BİR SORUDAN FAZLASI | Evlilik aşkı öldürür mü?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Evlilik aşkı öldürür mü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2023 12:44

Yıllardır bu soruyu sorduk durduk: Evlilik aşkı öldürür mü? Pek çok çift; evliliğin aşkı bitirdiğini, heyecanı azalttığını ve aşka dair bir şey bırakmadığını söyler durur. Peki bu ne kadar doğru? Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada tartışılan bu soruyu ‘Bir Sorudan Fazlası’ serimize taşıdık. Evlenince aşkın bittiğini ya da bitmediğini düşünenlere kulak verdik. Konuyu Uzman Klinik Psikolog Buse Akçil ile de mercek altına aldık...

Haberin Devamı

Birçok insan, evlendikten sonra âşık oldukları eşlerine karşı aynı heyecanı duyamadıklarını itiraf ediyor. Bunun nedeninin atılan imza mı, yoksa çiftlerin birbirlerini kaybetme korkusunun evlilikle kaybolması mı olduğu ise hâlâ tartışılıyor. Fakat tam tersi şekilde, evlenince aşklarına aşk katmayı başaranlar da var.

Biz de geçtiğimiz günlerde sosyal medyada tartışılan "Evlilik aşkı öldürür mü?" sorusunu ‘Bir Sorudan Fazlası’ serimize taşıdık. İşte âşık olarak evlenenlerin yorumları ve uzman görüşleri…

‘HÂLÂ İLK GÜNKÜ GİBİ O AŞKIN GERİ DÖNECEĞİ UMUDUNA SARILIYORUM’
Gönül A. (42)

Eşimle 16 yıl önce evlendik. Aşkımız öleli de 16 yıl oldu... Onunla sevgililik dönemimiz, hayatımın en güzel zamanıydı. İş gereği ortak bir tanıdığımızı aynı anda ziyaret ederken tanıştık. Ben pek ilgilenmedim ama onun gözlerini ziyaret boyunca üzerimde hep hissettim. “Yanlış mı düşünüyorum” derken kalkmak istedim ve beni eve bırakmayı teklif etti. Hava yağmurluydu ve ben de kabalık etmek istemediğim için teklifini kabul ettim. Yol boyunca sohbet oldukça seviyeliydi, beni hiç rahatsız etmedi. Fakat sohbet sırasında iş yerimi öğrendi. Bu bilgi de onun için yeterliydi.

Haberin Devamı

Ertesi gün elinde kahvelerle çalıştığım yere geldi. Bir-iki derken biz her gün görüşür olduk. Her şey o kadar güzeldi ki... Bir yıl boyunca her sabah beni arayarak uyandırdı, hazırlanana kadar kapımda oldu, işe bıraktı, akşam da işten alıp eve bıraktı.

Beni çiçeklere, ilgiye ve mutluluğa boğuyordu. Sonra bir gün sohbet ederken bir anda durdu ve “Ben artık seninle yaşamak, her güne seninle uyanmak istiyorum. Evlenelim mi?” dedi. Bunu beklemiyordum. Evliliğe mesafeliydim. Ailem şehir dışında yaşıyordu, bense İstanbul'da tek başımaydım. Evlilik kararı almadan önce bir süre beraber yaşamayı teklif ettim. O da kabul etti.

Altı ay kadar beraber yaşadıktan sonra evlilik için hazır olduğumu düşündüm. Önce birbirimizin ailesiyle tanıştık, sonra ailelerimizi bir araya getirdik. Hiçbir pürüz çıkmadı, ailelerimiz de çok iyi anlaştı. Hatta benim annem eşime bayıldı, ablalarımın gönlünü de fethetti. Ailemdeki herkes “Bu adamı nereden buldun?” diye sorup durdu.

Nişan süreci de su gibi aktı gitti. Sıra düğüne gelince bazı aksilikler yaşamaya başladık. Eşim düğünden iki hafta önce işten çıkarıldı, çalıştığı yer kapandı. Kendisi işsiz kalınca ben de normalden fazla izin aldım, böylece düğünden sonra üç hafta kadar baş başa kalıp evimizin tadını çıkardık.

Ancak işsizlik süreci uzayınca evliliğimizde gölgesini hissetmeye başladık. Ben sabah erkenden evden çıkıp akşam giriyordum. Eşim evdeki işleri hallediyor, markete gidiyor, yemek yapıyordu. Fakat 17 yaşından beri çalışan, kendi parasını kazanmaya alışkın biri için bu durum bir süre sonra zor olmaya başladı.

