‘Türkiye’de aman o üzülmesin diye hep rol yaparlar’

Güncelleme Tarihi:

‘Türkiye’de aman o üzülmesin diye hep rol yaparlar’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2024 07:00

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2022 verilerine göre yaklaşık her 5 kişiden 1’i kansere yakalanıyor. Her 9 erkekten 1’i ve her 12 kadından 1’i bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor. Hastalık süreci sadece hastanın kendisi için değil, sevdikleri için de zorlu geçiyor. 1-7 Nisan Kanser Haftası’nı geride bırakırken kanser hastalarının yakınlarıyla konuştuk.

Haberin Devamı

Kanser belki de önümüzdeki yıllarda daha kolay tedavi edilebilecek bir hastalık olacak, çünkü yapay zekâ, mRNA aşıları, akıllı ilaçlar ve kanda dolaşan tümör DNA’sının incelenmesi gibi bilimsel gelişmeler umut veriyor. Umutlu olsak da bir yakınımızın kansere yakalandığını öğrenmek travmatik bir deneyim. Bu süreçte hem hastanın hem de yakınlarının psikolojik açıdan güçlü olması gerekiyor. Hastayla doğru iletişim kurabilmek de önemli. 1-7 Nisan Kanser Haftası’nı geride bırakırken kanser hastalarının yakınlarıyla yaşadıkları zorlukları konuştuk. Ama önce klinik psikolog ve psikoterapist Dr. Feyza Bayraktar hasta yakınlarının kanser hastalarına nasıl davranması gerektiğini anlattı: “Herkes kendi tedavi sürecini farklı deneyimler. Bu yüzden de yakınımızın bu dönemi nasıl geçirdiğini anlamaya çalışıp ihtiyaçları doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bir şey yokmuş gibi davranmaktan kaçınmalıyız. Korkularını, pişmanlıklarını, öldükten sonra arkasında bırakacaklarına dair kaygılarını dinlemeliyiz. Örneğin ‘Pozitif ol, güçlü ol’ gibi söylemler üzerinde baskı yaratabilir. Zaman zaman sadece hastalıktan bahsetmek isteyebilir, bazen tamamen konuşmayı reddedebilir. Ona sadece sarılmak da iyi gelebilir. Ayrıca hasta için olduğu kadar yakınları için de psikolojik destek çok yarar sağlayabilir.”

Haberin Devamı

‘BABANIZIN GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNDE ERİMESİ ÇOK ACI’

Murat Çekiç (54), işinsanı

Babamın kolunda tuhaf şekilli bir ben olduğunu fark ettik. Doktora gittik ve malign melanom denen bir tür cilt kanseri teşhisi kondu. Geç kalınmıştı. Size hayatı boyunca yaşam enerjisi vermiş babanızın gözünüzün önünde erimesi gerçekten çok acıydı. Son ana kadar savaştı. Kendi aramızda buna ‘Çanakkale ruhu’ diyorduk. Fakat bir Babalar Günü’nde onu toprağa verdik. Cilt kanseri vakalarının yüzde 90’ı aşırı güneş ışığına maruz kalmaktan kaynaklanıyor. Bu yüzden babamızı kaybettikten sonra ablam ve ortağım Nuray Çekiç’le cilt kanserine karşı bir farkındalık yaratmak için Türkiye’nin ilk mineral UV filtreli güneş koruyucusunu (Syorell) ürettik.

Haberin Devamı

‘DUYGULARIMI SAKLAMA İHTİYACI DUYDUM’

Selin Işık (39), tekstilci

Teyzem lenf kanserine yakalandı. Bunu ilk öğrendiğimde dünyanın sonu gelmiş gibi bir his yaşadım. Fakat aynı zamanda duygularımı saklama ihtiyacı duydum. Sonra birbirimize sarılıp yarım saat öyle ağladık. Dedik ki: “Biz bunu yeneceğiz.”
En zorlandığım konu herkesi hastaya moral vermek için tetikte tutmaktı. Ameliyat süreci, radyoterapi, muayeneler, tetkikler, tahliller, bekleyiş derken bir şekilde bu zorlu dönemi atlattık. Doktorumuzun söylediği her şeyi atlamadan yaptık. Erken teşhis gerçekten hayat kurtarıyor.

‘KAYINPEDERİMLE BİRBİRİMİZE GÜÇ VERDİK’

Sinem Sunaner Azmak (48), fonksiyonel tıp-wellness koçu

2018’de babamın karaciğer kanseri olduğunu ve karaciğer nakli yapılması gerektiğini öğrendik. Hâlâ nakil sırası bekliyoruz. 2019’da kayınpederim de karaciğer kanseri oldu. Bu şoku atlatamadan bir hafta sonra da mememde bir kitleyle doktora gittim. Biyopsi yapıldı, kanser olduğum ortaya çıktı. Kayınpederimle aynı zamanda tedavi gördük, birbirimize güç verdik. Fakat o vefat etti. Bir kanser hastasının en çok zorlandığı konu insanların söyledikleri. Örneğin “Aman ne olacak canım, bu kanser de grip gibi bir şey oldu, çok yayıldı” gibi sözler duymak insanı gerçekten çok üzüyor.

