GeriSeyahat Kış ortasında yazlığa gitmek
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kış ortasında yazlığa gitmek

Kış ortasında yazlığa gitmek

Mehmet YAŞİN

Tatilin en keyiflisi şimdi sahillerde. Hava ılık, sokaklar boş, hesaplar ucuz. Hem daha az para harcayın, hem kalabalıklardan uzakta kafanızı boşaltın.

Öyle gezi ilanları var ki, onları görünce hep şaşar kalırım. Önerilen geziler öylesine ucuzdur ki, bunun nasıl olduğuna hiç akıl erdiremem. Geçenlerde turizmle ilgilenen bir arkadaşıma sordum: 'Bu ilanlar doğru mu, yoksa verenler dolandırıcı mı?' İlanlarda yazılan rakamlar doğruymuş. Ama işin içinde iş varmış. Bunu da şöyle açıkladı: ‘Bu fiyatlar mevsimle ilintili. Bazı turistik yerler vardır ki, zamansız gidersen yağmurdan fırtınadan başını otelden dışarı çıkartamazsın. Böyle dönemlerde turizm acentaları otellerden çok ucuza oda kapatırlar. Bu yüzden de çok düşük fiyata satarlar..’’

Arkadaşım demek istiyor ki,gitmeye niyetlendiğiniz yerlerdeki hava durumundan haberiniz olmazsa kazık yersiniz.

Acaba doğru mu..? Bana hiç de öyle gelmiyor. Mevsimsiz gezilerin tadı bambaşka oluyor. Örnekleri okuyunca sanırım bana hak vereceksiniz.

YA BEDAVA YA UCUZ

Geçen yılların birinde, Ocak ayında Jamaika'ya gittim. Miami'den adaya uçan uçakta, benden başka bir kaç yerli vardı. Hostes, turizmin hareketli olduğu mevsimlerde şişesini 2 dolara sattığı romlu içkiyi bedava verdi. Hem de içebildiğin kadar..

Montego Bay Havaalanında pasaport kuyruğunda kimsecikler yoktu. 5 dakikada giriş vizesi vuruldu. Halbuki yaz aylarında, bayıltıcı sıcakta bir saate yakın bekleniyormuş. Dışarı çıkınca birden şoförlerin hücumuna uğradım. Gideceğim yere kadar kaç para ödeyeceğim konusunda İstanbul'da uyarmışlardı. Ama pazarlık yapmamın faydalı olacağını da söylemişlerdi. Şoförler beni kapabilmek için adeta açık artırmaya giriştiler. Sonunda İstanbul'da söylenenin üçte bir fiyatına tatil köyüne gittim. Turistlerin bol olduğu dönemlerde değil pazarlık yapmak, taksi bulmak bile imkansızmış.

Tesis de benden başka bir kaç çift daha vardı. Yaz aylarında bulmak da zorlandığınız garsonlar, etrafımda pervane olmuşlardı. Hava sıcaklığı 25 derece civarındaydı. Kumsalda kavrulmadan oturup, kitabımı okuyor, ılık türkuaz sularda tek başıma kulaç atıyordum. Etrafta, kumları uçura uçura top oynayan, bağıra çağıra konuşan kimse yoktu. Hoparlörlerden de bangır bangır müzik sesi gelmiyordu.

Öğleden sonra bastıran sağnağın bile başka tadı vardı. Yağmur altında yüzmenin ne kadar keyifli olduğunu orada öğrendim. Yazın yanına bile yaklaşılmayan gezi motorlarından birini saati 3 dolardan kiralayıp, koy koy dolaştım, balık avladım.

Kasabaya inip, lokantalarda ora insanları ile yemek yedim, onlarla sohbetler ettim. Hatta ısrarlara dayanamayıp, piste fırladım, Jamaikalı kızların kıvrak danslarına ayak uydurmaya çalıştım. Yerli halk, etrafta kazıklayacak turist olmadığı için çok içten davranıyordu.

Yani zamansız gittiğim Jamika'da, hem çok ucuza tatil yapmış oldum hem de ülkenin turistik olmayan yanıyla tanışmıştım.