Haberin Devamı

Sinirleri bozulmuştu, öfkesini önce yenmeye çalışsa da görüştüğü iş yerinden olumsuz cevap aldıkça evde gerilim arttı. Bu süreç tam bir buçuk yıl sürdü. Sonunda işe girdiğinde eşim artık eskisi gibi değildi. Çok uzun süre evde kalmak onda garip bir etki yarattı, kendini işe verdi. Sanırım 'Yine işten çıkarılabilirim' endişesi onu tam anlamıyla işkolik yaptı.

Gönüllü mesailer, sorumluluğu olmayan her işe koşturmalar derken ben kendimi yapayalnız buldum. Sevgilim gitti yerine hiç tanımadığım biri geldi. Sonra bebeğimiz oldu. Bebek doğunca aramızdaki bağ yeniden kuvvetlenir sandım ama yanıldım. Bebek sesine tahammül edemeyen, öfkeli bir adam vardı karşımda. Ben de kendimi çocuğuma adadım. Boşanmayı çok düşünsem de içten içe onu seviyorum. Hâlâ ilk günkü gibi o aşkın geri döneceği umuduna sarılıyorum.

BİR SORUDAN FAZLASI | Evlilik aşkı öldürür mü


‘AŞKI EVLİLİK DEĞİL, ÇİFTLERİN BENCİLLİĞİ VE SAHTE SEVGİSİ BİTİRİR’
Mustafa A. (33)

Haberin Devamı

Ben bu klişeyi evlenmeden önce çok düşünürdüm. Hatta evli arkadaşlarımla buluştuğumda onlara bu soruyu sorardım. Hepsi dışarıdan bakınca çok mutlu görünmelerine rağmen, ağız birliği etmişçesine aynı cevabı verirdi: “Evlenince aşk mı? Yok öyle bir şey, uçup gidiyor…”

Nasıl uçup gidebilir? Sevgiliyken elini tutmak istiyorsun, o mutlu olunca mutlu oluyorsun, bazen buluşmak istiyorsun buluşamıyorsun, canın yanıyor, an geliyor ağlıyorsun, kendinden çok seviyorsun canını verebilecek kadar… Böyle bir süreç seni aynı evde yaşamaya götürüyor ve gün sonunda aşk uçup gidiyor. Böyle bir aşk ve tutku nasıl evlenince yok olabilir ki? Evlilik aşka ne yapabilir? Tam tersi daha da büyümesi gerekir.

Haberin Devamı

Çok büyük sorunlar olursa, dışarıdan bazı kişiler evin içine dahil olursa o zaman bitebilir. Fakat onun dışında evlilik neden aşkı öldürsün? Bu soru ve çevremdekilerin verdiği cevaplar o kadar beynimin bir köşesinde yer etmiş ki eşimle sevgiliyken korkmaya başladım. Çünkü aşk, kutsal benim için…

Ben aşk ile yaşıyorum ve romantizme bayılıyorum. Bunları da çevremde dile getirmekten çekinmiyorum. Söyleyince de “Ay içimizi baydın, yok böyle şeyler” diyorlar. Bazı insanların içi çürümüş, gerçekten çürümüş. Benim mutluğum bunlar; eşimle güneşin batışını izlemek, yağmurlu havada el ele yürümek, beraber şarkılar söylemek, koşmak, bağırmak ve hep çocuk kalabilmek…

Haberin Devamı

Ben bunları yapabildiğim birini buldum. O nedenle benim evliliğimde aşkın bitmesi pek mümkün gözükmüyor. Bir de aşk yuvamıza minik bir kalp katıldı. Birbirimize olan tutkumuz daha da arttı. Arkadaşlarımla buluştuğumda onlar hâlâ aynı cevapları veriyorlar. Ben bunları anlattığımda ise yalan söylediğimi düşünüyorlar.

İnsanların kendi yaşadıkları hayat kötüyse diğerlerinin de aynı şekilde olmasını istiyorlar. Fakat yalanla değil gerçekle yaşıyorum, aşkımızı diri tutarak yılları deviriyoruz. Çünkü gerçekten birbirimizi seviyoruz ve aşığız. Özetle evlilik bitirmez aşkı, insanların bencilliği, çift olamaması ve sahte sevgisi bitirir.

