2022 Süleyman Çelebi yılı oldu... Mevlid'in yazarı Ulu Cami'nin bilge imamı

Güncelleme Tarihi:

2022 Süleyman Çelebi yılı oldu... Mevlidin yazarı Ulu Caminin bilge imamı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2022 07:00

Osmanlı’nın önemli din alimlerinden, halk arasında ‘Mevlid’ olarak anılan ‘Vesîletü’n-Necât’ın’ yazarı Süleyman Çelebi, vefatının 600’üncü yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor. Bu kapsamda 2022’nin ‘Süleyman Çelebi Yılı’ olarak kutlanması kararı alındı.

Haberin Devamı

Karara ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgede, “Bu kapsamda düzenlenecek etkinlikler Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yürütülecektir” denildi. Peki kimdir Süleyman Çelebi?

BAYEZİD’İN KEŞFİ

Halk arasında ‘Mevlid’ olarak bilinen ‘Vesîletü’n-Necât’ın yazarı Süleyman Çelebi, Osmanlı döneminin önemli din alimlerinden biriydi. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan, kimi kaynaklara göre Sultan I. Murat’ın vezirlerinden Ahmed Paşa’nın oğlu olarak 1351 yılında doğduğu belirtilen Çelebi, bilgili tavırlarıyla padişah Yıldırım Bayezid’in dikkatini çekmiş ve yapımı 1399’da tamamlanan Bursa Ulu Cami’ye imam olarak atanmıştı.

Haberin Devamı

EDEBALİ’NİN TORUNU

Gençliğinde Bursa’da iyi bir eğitim aldığı tahmin edilen Süleyman Çelebi’nın dedesi Mahmûd Bey, Şeyh Edebali’nin torunuydu. O dönemde ‘Çelebi’ unvanı ilim adamlarına ve Mevlevî tarikatı büyüklerine verilmekteydi. Ancak Süleyman Çelebi’nin Mevlevî olduğuna dair bir kanıt bulunmuyor. Bilinen tek eseri ‘Vesiletü’n Necat’ı Ulu Cami’nin imamı olduğu dönemde yaşadığı bir olaydan etkilenerek kaleme aldığı tahmin ediliyor: Bu söylenceye göre Süleyman Çelebi, Hazreti Muhammed’in diğer peygamberlerden pek farkı olmadığını söyleyen bir İranlı vaize içerleyerek onun diğer peygamberlerden üstün olduğunu dile getirmek için mevlîdini kaleme aldı.

FETRET DEVRİ’NDE...

Süleyman Çelebi, Osmanlı Devleti’nin zayıf bir evresi olan ve Anadolu topraklarında her türlü kargaşalığın hüküm sürdüğü Fetret Devri’nde batınî görüşler ile ehl-i sünnet arasındaki çekişmede ehl-i sünnetin tarafında yer almıştı. Bu sebeple 1409 yılında tamamladığı mevlidin yazılmasının bir amacının da ehl-i sünnet taraftarlarına destek vermek olduğu ifade edilir. 1422’de öldüğü düşünülen Süleyman Çelebi’nin türbesi Bursa’da Çekirge yolu üzerindedir.

DİNLEDİĞİMİZ ‘MEVLİD İLE OKUDUĞUMUZ AYNI DEĞİL

Hürriyet Kitap Sanat yazarlarından şair Yücel Kayıran, ‘Vesîletü’n-Necât’la ilgili yazısında “Dinlediğimiz ‘Mevlid’ ile okuduğumuz aynı değildir” tespitinde bulunmuştu: “Okumak ile dinlemek, farklı türden etkinliktir. Okumak, bir göz etkinliğidir; dışsal olanda meydana gelenden vücut bulur. Dinlemek, bir kulak ve işitme etkinliğidir; içseldir. Yani ses, içselin, iç dünyanın dolaysız taşıyıcısıdır. Dinlediğimiz ‘Mevlid’ ile okuduğumuz ‘Mevlid’ aynı değildir. Dolayısıyla Mevlid’in dinlendiği denli okunduğu kanısında değilim. ‘Mevlid’, teolojik bir yapıttır. İslam ulemasını bu denli gölgede bırakmış bir başka Osmanlı şairinden söz etmek sanırım mümkün değil. Mevlid’in, felsefi bir analizle okunmamış olması, bir talihsizliktir. (...) “‘Âdem’in yaratılışı ve Muhammet’in nurunun intikali” bölümünü hesaba kattığımızda, Süleyman Çelebi’nin tarih bilincinin, Yahudi kroniğine dayandığı anlaşılıyor. Çelebi’nin, Habil ile Kabil’e değinmemesi manidardır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!