Fransa'nın Cote D'azur sahillerinde de aynı şeyler oldu. Ben oralara gittiğimde, sahiller kış ayının kimsesizliğini yaşıyordu. Görüntüler, kafeler, lokantalar bir başka romantikti. Heryer sessiz ve telaşsızdı. Ve esnaf, yabancıları kazıklamayı güneşli günlere ertelemişlerdi. Beni kendilerinden biriymiş gibi kabullendiler. Hatta kendi şişelerindeki şarabı bile benle paylaştılar.

Yine bir aralık ayında Çeşme'ye gittim. Yazın, omuz omuza yürünen sokaklarda kimsecikler yoktu. Esnaf, dükkanının önüne iskemle atmış, yan komşusuyla yarenlik yapıyordu. Deniz kıyıları ıssızdı. Fly Inn, Bar Celona gibi, yaz aylarının çılgın gece kulüplerinin kapılarında kocaman kilitler sallanıyordu. Çın çın çınlayan kahkahaların, havada birbiriyle çarpışıp, kulakları sağır etmek istercesine etrafa yayılan müzik seslerinin yerini, Aya Yorgi kıyılarına vuran utangaç dalga sesleri almıştı.

Dalyan'da bir balık lokantasına girdim. Zaten iki tanesi açıktı. Köşedeki bir masa hariç kimsecikler yoktu. Zaten iskemleler de masaların üstüne kapanmıştı. Lokantadaki tek müşteri masasına davet etti. Karşılıklı yedik, içtik. Meğerse patronmuş. Yazın bir türlü bulamadığım deniz çipurasından iki tane yedim. Kalamarı istediğim gibi ızgara ettirdim. Kalktığımda hesabı almadılar. Israr ettim, patron: 'Bunların parasını yazın fazlasıyla aldım. Afiyet olsun' dedi.

Şansıma hava güneşli ve serindi. Bol bol kitap okuyup, Çeşme'nin ıssız sokaklarında fotoğraf çektim. Beni gerçekten mutlu eden ender tatillerden biriydi.

Zamansız gezilerimde hep daha az para harcadım ve hep kentlerin gerçek yüzlerini gördüm. Ve hep dinlenmiş ve mutlu olarak döndüm. Siz neden denemiyorsunuz..? Tatilin, bunaltıcı sıcaklarda, omuz omuza yatılan plajlarda, kulaklarınızı sağır eden gürültü eşliğinde kavrulmak olduğu fikrinden uzaklaşın.

REHBER

Sıradışı tatil önerileri..

Bu kutuda arada bir macera ağırlıklı tatil önerilerimi sunacağım. Bu tatil yerleri dünyadaki büyük gezi acentalarının broşürlerinden derlendi. Adresler benden, gerçekleştirmesi sizden.

Dubai çöllerinde macera

Aslında Dubai, oldukça gelişmiş bir kent. Batı'dan pek farkı yok. Ama kentten biraz uzaklaşıp, Umman sınırına yakın yerlerdeki çöllere gittiğinizde gerçek macera sizi bekliyor.

Dört çekerli araçlarla yapılan çöl safarileri, kumların üstünde yapılan mangal partileri ve çadırda çölün sesini dinleyerek gecelemenin tadına doyum olmuyor. (Ben denedim, kefilim.) Fiyatı: Bir hafta 1024 Pound.

Seasons in Style. Tel:00 44 151 342 0505

Kuzeyden güneye Afrika

Yolculuk İngiltere'den başlıyor. Uçakla Cebelitarık. Oradan özel arabalarla maceraya start veriliyor.

Yol üstünde Büyük Sahra, Afrika'nın Doğu sahilleri, Uganda, Kenya, Tanzanya, Malavi, Zambia, Zimbabwe, Bostwana var. Son durak Güney Afrika'nın en güzel şehri Cape Town. Biraz yorucu ama unutulmayacak bir yolculuk olacağı kesin. Turun başlangıç tarihi 25 Eylül. Fiyat:4470 Pound.

Guerba Expeditions. Tel:00 44 1373 826611.

Vahşi vadide yürüyerek tatil

Zambia'da vahşi yaşamın en iyi örneklerinin bulunduğu Luangwa vadisinde unutulmaz yolculuk. Günde 15 kilometre yürünüyor. 7 kişiden oluşan guruplara silahlı korumalar eşlik ediyor. Yolculuk boyunca çadırlarda geceleniyor. Fiyat:Uçak hariç 1515 pound.

Africa Connection. Tel:00 44 1244 355 5330.