BİR SORUDAN FAZLASI | Evlilik aşkı öldürür mü


‘EVLENİNCE AŞIK ADAM VE SEVGİ SÖZCÜKLERİ GİTTİ YERİNE EMİR KİPLERİ GELDİ’
Melike R. (38)

Bana göre evlilik aşkı öldürüyor. Çünkü çift yaşamayı beceremiyoruz, en büyük sorun da burada… İlla birbirine bağımlı hale gelerek, her adımı haber vererek ve tek başına bir yere çıkamayarak evliliği çekilmez hale getiriyoruz. Böyle olunca da eski yaşamlarımızı özlüyoruz. Birbirimizi özlemeye fırsat bırakmıyoruz. Bir de üzerine çocuk sorumluluğu eklenince aşktan eser kalmıyor.

Ben zaten aşkın ölen bir duygu olduğunu düşünüyorum. O heyecanı ömür boyu hissetmek imkânsız. Bu anca sevgiye dönüşebilir. Aşkın ölmediğini savunanların da sevgiyi aşk sananlar olduğunu kanaatindeyim. Aşk denen şey; kalp çarpıntısı, heyecan, öfke ve imkânsızlıktan ibarettir. Her gün yeniden gördüğünüz birine bunları hissetmek mümkün mü? Bu en fazla sevgidir.

Kendimden örnek vereyim… Evlenmeden önce yıllarca eşime aşıktım. Çünkü göremiyordum. Farklı şehirlerdeydik. Aynı şehre geldiğimizde ve uzun soluklu görüşmeye başladığımızda ise kavgalar ve ayrılıklar oluyordu. İmkânsızlıklarımız da vardı ve bu aşkı diri tutuyordu. Ne zaman ki tüm engelleri aştık, evlendik, işte o zaman da gözümüze bu farklılıklarımız batmaya başladı.

Sevgi sözcükleri yerini emir kiplerine bıraktı. Üzerine bir de çocuk gelince ona yoğunlaştık. Tamam seviyorum, yine gitse eksikliğini hissederim, belki yine âşık olurum. Fakat yanımdayken bu imkânsız.

‘EVLİLİK DEĞİL, İÇİNE DOĞDUĞUMUZ TOPLUMUN KÜLTÜRÜ AŞKI ÖLDÜRÜYOR’
Taylan A. (33)


Evlenince aşkın öldüğünü düşünenlerden değilim. Ülkemizde evliliğe farklı anlamlar atfediliyor. Aileler, sosyal çevre ve partnerler için evlilik tuhaf bir bağlanma biçimi olarak görülüyor ve öyle anlaşılıyor. Çizilen bu çerçeve gerçekten çok toksik… Bunun nedeni de bağlanma duygusuyla yetiştirilmiş olmamız belki de…

Aile içinde farklı şeyler yaşıyor, deneyimliyoruz. Çoğunlukla da kendimiz olmayı öğrenemiyoruz. Düşünün bir kere, küçük bir çocuksunuz ve ebeveynlerinizin birbirinden başka normal bir sosyal ilişki bağı yok. İçe kapanık bir ailede bütün sorunlar üst üste biniyor ve öfke patlamaları yaşanıyor. Böyle bir evde sevginin varlığından söz edebilir misiniz? Bence çoğu kişi böyle aile ilişkileri içinde büyüdüğü için evlenirken farklı bir beklenti içine giriyor.

Eski örneklerin ötesinde normal ve sorunsuz bir ilişki yaşayacağını düşünüyor ama geçmişten gelen alışkanlıkları var. Bu nedenle sorunlar evlenince farklı boyutlarda tekrar ediyor. Ben çok demokratik bir evde büyüdüm. Annem ve babam evliliklerinde tartışsalar da bunlar; iş yaşamı, siyaset, sosyal olaylar vb. konular üzerine gelişirdi. Büyük kavgalar da yaşanırdı ama her zaman birbirlerini sevdiklerini bilirdim.

En önemlisi de ikisinin de kendi özgürlük alanları vardı. Arkadaşlarıyla dışarı çıkarlar, konserlere ve tiyatrolara giderlerdi. Sonra düzenli yaptığımız haftalık etkinlikler vardı; AKM’de Pazar Konserleri’ne gider, çıkışında bir yerlerde otururduk. Dolayısıyla ev hayatının sıkıcılığından uzaklaşıldığında partnerler kendileriyle ve sevdikleri kişilerle daha doğru bağlar kuruyor.

‘Mükemmel ilişki’ safsatasına inanmadığımdan ruh eşi gibi kalıplar bana her zaman saçma geldi. Partnerinizle zıt kişiler olmanız son derece doğal. Zaten diğer türlü olduğunda ilişkiler monoton bir hâle bürünüyor. Bu nedenle önemli olan iki kişinin birbirini etkilemesi ve etkilenmeye açık olması. Bu olduğu takdirde partnerinizle ilgili hiç bilmediğiniz, daha önce keşfetmediğiniz özelliklerin farkına varmaya başlıyorsunuz. Bu da aşkın canlı kalmasını, eğlenceli ve mutlu bir ilişki kurmanıza yardımcı oluyor. Bu nedenle evlilik değil, içine doğduğumuz toplumun kültürü aşkı öldürüyor.

