayna bilimi– çok sayıda kopyaları da bulunuyordu. Sonuncu metnin hem İspanyolca hem İtalyanca çevirilerine sahipti.”

Mağara duvarlarından bugüne resmin tarihi


Haberin Devamı

FOTOĞRAFIN KÖKENLERİ...
Resmin Tarihi’ bir sanatçının eserlerini incelerken sanatçının hangi kitapları okuduğuna, kafasındaki düşüncelere, elindeki aletlere, kullandığı malzemeye (döneminin teknolojisine) dair yeterli bilgiye sahip olunmasının gerektiğinin somut örneklerini veriyor. Sadece şu Velázquez bilgisi tek başına felsefe ve bilimin iç içeliğini, hafiyelik yapar gibi detaycı araştırmayla bazı gerçeklere ulaşılabildiğini gösteriyor.
Fotoğrafın kökenleri de kitabın çok ilginç ve ana konularından biri. Fotoğrafın öncüsü kabul edilen Talbot’dan (1800-1870) yaklaşık iki yüzyıl önce Descartes, Parigi, Scheiner, Kepler gibi birçok bilim ve akıl insanının çalışmaları da ‘Resmin Tarihi’nde yer alıyor. Mercek, teleskop gibi aletlerle imgelerin yönlendirildiğini, örneğin 1609 tarihli ‘Mısır’a Kaçış’ tablosunu yapan Adam Elsheimer’ın optik yansıtmalarla Ay’ın ve yıldızlarının yüzeyinin doğru bir şekilde planını çıkarabildiğini
öğreniyoruz.
Kitapta mağara resimlerinden bugüne çeşitli örneklerle pek çok sanatçı ve eser yer alıyor. Mesleği, yaşı ne olursa olsun meraklı herkese hitap eden parlak bir çalışma ‘Resmin Tarihi’.

RESMİN TARİHİ

Mağara duvarlarından bugüne resmin tarihi

David Hockney, Martin Gayford
Çevirmen: Mine Haydaroğlu
Yapı Kredi Yayınları, 2017
360 sayfa, 95 TL.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!