İsrail, turistleri su üstünde yürütecek

Hıristiyan dünyası İsa'nın 2000'nci yaş yıldönümüne hummalı bir şekilde hazırlanıyor. 2000 yılının dini turizm açısından oldukça hareketli geçeceği anlaşılıyor. Bu işten en çok nasiplenecek ülkelerin başında ise İsrail geliyor. Yetkililerin belirttiğine göre yaklaşık 4 milyon turist ülkedeki kutsal yerleri ziyaret edecek.

Hırıstiyan hacıları memnun edebilmek için kolları sıvayan İsrailli yetkililerin en büyük atraksiyonu, turistleri su üstünde yürütmek olacak.

İncil'de de bahsedildiği gibi Hz.İsa, Galilee denizinin üstünde yürüyerek bir mucizeyi gerçekleştirmişti. İsrail'e gelecek olan turistler de aynı denizin üstünde yürüyerek, bu inanılmaz heyacanı tatmış olacaklar.

Tabii ki bu yürüyüş için bir mucizenin gerçekleşmesi beklenmeyecek. Bu işi İsrail Ulusal Parklar kurumu yetkilileri organize edecek. İsmi açıklanmayan bir müteahhite ısmarlanan projeye göre, İsa'nın su üstünde yürüdüğü yer olan Copernaum'da, suyun bir karış altına bir köprü yapılacak. Yarımay şeklinde inşa edilecek olan köprünün genişliği 4 metre, uzunluğu ise 100 metre olacak. Bu köprünün üstüne çıkan turistleri uzaktan görenler, onları su üstünde yürüyor sanacak. Görüntünün daha gerçek olabilmesi için köprünün kenarlarına koruma parmaklıkları konmayacak. Ama kayıp da düşme tehlikesine karşılık köprünün etrafında cankurtaran botları hazır bulunacak. Köprünün üstüne bir keresinde en fazla 50 kişi çıkabilecek.

Geziniz burnunuzdan gelmesin

Biraz dikkatli olursanız, gezi sırasında bir takım sorunlarla karşılaşıp, tatilinizi zehir etmezsiniz. İşte size bir kaç öneri:

Geziye çıkmadan önce pasaportunuzdan, uçak biletinizden, kredi kartınızdan ikişer adet fotokopi alın. Bunlardan bir takımını eşinize, eğer eşiniz de sizinle geliyorsa güvendiğiniz bir arkadaşınıza teslim edin. Diğer takımı da bir zarfa koyup, bavulunuzun en altına yerleştirin. Eğer pasaportunuzu, biletinizi, kartlarınızı kaybeder veya çaldırırsanız, bu fotokopiler başınızın beladan kurtulmasını kolaylaştırır.

Mücevherlerinizi kesinlikle gezi sırasında yanınıza almayın. Eğer takıp takıştırmayı çok seviyorsanız, taklit mücevherlerle yetinin. Sizi kınamalarından çekinmeyin, çünkü herkes yolculukta taklit takıyor.

Pasaportunuzu ne olursa olsun tanımadığınız kişiye asla vermeyin.

Aldığınız şeylerin gözünüzün önünde paketlenmesine özen gösterin. Otel odasında boş kutularla karşılaşabilirsiniz.

Bagajınızı havaalanlarında bir kaç dakikalığına da olsa terk etmeyin. Kapkaçcılar için bir kaç dakika epey uzun bir süredir. Kalabalık otel lobilerinde de çantanızı göz önünden ayırmayın.

GeziNET

Geziniz sırasında daha iyi fotoğraf çekmenizin sırları aşağıdaki internet adresinde deşifre ediliyor.

www.photosecrets.com

Kısıtlı bir bütçeniz var ve gezmek istiyorsunuz. Bu hiç de hayal değil. Aşağıdaki adres size yardımcı olacak.

www.eurotrip.com

Gideceğiniz ülkenin dilinde size yardımcı olacak yerel kelimeleri öğrenmek istiyorsanız işte adres.

www.travlang.com

Geziniz sırasında otelde kalmak yerine bir evde konuk olup, o ülkeyi daha yakından tanımak isteyenler için.

http://servas.org

ATLAS’ta bu ay

Yine birbirinden heyecanlı kınularla dolu olan ATLAS Dergisi’nin bu ayki sayısında Mimar Sinan ile ilgili konuyu ve Yaşar Kemal’in romanlarında geçen toprakların öyküsünü okumanızı hararetle öneririm.

False