Sevmeyi öğretmeden evliliğin kutsallığından bahsetmek içi boş bir retorikten başka bir şey değil bence…

BİR SORUDAN FAZLASI | Evlilik aşkı öldürür mü


‘EĞER GERÇEK AŞK VARSA, İNSAN HER GÜN SEVDİĞİNDE AŞIK OLUNACAK BİR ŞEY BULUR’

Nuran K. (28)

Evlilik ile flört dönemi farklı süreçler, bu zaten çok normal. Evlilik öncesinde aşk daha yoğun duygularla yaşanıyor. Ancak evlilik bir dönüşüm süreci. Eğer gerçekten âşık olunduysa insan eşinde ya da sevdiğinde her gün aşık olunacak farklı bir şey bulur. Bu durum aşkı giderek artırdığı gibi sevgi bağını da kuvvetlendirir. Eğer evlenince aşk bitmişse zaten hiç aşk olmamış demektir.

Aşk ölümsüzdür ve herkes bulamaz. Bulanlar bırakmamalı, peşinden sonuna kadar koşmalı. Gerçek anlamda aşk doğru kişiyle yaşanırsa, ölene kadar kalbinde de beyninde de mutluluğu en güzel şekilde yaşar. Ben dört yıldır evliyim ve hâlâ ilk günkü gibi birbirimize aşığız. Arada tartışmalarımız oluyor ama üstesinden gelemeyeceğimiz şeyler değil.

* * * * *

‘EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ SAYGISIZLIK AŞKI ÖLDÜRÜR’

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Uzman Klinik Psikolog Buse Akçil, “Evlilik aşkı öldürmez saygısızlık aşkı öldürür. Saygının olmadığı yerde sevgi asla olmaz. Evlilikle birlikte partneri kaybetme korkusunun olmaması, çiftlerin birbirine karşı hassasiyetinin azalması, evlilikte jestlerin olmaması, partnerlerin birbirleriyle ortak keyiflerinin oluşmaması ve aynı evin içinde konuşmayan iki yabancı olmaları aşkı kesinlikle öldürür” dedi.

Çiftlerin en çok dikkat etmesi gerektiği noktalara da değinen Akçil, “Öncelikle çiftlerin birbirlerine özenlerinin devam ediyor olması gerekiyor. Bir diğer önemli unsur da şiddetsiz iletişim dilini benimsemeleri… Tartışmalardan sonra haklı ve haksız aramak yerine var olan problemi çözmek için bir araya gelebilmek çok önemli… Bunlar hem sağlıklı bir evlilik hem de aşkın getirdiği tutkunun sürmesi için çok değerli” ifadelerini kullandı.

‘EVLİLİKLE BİRLİKTE ARTAN SORUMLULUKLAR DA AŞKI ZEDELİYOR’

Evlenince genelde her iki taraf şu cümleyi kuruyor; “Sen çok değiştin, evlenmeden önce böyle değildin…” 'Değiştin' kelimesinin çok fazla dile getirilmesi aşkı bitiren işaretlerden biri olabilir mi?

Buse Akçil bu sorumuza “Günümüz ilişkilerinde bunu sık duyuyoruz. Hatta danışanlarımızın terapiye başvurma nedenleri arasında yer alan ve en sık konuştuğumuz konulardan biri” cevabını verdi. Akçil, “Çiftler birbirine 'Değiştin' derken neyi kastediyor öncelikle bunu konuşmakta fayda var” dedi ve ekledi:

"Sevgililik döneminde sürekli kendini feda eden partner, evlendikten sonra partneriyle ilişkisinin değişmesini bekliyor. Sevgililik döneminde tolere ettiği çoğu şeye karşı evlilikle birlikte tahammülsüzlüğün oluşması, kişiler üzerinde öfke yaratabiliyor. Evlilikle birlikte artan sorumluluklar kişilerin gündelik hayata odaklanmasını ve birbirlerine ayırdıkları zamanın kalitesiz olmasına neden oluyor. Kişinin gündelik sorumlukların içinde kaybolmasıyla oluşan ilgisizlik, partnerin birbirine bu ifadeyi kullanmasına yol açabiliyor. Bu da zamanla aşkı zedeliyor."

Fotoğraflar: iStock

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!