Haberin Devamı

‘ASLA YALNIZ KALMAYACAKSINIZ DEDİM’

Prof. Dr. N. Ahmet Erözenci (68), ürolog

Ailede ilk ben kanser oldum. 30 yaşımdaydım, 60 yaşıma kadar lenf, kolon, tiroit, prostat ve mesane dahil beş tip kanser atlattım. Benden sonra abime kolon kanseri tanısı kondu. Geç teşhis edildiği için baştan kaybedilmiş bir savaştı. Ablam da akciğer kanserine yakalandı, hayatında hiç sigara içmemişti. Ben şanslıydım, onlar benim kadar değildi. Ben aynı zamanda üroloji üzerine onkoloji ihtisası yaptım, yani kanser doktoruyum. Türkiye’de hastaya moral vermek için “Aman o üzülmesin” diye hep rol yaparlar. Onun yanındayken güler yüzlü davranır, sonra kapalı kapılar ardında ağlarlar. Özellikle bu konu üzerine bir kitap yazdım. İsmi ‘Bir Türk Filmi Olarak Kanser-Kanserle İletişim’ (Ayrıntı Yayınları). Amerika’da da ‘Healing Cancer with Words’ adıyla yayımlandı. Kardeşlerimde tedaviye yanıt alamadığımızda bunu onlara dürüstçe söyledim. Rol yapmadım. Nereye kadar rol yapabilirsiniz? Dediğim en önemli şey de ‘asla yalnız kalmayacaklarıydı’ ve ölene kadar kalmadılar da.

Haberin Devamı

‘SARILDIK VE KOLLARIMDA VEFAT ETTİ’

Betül Bektaş (35), Hürriyet Ekler İlan ve Projeler Direktörü

Annem ben ortaokuldayken, 40 yaşında meme kanseri oldu. Bir göğsünü aldılar. Kemoterapi yüzünden saçları döküldü. Bakımlı bir kadındı. O zamanlar silikon çok yapılmıyordu, takma bir göğsü vardı. Kendisini daha iyi hissetmesini sağlamıştı. Aslında ameliyattan sonra iyiydi ama 1-2 sene içinde tekrar kötü oldu. Meğer lenflere ve akciğerlere sıçramış. Hastayken bırakmıştı ama günde 2 paket sigara içiyordu. Bir Anneler Günü’nde ona “Sana ne alayım” diye sormuştum. “Benim için eve kuaför getirir misin” demişti. Ben de daha ergenim, ciddi olduğunu düşünmedim. Şimdi olsa kuaför yığarım eve. Üniversite sınavına gireceğim günün sabahıydı. Öleceğini hissetmiş, beni yanına çağırdı. Sarıldık ve kollarımda vefat etti.

Haberin Devamı

‘MÜCADELE İÇİN SAĞLAM BİR PSİKOLOJİ LAZIM’

Necla Bayraktar, Hürriyet Ekler editörü

20 yıl önce anneme meme kanseri teşhisi kondu ve bir göğsü alındı. Ameliyattan sonra ilk sorduğu soru “Göğsümü aldılar mı” oldu. Hiç yalan söylemedim. “Evet anne, aldılar” dedim. Sonra “Ne yaptılar, göğsümü attılar mı, gömmek gerekmez mi”
dedi. Onun bir uzvu bu. Ne olduğunu öğrenmek istiyor. Şok geçirdim. O kadar kötü bir duyguydu ki ne diyeceğimi bilemedim. Şimdi 74 yaşında ama halen kontrolleri devam ediyor. Kanserli yakını olarak çok ciddi kararlar almak zorunda kalıyorsunuz. Kemoterapi verilmesi gerekiyor ama karaciğer değerleri olağanüstü yüksek çıkmıştı. Doktor bizimle toplantı yaptı. “Karaciğeri iflas edebilir” dedi ama tedavi de olması gerek. “Verelim kemoterapiyi” dedik. Çok şükür bir şey olmadı. Psikolojik destek sıfırdı. Oysa kanserle mücadele için sağlam bir psikoloji lazım.

‘DUYGUSAL YÜK ÇOK AĞIR OLUYOR’

Şeyma Erdoğan (50), masaj terapisti ve yüz yogası eğitmeni

2000 yılında annem göğsündeki kitleyi fark etti. Kanser teşhisi kondu ve hemen memesi alındı. Radyoterapi gördü. Sonrasında ona bir ilaç vermişlerdi ve annem onu kullanmadı. Meğer o östrojeni baskılayan ilaçmış. Yaklaşık 10 sene sonra metastaz yaptı. Yaklaşık 1 sene içinde akciğer, iç organlar, beyin derken kanser iyice yayıldı. Sonraki süreci onu rahat ettirmeye çalışarak geçirdik. Bakım verenlere düşen duygusal yük çok ağır oluyor. Yurtdışında aileyi de destekleyen palyatif bakım hizmeti (tedaviye yanıt alınamayan hastaların bütüncül bakımı) sunuluyor. Kanser hastaları için bu bakımın ne kadar önemli olduğunu gördüm. Biz bir yardım almadık. 2015’te bende de bir kitle bulundu. “Bende mi annem gibi olacağım” dedim. Zorlu bir süreçti. Halen de kontrollerim devam ediyor.

BAKMADAN GEÇME!